Mutfak penceresinden disariya bakiyoruz... Bak yapraklar dokulmeye basladilar bile diyorum, belki degisik renklerde toplayip bana getirirsin birkac tane... Burnunu cekiyor.. Hava cok sicak.. Cok nemli.. Cok yapis yapis... Ama ruzgar var.. Gunes gokyuzunde ama, gokyuzu grimsi...
Anne bu mevsimin adi ne diyor.. Bu mevsimin adi Roma diyorum..

4 Ekim 2010 Pazartesi

BIZ NERDE HATA YAPTIK?

Cuma gunu Lorenzo ile oglen yemeginde bulusuyoruz... Restoranin adi Paradiso Terrestre yani yeryuzu cenneti demek... Cok formal, fazla suslu, fazla firfir, kadife, saten dolu bir seramoni restorani...

Epey zaman once, Lorenzo ile yine orada bulusmus, ozene bezene baliklarimizi secmis, tam seftali kokulu bir saraptan ilk yudumlarimizi alirken, “senin keyfin mi yok” deme gafletinde bulunmus, Lorenzo da, bagira cagira, hatta zaman zaman gozlerinden tek damlalik yaslar akitarak, o zamanki sevgilisi, simdiki karisiyla kavga ettigini, onun valizini toplayip cekip gittigini, onsuz asla yasayamiyacagini, hatta nefes bile alamayacagini sadece bana degil, o gun orada yemek yiyen herkese mecburen dinletmisti...

“Donmeyecek degil mi, sen anlarsin ? “ deyip duruyordu her iki cumlenin ve burun cekmenin arkasindan...”Doner herhalde” diyordum... Lorenzo beni o gun o kadar cok bunaltmisti ki, bir balik yemegine verilecek en sacma isimle “ sebze tùlù altinda, deniz esintisi” isimli ve ustu kabak ve havuc rendesiyle kaplanip firina verilmis kalkan filetosundan baska birsey olmayan yemegim burnumdan gelmis, ask uzerine “giderken yuzune baktiysa son bir kez, o zaman mutlaka doner, bakmadiysa herhalde donmez” cinsinden buyuk laflar etmis, sonra yemedigimiz yemeklere bir dolu para odeyip, kalkip bir de alisverise gitmistik...

Lorenzo’ya buyuk, her bir yuzu baska renk bir is cantasi, o arada bana da Gulcin’in hala “boyle bir seyi insan nasil alir?” diye sormaktan bikmadigi, seffafca ama koskoca pullarla orulmus bir canta almistik... Yarim saat sonra aklim basima gelmis, "ben nerede hata yaptim" deyip duran Lorenzo'ya, “Hadi sen ask acisi yuzunden ne yaptigini bilmiyorsun, bana ne oluyor ki simdi?” demistim sonradan elimdeki gereksiz cantaya bakip bakip...

Herneyse...

Oturuyoruz, yemekleri de ben seciyorum... Patesle kaplanip firina surulmus levrek filetosu, salata ve birer dilim ekmek yiyecegiz, birer kadeh te sarap icecegiz...

Guzel secim diyor, guzel secim diyorum...

“Allora”, diyor.. “Allora... Raccontami...”

Eskiden sarkilari dinliyordum, simdi goruyorum diyorum... Hepsini, butun sarkilari... Inanilmaz birsey bu... Ahmet diye bir arkadasim bana gecen sene “sen galiba kafayi yedin gùlùm” demisti...
“Herseyden kararinca yemek gerekir” demistim cevap olarak...

Bak dinle su sarkiyi.... Ve benimle birlikte gormeye calis...

Ne oldu da biz bu duruma geldik?





















Az mi sevdik?
.
.
.


















.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

Cok mu sevdik?


.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.


















Biz nerde hata yaptik? .
.
.
.
























Dusunuyorum...?

Bulamiyorum...



Isin icinden cikamiyorum....

Simdi gordum...
.
.
.




















.
.
.
Cok sasirdim...






Yeni mi geldin?

Burda miydin... diye gidiyor iste sarki...

Oyle iste... Nereye baksam, beslenme var artik...

Butun bunlarin sebebi de aslinda Bahar... Iki yil once benimle birlikte zayiflamisti, onun oykusuyle basladi blogdaki dogru beslenme yazilari, cok zor gecen bir kisin arkasindan 3 kilocuk almis... Ama deniz kiyisinda Kamil Hoca bize koz helva icinde dondurma getirirken hic hayir demedik, ustune bir de gidip cay-pogaca yedik, yetmedi aksamina dev gibi kolalarla cekirdekler citledik... Tandir-pilav yerken aklimizda degildi bu sarkilar... Cunku yanlislarimizi temelden duzelttik...

Simdi sinif acilsin diye bekleyen bir grup var...Ama ben soylenecek herseyi soyledim, yazilacak herseyi yazdim, ayni sorulara onlarca kez cevap verdim, tekrar tekrar anlattim bildigim hemen hemen herseyi...

Yanlisimizin nerede oldugunu bulmadan, onu nasil duzeltecegiz...?

Gelin once sizce kilolu olmaniza neden olan hangi aliskanliklarinizdir onu tartisalim birlikte...Gelin kendimize soralim "biz nerde hata yaptik?"

Hadi gelin, bu kez siz anlatin... Once konusalim, analiz edelim sonra duzeltelim... Gecen sfer basari oykuleri arkadan gelmisti, simdi analiz mektuplari onculuk etsin bize... Hatta herkes kendi sarkisini secsin, gulumseyelim... Hatta en iyi "anlatani" secelim beraberce...

