Mutfak penceresinden disariya bakiyoruz... Bak yapraklar dokulmeye basladilar bile diyorum, belki degisik renklerde toplayip bana getirirsin birkac tane... Burnunu cekiyor.. Hava cok sicak.. Cok nemli.. Cok yapis yapis... Ama ruzgar var.. Gunes gokyuzunde ama, gokyuzu grimsi...
Anne bu mevsimin adi ne diyor.. Bu mevsimin adi Roma diyorum..

28 Şubat 2011 Pazartesi

NEREDE NEREDE NEREDE? BEN NERDE YANLIS YAPTIM?



Zaman nasil cabucak geciyor...


Oncelikle Federico icin yazdiginiz iyi dileklere cok tesekkur ederim... Onu cok mutlu ettiniz, tabii beni de...


Ictenliginiz, samimiyetiniz, ve iyi duygulariniz hayatimizi guzellestiriyor...


Sonra kusura bakmayin diyecegim, 1 hafta demisim 15 gun olmus... burayi hizla geceyim... Seda hatirlatti... Seda ve Aslihan, hergun herhangi bir yazinin altina birakilan sonuclarla bayagi bir karmasa yasiyorlar ama ikisi de direncli ve akilli kadinlar, ariyorlar, buluyorlar, okuyorlar...


Ne cok kisi yazdi bu son haftalarda, "ben hedefime ulastim" diye... Siz de ulasacaksiniz... Mutlaka... Yavas yavas ama emin ve kalici bir sekilde... Cunku biz kalori kisitlamadik, hicbir besinden, drastik bir bicimde uzak kalmadik, cikolata da yedik, makarna da, kek de, tatli da...


Yapmamiz gereken sey besinleri suclamak degil, nerede yanlis yaptigimizi bulmak... Cunku cogumuz farkinda olmadan "yeme bozuklugu" gosteriyoruz. Bu arada da hipotiroidim var, metabolizmam yavas, su icsem yariyor diyoruz....


Ogunler atlaniyor, bir sonraki ogunde miktarlar abartiliyor, anormal kalorili atistirmalar ozellikle aksam saatlerinde televizyon karsisinda yapiliyor, tatlilar, sekerler, cikolatalar bircesit teselli olarak kullaniliyor, cocuklar da tatlilarla teselli ediliyor veya odullendiriliyor. Kosusturmaca arasinda yemekler cok hizli yeniyor, ama gercekten hareket etmek gerektiginda sedanter yani hareketsiz bir yasam tarzi seciliyor....


sizin yanlisiniz hangisiydi, bu surecte bunu anlamis oldugunuzu umuyorum.. Cunku kilo verecegiz ama bunu korumak (aslinda korumak yanlis kelime) bunu kalici hale getirmek caba istiyor.


O nedenle kiloyu yavas yavas vermek bizi daha planli, programli ve dogru beslenme kurallarina daha kolay uyabilir hale getirecegi icin onemli...


Bugune kadar kilo verenleri dinledik. Simdi bu yaziyla, ben hic iyi sonuc almadigimi dusunuyorum diyenlere kulak verelim. Bize yazin, tartisalim, hep beraber kafa yoralim, buradaki sinerjiyi olumlu bir bicimde, hepimizin yararina kullanalim.


AMERIKA'daki STAMFORD GRUBU...


OLUSTURDUGUNUZ BIRLIK COK AKILLICA, OLAGANUSTU... BIRBIRINIZE DESTEK OLARAK, GUC VEREREK SONUCA ULASACAKSINIZ VE BEN HERKESTEN DAHA COK MERAK EDIYORUM OYKUNUZU...

HARIKASINIZ...

Bu arada kocunuz NESLIHAN'a ve guzel kizina Roma'dan kucak dolusu sevgiler yolluyorum...


Simdi bu yaziya basarisizlik oykulerini bekliyorum, cevaplanmamis butun sorular buraya... Bu aksam ve yarin ozgursunuz. Neyi ozlediyseniz, cesitte serbest, miktar kontrollu. Carsamba gunu yeni programa geciyoruz...


Sevgilerimle....


28 Subat 2011'Roma

22 Şubat 2011 Salı

SENI NASIL ANLATIRIM?

Seni nasil anlatirim...?



