Mutfak penceresinden disariya bakiyoruz... Bak yapraklar dokulmeye basladilar bile diyorum, belki degisik renklerde toplayip bana getirirsin birkac tane... Burnunu cekiyor.. Hava cok sicak.. Cok nemli.. Cok yapis yapis... Ama ruzgar var.. Gunes gokyuzunde ama, gokyuzu grimsi...
Anne bu mevsimin adi ne diyor.. Bu mevsimin adi Roma diyorum..
24 Kasım 2010 Çarşamba
YETER MI DIYORSUNUZ?
Sag taraftaki konuklara bakinca, bu konuda hic konusmamam gerekiyormus gibi geliyor onceleri...
Sag taraftakiler, orda olup olmamalari umurlarinda olmasa bile, izinler istenmis, lutfedilmis kabul edilmis, buradalar...
kimi Ida Dag’indaki altarinda bir bulutun arkasina gizlenmis Zeus’a adanacak lezzette yemekler pisiriyor,
kimi alcakgonullu, kendi halinde bir baba, kizina yemek begendirmeye ugrasirmis gibi dururken, yemegin hayata karistigi bir de kitap yaziyor,
kimi kitaplari coktan yazmis, gazete koselerinde bas taci edilmis, lezzet duraklarina seyahat etmis bir yemek kulturu arastirmacisi,
kiminin kurdugu masalar, sectigi renkler, sunumlar, kendine ait tarifler binbir gece masallarindaki gibi, guzel, ozel ve farkli,
kimi hayatin bir donemine nokta koymus ama hemen arkasindan bir unlemle yola devam eden, bir kitap tutkunu, tutkulu, duygulu bir genc kadin sef ,
kimi hic oyle onemsemezmis gibi, cok siradan bir ismis gibi, onu bizzt bizzt bunu kirt kirt diye cekip cevirip, sonra dunyaya “siz kendinizi kereviz pisirdiniz mi sandiniz bugune kadar ?” diye hodr-i meydan okuyor
kimi artik yasamini bu yone dogru cevirmis, hakli bir sekilde ùnù hergecen gùn artan bir yemek ve yemek fotografi ustasi,
hic konusmayani bile ya yogurt , ya tahinli kurabiye tarifi veriyor, ya da oturup ekmek pisiriyor ve ben de varim diyor –ken- sana susmak duser diyorsunuz degil mi?
Bizim kulvarlarimiz aykiri diyorum soranlara...
Ben “hic bilmeyenlere” tarif veriyorum, baslangic kurundayim, yani hani arabasinin camina “PRINCIPIANTI” yazilan yeni ehliyet almislar gibi, yemege cagrildiginizda evden hic degilse bir corba icip gitmeniz gerekenler grubuna dahil-(mis)-im, onun icin cesaretle konusuyorum, diyorum...
Ama “AVANZATI” kurundakilere muthissiniz demek bile zor... Hic farkimda degilmis gibi yapiyorlar, pisirdigim bir makarnali fasulyeye, bir de somon'a Cafe Fernando yorum yaziyor, hepsi hepsi orada kaliyor... Kulvarlarimiz farkli diye, sinirlari fosforlu kalemle ciziyorlar...
Iclerinden biri, hem de encok keyifle okuduklarimdan biri, hani kedisi olan, hani bizzzt bizzztci, bana soyle bir bakip, yorumuma cevap olarak “yani hala annenin usulu pisiriyorsun baligi, oyle mi ?” diyor...
Hani sesini duysam, neredeyse aciyarak soyledi diyecegim.... Onun degisik degisik tuzlari, yok cok ozel otlari, ordan burdan alinma enva-i cesit malzemesi var... Uzuldugume biraz uzulup, “tabii senin cok vaktin olmuyordur farkli seyler bulmaya” diyor, yarim yamalak gònlùmù aliyor... Ama artik karizma yerlere serilmis bir kere, kaldir kaldirabilirsen...
Ben baligi annem usulu pisirmeye devam ediyorum etmesine de, keske herseyi annem kadar pisirebilsem diyorum dudagimi bùzerek...
Keske...
Onun eli neye deyse tat gelir, hep soylerim agac kabuguna bile lezzet katmayi bilir benim annem,
O zaman demek ki benim de genlerimde vardir iyi yemek pisirmek, o zaman “AVANZATI” grubuna on secimsiz olarak adayligimi koyuyorum ve kendimi carsilara atiyorum...