Ve Bahar’cigim senin sarkin baska simdi... “gulumse, hadi gulumse bulutlar gitsin”...Sakin oyle telefonlarda aglama...

Baris koca cocuk, Istanbul’da kimse acliktan òlmez inan bana, hatta kilo alip donecek 1.yari yilin sonunda... Sonra bana yazacaksin, Baris cok kilo almis, ne yapsak diye, deniz kiyisinda Kamil Hoca’yi bayiltacagiz sadece bu konudan bahsedip yine....

Yine yaz gelecek, ben gelecegim yine, ellerim ceviz lekesi olacak, tirnaklarim kapkara... Sen sardin butun bu isleri basima diyecegim, sakizli dondurmalarimizi yerken...

P:s: Demet Akalin soyluyor, Biz Nerde Hata Yaptik...

4 Ekim 2010'Roma

50 yorum:

funda dedi ki...

ben bıraktığımızdan bu yana 3 kilo daha verdim ..belki motve edici olur diye söliyim dedimdi :)

Oya Kayacan dedi ki...

Nasıl geçti habersiz o incecik yıllarım :))

Adsız dedi ki...

ben biliyorum nerde hata yaptığımızı.. dengede kalmıyoruz; hem yeme -içme anlamında, hem de zihinsel anlamda..

baktık biraz kilo verdik, kendimizi ödüllenedireceğiz diye 1 dilim yiyeceğimize 3 dilim yiyoruz baklavadan; "oh ne güzel gidiyor kilolar, demek ki bu beslenme düzeni güzel, sağlıklı, dengeli" deyip devam etmiyoruz, işin cılkını çıkarıyoruz..

daha kötüsü zihinsel dengesizlik: 3dilim baklavayı yiyip pişman olup sonra da "zaten benden adam olmaz, ben kim bu kiloları vermek kim" deyip gene yemeğe saldırıyoruz.. al işte kısır döngü, dön babam dön..

en güzelinin ruhsal, bedensel ve zihinsel sağlık ve denge olduğunu farkederek yola devam etmeli bence.. ruhsal ve zihinsel farkındalıklar yaşamalı, bilinaçtımızdaki kodları temizlemeli, bedenimizi pişmanlık ya da korkuyla değil sevgiyle beslemeli..

ha bir de bir reklam vardı hani "işin sırrı olin'de, iki kere rafine" diyen; ordaki gibi belki 2 düşünüp 1 yemeli.. 1.düşünce niye yiyorum fiziksel açlıktan mı, ruhsal açlıktan mı; 2.düşünce ise bu yediklerimin hangilerine bedenimin ihtiyacı var?..

tabii bir takım hastalıklar, ilaçlar nedeniyle alınan kiloları ayrı koyuyorum.. o kısmı Mehtapcım sen daha iyi biliyorsun.. benim sözüm benim gibilere :))))

kucaklarım..

Serap dedi ki...

Yıllardır 2-3 kilo alıp vermeler dışında aynı kilodayım. İnsanlar bünye işte diyorlar. Kimseyi kırmamak için yorum yapmamaya çalışıyorum ama, hiç bir durakta on dakika bekliyemiyor, aşağı durağa yürüyorum, yürüyen merdiven yerine kendi yürüdüğüm, markete beş değil, 15 dakikalık yoldan gidiyor,.... ve çocukluğumdan beri yemekle çok aram olmadığı için genelde uygun (az) porsiyon yiyorum.Abur cubur nerdeyse yok. Doymak için yiyenlerdenim ama, herkes bünye işte diyor....

Adsız dedi ki...

harikasınız .yazdıklarınızı heyecanla okudum .çok haklısınız .sizin kilo vermek için fazlasıyla bilgi birikiminiz var . yazdıklarınızı uygulayınca gerisi geliyor , çok haklısınız .nerede hata yapıyoruzda kilolar sürekli artıyor, yada neyi eksik yapıyoruzda, kilo veremiyoruz. kendi adıma sürekli kandırıyorum kendimi. ben az yiyorum ,sağlıklı beslenmeye çalışıyorum ama bir türlü olmuyor .yeterince su içemiyorum ,dikkat ediyorum enaz on bardak olmadı, altı bardak içeyim diye bir iki gün sonra bırakıyorum .çok hareket etmek lazım, her gün bir saat yürüyüş yapayım, diyorum bir hafta on gün sonra işim var bir yerlere yetişeceğim gibi gereksiz nedenlerle bırakıyorum .akşam yirmiden sonra birşey yemeyim diyorum olmuyor.beni de sınıfınıza alırsanız minnetar olurum.NİLGÜN

Adsız dedi ki...

Haklısınız bu konuda söylenebilecek her şeyi söylediniz ben grubun dışından sadece okuyarak gerçekten okuyarak düzenli hiç bir şey yapmamışken 10kg verdim. Yemek yemeyi ve yapmayı çok seviyorum az hareket edince de ben nerde hata yaptım diyemiyorum bile bile lades sizi okumayı seviyorum cesaretimi toplarsam bir gün hatalarımı yazarım.beyhan

Adsız dedi ki...