Bir fasulyenin icindeki kucucuk bir kalpten ibaretsin seni ilk gordugumde... Ilk kez kucagima geldiginde, bir melek konuyor omuzlarima ve kulagima “o seni secti anne olarak, ona iyi bak” diyor...

Guzel bir bebek miydin bilmiyorum ama bebektin iste... Cok masum, cok savunmasiz, cok minik bir aceleci bebek..

11 sene sonra, babannene, “bana tesadufen iyi bir anne denk geldi” diyorsun bacak bacak ustune atip...

Seni nasil anlatirim...? Nasil anlatilir bir cocuk...?
Cocuksun iste... Herkesinki kadar sevgili, herkesinki kadar onemli, herkesinki kadar degerlisin...

Ilk muayenenende doktorun yuzune cis yapiyorsun,

okulun ilk gunu cok ama cok agliyorsun,

kendi dogum gunlerinde pasta kesilecekken disari kaciyorsun, “ahciya tekme atti, ustelik tukurdu” diye
beni mudur odalarinda misafir ettiriyorsun,

“ sen gel okula, yemek pisir bize” diyorsun bana,

arkadaslarina isim takiyorsun, ogretmenin kizdi diye baban “halt etmis o ogretmen” diyor, ertesi gun gidip, “babam sana halt etmissin dedi” diyorsun...

Onu da mudur odasinda agirliyorlar...

Seni nasil anlatirim...? “Annecigim sana bir sey itiraf etmem lazim, amcamin motoruna bindim, ama basima kask takti hem de yavas gitti, senden sakladigim icin ozur dilerim, annene soyleme demisti” diyorsun...


"Sevgili Noel Baba, ben sana inanmiyorum ama annemle babam inaniyorlar, onun icin istersen bana hediye yolla, onlar uzulmesinler" diye kuzey kutbuna mektuplar yaziyorsun...

Durustlugun icimi sizlatiyor...

Seni nasil anlatirim?

Kavanozlara sumuklu bocek toplayan,

evimizi hayvanat bahcesine ceviren,

Fatih’in dogum gunu hediyesi papaganin huznunu dagitmak icin ona flut calan,


dogum gunu partisinde 11 yas konusmasi yaparken, “kendimi cok buyumus hissediyorum, karakterim degisti, daha sert bir genc oldum” deyip, aksam Tigerman isimli pelusuna sarilip uyuyan,

doga kirlenmesin diye protesto mektuplari yazan,

her cocuk kadar kofte pilav, her cocuktan daha cok kuru fasulye ve mercimek corbasi seven, arkadas canlisi,

akrabalari uzakta diye kendini dunyanin en sanssiz cocugu ilan eden,


en olmadik seylerin koleksiyonunu yapip, bir oda dolusu oyuncagi varken, tahta parcalariyla oynayan,
Agzindan buyuk sakizlar cigneyip, kafasindan buyuk balonlar yapan,

hayatta rengi yesil olan hicbir besini henuz tatmamis bir cocuk...

Butun cocuklar gibi cocuk, butun cocuklar kadar cocuk,
her ne ise ailenin imkanlari, onun sinirlariyla buyuyen,
sinirsizca sevilen,
varligi icin heran sukredilen bir cocuk...

11 yasinda bugun...


22 Subat 2011’Roma

14 Şubat 2011 Pazartesi

SE NON ORA, QUANDO ?

Italya’da ozellikle hukumetin ileri gelenlerinin adlarinin cokca anildigi son olaylara artik duyarsiz kalamayan kadinlar, “se non ora, quando ?“ yani "simdi degilse ne zaman "?adini verdikleri kadinlik onurunu hatirlatma hareketi cercevesinde meydanlardaydilar bugun...

Yaklasik 1 milyon kadin, hicbir partinin bayragini ya da sloganini tasimadan, hicbir “ahlak” elestirisinde bulunmadan ve kimseyi yargilamadiklarini soyleyerek cok basarili bir eylem yaptilar...

Sloganlari cok ama cok hosuma gitti...

Simdi degilse, ne zaman?

Budizmde de benzer bir dusunce var, simdi, su an mutlu olmayi hedeflemek, mutlulugu yarina ertelememek, olaylara baglamamak, su da olsa, bu da tamamlansa diye kosullar one surmemek...

Siz 2011 yilina iste oyle kararli girdiniz... “Simdi” dediniz, basladiniz...