Kuzgun karasi Venere princleri, strozzapreti el yapimi makarnalar, (rahip bogan demektir, biz imami bayiltiriz, onlar da rahip boguyorlar iste) capperi ve ancuez ile salamura edilmis, Calabria’nin kuru sicak gunesinde kurutulmus domatesler, karnabahar, lahana ve havucla birlikte harmanlanmis karisik Gaeta zeytinleri... Elim kolum dolu dolu donuyorum eve...
Federico’ya istek uzerine “annemin usulu sehriye corbasi”, istekte bulunmayanlar icin de ayvali, siyah erikli, bulgurlu zeytinyagli pirasa pisiriyorum... Ayvalari, havuclari soyle bir soteledikten hemen sonra, erikleri ise pirasayla birlikte ekliyorum tencereye... Gerisi, zeytinyagli pirasa nasil piserse oyle pisiyor iste...
Atesten almadan once de, bir portakalin suyunu ekliyorum, posasini da kendim yiyorum...
Bakiyorum da, tam istedigim gibi, beyaz, koyu yesil, acik yesil, turuncu, bordo, sari, renklerde, tatlisini glukozdan degil fruktozdan alan, icine limon degil portakal konulmus, bulgurla taclanmis nefis bir yemek cikiyor ortaya... Ben pirasalari buyuk dogranmis severim, siz nasil isterseniz oyle dograrsiniz artik...
Bizim zeytinyagimiz, babannemizin kardesi Ottavio dayimizin zeytinliklerinin senelik urunudur... Yemek icin degil, icmek icin kullanasi gelir insanin... Rengine, kokusuna, dokusuna doyamazsiniz... Ben, principiante (acemilik) gunlerimden beri, zeytinyaginin cig kullandigim kismini buzdolabinda, koyu renk sisede saklarim, bir sisesini de, “olio santo” olarak hazirlarim... Babannenin formulune gore 5-6 Calabria aci biberi ile hazirlanmis bu “aziz yagin” icine bir dis kabuklu sarmisak, ve bir dal biberiye de koyarim... Sarimsaklari 15 gunden fazla tutmam ama...
Soyleyeceklerim bu kadar...
Bu yazi elbetteki sag tarafa duyulan kiskancliktan ortaya cikmis bir yazi olarak ta algilanabilir, hem olio santo, hem de degisik bir pirasa tarifinin verildigi bir yazi olarak ta...
Hatta belki bir bas kaldiri, belki bir meydan okuma yazisi bile olabilir “veteran” guruba karsi...
Sizi umursamayan yel degirmenlerine ne kadar ruzgar yapabilirseniz artik...
Ama iste hicbiri degil...
Bu yazi bana, “Mehtap Ablacim, ilk defa kiz arkadasim yemege gelecek, ben ona ne pisireyim ? “ diyen, universite ogrencisi bir genc cocuk icin yazilmistir... Van'da ogrencidir, umut yukludur, genc kalbi ceylan gozlu bir kiz icin yanip tutusmaktadir bugunlerde... Ve de nedense butun bunlari paylasmak icin 4000 km uzaktaki beni secmistir "ablacim" olarak...
Ne pisirecek bilmiyorum...
Ama ona cok az kisinin bildigi bir sarkinin adini verecegim, yemek tarifi yerine... Roberto Benigni hem yazmis, hem soylemis... Benim hic tartismasiz en cok sevdigim sarkidir...
QUANTO TI HO AMATO... (seni ne kadar sevdim)
Bana nasilsin diye sorsaydin
Bana seni dusunup dusunmedigimi sorsaydin
Bildigin gibi derdim..
Ama soluk alamadan konusuyorum...
...
...
Konusmuyorum... Konusmuyorum ve sonra ùzùlùyorum...
Seni ne kadar sevdim, ne kadar seviyorum bilmiyorsun...
Bilmiyorsun cunku hic soylemedim..
Sana hic soylemedim, hic soylemem...
Sessiz kalsam da, sen anlarsin...
Bana ne yapiyoruz diye sorsaydin, nereye gidiyoruz diye,
Ruzgarin goturdugu yere derdim,
Bulutlar nakis isliyorlar, basimda firtinalar kopuyor,
Gizli gokyuzu sensin , kelimelerin arasindan kaybolan
Seni ne kadar sevdim, ne kadar seviyorum bilmiyorsun...
