Mutfak penceresinden disariya bakiyoruz... Bak yapraklar dokulmeye basladilar bile diyorum, belki degisik renklerde toplayip bana getirirsin birkac tane... Burnunu cekiyor.. Hava cok sicak.. Cok nemli.. Cok yapis yapis... Ama ruzgar var.. Gunes gokyuzunde ama, gokyuzu grimsi...
Anne bu mevsimin adi ne diyor.. Bu mevsimin adi Roma diyorum..

26 Kasım 2010 Cuma

SIRLI AYNALAR...


Sabah erkenden kalkiyorum... Bir fincan cay, kucuk bir tost hazirliyorum kendime... Peynirin ufacik bir parcasini uyaninca yesin diye *Nuvola’nin kafesine birakiyorum... Muzigi en yavas volumunde aciyorum, notlarima soyle bir gòz gezdiriyorum, yapilacaklar listesini burusturup kagit copune atiyorum, telefonum hatirlatacak nasilsa diye guvenerek...

kahve rengi tweed etegimi, kahveli, bejli kareli coraplarimi, kahve rengi kazagimi ve kollari ve sirti yun, deri ceketimi giyiyorum... Modacilar tek renk giyinmeyin diyor, ben kalem cekmecesinden kahverengi cizgili bir de kalem atiyorum cantama...

Kirpiklerime rimel surerken aynadaki yuzume bakiyorum birden... Bu benim... Oradayim... Kendimi kendi gozlerimle goruyorum... Bu benim yuzum, “anne gozlerinde lamba mi var senin? dedigi gibi oglumun, sabah sabah isildayan bu gozler benim gozlerim...


Oradayim, duvarin icinde, nasilsam oyleyim gozlerimden beynime dusen aynadaki goruntumle... Gulumsuyorum...


Ayna...

Kumu 2000 derecede eritiyorlar ve cam yapiyorlar tarihin bir yerlerinde, sonra tarihin baska bir yerinde arkasini gumusle sirliyorlar ve ayna oluyor...

Ve 2010 yilinin sonlarina dogru, yagmurlu bir sabah, Mehtap, evinin duvarindaki bu silisyuma bakip kendine isil isil gulumsuyor, şu bulusun mùthişligine bak diyor icinden...

Insan beyni bu... Cami sirlar, beni gulumsetir...

Kucucuk bir cakil tasi suyun uzerinde duramazken, o beyin uzerinde tonlarca agirlikte gemileri yuzdurur, uzerine otobusler, kamyonlar, ucaklar yukler yine de batirmaz...

Iste o beyin, ses dalgalariyla daglari deler, icinden kirmizi oklar gecirir ucaklarin hizina yetistirir...

Ayni ses dalgalarini, kendi vucuduna gonderir, hucrelerin ihanetlerini tespit eder...

Japonya’da oturup yesil cay icerken, Nairobi’de beslenme toplantisini aninda izletir bilgisayarindan...

Topragi isler, metali eritir, atomu parcalar, sularin iki yanini koprulerle birlestirir, sivrisinegin sindirim sistemini bilir, gokdelenler yapar, gogu deler, sonra tamir eder...

Dugumler atar, halilar yaratir, hucreleri kopyalar Dolly ismini verir, ayni metalin uzerine ses te kaydeder, icinde su kaynatip cay da icer... O beyin, o bitkinin yemege degil, icmeye daha uygun oldugunu bir sekilde bulmustur cunku...

Isigi kucuk cam balonlarin icine hapseder, adina “yazi” dedigi cizgiler bulur, duvara taktigi kutulardan sicak-soguk ufler, nemi yok eder...

Kapiyi yavasca cekip cikiyorum evden... Apatrmanin girisindeki buyuk aynada kendime son bir bakis atiyorum...

“Simdi” diyorum “biri bana o beynin, bir dilim fazladan kekin, bir sosisli sandvicin, tencerenin dibinde kalmis patates puresinin onunde diz coktugunu mu soylemek istiyor “dayanamiyorum” derken”...
Oyle mi soylemek istiyor birileri...?

Yapmasinlar ne olur... Siz soyleyin yapmasinlar...