Zerafetin, şefkatin, güzelliğin simgesi, talihli, cömert, duyarlı, kültürlü, sanatkar Tavşan; 2011’in barış, eğlence, aşk, romantizm ve sanat alanlarını tetikleyecek bir yıl olacağını müjdeliyor... Bu yil, tüm insanlığı etkileyecek eserler, akımlar çıkabilir diyor Nilambara son yazisinda...

Ben Tavsan yilinda dogmusum, guzel bir yil oluyor 2011... Ama hep inandigim birsey var benim, hani su meshur sozdeki gibi, "Sen gunlere birsey getirmezsen, gunler sana birsey getirmez" diyen... Yani bir cok sey bizim elimizde, yapabiliriz, degistirebiliriz, cevirebiliriz...

Insanin kendine karsi verdigi mucadele, hayatta kazanilmasi en zor olandir... o nedenle ben coktan beri kendimle mucadele etmiyorum, uzlasma yoluna gidiyorum...

Size kucuk bir sir vereyim...

Ayda birgun kendime izin veriyorum. O gun ozellikle kosturmayacagim, keyif gunu olsun istiyorum. Zaten kendiliginden olusuyor kosullar ve o gun, saglikli sagliksiz diye bakmadan canimin cektigini yiyorum.

En “big” inden fast food mu? Olsun olsun 1000 kalori olsun, patatesi, kolasi ile (max 600 dur de hadi neyse...), dev bir kuru yemis canagi, hatta kovasi mi, yaninda da buz gibi kolasi mi, upuzun boru gibi paketin icinde sira sira dizilmis, agzinizda kranc kranc yapan o 2000 kalorilik cipsler mi, bir tencere bulgur pilavi (burada soz konusu olan porsiyonun abartisidir tabii), yaninda ayran ve kofte mi, icine 1 kasiktan yarim sise fazla yag konmus, dev bir salata mi (ben bir canak salatayi 300 kalorilik hale getirebilirm bahse var misiniz?) , yiyip bayilacaginiz yarim kilo baklava mi? her ne ise onu yiyorum... Genellikle evdeyken, yalniz oldugum bir dinlenme gununde, bir film izlerken, yeni bir kitaba baslamisken, Turkiye’den gazeteler gelmisken yapiyorum bunu...

Bu ayin izin gununde Antonio ve Federico kayaga gitmislerdi, ben evde kaldim, Harry Potter'in son filmini izledim, yarim kavanoz tahini, ekmekle yedim, Can'in annesi getirmisti bana Turkiye'den. Taris'in tahiniymis, Tahin kalsiyumdan cok zengin, ama onun icin degil, canim cektigi icin, cok sevdigim icin yedim... Koy ekmegi ile birlikte nefisti...,

Dunyanin sonu olmuyor, aklim hicbir seyde kalmiyor.

Onun disinda bizim evde, genel hatlariyla Italyan –Akdeniz modeli beslenme uygulaniyor, sadece belki bir gun fazladan et yeniyor ama bu sadece benim zaman yonetimim yuzunden ve bu konuda en kisa zamanda bir duzenleme yapacagim ve size de bu modeli butun ayrintilariyla anlatacagim...

Gelelim onumuzdeki haftaya...
Bu artik bir sarsilma haftasi, biraz hizlanalim ve bakalim neler oluyor.

Sabah kalkar kalkmaz iki bardak su veya ihlamur

KAHVALTI:

1 dilim ekmek
1 dilim beyaz peynir
5-6 zeytin
1 tatli kasigi bal veya recel
Haftada iki gun haslanmis veya rafadan yumurta
Bol yesillik (maydanoz, roka, dere otu vs)

ARA OGUN
1 elma veya 1 portakal veya iki mandalin ve iki kucuk biskuvi




OGLE YEMEGI:
Herhangi bir etli sebze yemegi (kiymali karnabahar mesela)
Veya
Izgara tavuk, balik ve salata
Veya
izgara ya da haslanmis tavuk ve haslanmis sebze
(ekmek, pilav, makarna, pure vs yok)

ARA OGUN:
1 fincan sutlu kahve
Veya
1 kase yogurt ve bir kucuk meyve (kiwi olabilir ornegin)
Bu ara ogunu sabahinkiyle degistirmeyin, ogleden sonra biskuvi yok cunku

AKSAM YEMEGI :
Oglen yemegi gibi

Zor bir hafta, ozellikle karbonhidrat bagimlilari icin ya da ekmek, makarna, pilav sevenler icin dayanmasi guc ama haftaya hepsi soframiza donecek...