Sana hic soylemedim, hic soylemeyecegim...
Askta sozler degil, muzik cunki aslinda konusan...
Siz sadece yemek pisirmek yeter mi diyorsunuz... ?
Yetiyordur yetmesine de, biz daha o konuya gelmedik... Onu sag taraftaki veteranlara soracaksiniz artik...
24 Kasim 2010'Roma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
27 yorum:
vallahi Şapkamı çıkarıp
SELAMLIYORUM
:)))))
Sevgili Mehtap.. Senin hayata özenle bakan güzel gözlerin yemek yaparken de bir fark yaratıyordur eminim.. Keyifle okudum, Calabria'ya gittim geldim (Cittanova'ya selam!).. Bzztçı hanımefendi de Calabria'nın güneşini , yaratıcılığı sonsuz, çok severek okumaktasayım, ikiniz de benim için çok özel insanlarsınız, iyi ki varsınız..
Sevgiyle,
Candan
sevgili mehtap hanım,
ne kadar uzak olsakta mesafeler hiçbir şeye engel değil değil mi?
birinin birini sevmesi onun için birşeyler yapması müthiş bir şey bence bu kadar yoğunluğunuzda onlara zaman ayırmanızda sizin inceliğiniz herkesin birileri için birşeyler yapması ve ilgilenmesi çok hoş kendinize her zamankinden daha iyi bakın sevgiyle kalın özlem
Sevgili mehtap; ellerine sağlık bugün benim planlarımda da pırasa var tabi sen izin verinceye kadar havuçsuz pişecek
bu arada radyo programında spikerin seni tanıtırken ünüversitede ders veriyor dediğini hatırlıyarak ,Öğretmenler gününü kutluyorum
Sevgiler
öğretmenler günün kutlu olsun sevgili mehtap..
senden öğrendiklerim ve tabii öğreneceklerim için teşekkür ederim
Herşey çok hoş görünüyor.Bizlere öğrettiğiniz bütün bilgileriniz için öğretmenler gününüzü kutluyorum.
GÜZEL İNSAN sağlıkla kal:-)
Esma
Sevgili Mehtap hanım,
Senin öğretmenler gününü kutluyorum.
Güzel İNSAN sevgiyle kal:-)
Esma
alemsin valla Mehtap; Roma Roma olalı böyle nazik bir meydan okuma görmemiştir.. :)))) severim seni ben güzel yürekli arkadaşım..
Sevgili Mehtap öğretmen ben sınıfınızdaki öğrencilerden biriyim Bugünde öğretmenler günü..Gününüz kutlu olsun...
Sevgili Mehtap,
Seni yaklasık 2 yıldır takip ediyorum ve kendimce biraz tanıdıgımı dusunuyorum artık.Evet sen mutfakta saatler harcayan,makaronlar,sanateseri pastalar,son derece ustalık gerektiren zor yemekler yapan bir "vegan" degilsin belki ama kendi mutfagında yaptıklarınla da gercekten fark yaratıyorsun.Ustelik biliyor musun,senin verdigin yemek tariflerini okumak da en az onlarınkini okumak kadar guzel ve zevkli.(aramızda kalsın ama:))Sectigin harika muzik de cabası...
Zülal
pırasa tarifi muhteşem
hemen deneyeceğim....
mehtap
muhtemelen
mevsimlerden roma nın takipçileri arasında
hazırladığın masaları ve pişirdiğin yemekleri en iyi bilen insanlardan biriyim
çok özenli - kişilikli ve güzel masalar hazırlarsın
ve
süper yemek pişirirsin
lezzetli - sağlıklı ve estetik
geleneksel yemekleri annem usulü pişirsem de
portakallı somonu mehtap usulü pişiriyorum :))
mevsimlerden roma yı
sıkı takip ediyorum
sana teşekkür ediyorum
güzel yemek pişirebilmek iyi birşey
ama
sayende
tam istediğim şeyi
hem pişirip - hem yiyip - hem kilo almamayı öğreniyorum
sevgiler gönderiyorum
Hani Mevlana'nın bir sözü vardır " ne kadar bilirsen bil, karşındakinin anladığı kadarsındır " diye...Sağdaki ustalara bende şapka çıkartıyorum, ama bir şapka da size çıkartıyorum. Bakıp gördüklerinizi sade ve çarpıcı şekilde bize aktardığınız için...
