Yeni Yilin ilk misafiri Burcu... Yani Brajeshwari... Akilli ve guzel bir kadin... Hergun karsiniza cikma ihtimali olmayan, ozel insanlardan...
O guzel sanatlar mezunu ama artik yoga ogretiyor... Ya da simdilerde yoga ogretiyor demek daha dogru belki de...
Istanbul'u kesfediyor, annesinin tahinli kurabiyelerinden pisiriyor, en iyi yogurt nasil yapilir diye deniyor...
Arkadaslik etmeyi bilen, mesafeleri koruyabilen ama ayni zamanda tek satirla uzaklari yok edebilen bir genc kadin... Bir gece kusu... Caliskan, bilincli, dinamik, yaratici bir insan...
Bugun konugum... Yeni yilin ilk konugu... Soylediklerine cok dikkatle kulak verin lutfen... Her satirini tekrar tekrar okuyun... Soylediklerinde sakladigi gercekligin yanindaki hassasiyete ve duyarliliga benim kadar saygi duyacaksiniz.
Burcu'cugum, seninle Roma'da bir kahvede oturup, espressolarimizi yudumlayacagimiz gune kadar, boyle de olsa hosgeldin ve iyi ki geldin...
O guzel sanatlar mezunu ama artik yoga ogretiyor... Ya da simdilerde yoga ogretiyor demek daha dogru belki de...
Istanbul'u kesfediyor, annesinin tahinli kurabiyelerinden pisiriyor, en iyi yogurt nasil yapilir diye deniyor...
Arkadaslik etmeyi bilen, mesafeleri koruyabilen ama ayni zamanda tek satirla uzaklari yok edebilen bir genc kadin... Bir gece kusu... Caliskan, bilincli, dinamik, yaratici bir insan...
Bugun konugum... Yeni yilin ilk konugu... Soylediklerine cok dikkatle kulak verin lutfen... Her satirini tekrar tekrar okuyun... Soylediklerinde sakladigi gercekligin yanindaki hassasiyete ve duyarliliga benim kadar saygi duyacaksiniz.
Burcu'cugum, seninle Roma'da bir kahvede oturup, espressolarimizi yudumlayacagimiz gune kadar, boyle de olsa hosgeldin ve iyi ki geldin...
11 Ocak 2011'Roma
------------------------------------------------------------------------------------
Balık baştan kokar:)
Bu sözü kendi dietime uygun bir söz olarak yazışım 2005 yılıdır. Evlilikle beraber, sanki annemin karnından börekçi doğmuşum gibi, mantılar, makarnalar, pilavlar, pastalar yaparak aşkın mideden geçtiğini sandığım zamanlardı. Evde bitmeyen karbonhidrat, öğlen ofisteki öğle menüsünde yerini almaya başlamıştı. Geçen 8 ay sonunda 12 kilo almış, mutlu, tombul, evli bir kadın olarak hayatıma devam ediyordum. Eşim dahil kimse bana “ şişmanladın sen” demezken, ev hediyesi gelen bir tartı sayesinde 12 kilo fazla ağırlığımla yüzleşmiş oldum.
Kendi başıma diet yapmayı, aç kalmakla karıştırıp, çözümsüz kaldığım an bir dietisyenin kapısında buldum kendimi... İşte o gün hayatım değişti. Yemek yemenin ve hazırlamanın bir matematik problemi gibi zevkli bir iş olduğunu öğrendim. O gündür yediklerimde, hazırladıklarımda aynı matematiği uyguluyorum. Bu farkındalığın gelişmesiyle, öğrendiğim bir çok şey oldu.