Su icmeyi, yuruyus yapmayi ve yemege koydugunuz yaga ve porsiyonlariniza dikkat etmeyi unutmayin lutfen...

Hepinize iyi haftalar diliyorum.

14 Subat 2011'Roma

11 Şubat 2011 Cuma

ELIF'IN OYKUSU...


Hepinize Merhaba,

uzaktan bakinca benim 1 haftam daha uzun suruyormus gibi gorunuyor biliyorum. Haklisiniz. Ama sizler artik ne yapip yapmayacaginizi biliyorsunuz. Yoklugumda da, varmisim gibi davrandiginiza eminim. Onmuzdeki hafta, biraz zorlanacagimiz, ama yavaslayanlari soyle ciddi bir sekilde sarsacak bir hizlanma formulu uygulayacagiz.

Sizleri Elif'in guzel oykusuyle basbasa birakiyorum. Onun yazdiklari cok ozel bir seye isaret ediyor. Her diyet sizi zayiflatir, onemli olan, hayatin icinde kalmak.


Sevgili Elif, paylastigin, cesaret verdigin ve burada oldugun icin cok tesekkurler... ;Michael Jackson ceketine cok guldum, kizini dinle, eminim cok cici ve akilli bir cocuk...






------------------------------------------------------------------------------------------------

Merhaba ben Elif ( elifin terazisi)

44 yaşındayım, kilolarla başım 22 yıldır dertteydi. İlk doğumumu yapmamla birlikte aman çocuğa süt olsun diye yedim, yedirildim.

Kendi kafama göre ( şimdiki bilgilerime göre açlık grevi) bir sürü diyet yaptım. Hep verdim, fazlasıyla da geri aldım; artık ne kadar dikkat etsem de kilo veremiyordum. Görünürde henüz bir sağlık problemim yoktu ama görüntümden hoşlanmıyordum.


Çoğunlukla günlerim evde geçtiğinden bol eşofmanlar, salaş kıyafetlerle durumu idare ediyordum.
Düğün, bayram işte herhangi bir yere gidilecek olsa kabusum başlıyordu. Her giydiğim simsiyah kıyafet belime dar geliyor, sırtımda da üç kat katmer oluşturuyordu.
Ailemi de kendimi de bunaltıyordum, yeni kıyafet almanın kilolu halime, iradesizliğime ödül vermek gibi olduğunu düşündüğümden alışveriş yapmak da istemiyordum.

8 ay önce kararımı verdim diyetisyene gidecektim, aklımın bir tarafında bununda işe yaramayacağı fikri vardı. Aileme için için şu mesajı verecektim bakın görün ne yaptıysam olmuyor. Ayrıca eşimin ve kızlarımın bana kilo baskıları da yoktu zaten, yani aslında mesajı kendim alacaktım vicdanım rahat devam edecektim.

Gittim diyetisyene bir dolu tahlil yapıldı. Yaşımı , boyumu, kilomu , alışkanlıklarımı ele alıp bir liste hazırladı. Hastaneden eve gelene kadar ağladım, bu liste insan için miydi Allah aşkına? Bu diyetisyen de nereden almıştı diplomasını?

Neyse aklımdan üç gün göstermelik deneyim dedim, ben zaten emindim bu listenin imkansızlığına ama eşim de kızlarım da görecek şahit olacaklardı. Haklısın karıcım, annecim diyeceklerdi.

İnanmayacaksınız üç güne kalmadan yıllardan beri ilk kez karnımın doyduğunu hissettim meğer ben açlıktan abur cubura saldırıyormuşum. Sinirlerim gevşedi, midem rahatladı, bağırsaklarım düzene girdi.

Kilo vermeye başladım ama bir şeyler eksikti, diyetisyenim işi bir memur zihniyeti ile ele alıyordu. Tamda motivasyonum kırılmaya başladığında sanırım temmuz ayıydı mucizem beni buldu. Nasıl oldu bilmiyorum kendimi Mehtap’ın yazılarını ona yapılan yorumları hatmederken buldum. Listesi benim listeme aşağı yukarı uyuyordu ama o metabolizmayı şaşırtan önerileri benim için vazgeçilmez olmuştu. Bu blogdaki sinerji , Mehtap Hanım’ın adeta bir orkestra şefi gibi insanları yönlendirmesi, sabırla ilgilenmesi, tatlı – sert tutumu aradığım şeydi. Tabi hoşçakal diyetisyen dedim.

