Mutfak penceresinden disariya bakiyoruz... Bak yapraklar dokulmeye basladilar bile diyorum, belki degisik renklerde toplayip bana getirirsin birkac tane... Burnunu cekiyor.. Hava cok sicak.. Cok nemli.. Cok yapis yapis... Ama ruzgar var.. Gunes gokyuzunde ama, gokyuzu grimsi...
Anne bu mevsimin adi ne diyor.. Bu mevsimin adi Roma diyorum..

23 Temmuz 2011 Cumartesi

SARKILAR BENI SOYLER...

Hani deyim yerindeyse 40 gun 40 gece kutlayacagim neredeyse dogum gunumu… Artik yaslandiklari icin (!) tarihleri birbirine karistiran arkadaslarim, dogum gunumu gunler oncesinden kutlamaya baslayan hastalarim, cikacaklari kucuk tatil tam da o gune rastladigi icin bana supriz bir meksika yemegi ve her zamanki gibi elektronik bir armaganla ile iki gun onceden kutlama yapan oglum ve babasi…


Posta kutuma gelen sevdiklerimin mesajlari, Facebook duvarina birakilan notlar, Selinka’nin supriz telefonu, Seda’nin cevaplanamayan aramasi, gunumu, gunlerimi aydinlatiyor…
Sabah ise giderken dusunuyorum… Ben artik hicbirseyin hesabini yapmiyorum… Buna giden yillar da dahil… Nasil bir yildi demiyorum hic, nasil olacak da cok gundemimde degil artik… Nasil diye bakiyorum ana…

Sabah Federico erkenden ariyor. Hic istemiyerek, ustelik goz yaslari ile ciktigi tatilden pek de hosnut degil… Uzuluyorum ama ona belli etmiyorum. Cok guvendigim bir psikolog arkadasim, bu zor anlarin onlarin kisiliklerini guclendirdigini, her deneyimden mutlaka olumlu bir sonuc cikaracaklarini soyluyor bana… Biliyorum ama yine de yuregimden bir size gecip gidiyor, istemiyordu, keske gondermeseydim diyorum…. Sonra yarin amcasi Oslo’dan gelince, hersey gozune guzel gozukecek diyorum, gulumsuyorum…

Gunun rengi, gunes rengi bugun… Yani rengarenk… Mavi jean den Gamze ile aldigim yirtik ama salas olmayan pantalonum, Onumuzdeki sezonun kolsuz, robasi hafif seffaf, Massimo Dutti beyaz gomlegim, Brooksfield platform ayakkabilarim, mat mavi kemerim ve cantamla, iyice kisalan saclarimla, halka kupelerim, Gulcin’in hediyesi ayni tarz kalin metal bileziklerimle ciddi gerginliklerin yasandigi bir is ortamina degil de, Via Condotti’ye alisverise gider gibiyim... Kahvemi iciyorum, barin aynasinda kendime soyle bir goz atiyorum, bedava dagitilan gazetelerden birini kivirip cantama koyuyorum…

Artik yeni bir arabam var… Radyoyu acmadan once her sabah oldugu gibi sans tutuyorum… Sonra ben bugun kendi sarkimi kendim soyleleyim en iyisi diyorum…, Bildigimin farkinda bile olmadigim sarki, aninda aklima geliyor… “Sarkilar seni soyler, dillerde name adin…” Gulumsuyorum… Bana yazilmis diyorum icimden, Cokca huysuz, biraz tatli kadin…

Oglen yemekte Claudio ile bulusuyoruz, pazartesi aksami yemege cikmak uzere sozlesiyoruz… o acil serviste, ben kendi bolumumde nobetciyim… Getto'ya gidelim yine diyorum, hayir yeni bir yere goturecegim seni begeneceksin ama sarhos olma sakin, kolum agriyor tasiyamam seni diyor... Tekila bum bum galiba diyorum, "deli olma, cocukmuyuz ?" diyor...


Federico ile konusuyorum bir kac kere, gunun nasil gectigini anlamiyorum, gec vakit annemler ariyorlar, bana ingilizce happy birthday sarkisini soyluyorlar, Hayir bana, sarkilar seni soyleri soyleyin diyorum,


Gulcin sozlerini bilmiyor, annem eh iste… Guluyoruz…


Yavuzcan’da bana facebook’tan jazz-country-ya da acaba ne happy birthday yollamis…

"Programin var mi Mehtap’cim" diyor annem, "var" diyorum, "bugun kendime fast food ile dogum gunu kutlamasi yapicam"…. “Aaaaaaaaa”, diyor Gulcin… Fatih’in bana sikca dedigi gibi, “iste ben boyle alfabeyi tek harfe indirtirim insana” diyorum…

Benim dogum gunum… Iyi ki dogmusum… iyi ki varim… Ne yasadiysam ogrenmisimdir elbet birseyler… Belki aracilik etmisimdir ogrenmesine baskalarinin, kimbilir...