11 yıldır yoga yapıyorum. Zayıflamamla beraber aldığım eğitmenlik sertifikasıyla, 4 yıldır da yoga eğitmeni olarak paylaşarak öğrenmeye devam ediyorum. Yoga ruhsal, fiziksel anlamda kişiye çok şey katarken, zamanla hayatı algılayışta da önemli farkındalıklar yaratır. Yaptığınız yoga uygulamaları birer duruş (asana) olmanın ötesinde, nefesinizin farkına vardırır, bedenin sınırlarını öğretir, o an hissedilen duygu çıkışlarını izlemenizi sağlar, onları ne şekilde karşılamanız gerektiğini zamanla öğretir ve böylece yoga sadece studyoda yapılmaktan öteye, hayatınızın içinde bir farkındalık ve değişim yaratır.
Dietisyenimle yaptığım haftalık görüşmeler, yogayla beraber daha da anlam kazanmaya başladı. O sıralarda algım kilo verme, bu uğurda yapılan yanlışlıklar, sağlıklı beslenme üzerine olunca, okuduğum yazılarda, dinlediğim konuşmalarda bu doğrultuda gelmeye ve hayatımda şekillenmeye başladı.
Sadece kilo vermek, sadece kilo verdirir. Ama karar vermek ve değişmek, bir başlangıçtır. Bu yüzden Balık Baş’tan Kokar:)
Düşüncelerimizin bizi şişmanlattığını söyleyen hiç oldu mu?
Şişmanlamak (eğer genetik bir sorununuz yoksa), yer yüzündeki kapladığımız alanı kitlesel olarak büyüterek, daha sağlam durma çabasıdır. Dünyaya, evrene, hayatın getirdiği bir çok olaya karşı endişemiz, korkumuzla düşünceler üretiriz. Bu düşünceler aynı emir almış bir robotun sisteme ilettiği mesaj gibi, akıldan vucuda doğru yayılır.
------------------------------------------------------------------------------------
Balık baştan kokar:)
Bu sözü kendi dietime uygun bir söz olarak yazışım 2005 yılıdır. Evlilikle beraber, sanki annemin karnından börekçi doğmuşum gibi, mantılar, makarnalar, pilavlar, pastalar yaparak aşkın mideden geçtiğini sandığım zamanlardı. Evde bitmeyen karbonhidrat, öğlen ofisteki öğle menüsünde yerini almaya başlamıştı. Geçen 8 ay sonunda 12 kilo almış, mutlu, tombul, evli bir kadın olarak hayatıma devam ediyordum. Eşim dahil kimse bana “ şişmanladın sen” demezken, ev hediyesi gelen bir tartı sayesinde 12 kilo fazla ağırlığımla yüzleşmiş oldum.
Kendi başıma diet yapmayı, aç kalmakla karıştırıp, çözümsüz kaldığım an bir dietisyenin kapısında buldum kendimi... İşte o gün hayatım değişti. Yemek yemenin ve hazırlamanın bir matematik problemi gibi zevkli bir iş olduğunu öğrendim. O gündür yediklerimde, hazırladıklarımda aynı matematiği uyguluyorum. Bu farkındalığın gelişmesiyle, öğrendiğim bir çok şey oldu.
11 yıldır yoga yapıyorum. Zayıflamamla beraber aldığım eğitmenlik sertifikasıyla, 4 yıldır da yoga eğitmeni olarak paylaşarak öğrenmeye devam ediyorum. Yoga ruhsal, fiziksel anlamda kişiye çok şey katarken, zamanla hayatı algılayışta da önemli farkındalıklar yaratır. Yaptığınız yoga uygulamaları birer duruş (asana) olmanın ötesinde, nefesinizin farkına vardırır, bedenin sınırlarını öğretir, o an hissedilen duygu çıkışlarını izlemenizi sağlar, onları ne şekilde karşılamanız gerektiğini zamanla öğretir ve böylece yoga sadece studyoda yapılmaktan öteye, hayatınızın içinde bir farkındalık ve değişim yaratır.
Dietisyenimle yaptığım haftalık görüşmeler, yogayla beraber daha da anlam kazanmaya başladı. O sıralarda algım kilo verme, bu uğurda yapılan yanlışlıklar, sağlıklı beslenme üzerine olunca, okuduğum yazılarda, dinlediğim konuşmalarda bu doğrultuda gelmeye ve hayatımda şekillenmeye başladı.