Haklısınız bu konuda söylenebilecek her şeyi söylediniz ben grubun dışından sadece okuyarak gerçekten okuyarak düzenli hiç bir şey yapmamışken 10kg verdim. Yemek yemeyi ve yapmayı çok seviyorum az hareket edince de ben nerde hata yaptım diyemiyorum bile bile lades sizi okumayı seviyorum cesaretimi toplarsam bir gün hatalarımı yazarım.beyhan

Evren dedi ki...

bazen gülümsedim, bazen durdum düşündüm, galiba en çok da ben nerde hata yaptım cümlesini aklımdan geçirdim.

beli 61 cm olduğunda 200 mekik çeken kadının, nedenleri ve niyeleri ile belinin 80cmin üzerine çıktığı zamanlardaki hallerine gittim. yanlışının; duygusal boşluklarını, o boşluğu yaratanlarla arasında duvarlar örülsün diye, etten duvarlarını ördüğü tuğlaları elinde, düşünmeden öncesini, sonrasını, sanki ne kadar hızlı örerse o kadar hızlı uzaklaşır gibi telaşlı yemek yiyişi olduğunu fark ettim.

önce yemekle savaşmayı bıraktım, sonra da kendimi sevmeyi öğrendim. her haliyle, her eksiği ve tüm fazlalıkları ile sevmeyi. sonra, sonrası çorap söküğü gibiydi. fazlalıklarım yavaş yavaş beni terk etti. kendime olan güvenim, sevgim ve saygım duygusal bütün boşluklarımı kağamasa da, çatlakların üzerini örttü.

ben kendimden öte sevmekle yapmıştım en büyük hayatı. kendimi hiçe sayıp, yok kabul edip sevmekle. öyle sevince, içinizdeki boşluklar büyüyor ve sanıyorsunuz ki dışınızı örterseniz, içiniz gözükmez.

ben işte... dedi ki...

Merhaba Mehtap Hanım,
Öncelikle bu mektup işini çok sevdim.İzninizle ben yazmak istiyorum size..
İsmim Emine;65 kiloya kadar çıktım bi ara..Şu an 59 kiloyum diyet yapıyorum sizin listelerinize de bakıyorum.Çok faydalandım teşekkür ederim..Benim sorunum şu ki,ben duygusal yiyiciyim..Doyduğumun farkında değilim.Ve abur cuburu çok seviyorum..Etrafımda yemek yemeye düşkün insanlar var.Eşim özellikle yemek yemeyi çok sever ve pek sebzelerle arası iyi değildir..Hamur işi falan yemeyi çok sever.Çok sık davetlere gideriz, arkadaş arasında ev davetleridir genellikle ve pasta börek olayı hep bana bırakılır,sen güzel yaparsın pastalar senden diye..Yaparken yemesi ayrı,orda muhabbet ortamında yemesi ayrı..Çalışıyorum eve geç gidiyorum o yüzden akşam yemekleri hep geç vakte kalıyor..Öğlenleri de ofiste büyük ihtimal fast food yemek zorunda kalıyorum..İdeal kilom 50 olması gerekiyor, boyum pek uzun değil.Ve ben bu aralar bu olayı çok takıyorum..Ocak ayından sonra bebek istiyoruz ve sağlıklı bir anne olmak istiyorum.Hamilelik döneminde fazla kilo nedeniyle olabilecek rahatsızlıkları en aza indirgemek istiyorum.Ama şok diyetler de yapmak istemiyorum..Anlayacağınız sizin tecrübelerinize acil ihtiyacım var.Bu düzende zayıflamam mümkün olmuyor.Kilom da takıldı sanırım.59 dan inemiyorum bir türlü..Sevdiğim besinler konusuna gelince, sebzelerden hiçbirisini ayırt etmem, et yemiyorum ama kıyma olarak tüketiyorum.Tavuk da yemem,balık severim.Bu konuda da ben ızgara tercih ederim ama eşim kızartmadan vazgeçmez o yüzden mecbur kızartma yaparız..Geç vakit eve gittiğimden ona ayrı kendime ayrı yemek hazırlamaya dermanım olmuyor..Sizden gerçekten yardım istiyorum..Ben bu kalan kilomu sağlıklı bir şekilde vermek istiyorum ve önerilerinize de açığım, yaşam tarzımda değiştirmem gereken çok şey var,ama değiştirmeye heveslyim.Yeter ki bi yol gösterenim çözüm danışabileceğim birisi olsun..
Sanırım benim şarkım da homini de gırtlak pufidi kandil tumba yatak olur.Geç vakit yemek yiyip yatıyorum çünkü.
Başınızı ağrıttım ama içimi dökmek iyi geldi.Çok teşekkür ederim.İyi ki varsınız.

fatmakökdilgökçe dedi ki...

günaydınlarrr,,
sizi okumak yıllardır tanıdığım bir dostla dertleşmek gibi...
beni rahatlatıyor,beni geliştiriyor...
ayrıca yazılarınızı okumak beni en güçsüz,en moralsiz zamanlarda motive ediyor ..
ben de sizi takip edip ,başaramayanlardanım...iki adım ileri bir adım geri benzetmesi bana çok uygun..bu iki yılda yaptıgım çabalarla ancak ve ancak kilomu sabitledim...yıllardır kullanmak zorunda oldugum ilaçlar da biraz etkili..(ama ne kadar bilemiyorum..burada yazamıyorum..)
2000 yılında 55 kg bir kadından bugun 72 kg çıkmış birisiyim artık,,4 yıl once diyetisyen yardımı ile 8-9 kg da vermiştim amma onların hepsini 4-5 ayda geri aldım..açlığa hiç tahammül edemiyorum..ara öğünlere uyumum fena değil.giderek hipoglisemi ataklarım arttı ..kocaman bir can simidim var..çok mutsuzummm bu kilolar yüzünden...yılın ancak 6 ayını düzenli egzersiz yapabiliyorum..egzersizleri de bir rutine oturtamadım..yok tatile gittik,yok çok sıcak,yok misafir geldi,,,bahane o kadar çok ki....
bir pratisyen hekim olarakta bu işin ıcığını -cıcığını (!!!!)biliyorum...
sizin önerdiğiniz listeye yani ilk 3 haftayı tam anlamıyla hiç yapamadım ...yapamıyorum..geleneksel türk tatlıları ve hamur işleriyle başım dertte..
AMMA..AMMA..
sanırsam hem yeme düzeni hem de egzersiz açısından İSTİKRARLI OLAMAMAK benim sorunum..bütün bir yıla yayamamak yeme ve egzersiz alışkanlıklarımı....