Şimdilerde 18 kilo vermenin mutluluğunu ve hafifliğini yaşıyorum, kilo verme yolculuğum bitti artık koruma yolculuğum hep devam edecek. Biliyorum bu çok zorlamayacak beni işin sırrı dengede bunu öğrendim. Önerilen kilonun altına bile ulaştım, o yüzden canımın istediği şeyleri abartmadan bir öğünde yiyorum, asla bir günde bile değil. Bunu da artık bir emniyet sübabı gibi görüyorum.

Artık 38 bedenin içine sığıyorum, inanmayacaksınız dolabımda 38 bedenden 48 bedene kadar kıyafetler birikmiş durumda.
Geçen gün zayıflayınca giyerim diye atmayıp sakladığım bir ceketimi giydim, kızım “ anne Michael Jackson ‘un ceketleri gibi duruyor “dedi. Meğer ben bedenimle birlikte ruhumu ve dolabımı da çöplük gibi kullanmışım. Artık ayakkabılarım bile büyük geliyor deyim siz gerisini anlarsınız. Aman Allahım ayy ne zor iş bir kadın için tepeden tırnağa alışveriş yapmak, ne işler açtın başıma Mehtap:))

Benimki bir öykü değil benimle yaşayacak bir serüven, teşekkürler Mehtap pusula oldun, iyi ki varsın, senden çok şey öğrendim. Zorların kolay ola inşallah…
11 Subat 2011'Roma

3 Şubat 2011 Perşembe

JUST GET DANCY !



Bugun, bana ismimle seslenen,
benim bu dunyada en iyi chicken noodle soup yaptigimi soyleyen
akilli, cok yakisikli, benden bile inatci, arkadas canlisi, lazanya seven, cok guzel dans eden, okulundaki kizlarin gozdesi, tenisci, dunyalar tatlisi bir genc adamin 11. dogum gunu...
Canim Can'im Jon...
Nice mutlu yillara...
Hadi senin icin hep birlikte dans edelim.....

DON'T BE FANCY
JUST GET DANCY

WHY SO SERIOUS?


3 Ocak 2011'Roma

1 Şubat 2011 Salı

BIR CESIT DETOX...




Cok ozel bir dòneme giriyoruz... Bu gune kadar eger kilonuzun yaklasik % 8-10’unu verdiyseniz, dogru yoldayiz demektir...

Farkindaysaniz, artik yavas yavas ozgurlugumuz artiyor yiyecek secimimiz konusunda...

Istersek bircok besini sinirlayabilecegimizi gorduk, sonuclardan hosnutuz ve bunun kalici olmasi icin caba gosterecegiz...
Bu hafta vucudumuzdaki bazi toksinleri aritma haftasi...

Normalde besinlerin glisemik indeksini degistirmese de, kana karisma hizini artiran ve glisemic load odi verilen bir baska index te, bizim besinleri hazirlama, pisirme ve dograma bicimimizden de etkilenir. Bu hafta bu yeniligi de yasantimiza sokacagiz ve enerjimizi artiracak, cildimizi parlatacak, daha zinde hissetmemizi saglayacak bir kisa program uygulayacagiz.
Sut, yogurt, peynir, yumurta, tereyagi dahil hic hayvansal protein yemeyecegiz.
Beyaz unla hazirlanmis her besinden, sekerden ve tuzdan uzak duracagiz.


Gunaydin deyin kendinize ve 1 bardak su icin once....