Sadece kilo vermek, sadece kilo verdirir. Ama karar vermek ve değişmek, bir başlangıçtır. Bu yüzden Balık Baş’tan Kokar:)
Düşüncelerimizin bizi şişmanlattığını söyleyen hiç oldu mu?
Şişmanlamak (eğer genetik bir sorununuz yoksa), yer yüzündeki kapladığımız alanı kitlesel olarak büyüterek, daha sağlam durma çabasıdır. Dünyaya, evrene, hayatın getirdiği bir çok olaya karşı endişemiz, korkumuzla düşünceler üretiriz. Bu düşünceler aynı emir almış bir robotun sisteme ilettiği mesaj gibi, akıldan vucuda doğru yayılır.
Devamlı “ çok mutsuzum ” diye evin içinde dolaşın, bir zaman sonra sırtınızın kamburlaştığını, yorgun ve halsiz olduğunuzu hissedebilirsiniz. İnsanların %75 negatife odaklı olduğu bir çağda, obezitenin ciddi bir sağlık sorunu olmasıda bundandır.
Ürettiğimiz korku ve endişe düşünceleri, belimizde can simitleri, karın, kalça bölgesinde sindiremediğimiz duyguların birikintisi ve genel anlamda kilo olarak ortaya çıkar. Olaya böyle bakmanin ne kadar korkunç olduğunu biliyorum. Fakat bu; kilo vermek isteyen herkes için, içten- dışa bir farkındalık olarak yer edebilir. Alternatif tıbbın değer kazandığı bu zamanda, hastalığınızın ne olduğu, onu tedavi edecek ilaç ve yöntemlerin dışında, hastalığınızın nedenlerini de anlamak en iyi çözüm için gereklidir.
Fazladan 12 kilo alışım, o zaman mutfak ve sağlıklı yemek nedir bilmeyen yeni evlenmiş bir kadının biraz acemiliğiydi ama aynı zamanda o dönemde işimle ilgili yaşadığım zorlu sürecin korkuları, bu anlamda hayatın belirsizliğine karşı da bir savunma mekanizmasıydı. Dietimi uygularken, bu korkularımla yüzleştiğimi de farkettim. Zayıflayan her insanın yenilenmesi de bence bundandır. Aslında kilo vermeye başlarken, verdiğim her gramda bedenime biriktirdiğim korkuları da vermeye başlamıştım. O sıra, içimde hep bir olumlama sesleniyordu. “ Evrene güveniyor, hayatın karşıma getirdiği herşeyin benim hayrıma olduğunu biliyorum” Bunu yürekten söylerken, vucudum yolladığım mesajları doğru alarak, düşüncemle beraber sağlıklı zayıflamama destek oluyordu.
Olumlama hep devam ediyordu. Kimseye “ çok şişmanladım, aç kalıyorum ” gibi olumsuz şeyler söylemiyordum. Aksine hala vermem gereken 6 kilom olsa da ne kendime ne de zayıflamışsın diyenlere “ daha vermem gerekenler var” demiyor, “ evet zayıflıyorum, harikayım” diyerek onlardan duyduğumu onaylıyordum.
Sağlıklı yemek ise gerçekten, tüm mutfak alışkanlıklarını değiştirmek demekti. Yoga da ne tok, ne aç olmak diye bir kavram vardır. Harcayabileceğin kadar enerji de denebilir buna... Çocukluğumuzdan gelen tabağındakini bitirmedin’leri, ev gezmelerinde biraz daha al’ları, pastanenin önünden geçerken poğacaların kokusuna dayanamadım’lari bir kenara atmaktı bu...