şimdi 10 gündür yediklerime dikkat etme ve haftanın 3 günü egzersiz ile yeniden başladım bu sürece..
bakalım nooolcak benim halim...
sevgiyle kalın..iyi ki varsınız..ellerinize ,emeğinize sağlık...

ebru dedi ki...

Sanırım hatam, hayatımı düzene sokma takıntım. Sürekli, düzene girsin hayatım, iş bulayım, para kazanayım şunu bunu yapayım zayıflamaya da öyle başlayayım diyorum. Ama hiçbir şeyin düzene girdiği de yok. Yemek bir sığınak. Şuna da yiyeyim sonra yemem, misafir gelsin onları yiyeyim sonra yemem, hafta sonu geziye gideyim orada yiyeyim sonra yemem. diye diye geçiyor hayatım. 32 yaşında 42 bedene zor girer oldum. beni en mutsuz yapan şey kilo olmanın yanında ne mutlu yapan şeylerden biri de yemek yemek. sanırım depresif belirtiler bunlar. ama galiba bu da bir kaçış, depresyonum geçsin sonra yememmm :)))

ANNEMİNELİ dedi ki...

PAYLAŞIMA BAYILDIM,SANKİ BENİM DÜŞÜNCELERİMİ GÖZ ÖNÜNE SERMİŞSİN,TEŞEKKÜRLERRR..SEVGİMLE ÖPTÜM....

tarih84 dedi ki...

açıkça söylemek gerekirse bu yazının 1 ekim yazısının devamı olduğuna inanmıyorum..sanki bir u dömüşü olmuş.ama neyse.yine güzel görseller ve anlamlı cümlelerle kilo konusunda aklımızı başına getirdiniz.sağolun.şu an elimde çiğdem bir elimde çay bloğunu okuyordum.çiğdemi bir daha düşündüm ama bugün değil başka bir bahar ara veririm çitletmeye diye karar kıldım.

esma kütükcü dedi ki...

Yazınız her zaman ki gibi güzel,renkli ve çok anlamlı,bir solukta okudum hepsini.Ben hatayı sağlıksız beslenerek,çok karbonhidrat alarak ve her şeyi gereğinden fazla miktarda yiyerek,yağ,şeker oranlarına dikkat etmeyerek,sebze,meyveyi hergün düzenli tüketmeyerek ve düzenli hareket etmeyerek,istediğim her zaman her şeyi yiyerek yaptım.Artık bunlara dikkat ederek yaşamak istiyorum.Sevgiyle kalın.

ikizlerimbenim dedi ki...

merhaba Mehtap,

yazını sabahın çook erken bir saatinde okumama karşın günlük koşuşturmaya daldım; ama bi kenarda hep 'soruna ne cevap vereceğim'le dolaştım..nerede hata yaptım ben?
1. yapabilmeme çok güvendim..bir verip bir alınca bunu yaşam biçimi olarak değil de görevimi yerine getirip eski düzenime geri döndüm.

2. sinirimi yemeklerden çıkardım,evlilik ve hem arkasından gelen ikiz çocukların sorumlulukları üzerime binince yaşadığım öfkeyi yemeklerden çıkardım..

3. hiç hareket etmedim neredeyse..çok özledim eski günlerimi..arabaya binip anahtarı çevirmek oldu işim :)

4. sadık olamadım listelerime, kendime hergün her saat verdiğim sözlere..

ve kendimden vazgeçme noktasına geldim..fotograf çektirmeme, bir yere gitmeme, kendime bir daha kızma, eşimle devamlı çatışma haline girme..bunlar şimdiki halkalarım..kendimden vazgeçmemeliyim herkes vazgeçse dahi..motivasyonumu bi yerlerde unuttum ama nerede??

şarkıma gelince aklıma Zerrin Özer'in şarkısı geliyor 'bana hep bana..çok yesem kilo almasam..' bu olabilir..emek olmayınca sonuç da olmuyor, ben de bişey yapmadan sonuç bekliyorum..

sevgiler..

Adsız dedi ki...