Hicbir sey bilmiyorsam, mutlulugun mutlak olmadigini biliyorum… Onun icin su an sahip oldugum hersey icin, hepsi icin sukrediyorum…

Hayat cok hizli gecip gidiyor... Sormuyor, beklemiyor, dinlemiyor... Onun icin icine karismak, yasananlarla barismak, yasamak gerekiyor...


Olsun varsin, bana hicbir sarki yazilmamis olsun, yine de ismim ne cok sarkida geciyor iste... Hicbiri benim olmasa bile, butun sevdigim sarkilari bana yazilmis kabul ediyorum... Oyle dinliyorum... Sarkilar beni soyluyor iste, bunu bir tek ben biliyorum...

Iyi dilekleriniz, guzel mesajlariniz, hepsinden onemlisi yasamima getirdiginiz olumluluk, guven ve ictenliginiz icin hepinize tesekkur ediyorum… Ne guzel bir gundu bugun...

Roma’dan sevgilerimle…




22 Temmuz 2011’Roma

15 Temmuz 2011 Cuma

AYLARIN SULTANI KAPIDA...





Cocuklugumun ramazanlarini nasil buyuk bir mutlulukla animsiyorum..



Yasanirdi, hissedilirdi ramazan..



Sahura kalkilirdi bizim evde..



Davulcu gelirdi, maniler soylerdi, saat filan kurulmazdi onun icin.. Biz de heveslenirdik oruc tutmaya.. Ben zayifliktan kopacak bir cocuktum ama hevesim kirilmazdi yine de ve "fincan orucu" tutardim. Yani ya oglen yemegine kadar ya da ogunler arasinda birsey yemeyerek.. Ama arife gunu, kurtlar kuslar bile oruc tutardi ya, dayanirdik biz de..
.


Top atilacagina yakin, mahallenin butun cocuklari nobette olur, ilk mujdeyi veren bayagi bir gururlanir, bazen yanlis alarmlar ile birkac mahallelinin orucunu erken acmasina sebep olunur, pide kuyruklarinda beklenir, evden eve tabaklar yollanir, ertesi gun o tabaklar dolu olarak geri gelir, ilan etmeden, ortalara dokmeden ihtiyaci olanlara erzak yardimlari yapilir, dostlar iftara davet edilirdi. .


Gece kusu olacaginin isaretlerini daha cocukken veren benim icin, sahura kalkmak cok eglenceliydi. Hele evde bizim oralarda bulunmayan otlu Van peyniri ve kavut varsa, bayram ederdim.. Ketemiz hic eksik olmazdi.. Erzincan usulu peksimetimiz de..(kavutun ne oldugunu bilmiyorum su anda ama tereyagi ile helva gibi pisirilen bir cesit undu).
.
Ramazan bolluktu, bereketti, paylasmakti.. Anlamakti..
.
Simdi de oyle.. Ama ne ramazan davulcusu var, ne sahur ne de bayram buralarda..
.
Neyse..
.
Ramazan aylarinda nasil bir beslenme programi uygulamamiz gerekiyor..? Ustelik gunlerin cok uzun oldugu bu yaz aylarinda, hem dengeli beslenmek, sagligimizi korumak ve kilo almamak icin neler yapmaliyiz..?
.
Benim onerdigim beslenme programinin 3 ana ve 2 - 3 ara ogunden olustugunu artik biliyorsunuz.. Ramazan ayinda da, almaniz gereken besinleri tek ogunde sinirlamamaya dikkat etmek, dogru bir yaklasim olacaktir.
.

Butun gun ac durduktan sonra, tek bir ogunde asiri derecede besin almak, cok fazla ve cok degisik besini ayni anda tuketmek, kendini reklam filmlerinin acimasiz ve neredeyse arsizca hatta gorgusuzce hazirlanmis izlenimi veren iftar sofralarina benzer sofralari kurmaya mecbur hissetmek, hem bedeniniz hem de ruhunuz acisindan sizi yorar.
.
Ben her ramazan ayinda, televizyondaki reklamlara bakip, evine goturebildigi tek fazladan posetin icinde bir kac cesit “iftariyelik” olan, sofrasina ramazanin bereketi olarak cesitlilik katmaya calisan ama ibadetini kendini yemege bogarak odullendirmeyen insanlari dusunurum hep.. Ve dusunurum, o muhtesem sofralari televizyonda seyredip, onundeki tek tabak yemege yine de sukrederek uzanan kasiklari..
.