Biliyor musunuz, bende geçen hafta pırasayı gün kurusu kayısı ile pişirdim. Şekeri fruktoz olarak almak için, tamamen içgüdüsel olarak o an karar verip pişirdim. Kalp kalbe karşıymış mı diyelim, aklın yolu birmiş mi diyelim, bir şeyler öğrenmeye başladım mı diyelim, siz karar verin.
Bize öğretmenlik yapıyorsunuz, o halde öğretmenler gününüzü kutlarım.
sevgili mehtap hanim yazinizi sindirerek okuyorum ,inanin iltifat degil harika kisiliginiz kaleminize yansimis,size cevrenize vermis oldugunuz güzel enerjiden dolayi bende SAPKAMI CIKARIP SELAMLIYORUM
Aysegül..
Aşkolsun neden öyle diyorsun ki? Yok aslında birbirimizden farkımız. Bence en büyük ortak noktamız da yaptığımız işe ruhumuzu koymayı sevmemiz. Yoksa ister anne usulü olsun (sen annenden uzaktasın tabii, o da önemli bir faktör), ister bızzt bızzzt usulü, ister saraylı usulü. Severek yaptın mı, keyifle sundun mu, kullandığın bütün malzemeleri üreteni, yetiştireni, besleyeni anıp şükran da duydun mu ne fark kalır ki geriye? (Dilerim Van'da okuyan delikanlı sevdiceğiyle güzel bir ömür geçirir!)
Sevgili Mehtap,
Anlattıklarına "tevazu örneği" diyoruz, "yeter" demiyoruz. :))İnsanların gönlünü fethediyorsun, ne güzel!
Benim içinde yazılmış en güzel şarkı sözü oldu,çooook sevdim.Teşekkür ederim.
Meltem
sevgili Mehtap hnm...bende sizi sevdim yaklaşık 2.5 sene önce siz bilmiyordunuz..:)))bilmediniz...bırakalım bazı şeyler de bilinmesin bilmeyelim ne olurki..herkes herşeyi bilmek zorunda diil sanırım..iyiki varsınız..iyiki siz gibisiniz..iyiki size rastladım(k)..
:))Yaziyi yüzümde kocaman bir gülümsemeyle okudum, cok tatlisin coook:)
Sevgili Mehtap, bence sana bir ayna lazım, ama kendini bizim gözümüzle görebileceğin bir ayna:)
Yılbaşında üç günlüğüne Roma'ya gelmek istiyorum. Eğer şehrinden ayrılmayı düşünmüyorsan o tarihlerde o aynayı ben getiririm belki sana:)
Mehtap hanım merhaba,
Size verdiğiniz tüm bilgiler için teşekkür ederim. Bende yarından itibaren verdiğiniz listeye uymaya karar verdim. Kayıt olamadım (ne yazık ki kaçırdım :( ) ama yine de sizi her gün takip ediyorum ve edeceğim.
İyiki varsınız. Hayatınızdaki herşey yüzünüz ve kalbinizin güzelliği gibi güzel olsun..
Çocuk da yaparım kariyer de. Yemeği de ister yaparımmm, ister yapmammm. Şaka bir yana yaşamdaki her alanda dengeyi tutturmak önemli.
Yaşamayı ve paylaşmayı seven kadınlar, hep böyle kalın.
günaydın mehtap, ben evren. bursadan hani :)
ben 25i sabahı diye geldim. nereye ne yazacağımı da bilemedim. serde biraz da mahcubiyet olduğundan sessizce dolandım ve burayı uygun buldum. uzun ve yolculukla geçen bir tatil dönemi sonrası ve öncesinde senden aldığım listeye de çok sadık kalamayarak ama yediklerime dikkat ederek bu sabah tartıldım. 70.9 olmuşum, sevindim. hiç egzersiz yapamadım ve hatırlatmak isterim ki zaten diyetisyene gittiğim için de bir süredir bu yeme alışkanlığı ile devam ediyordum. verdiğim kiloyu sabit tutuyorum 2 aydır ama artık biraz daha yükü bedenimden atıp kendimi az biraz daha özgürleşirmek istiyorum.
diyeceğim o ki, ben değişim ve dönüşüme bugün sıfırdan başladım. ama burdayım demek istedim. burdayım ve burada olacağım.
bu arada uzun bir uğraş sonucunda kendimi buldum 549 yorum içinden ve fark ettim ki yaşımı yazmamışım 38in son demlerindeyim :)
benden şimdilik bu kadar, sen ne güzel bir insansın ki, insana ilaç oluyorsun binlerce kilometre uzaktan. iyi ki varsın mehtap. ve ben iyi ki buradayım. teşekkür ederim.