İyi günler Mehtap hanım,
iyiki varsınız: kendiniz için, aileniz için, biz dünya üzerinde yaşayanlar için.Çok hoş kalpli insansınız içinizde dışa vurmanın pek anlamı kalmadı bu günlerde.Çok teşekür ederim bize kendini kaybetmiş şahıslara yardım elinizi uzatmanıza.
Ben 48 yaşındayım, bir memleketin azınlık olan miletindenim.Biz türkleri barbar sayan ülkede doğma şansı olanlardanım.Evde elbebek gül bebek yetişenlerdenim.Okulda sınfta tek 1 bendim benim milletimden.Hocalar ayrımcılık yapıyorlardı, tarih hocası ise bana cok kötü davranıyordu ve cocukları kıskırtıyordu.Tenefüslerde elimde ne varsa hepsi alınıyordu poağacam dahil yememize gerek yokmuş diye,bende okulda yemezdim eve geldiğimde evde kimse yok yemesemde olurdu.Orta okul cok bunaltıcı gecti ve bitti.Tüm torpiller kullanarak ben kimya lisesine kaydedildim çünkü karnemde en iyi not kimyadan (hocamı severdim).Lisede şükür sayı olarak çoğaldık ve ben okul 2si olarak bitirdim, kendime güvenim
mütiş oturdu fakat asabi, hırçın kişiliğe de sahip oldum. Üniversiteyi kazandım-kimya fakültesi ilaç sentez bölümü. İlk semösteri bitirmeden rahmetli babam
lösemiyle tanıştı onun peşinde koşarken ennem de kanser hastası oldu biri 1ci katta biri ücüncü katta yatıyor ışın tedavisi görüyolar, ben pijama yetiştiremiyorum yemek ne demek.O dönemde geçti sınıfları özel çifter alıyorum okul süper akşamları karınlık olunca canım sıkılıyor akşam egğitim veren fakülte buluyorum çok mutluyum eve geliyorum kahveyi yapıp notlarımın başına o haftafi sınavımı almam lazım çünkü hayat beni bekliyor acele etmem lazım bakmam gerekenler var yemek müsait bir yıllarımda yemek üzere erteleniyor.
Daha sonra göç giriyor hayatıma 20 saat çalış anca 2 ucunu bağlıyorum yemek yine yok hayatımda.Sulu yemek hiç yemedim üzerime de damlatacam diye halan korkarım.Daha sonra bir göç daha geldi buldu beni, tekrar sil baştan yemeye vakit yok ama kendi minik ailem var artık yavaş yavaş yemekler başladı pişmeye fakat ben pişirdiklerimin kokusunu fazala yuttuğum için yiyemiyorum gelsin peynir ekmek.Rahatım herşey güzelder derken senin rahat neyine sen iflasla tanışman lazım, daha birsürü hepimizin tanıştığı hoş olmayan hadiseler ile tanışman lazım üstelik 10bin kilometre uzakta kime aglayacan boşver at içine.Gençlik yıllarımdaki 'brain storm' lar sıklaştı elde yok birşey önümde ekmek peynir onlarala sohbete devam.Kahvaltıyı, patates kızartmasını hiç tatmayan insandım.Düne kadar yine kahvaltım kahve el ayak titremeye başlayınca ikindi vakti mecbur yemek ve benimle beraber storm (türkçesini bilmediğimden) da oturuyor peynir ekmek sofrasına.Şimdi yaşadığım yerde güvenlik sıfırın altında aileden biri gecikince eyvah demey göreyim anında boşaltma sistemi devrede diğer zamanlarda kendinden haber alınamıyor.Bu arada 2 kaza geçirdim belim darbe aldı hep 3 cm kaybetim boyumdan.Derken ben kırlangıç ailesinin beyaz ayısı oldum.Boy 1.57, kilo 95.Durum içler acısı.

Adsız dedi ki...

İyi günler Mehtap hanım,
iyiki varsınız: kendiniz için, aileniz için, biz dünya üzerinde yaşayanlar için.Çok hoş kalpli insansınız içinizde dışa vurmanın pek anlamı kalmadı bu günlerde.Çok teşekür ederim bize kendini kaybetmiş şahıslara yardım elinizi uzatmanıza.
Ben 48 yaşındayım, bir memleketin azınlık olan miletindenim.Biz türkleri barbar sayan ülkede doğma şansı olanlardanım.Evde elbebek gül bebek yetişenlerdenim.Okulda sınfta tek 1 bendim benim milletimden.Hocalar ayrımcılık yapıyorlardı, tarih hocası ise bana cok kötü davranıyordu ve cocukları kıskırtıyordu.Tenefüslerde elimde ne varsa hepsi alınıyordu poağacam dahil yememize gerek yokmuş diye,bende okulda yemezdim eve geldiğimde evde kimse yok yemesemde olurdu.Orta okul cok bunaltıcı gecti ve bitti.Tüm torpiller kullanarak ben kimya lisesine kaydedildim çünkü karnemde en iyi not kimyadan (hocamı severdim).Lisede şükür sayı olarak çoğaldık ve ben okul 2si olarak bitirdim, kendime güvenim
mütiş oturdu fakat asabi, hırçın kişiliğe de sahip oldum. Üniversiteyi kazandım-kimya fakültesi ilaç sentez bölümü. İlk semösteri bitirmeden rahmetli babam
lösemiyle tanıştı onun peşinde koşarken ennem de kanser hastası oldu biri 1ci katta biri ücüncü katta yatıyor ışın tedavisi görüyolar, ben pijama yetiştiremiyorum yemek ne demek.O dönemde geçti sınıfları özel çifter alıyorum okul süper akşamları karınlık olunca canım sıkılıyor akşam egğitim veren fakülte buluyorum çok mutluyum eve geliyorum kahveyi yapıp notlarımın başına o haftafi sınavımı almam lazım çünkü hayat beni bekliyor acele etmem lazım bakmam gerekenler var yemek müsait bir yıllarımda yemek üzere erteleniyor.
Daha sonra göç giriyor hayatıma 20 saat çalış anca 2 ucunu bağlıyorum yemek yine yok hayatımda.Sulu yemek hiç yemedim üzerime de damlatacam diye halan korkarım.Daha sonra bir göç daha geldi buldu beni, tekrar sil baştan yemeye vakit yok ama kendi minik ailem var artık yavaş yavaş yemekler başladı pişmeye fakat ben pişirdiklerimin kokusunu fazala yuttuğum için yiyemiyorum gelsin peynir ekmek.Rahatım herşey güzelder derken senin rahat neyine sen iflasla tanışman lazım, daha birsürü hepimizin tanıştığı hoş olmayan hadiseler ile tanışman lazım üstelik 10bin kilometre uzakta kime aglayacan boşver at içine.Gençlik yıllarımdaki 'brain storm' lar sıklaştı elde yok birşey önümde ekmek peynir onlarala sohbete devam.Kahvaltıyı, patates kızartmasını hiç tatmayan insandım.Düne kadar yine kahvaltım kahve el ayak titremeye başlayınca ikindi vakti mecbur yemek ve benimle beraber storm (türkçesini bilmediğimden) da oturuyor peynir ekmek sofrasına.Şimdi yaşadığım yerde güvenlik sıfırın altında aileden biri gecikince eyvah demey göreyim anında boşaltma sistemi devrede diğer zamanlarda kendinden haber alınamıyor.Bu arada 2 kaza geçirdim belim darbe aldı hep 3 cm kaybetim boyumdan.Derken ben kırlangıç ailesinin beyaz ayısı oldum.Boy 1.57, kilo 95.Durum içler acısı.
N-S.A (nejdiye63@hotmail.com)