Sorun dayanma degil, ogrenme sorunu... Siz direnmeye calistikca, yeme duygusu da size direniyor cunku...

Ogrenmeniz, organizmaniza da ogretmeniz gerek bunu...

Kaybetmeye bu kadar hazir olmayin...


Hicbir konuda...


Dayanamadim diye bir kelime olmasin sozlugunuzde... Dayanamadim aradim, dayanamadim yedim, dayanamadim, sesimi yukselttim demeyin...


Isterseniz arayin, isterseniz yiyin, isterseniz bagirip cagirin... Ama kendinizi siz, kendi beyninizle yonetin...

Yarin sabah tartilacaksiniz... BMI’i normal degerlerde olanlar belki de hic degismemis bulacaklar kilolarini... Bunun uzerinde konusacagiz.

Uzulmeyin... Sakin uzulmeyin... Enerjinizi dusurmeyin...

2000 derecede eritilen kumun gumus sirli yuzeyindeki aksinize bakin ve kendinize, hayata, varliginiza ve bugun o guzelim akliniza gulumseyin...

Bugun en cok akliniza gulumseyin...

Iyi hafta sonlari hepinize...

27 Kasim 2010’Roma
*Nuvola bizim kucuk faremizdir, ismi "Bulut" anlamina gelir..

206 yorum:

«En Eski   ‹Eski   201 – 206 / 206
Terazi dedi ki...

sevgili mehtap;Nihayet cuma günü geldi ve tartıya çıktım ve sonuç.........
104 le başladığım beslenme programına bugünkü tartıda gördüğüm 100.3 rakkamıyla devam ediyorum,üstelik bugün reglinin ikinci günü.
çok teşekkür ler her şey için burada bizimle olduğun ve hep güvendiğin için

Adsız dedi ki...

mehtap hanim. dolmalari nasil ayarlamamiz lazim yaprak sarmasi olarakmi.hesaplamamiz lazim yoksa kuru patlican kuru biber yada herhangibir dolma yiyebilirmiyiz.yersek nasil hesaplamamiz lazim. ilkay

rebarcan dedi ki...

Merhabaa,

18 Kasımda başladığım için bugün tartıldım.70 kg olarak kaydolmuştum,ama 18 Kasımda seyahatten döndüğümde 70.6 olmuştum.Bu durumda

Başlangıç 70.6
Bugün 67.5

Ki son 15 gündür hastalığım nedeniyle hiç yürüyüş yapamadığım halde.
Öbürgün yürüyüşe de tekrar başlıyorum.

YAŞASIN.TEŞEKKÜRLER.

umut dedi ki...

Sevgili Mehtap hanim,

Tatil nedeniyle cok gecikmeli yaziyorum.

Bahane veya özür degil ama bayram tatilinde diyeti tam manasiyla uygulayamadim.

Dün tartildigimda kilom 63.7 idi.


Sevgiler!

e. t. dedi ki...

merhaba Mehtap hanım,
doğru zamanda tartıldım ama sonucu malesef ancak yazma imkanım oldu.
62 kg.

Adsız dedi ki...

Kilo raporudur:

Başlangıç:15 Kasım 2010
Benim Kilo(38):73.8
Kızımın(14):79

Bugün:07 Aralık 2010
Benim kilo:71.6
Kızımın:75.6
(Ben haftada en az 4 gün hızlı tempoda 1 saat yürüyüş,kızım haftada 1 kez yürüyüş yapıyoruz ama okulda hareketli ve masa nisi oynuyor)


sorularım var:
1-Tatlı krizinde bir hatta 2 kuru incir yemeye izin var mı?
2-Meyvesuyu içilebilir mi?
3-Bu 3 hatadan sonra şu akşam öğününde ekmek,bakliyat,makarna vb yemediğimiz son listeye devam edeceğiz değil mi?
4-öyle ise biz akşam yemeğinide 18.00 de yani çok erken yediğimiz için yatana kadar(12ye kadar) içim çok kıyılıyor o zaman süt yada bir elmada kesmiyor açıkcası.O zamanda incir ve ceviz yiyebilir miyim?

İncir ve Kızı
Aydın

«En Eski ‹Eski   201 – 206 / 206   Yeni› En yeni»