KAHVALTI

1 dilim kepekli, tam tahilli, cavdar vs ekmek (70 kilonun uzerinde olanlar 1,5 dilim yiyebilirler)
6-7 siyah veya 8-10 yesil zeytin
2 tatli kasigi bal, veya 1 tatli kasigi tahin-1 cay kasigi pekmez
Domates, salatalik, roka, kirmizi, yesil biber, bol maydanoz. (ufak ufak dogranabilir veya blendirdan gecirilebilir, hic vaktiniz yoksa mumkun oldugunca cok cigneyerek yemeye calisin)
--------------------------------------------------------------------------------------------
Veya
Yumurtasiz menemen (kendisi bir cesit gemici yemegidir, sogan, domates, biber, maydanoz, 1 kasik zeytinyagi ile menemen gibi yapilir) + 1 ince dilim ekmek
-------------------------------------------------------------------------------------------
Veya
1 buyuk bardak meyve suyu (eger blendir varsa havuc, elma, portakal, kiwi birlikte olabilir) + 4 kasik musli veya 1 ince dilim kepek ekmegi + 1 kasik bal
--------------------------------------------------------------------------------------------
Veya
1 kase 3 renkli meyveden olusmus meyve salatasi + iki ceviz
---------------------------------------------------------------------------------------------
ARA OGUN
3 kuru kayisi + iki ceviz
Veya
1 kuru incir + iki ceviz
Veya

3 kuru erik + 4-5 badem
veya

1 kucuk kase nar + iki ceviz
veya

yarim az haslanmis ayva + iki ceviz
-------------------------------------
OGLEN YEMEGI
1 dilim kepekli, tam tahilli, cavdar vs. ekmek veya 4 kasik esmer princten yapilmis pilav veya makarna
+
6 yemek kasigi etsiz sebze yemegi (ispanak, lahana, kereviz, pirasa, broccoli, yesil fasulye vs)
---------------------------------------------------------------------------------------------
veya
5 gunde 2 kez etsiz kuru fasulye veya nohut veya mercimek yemegi yenebilir ama 6 yemek kasigi yenecek, 7 degil. 8 hic degil..
---------------------------------------------------------------------------------------------

veya
4-5 kasik esmer princten yapilmis pilav veya bulgur pilavi + 1 buyuk kase coban salatasi
veya
1 kucuk boy havuc + 1 kucuk boy patates + 1 adet kirmizi biber haslamasi + 1 kabak + 1 rezene haslamasi + 1 kucuk kirmizi pancar veya kirmizi lahana + 1 dilim cavdar ekmegi
--------------------------------------------------------------------------------------------
Veya


havuc + kirmizi pancar + roka salatasi (uzerine 1 tatli kasigi susam veya 1 tatli kasigi dolmalik fistik kavurun) + 4-5 kasik pilav
--------------------------------------
(pilav secenegi 1 haftada en fazla iki kez, ayni sey baklagiller icin de gecerli, tercihlerinizi mumkun oldugu kadar yesil sebzelerden yana kullanin lutfen)
--------------------------------------


ARA OGUN




1 fincan cay + 3 petit beure biskuvi
------------------------------------------------------------------------------------------
Veya
Kucuk bir kulah meyveli dondurma (meyveli demek sutlu, cikolatali, karamelli vs olmayan demektir, anlamazliga gelmeyin) bu secenek 5 gunde en fazla 2 kez kullanilacak

AKSAM YEMEGI

1 kase corba (domates, mercimek, sogan corbasi vs) Gurbuz isterse tarhana corbasi icebilir, icine 1 kasik nohut ta koyabilir. Ama uzerine beyaz peynir rendeliyemez.

Bu secenegi 2 kereden fazla kullanmazsa iyi olur. Corbalar icin et suyu kullanmayin. Mumkun oldugu kadar basit corbalari secin...
+
4-5 kasik etsiz sebze yemegi
+
1 dilim kepekli, tam tahilli, cavdar vs.ekmek

-----------------------------------------------------------------------------------------------
Veya

ekmek yerine 4 kasik esmer princten yapilmis pilav veya makarna.

---------------------------------------------------------------------------------------------

Gun boyunca ihlamur, ada cayi, yesil cay, papatya cayi, nane limon, isirgan, kusburnu vs caylar sekersiz olmak kaydiyla serbest.

Kahve en fazla 1 fincan.

Fiziksel aktivite ile desteklerseniz, sonuc beklediginizden daha cabuk, daha kolay ve daha kalici olarak gelir unutmayin.
Hareket edin.. Merdiven inip cikin, dans edin, yuruyus yapin, kaldirima inip cikin yururken..

Ne yapip edin, hareket edin.. Metabolizmaniz hizlansin..

En az 2,5 litre su icmeyi unutmayin.. Ara ogunleri atlamayin..

Bu haftanin onemini yapinca anlayacaksiniz...

Bir hafta sonra tartiliyorsunuz...

Hepinize sevgiler...
1 Subat 2011'Roma

SU GIBI...