Adsız dedi ki...

İyi günler Mehtap hanım,
iyiki varsınız: kendiniz için, aileniz için, biz dünya üzerinde yaşayanlar için.Çok hoş kalpli insansınız içinizde dışa vurmanın pek anlamı kalmadı bu günlerde.Çok teşekür ederim bize kendini kaybetmiş şahıslara yardım elinizi uzatmanıza.
Ben 48 yaşındayım, bir memleketin azınlık olan miletindenim.Biz türkleri barbar sayan ülkede doğma şansı olanlardanım.Evde elbebek gül bebek yetişenlerdenim.Okulda sınfta tek 1 bendim benim milletimden.Hocalar ayrımcılık yapıyorlardı, tarih hocası ise bana cok kötü davranıyordu ve cocukları kıskırtıyordu.Tenefüslerde elimde ne varsa hepsi alınıyordu poağacam dahil yememize gerek yokmuş diye,bende okulda yemezdim eve geldiğimde evde kimse yok yemesemde olurdu.Orta okul cok bunaltıcı gecti ve bitti.Tüm torpiller kullanarak ben kimya lisesine kaydedildim çünkü karnemde en iyi not kimyadan (hocamı severdim).Lisede şükür sayı olarak çoğaldık ve ben okul 2si olarak bitirdim, kendime güvenim
mütiş oturdu fakat asabi, hırçın kişiliğe de sahip oldum. Üniversiteyi kazandım-kimya fakültesi ilaç sentez bölümü. İlk semösteri bitirmeden rahmetli babam
lösemiyle tanıştı onun peşinde koşarken ennem de kanser hastası oldu biri 1ci katta biri ücüncü katta yatıyor ışın tedavisi görüyolar, ben pijama yetiştiremiyorum yemek ne demek.O dönemde geçti sınıfları özel çifter alıyorum okul süper akşamları karınlık olunca canım sıkılıyor akşam egğitim veren fakülte buluyorum çok mutluyum eve geliyorum kahveyi yapıp notlarımın başına o haftafi sınavımı almam lazım çünkü hayat beni bekliyor acele etmem lazım bakmam gerekenler var yemek müsait bir yıllarımda yemek üzere erteleniyor.
Daha sonra göç giriyor hayatıma 20 saat çalış anca 2 ucunu bağlıyorum yemek yine yok hayatımda.Sulu yemek hiç yemedim üzerime de damlatacam diye halan korkarım.Daha sonra bir göç daha geldi buldu beni, tekrar sil baştan yemeye vakit yok ama kendi minik ailem var artık yavaş yavaş yemekler başladı pişmeye fakat ben pişirdiklerimin kokusunu fazala yuttuğum için yiyemiyorum gelsin peynir ekmek.Rahatım herşey güzelder derken senin rahat neyine sen iflasla tanışman lazım, daha birsürü hepimizin tanıştığı hoş olmayan hadiseler ile tanışman lazım üstelik 10bin kilometre uzakta kime aglayacan boşver at içine.Gençlik yıllarımdaki 'brain storm' lar sıklaştı elde yok birşey önümde ekmek peynir onlarala sohbete devam.Kahvaltıyı, patates kızartmasını hiç tatmayan insandım.Düne kadar yine kahvaltım kahve el ayak titremeye başlayınca ikindi vakti mecbur yemek ve benimle beraber storm (türkçesini bilmediğimden) da oturuyor peynir ekmek sofrasına.Şimdi yaşadığım yerde güvenlik sıfırın altında aileden biri gecikince eyvah demey göreyim anında boşaltma sistemi devrede diğer zamanlarda kendinden haber alınamıyor.Bu arada 2 kaza geçirdim belim darbe aldı hep 3 cm kaybetim boyumdan.Derken ben kırlangıç ailesinin beyaz ayısı oldum.Boy 1.57, kilo 95.Durum içler acısı.

Sezer dedi ki...