_____YORUM DEĞİL ____
e ben yanlış anlamışım... sandım ki bugün tartılacağız ve sana söyleyeceğiz. neyse benim yolum uzun zaten. şimdi doğru anladım sanırım...
Şimdi burası zayıflama kampına dönmüştür, ben ortada orman ayısı gibi dolaşmasam, gelmesem, bakmasam, yapamayacağım işlere balta olmasam..., demişken bu güzelim yazıya konu olmuşlardan olmuşum. İki de tokat atmış sevgili Mehtap ;)) yaratıcı ruhuma binaen fütursuz savurduğum taşlardan dem vurup... Affolayım n'oolur, çeneme gem vuranlardan değilim; doğruyum çalışkanım, yasam küçüklerimi korumak büyüklerimi saymak... Çoook sevgimle Mehtap'çığım. Kekikli Candan ve herkese de sevgimle...
Bir pırasa yemeği bu kadar güzel anlatılabilir.Birden pırasa olmak istedim senin ellerinde .Annenin,uzun uzun kalem gibi sardığı, pişirip koliye güzelce yerleştirip,taaa uzaktaki öğrenci kızlarına gönderdiği,(o kızların içerisinde bende varım)kızların ise,sarmaları hiç oturmadan,bir nefeste ayakta tükettiği o muhteşem lahana sarmalarının güzelliği gözlerimin önünde,tadı ise hala damağımda.Sen annenin kızısın,ben ise hala o lahana sarmalarının nasıl o kadarleziz ve düzgün sarıldığını düşünmekteyim.sevgiler Nuran -Çemberlitaş
Pazartesi itibarı ile kararlı ve asla vazgeçilmemek üzere başlamak için listenize bakmaya başladım. Listeyi bir kağıda geçiriyorum. Listeler hazırlayacağım her gün için sınırlarınız dahilinde ilk kilom için tartılıp bir daha da tartılmayacağım geriden geldiğim için sizden ricam ortalama ne zaman tartılmam gerektiğini bana yazmanız cevap olarak ben sizi takip edeceğim ne diyorsanız yapacağım. Bana verilmiş bir hediyeye böyle kötü bakarak Tanrıya karşı kabalık yapıyormuşum hissi var içimde bu vicdan azabından kurtulmalıyım.
Bodrumdayım öyle acemi aşçılardan ama kendi mutfağının da şefiyim.
Yemek yapmak yayınlamak bunlar aslında sadece insanların mutfaklarını birbirine açması aramızdan çok güzel fotoğraflar çekenler, köşe yazarları var evet profesyoneller var ama mutfağını açanların onlarla bir yarışı da yok. Her gün doyurdukları onca boğaz için en profesyonel aşçılarız çünkü. Ben Bodrumdan yaptığım yemekleri paylaşıyorum burada ne arkadaşım var ne dostum yapayanlız ailesinden uzak biriyim gelenim gidenim yok bende herkesi davet etmeyi seçtim yemeğe, çaya blog açarak. Ve buradan beni yemeğe çağıran arkadaşlara da selam bu arada erikli pırasa denenmezse olmaz diyeceğim ve tarifi ödül olarak yapacağım bir yemek olarak ekleyeceğim kenara...
Hep sevgiyle kalın...
selam sizi portakal agacı sitesinde gördüm iyi ki görmüşüm 32 yaşında 1.56 boy 65 kiloda anneyim.hipotiroit hastasıyım tiroidim çalışmadığı için doktorum her sebzeyi yeme dedi yardımcı olur musunuz? çok şükür sizi buldum az ve öz yediğim halde yine kilo alıyorum.her gün düzenli yürümeye çalışırım.suyumu yanımdan hiç ayırmam.şimdiden ilginize teşekkürler. hoşçakalın zeynep
Yorum Gönder