Mutfak penceresinden disariya bakiyoruz... Bak yapraklar dokulmeye basladilar bile diyorum, belki degisik renklerde toplayip bana getirirsin birkac tane... Burnunu cekiyor.. Hava cok sicak.. Cok nemli.. Cok yapis yapis... Ama ruzgar var.. Gunes gokyuzunde ama, gokyuzu grimsi...
Anne bu mevsimin adi ne diyor.. Bu mevsimin adi Roma diyorum..

25 Kasım 2012 Pazar

SELIN BOZKURT KONUGUM...

Bugun Selin Bozkurt konugum... Daha once de bahsetmistim ondan bir vesileyle, akilli, dinamik, genc ve guzel bir kadin. Manifesto İletişim Grubu’nda halen CEO Chief Energy Officer / Genel Müdür olarak çalışiyor. Bu yazi Macronomi.com icin yazilmis bir yazi, ama sizinle paylasmak istedim...

(http://macronomi.com/is-te-kadin/kadinlarin-dunyasi/2039-mevsim-degisiyor-vucudumuzu-kisa-hazirlayalim)

Hepinize, simsicak Roma'dan sevgiler yolluyorum...
25 Kasim 2012'Roma

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Mevsim Değişiyor, Vücudumuzu Kışa Hazırlayalım...


Güneşli günlerin devam ettiği Kasım ayı sizi yanıltmasın. Artık vücudumuzu kışa hazırlamanın zamanı geldi…

Bunun için size gün içerisinde daha çok enerji verecek spora devam etmenizi, etmiyorsanız yeni ayla birlikte başlamanızı öneririm. Biliyorsunuz mevsim değişikliklerinde vücudumuz biraz daha hassaslaşır ve uyku hali başlar. Buna karşın en çok yapmamız gereken şey ise sabah taze meyve suları ile güne başlamak ve ardından spora vakit ayırmak.

Ben bolca lif içerdiği ve spor öncesi enerji verdiği için greyfurt elma suyu içiyorum. Ardından 30 dakikalık bir spor ile güne enerjik bir şekilde devam ediyorum.

Kendinize Vakit Ayırın...

Güne erken başlayarak kendinize vakit ayırmaya başlayabilirsiniz. Adeta bir meditasyon hissi veren spor hangi dalını yaparsanız yapın kan dolaşımınızın hızlandırır, kaslarınıza daha çok oksijen taşır ve attığınız ter ile vücudun adeta detoks yapmasını sağlar ve başta kalbiniz olmak üzere sizi hem korur, hem de zinde bir yapıya ulaştırır.

Ancak derseniz ki bir tek sporla mı kışa hazırlanacağız, elbette hayır.

Bakın size kimden bahsedeceğim; İtalya’nın başkenti Roma’da yaşayan, dört farklı dalda ihtisas yapan bir tıp doktoru

Mehtap Pasino Gualano.

Kendisinin yolu yaklaşık 1 ay önce Manifesto’ya düştü ve bu sayede inanılmaz derecede hoş bir sohbete haiz oldum.

Akdeniz, Ege, Karadeniz, Doğu Anadolu; Laz, Çerkez, Türk ve Kürt…

Mehtap Hanım ile yaklaşık 2-3 saat sohbet etme imkanı buldum; sohbetimizin odak noktası beslenme ve yaklaşan kış oldu. Ama önce size biraz Mehtap Hanım’dan bahsetmek istiyorum.

Mehtap Pasino Gualano, 2008 yılından beri bloğunda sağlıklı yaşam hakkında fikirlerini ve deneyimlemelerini yazıyor. Kendisi gibi bir İtalyan doktor ile evli, Federico’nun annesi. Yukarıda da bahsettiğim üzere dört farklı dalda ihtisas yaptıktan sonra bir gün oğlu Anne, madem bu kadar çok sınava gireceksin, niye kendine kalem almıyorsun?" diye soran oğlu sayesinde "artık bu kadar yeter" diyerek biraz da olsa duruluyor.

Ama yine de hızını alamayıp kendine hastane-üniversite-stüdyo arasında koştururken buluyor. Bence bu kadına hızlı bir yaşam yakışıyor…

İtalya’ya ilk kez gittiği günlerden bahsetti Mehtap Hanım, bizde nasıl çorba her evde bir çırpıda masaya hazır geliyorsa onlarda onların deyimiyle “pasta” , bizim deyimimizle makarnanın bir çırpıda masaya geldiğini söylüyor ve hiç İngilizce bilmeyen İtalyanların hiç İtalyanca bilmeyen bir Türkle kurdukları dostluk odaklı iletişiminden kahkahalarla bahsediyor.