Selam!
Çok hoş yazılar yazdınız yine..hayata lezzet katan...
Nerede hata yaptık? Sanırım, beslenme kültürümüzde bazı yanlışlıklar var: mesela çocuk yumurta yemeyince keke katalım, öyle de faydası olur, diyoruz. Her birimizin evinde dolaplardan birinin çekmecesinde gofret, çikolata, bisküvi gibi gıdalar saklanıyor..çocuğu oyalamak için bunlara sığınabiliyoruz zaman zaman. Bunlar bence farkında olmadan alışkanlık yaratıyor. Damak bu aykırı tatları arıyor, dengeli beslenirken bile..kaçamak yaptım, diyoruz. Bu noktada ölçüyü kaçırmamak lazım! Ama işte bazen farkına bile varamıyor insan..arkadaşlarla toplandık, çay saati geldi, derken...
Alışkanlıklarımızı gözden geçirmeliyiz..hobilerimiz olmalı! Yemek dışında vakit geçireceğimiz alanlar yaratmalıyız. Siz satır aralarında değiniyorsunuz tabi..bildiğimiz şeyler olsa da bazen, sizden dinlemek başka oluyor. Uygulama önemli, hayata geçirmek düşünülenleri..burda zorlanıyoruz, sanırım. Durmamız gereken yerde durmayı bilmek şart! Siz yine anlatın, kendinizi tekrarlamıyorsunuz; neticede hep aynı şeyleri yaşamıyor muyuz, farklı pencerelerden bakarak dünyaya.
Sevgiyle,

Adsız dedi ki...

Mehtap hanım, size mail göndermeye uğraşıyorum, tutturdu error 404 diye aynısından fazlaca gelmiş ise cok mahçubum sakın sikın sinirlenmeyin fazlaca yazmışım.Benim için fazla gelenleri temizlermisiniz.Aksi şans.
Çok özür dilerim.
N-S.A. (nejdiye63@hotmail.com)

Adsız dedi ki...

İyi günler Mehtap hanım,
iyiki varsınız: kendiniz için, aileniz için, biz dünya üzerinde yaşayanlar için.Çok hoş kalpli insansınız içinizde dışa vurmanın pek anlamı kalmadı bu günlerde.Çok teşekür ederim bize kendini kaybetmiş şahıslara yardım elinizi uzatmanıza.
Ben 48 yaşındayım, bir memleketin azınlık olan miletindenim.Biz türkleri barbar sayan ülkede doğma şansı olanlardanım.Evde elbebek gül bebek yetişenlerdenim.Okulda sınfta tek 1 bendim benim milletimden.Hocalar ayrımcılık yapıyorlardı, tarih hocası ise bana cok kötü davranıyordu ve cocukları diye,bende okulda yemezdim eve geldiğimde evde kimse yok yemesemde olurdu.Orta okul cok bunaltıcı gecti ve bitti.Tüm torpiller kullanarak ben kimya lisesine kaydedildim çünkü karnemde en iyi not kimyadan (hocamı severdim).Lisede şükür sayı olarak çoğaldık ve ben okul 2si olarak bitirdim, kendime güvenim
mütiş oturdu fakat asabi, hırçın kişiliğe de sahip oldum. Üniversiteyi kazandım-kimya fakültesi ilaç sentez bölümü.
N-S.A.

Adsız dedi ki...

İlk semösteri bitirmeden rahmetli babam
lösemiyle tanıştı onun peşinde koşarken ennem de kanser hastası oldu biri 1ci katta biri ücüncü katta yatıyor ışın tedavisi görüyolar, ben pijama yetiştiremiyorum yemek ne demek.O dönemde geçti sınıfları özel çifter alıyorum okul süper akşamları karınlık olunca canım sıkılıyor akşam egğitim veren fakülte buluyorum çok mutluyum eve geliyorum kahveyi yapıp notlarımın başına o haftafi sınavımı almam lazım çünkü hayat beni bekliyor acele etmem lazım bakmam gerekenler var yemek müsait bir yıllarımda yemek üzere erteleniyor.
Daha sonra göç giriyor hayatıma 20 saat çalış anca 2 ucunu bağlıyorum yemek yine yok hayatımda.Sulu yemek hiç yemedim üzerime de damlatacam diye halan korkarım.Daha sonra bir göç daha geldi buldu beni, tekrar sil baştan yemeye vakit yok ama kendi minik ailem var artık yavaş yavaş yemekler başladı pişmeye fakat ben pişirdiklerimin kokusunu fazala yuttuğum için yiyemiyorum gelsin peynir ekmek.Rahatım herşey güzelder derken senin rahat neyine sen iflasla tanışman lazım, daha birsürü hepimizin tanıştığı hoş olmayan hadiseler ile tanışman lazım üstelik 10bin kilometre uzakta kime aglayacan boşver at içine.Gençlik yıllarımdaki 'brain storm' lar sıklaştı elde yok birşey önümde ekmek peynir onlarala sohbete devam.Kahvaltıyı, patates kızartmasını hiç tatmayan insandım.Düne kadar yine kahvaltım kahve el ayak titremeye başlayınca ikindi vakti mecbur yemek ve benimle beraber storm (türkçesini bilmediğimden) da oturuyor peynir ekmek sofrasına.Şimdi yaşadığım yerde güvenlik sıfırın altında aileden biri gecikince eyvah demey göreyim anında boşaltma sistemi devrede diğer zamanlarda kendinden haber alınamıyor.Bu arada 2 kaza geçirdim belim darbe aldı hep 3 cm kaybetim boyumdan.Derken ben kırlangıç ailesinin beyaz ayısı oldum.Boy 1.57, kilo 95.Durum içler acısı.
N-S.A.

Adsız dedi ki...