Fazladan 12 kilo alışım, o zaman mutfak ve sağlıklı yemek nedir bilmeyen yeni evlenmiş bir kadının biraz acemiliğiydi ama aynı zamanda o dönemde işimle ilgili yaşadığım zorlu sürecin korkuları, bu anlamda hayatın belirsizliğine karşı da bir savunma mekanizmasıydı. Dietimi uygularken, bu korkularımla yüzleştiğimi de farkettim. Zayıflayan her insanın yenilenmesi de bence bundandır. Aslında kilo vermeye başlarken, verdiğim her gramda bedenime biriktirdiğim korkuları da vermeye başlamıştım. O sıra, içimde hep bir olumlama sesleniyordu. “ Evrene güveniyor, hayatın karşıma getirdiği herşeyin benim hayrıma olduğunu biliyorum” Bunu yürekten söylerken, vucudum yolladığım mesajları doğru alarak, düşüncemle beraber sağlıklı zayıflamama destek oluyordu.
Olumlama hep devam ediyordu. Kimseye “ çok şişmanladım, aç kalıyorum ” gibi olumsuz şeyler söylemiyordum. Aksine hala vermem gereken 6 kilom olsa da ne kendime ne de zayıflamışsın diyenlere “ daha vermem gerekenler var” demiyor, “ evet zayıflıyorum, harikayım” diyerek onlardan duyduğumu onaylıyordum.
Sağlıklı yemek ise gerçekten, tüm mutfak alışkanlıklarını değiştirmek demekti. Yoga da ne tok, ne aç olmak diye bir kavram vardır. Harcayabileceğin kadar enerji de denebilir buna... Çocukluğumuzdan gelen tabağındakini bitirmedin’leri, ev gezmelerinde biraz daha al’ları, pastanenin önünden geçerken poğacaların kokusuna dayanamadım’lari bir kenara atmaktı bu...
Ne kadar enerjiye ihtiyacın varsa, o kadar yemek...
Böylece salatalar, ara öğünler, 2 porsiyon meyveler, süt ve yogurt günlük tüketimimde yer almaya başladı. Mide zihin merkezlerinden ikincisi... Onunda bir bilinci var. Aç kalarak zayıflamaya calismak, midenin aldığı miktardaki besinin fazlasını yakmak yerine, yağ olarak depolayarak olası bir kıtlık durumunda tutmasına neden oluyor. Halbuki sürekli doğru ve sağlıklı menülerle, ona “aç kalmadın, haydi bunları yak” mesaji vererek daha aktif çalışmasını sağladığımızı öğrendiğimde, ara öğünleri hiç aksatmadan yaptım. Hala ara öğünlerle midemi kandırıp, şımartmaktayım.
Yoga ve beslenmeyle ilgili okuduğum metinlerde, balık yiyen insanların kıpır kıpır, karbonhidratla beslenen insanların durağan, çiğ olarak yada pişmiş fazla et yiyen insanların daha sert, sebze ve zeytinyağlılarla beslenen insanların sakin ve huzurlu enerjilerinden bahseder. Yediğimiz şeylerin enerjilerini de alırız. ( Dietlerimizde her tür yiyeceğin ve enerjinin oluşu, DENGELİ beslenme ismiyle anılması belki de bu yüzdendir.)
Yoga ve beslenmeyle ilgili okuduğum metinlerde, balık yiyen insanların kıpır kıpır, karbonhidratla beslenen insanların durağan, çiğ olarak yada pişmiş fazla et yiyen insanların daha sert, sebze ve zeytinyağlılarla beslenen insanların sakin ve huzurlu enerjilerinden bahseder. Yediğimiz şeylerin enerjilerini de alırız. ( Dietlerimizde her tür yiyeceğin ve enerjinin oluşu, DENGELİ beslenme ismiyle anılması belki de bu yüzdendir.)