Roma’da yaşayan ve Roma’da ilk oturduğu semt pazarından bahsediyor Mehtap Pasino, o pazardaki yiyeceklerin diziliminden ve miktarlarından. Sağlıklı yaşamın olmazsa olmazları sebzeler, meyveler ve süt ürünlerinin bolluğundan, ekmek ve et ürünlerinin gerekliliğinden ve hayatımıza keyif katacak biraz daha zararlı yiyeceklerin pazarda yer almasını anlatıyor. Ancak tüm bu dizilimin gözünün önüne Besin Piramidi’ni getirdiğinden bahsediyor.

Biliyor muyuz Besin Piramidi nedir?

Besin Piramidi, neyi ne kadar yememiz gerektiğini anlatır bize… Günlük egzersizlerin yanı sıra gün içindeki birçok öğünde tahıl ürünleri ve bitkisel yağlar almalıyız. Sebzeyi bolca tüketip en az 2-3 kez meyve yemeliyiz. Sabah kahvaltısında tercih edilmesi koşuluyla kuruyemiş diye tabir ettiğimiz ceviz, fındık tüketmeliyiz. Hayvansal gıdaları es geçmeyelim, onları da sınırlı miktarda tüketmekten çekinmeyelim. Günde en az bir kez kalsiyum almak amacıyla süt ürünleri tüketmeliyiz.

Bakın, buraya kadar size Besin Piramidi’nin basamaklarını çıktım ancak şimdi zirveye geldik; Piramidin en tepesinde en az tüketilmesi gereken yiyecekler yer alıyor; kırmızı et, beyaz ekmek, karbonhidratlar, gazlı içecekler ve elbette tatlılar…

Tatlı konusuna gelince; zaten gün içinde kuruyemiş yiyor meyve tüketmiyor muyuz? Cevap soruda gizli :)

Gelelim Dr Mehtap Pasina Gualano’nun tavsiyelerine…

Mehtap Hanım, doktorluğunun da getirdiği bilgi birikimi ile Akdeniz, Ege, Karadeniz gibi her biri birbirinden lezzetli damak tatlarına sahip bölgelerden farklı tatların aslında bizleri kış aylarına hazırladığını hatırlattı bana.

Zeytinyağlarıyla, şifalı otlarıyla, balığıyla veya etiyle Türk mutfağının ölçüsü kaçırılmadığı takdirde vücudumuzda kan değerlerimizi ayarladığını, bağışıklık sistemimizi güçlendirdiğini, hastalıklara karşı koruduğunu ya da ilaçtan öte adeta bir şifa kaynağı olduğunu söyleyen Mehtap Hanım’ın dile getirdiklerini düşününce aslında “çok da doğru” diyorum.

Spor ve sağlıklı beslenme bizi beklenmeyen sürprizlere karşı korumak için birebir faydalı iki silah, böyle bir zenginlik, bu kadar çeşit, bu kadar ayrıntılı bir mutfak varken, biz en iyisi coğrafyamızın kıymetini bilelim…


24 Kasım 2012 Cumartesi

ANNEME VE BABAMA TESEKKUR EDIYORUM...


Hayati ogrettikleri, ogrenmenin tadini, her turlu bilgilenme firsatini elime vererek anlattiklari, kitaplari oyuncaklar kadar sevmemi sagladiklari, durustlukleri, kaliteleri, insancilliklari ve insanlari ayirmadan sevme kapasiteleri ile ornek olduklari, dogaya ve hayvanlara sevgilerini paylastirdiklari icin, hayatimdaki en degerli iki ogretmene, anneme ve babama tesekkur ediyorum bugun...

Ayrica butun ogretmenlerime, bana verdikleri emek icin minnettarim...
Bugun seda bizi bilgilendiriyor ogretmenler gununun tarihcesi hakkinda...

hepinize sicacik bir Roma sabahindan sevgiler yolluyorum...

24 Kasim 2012'Roma


Öğretmenler Gününün Kısa Tarihçesi


Türkler, ilk önceleri Göktürk ve Uygur alfabelerini kullanmışlardır.

8. Yüzyıldan itibaren, İslamiyetin kabul edilmesiyle birlikte Uygur alfabesi bırakılarak Arap alfabesine geçilmiştir.

Kurtuluş Savaşı'nı kazandıktan sonra, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'i kuran ulu önder Atatürk, askeri ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda birçok yeniliği başlatmıştır. Bu yeniliklerden biri de, 1 Kasım 1928 tarihinde çıkarılan 1353 sayılı kanunla, Arap alfabesi yerine Latin alfabesinin kabulü olmuştur.

Bu tarihten itibaren yeni harflerin öğrenilmesi ve okur yazar sayısının artırılması konusunda büyük bir seferberlik başlatılmıştır.

24 Kasım 1928 tarihinde açılan, Millet Mektepleri'nde, yaşlı, genç, çocuk, kadın... herkese yeni harflerle okuma yazma öğretilmiştir.

Millet Mektepleri'nin açılışı ve Atatürk'ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü, 1981 yılından beri Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.