Sahur, ozellikle yaza denk gelen ramazan aylarinin atlanmamasi gereken ogunudur. Mumkun oldugu kadar imsaka yakin uyanmak, sizi gun boyunca tok ve enerjik tutacak bir kahvalti yapmak, bol miktarda su icmek en dogru yaklasimdir. Kahvaltida yenen besinler ayni olmakla birlikte, miktarlar biraz artirilabilir. Yani hergun farkli secilmis, iki dilim ekmek, peynir, zeytin, domates, salatalik, roka, 1 tatli kasigi bal veya recel, haftada iki gun yumurta seklinde onerdigim temel kahvalti bicimi ramazan ayinda sahur icin uygundur.
İsterseniz 2 dilim borek, 1 meyve veya 2 yumurtali menemen ve 1 dilim ekmek, gibi secimler de yapabilirsiniz.
.
Arzuya gore, bulgur pilavi, komposto, biraz sebzeli veya etli yemek te yenebilir ama ben en dogru secimin kahvalti oldugu dusuncesindeyim. Mumkun oldugu kadar cok su, cay veya ayran ya da cok sekerli olmayan komposto icilerek, su acigi da kapatilabilir.
.
Gece yemek yiyerek yatma konusunda hic hemfikir degilim. Zor oldugunu, ozellikle sabah ise gitmesi gerekenlerin uykusunun bolundugunu, tekrar uykuya dalma zorluklarini anliyorum ama sahura, mumkun oldugu kadar imsaka yakin saatlerde uyanmanin dogru beslenme acisindan onemini tekrarlamak istiyorum.
.
Iftar yemeginde elbette sofranizda ramazanin bollugunu ve bereketini yasamak, dostlarinizla, ailenizle bunu paylasmak istersiniz.. Ama lutfen abartmayin..
Iftar sofranizda bulunsa bile, peynir, zeytin, sucuk, bal gibi besinleri cok fazla olmayan miktarda tuketin. Hatta sadece tadina bakmakla yetinin.

Iftarinizi actiktan sonra, cok kaynar olmayan bir kase corba icmek midenizi rahatlatir. Mumkun oldugu kadar sade, cok yag eklenmemis, kremasiz corbalar secmeniz, sagliginiz acisindan daha uygundur.
.

Yemeginizi yavas yavas yemege ozen gosterin. Bunu hem midenizi yormamak, hem de doygunluk merkezinin ihtiyaci olan zamani tanimak acisindan yapin.
.
Yemekler arasinda biraz zaman birakin. Sofranizda her aksam hersey olmasin. Siraya koyun. Bazi aksamlar corba, sebze yemegi, borek ve komposto, bazi aksamlar corba, pilav ,etli bir yemek, salata, bazi aksamlar corba, dolma ve cacik ya da bazen karniyarik, pilav, cacik veya salata gibi.

Bazen de, guzel bir patates salatasi, firinda yumurtali-peynirli-maydanozlu ekmekle hazirlanmis kahvalti turu bir iftar da olabilir.
.
Ama her aksam hem pilav, hem borek, hem dolma yerseniz, hem sindirim sisteminize gereksiz yere yuklenmis, hem de kilo almaya zemin hazirlamis olursunuz. Porsiyonlarinizi her zamankinden daha buyuk tutmayin..
.
Yemeginizin yaninda, salata, cacik veya komposto yemegi ihmal etmeyin..
.
Tatliniz varsa, hemen yemegin uzerine degil, biraz ara verdikten sonra yiyin (komposto veya hosaf hem meyve hem tatli yerine gecer unutmayin, kalori acisindan hosafi degil, taze meyvelerle yapilmis cok tatli olmayan bir kompostoyu tercih edin). Cok agir, cok tereyagli tatlilar yerine meyveli dondurma veya sutlu tatlilari secmeye ozen gosterin.
.

Yemekle beraber, cay icmemeye calisin. Cayi yemekten enaz iki saat sonra tuketin. Boylece basta demir olmak uzere, bircok onemli maddenin emilimini olumsuz yonde etkilememis olursunuz.
.
Cayin yaninda, dilerseniz kucuk bir avuc kuru yemis, veya incecik bir dilim evde yapilmis kek veya bir minik kurabiye yiyebilirsiniz. Bu konuda kendi kendinizi kontrol edin. Aksam yemeginde ne yediginizi, ne kadar yediginizi ne kadar yagli yediginizi dusunun ve o bir dilim keki yemege ya da yememege kendiniz karar verin.
.

Gece yatmadan once yarim fincan sut icebilir veya bir meyve yiyebilirsiniz.
.
Ramazan ayinda aldiginiz kalori miktarinin biraz artmasi beklenir birseydir ama siz yine de kendinizi kontrol edin.
.
Ramazan ayinin, baska hicbir dinde bulunmayan o derin anlamini iyice dusunun ve doyurulmasi gereken acligin ne oldugunu elinizi uzattiginiz her besinde birkez daha hatirlayin..
.
.
30 Haziran 2009'Roma (I)yazisinin tekrari.



17 temmuz 2011'Roma
Hepinize sevgiler.