Tabağımıza koyduğumuz her kaşık yemek bize harcayacağımız enerji dışında, kendi enerjisini de verir. Aynı zamanda yiyeceğimiz yemeğin seçimi dışında, yapılırken- karıştırırken içine kattığınız düşüncelerinizde yemeğin enerjisine bulaşır. Bazen bazı yerlerde yemek yiyemeyişimi buna yorarım ve annemin biz hastayken yaptığı çorbaların ilaçlardan daha etkili oluşu, bence onu yaparken sadece şifa ve sağlığı düşünmesindendir. Yemek yapmak bu yüzden, içine sevgi ve şifa katıp, bu enerjiyi paylaşıp, dağıtabileceğiniz gerçek bir meditasyondur.
Zayıflamak, sağlıklı olmak zor bir iş değildir. Eğer farkındalığınız düşüncelerinizin ve algınızın değişmesine neden olmaya başlarsa, siz zaten çoktan sağlıklı, zinde, fit olmaya başlarsınız. Bu yüzden balık baş’tan kokar. Bedenin, zihninizden geçenleri dinlediğini unutmayın. Aynı evinizdeki saksı çiçeklerinin sizi duyduğunu bildiğiniz gibi, yediğiniz yiyeceklerinde bir enerjisi olduğunu hatırlayın ve sık sık kendinize güzel şeyler söyleyin. Bende buradan ilk olumlamaları söylemek ve cevabınızın “EVET” olacağını bilerek, düşüncelerinize katkıda bulunmak isterim.
“Çok güzelsin.. Harikasın...
Aman Tanrımmm ne kadar formda ve iyi görünüyorsun...."
Gülümseyin :)
....
Brajeshwari / (Burcu)
Zayıflamak, sağlıklı olmak zor bir iş değildir. Eğer farkındalığınız düşüncelerinizin ve algınızın değişmesine neden olmaya başlarsa, siz zaten çoktan sağlıklı, zinde, fit olmaya başlarsınız. Bu yüzden balık baş’tan kokar. Bedenin, zihninizden geçenleri dinlediğini unutmayın. Aynı evinizdeki saksı çiçeklerinin sizi duyduğunu bildiğiniz gibi, yediğiniz yiyeceklerinde bir enerjisi olduğunu hatırlayın ve sık sık kendinize güzel şeyler söyleyin. Bende buradan ilk olumlamaları söylemek ve cevabınızın “EVET” olacağını bilerek, düşüncelerinize katkıda bulunmak isterim.
“Çok güzelsin.. Harikasın...
Aman Tanrımmm ne kadar formda ve iyi görünüyorsun...."
Gülümseyin :)
....
Brajeshwari / (Burcu)
12 yorum:
Yüzümde kocaman bir gülümseme ile bitirdim yazını Sevgili Burcu.Yazdıkların çok doğru, beyne verilen sinyallerin,mideye atılanlardan daha etkili olduğunu öğrendiğimden olumlamalarım arttı.Bu sayede hayat daha kolay zaten.
Güzel ve bilgilendirici yazına sonsuz teşekkürler,
Sevgili Mehtap...son 3 postu okudum ve gözelrim acik,ekrana bakakaldim. Hakkini helal et öncelikle. NAsil bir varliksin sen...asagida üsenmeden tek tek sorularimizi yazip tek tek cevaplamissin.Nasil bir emektir, zaman harcamaktir, nasil bir yardim istegidir bu...gönlünden gectigi gibi yolunu hep acik olsun... Sevgili Burcu´yu sayfasindan takip ederim...ama öyle güzel yazmis,öyle güzel duygularla paylasmis ki bizimle...sadece sünü söylemek istiyorum, varoldugunuz icin,sanal alemde sizleri tanidigim icin ve de okuma sansim oldugu icin,algilayabildigim icin "evrene sonsuz tesekkürler..."
zehra
HARİKA BİR YAZI, İLK DEFA YORUM YAPIYORUM..İKİNİZE DE TEŞEKKÜRLER..