Cok ozel bir felsefeyi ogrenmek icin toplantilara katiliyordum.

Bir yandan evde minicik bir bebegi birakmis olmanin stresi, ote yandan gunun omuzlarima tum agirligiyla cokmus yorgunlugu, bazen “ne isim var benim burada ?” diye sormama neden olsa da, basladigim birseyi yarim birakmama huyum yuzunden kendimi zorlayarak ta olsa devam ediyordum.




Cok ilginc insanlar vardi grupta... Tiyatro sanatcilari, is adamlari, ressamlar, ogretim uyeleri, temizlik iscileri, manavlar, ogretmenler, emlakcilar, diplomatlar...
Gelen kaliyor, soylenenleri buyuk bir inancla izliyor, uyguluyor, deliler gibi savunuyordu...

Benim sorularim vardi. Herkese bakiyordum, onlarin bu konuya olan inanclarina, yaklasimlarina, her toplantiya yanlarinda yeni davet ettikleri kisileri getirmelerine, kendimi biraz da suclu hissediyordum, anlayamadiklarim icin...
Sonra birgun hic beklemedigim bir anda, “afedersiniz” deyip konusmaya basladim. Ben de galiba inanma sorunu var, ama sormazsam daha dogrusu sorduklarima yanit alamazsam, en iyisi kalkip gitmek diye nefes almadan siraladim sorularimi, katilmadiklarimi, binlerce yillik bir felsefe uzerine olan elestirilerimi...
Once bir sessizlik oldu... Ben ayaklarima baktim o anda cok daraldigim zamanlarda yaptigim gibi... Kendimi gulumsetmek icin, keske evde kalip, ayaklarima baksaydim dedim, gulumseyemedim, cunku yenilerin atesli savunuculari, gozlerinden simsekler cikartarak bakiyorlardi yuzume...
Ayaga kalktim, cantami aldim, hoscakalin dedim...

Grubun yoneticisi benimle kapiya kadar geldi, Mehtap, lutfen bir ay sonra bir tek aksam daha gel... Seni gormek beni mutlu edecek dedi...
O bir ay suresince bu konuyla ilgili bulabildiklerimi okudum, kendi sorularima kendim cevap bulmaya calistim, notlar aldim, kutuphanelere gittim, kucuk bir deftere dusunduklerimi yazdim ve nihayet “yeni baslayanlarin” haftalik toplanti gunu geldi ve kapiyi tam zamaninda caldim...
Henuz kimse gelmemisti... Grup baskani ve hala cok severek gorustugum bir sefire hanim vardi icerde... Oturduk, firsattan istifade sorularimi sordum, yorumlar yaptim...
Gelen giden yok, ne oluyor? dedim bir ara... Gulumsediler... “Mehtap sen suyu temsil ediyorsun, onlar alevi, bizim pek katilmadigimiz bir inanc bicimidir alev inanci, yanar, harlar ve sòner...


Su kalir... yolunu bulur akar, kaybolur, buharlasir, yagmur olur, tekrar doner ama yok olmaz...” O arkadaslarin hicbiri kalmadi ne yazik ki aramizda..."


Dogru soyluyorlardi... Ben inanclarimi degistirmedim ama hala dùzenli olarak toplantilara katiliyorum, bazen upuzun aralar veriyorum, bazen dergilere uye olup, bazen iptal ettiriyorum ve bu gùzel felsefenin benim yasantima getirdiklerini mutlulukla kabul ediyorum...

Dogru soyluyorlardi, ben suyu temsil ediyorum...

Heyecanlara kapilip, sonra gecip gitmiyorum... Birseye karar verip, sonra arkami donup omuz silkmiyorum...
Aslihan ùzùldù gecen sefer, geri dònenler azaldi diye son tartilma tarihinde...
“Onemli olanlar kalanlar bizim icin” dedim, ve ben hic sasirmadim...
Kendinizle ilgili boylesine bir degisimi gerceklestirmek için kendinize inanmaniz gerekiyor, bana degil...

Su gibi olmaniz gerekiyor, akmaniz, yolunuzu bulmaniz, bulunca kalmaniz, kaybolmamaniz gerekiyor..
Onun icin burada olanlarla ben de buradayim, son gùne kadar...

1 subar 2011'Roma
P.S: "Aqua Azzurra" iki Italyan muzik dehasinin size armagani olsun bugun...