Merhaba,
Yazıyı okurken kendimi gördüm sanki.. ne güzel anlatmışsınız şiir gibi, daha bu yaz evlenmiş biri olarak bende hızlı kilo alanlardanım.yeni heves, yeni bir heyecanla mutfağa girdiğimde ne yapacağımı şaşırıyor, yeni bir şeyler denemek/keşfetmek istiyorum sürekli. bu blogla tanışmam bile yemek merakımdan olmuştu sanırım.. umarım bende nihai sona ulaşabilirim sizler gibi ;)
Çok çok güzel bir yazı, bir çırpıda okudum ve güçlendim, yenilendim.Sevgiler.
Sevgili Burcu,
Ben de çok keyif alarak okudum yazdıklarını. Sadece yazıyla "balık baştan kokar" deyimini, olumsuzluk çağrıştırdığından, uyumlu bulmadım galiba. Ellerine sağlık, çok teşekkürler.
Sevgili Burcu,
Yediğimiz şeylerin enerjilerini almak,tabağımıza koyduğumuz her kaşık yemeğin bize kendi enerjisini vermesi, yiyeceğimiz yemeğin yapılırken içine katılan düşüncelerin yemeğin enerjisine bulaşması,yemek yapmanın kattığımız enerjilerle paylaşabileceĞimiz bir meditasyona dönüşmesi ... hiç böyle düşünmemiştim. Çok etkilendim.
Bu güzel paylaşımlar için sana aracı olduğu için Mehtaba teşekkürler,
Seda
Mehtapcım, öncelikle yazının girişindeki güzel cümlelerin için teşekkür etmek isterim. Sen güzel baktığın için böyle güzel görüyorsun herşeyi...Bu blogta bir yazımın olması onurdur benim için..İyi ve güzel insanlar çevrenizde oldukça, iyilik ve güzellikleri bulaşır size de.. Sen işte onlardan birisin.
Hepinize okuyup, keyif aldığınız için teşekkür ederim.
Sevgili Tijen, yorumunda haklısın. Sadece "Baş-düşünce" kısmını vurgulamaktı amacım...
Sevgiler....
Burcucum, "yeni evli kadın sendromu" ancak böyle anlatılırdı, harikasın.. Ellerine, gözlerine, yüreğine sağlık..
Mehtapcım, Burcu'ya katılıyorum, bu blogda yazımızı yayınlayarak bizleri onurlandırdığın için yürekten teşekkürler..
öperim ikinizi de, koklaya koklaya kucaklarım.. :))
Aman Tanrımmm ne kadar formda ve iyi görünüyorsun...."
bu ifadeyi insanlarda duymak için neler verirdim acaba. yıllardır kendi başıma bunu başaramadım .yarın uzman yardımına başlıyorum.kimbilir seneye bunu duyarım. ama eninde sonunda duyacağım.enerjiniz benimle olsun
Ne şahane bir yazı, Mehtap eminim bu yazıyı okumamı istediniz, ama ben zaten hergün okuyorum sizi.
P.S.: Ben de Tijen gibi düşünmüştüm önce sonra Burcu izah edince niye o başlığı koyduğunu anlayabildim.
Ayşe
merhaba ben ankara dan tuğba , eğitimciyim.evlilikle ve hamilelikle beraber 25 kilo aldım .ama aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen hala kiloyu veremedim.eşimde dahil çevremdeki herkes çok şişman olduğumu çirkinleştiğimi dile getiriyor.dalga geçenler bile oluyor.bende bu halimden çok mutsuzum kendimi böyle hiç sevmiyorum.aynalara küstüm.kilo yüzünde makyaj yapmak cilt bakımı yapmak yada güzel birşey bile giymek içimden gelmiyor.eşimin benden soğumasından bile korkuyorum.ne yapacağımı nasıl bir diyet uygulayacağımı bilemiyorum.ayrıca geceleri karnım çok acıkıyor.ve ekmek istiyor.bana yardım ederseniz çok minnettar olurum. beyanname@hotmail adresine mail atarsanız beni çok mutlu edersiniz teşekkür ederim.
Yorum Gönder