Bekliyordum Türkiyeye gitmemi, benim toplumum degerlerine göre hasarı tedavi yi konuşmak için.
Sancılı mutsuz neyapayım vakit gelene kadar bir detoks bakayım diye oturdum.Yakındada doğum günüm var bi de pasta tarifi araştırayım derken uzunca zamandır gördüğüm ^zayıflamaya varmısınız^ hala sitelerde hala kayıtlar kapanmıştır iyi de niye silmiyolar sen bas bakalım üzerine dedim.Cıkan delfina ordan Mevsimlerden Roma ne alaka dedim ben senelerdir tüm yazıları okuyorum bu blogun.Bu kez diyet filan gördüklerimi atlama kararı verdim(Türkiyeye gidecem ya 2 senedir diyet gordüm mü kafam karışmasın diye atlıyorum).Nasip bu güne böyle tanışmamızdan yana imiş. Yanlışlarım çok geçtğim seneler kadar ve kilom kadar agırlar.Bugun İlk haftanın 7ci günündeidim.İkinci haftayı okumak üzere oturmuş iken roman yazdım.
Doğru beslenme yolunda sessiz, gidebildiğim yere kadar gitmeyi planlıyordum,fakat yardımı da tabi ki geri çevirmeye hiç niyetim yok.
Bende sizi bunalttıgım için özür diliyorum hakkınızı helal edin.
Kendinize ve yüreğinize iyi bakın.
N-S.A. (nejdiye63@hotmail.com)

EPHESSOS dedi ki...

Merhaba Mehtap hanim,
Sanirim cok sansli biriyim cunku gecen yil tam da oluşumun basinda sinif baslarken tanismistim sizlerle kac kisiye tavsiye ettim blogunuzu kimbilir:)ama is degisikligi sehir degisikligi derken istikrar saglayamadim:(
hazirandan itibaren diyetisyene basladim kontrol mekanizmasi calissin ki kilo verebileyim diyerek.. birkac kez takilmalar yasayarak ( ne kadar diyete dikkat etsem de yuruyus ustune yuzme yapsam da veremedigim 2-3 hafta yasadim ve kesinlikle şevkim kırıldı) sonucta 3 ayda 8 kilo verdim benimle birlikte baslayan 60 yasindaki teyzem 12 kilo verdi ayni surede...( teyzem 76dan 64'e dustu, ben 33 yasinda 77 kg ile basladim 69'a dustum bayramda serbest biraktigi 10 gun icinde 2 kg aldim:( simdi onun 1,5kilosunu verdim ama ramazan oncesi hergun 5km yururken son 1,5 aydir hareketim sifira indi ve anladim ki benim sorunum hareketsizlik ve birkac gundur dusunuyorum ve bugun diyetisyeni birakma karari aldim...bilmem dogru mu yapiyorum...

1993-2001 yıllarındaki kilom 53-55kg evlendikten sonra 4 ay icinde 11kg aldim 65kg oldum sonraki 2 sene icinde ne 1kg verebildim ne de 1de 1 kg aldim 65kg ile hamile kaldim 80kg ile dogum yaptim oglum 1 yasinda iken 65'e indim ve yeniden 69-71-74-77ye ciktim 6 yil icinde:((( metabolizma hizim 1500kaloriymis bu arada
yorumlarinizi sabirsizlikla bekliyorum sevgiler
Sibel

ebru dedi ki...

bir şeyler daha ekleyebilir miyim?? diyet kelimesi, diyet listeleri bende hiç işe yaramıyor. psikolojik olarak reddediyorum sanırım. öğün arasında yenen meyveler daha çok karnımı acıktırıyor, meyvenin hemen ardından sağlam bir öğün yemek ihtiyacı duyuyorum, sanırım şekerle ilgili bu (ailemde var), yanılıyor muyum? salonda veya kendi başına spor yapmak sıkıcı, ama doğa sporları eğlenceli. tamam yeter bu kadar sanırım :))

Betul dedi ki...

Merhaba,
ben de 1 yildir takip ediyorum yazilarnzi. Onerdiginiz yeme prensiplerini cok iyi okuyup anlayip ve cogu zaman biseyler yerken hatirlayip duruyorum bir yildir ama kendimde buna ciddi ciddi baslama cesaretini bulamayan biriyim, hep yarina atiyorum baslamayi, 2. asamaya gecemiyorum, ya da gecmiyorum. Hep bi bahane bulmakta uzerime yok. duygusal yiyenlerdenim, aclikla alakasi yok cok zaman. Umarim bu kez baslarim sizle bi gayret ama dedim ya elimde bahanelrim cok; ondan da kendime guvenim cok yok:)

Adsız dedi ki...

çocukluğunda kilo alsın diye doktor doktor gezdirilen,2-3 yıl öncesine kadar 40-45 kilo olan ben şimdilerde 55 kiloyum,boyumun 1.50 olduğunu hatırlatayım bu arada...yaşta 50...
kilo bi yana göbek ve can simidi çok tatsız:(
tatlı,hamur işi sevmem pek...ekmek günde 1-2 dilim...çayı,kahveyi şekerli severim...
sebze,zeytinyağlı ev yemekleri severim...tavuk,balık...
geçen yıldan bu yana geliyorum sayfanıza...bir ara ilk birkaç haftalık proğramı uyguladım ama...sonuç alamadım ve kaldı...böyle bir proğrama uyma çabası da irrite edici...yine de öğün atlamamaya gayret ediyorum...
hatalarım...
-hareketsizlik...
-az su içmek...
-şekeri fazla almak...
-umutsuzluk(bu konuda...)

yeni sınıfı hevesle bekliyorum:)
sevgiler...

HGA

Adsız dedi ki...

Hani resimlerde kendini sehpa olarak kullanıp dev bir kase patlamış mısır yiyen kadın var ya...İşte o benim.Benim herhangibir şeyi YEDİM demem için o miktarda yemem gerekiyor..DU...Zor geçen bir seneden sonra artık hayatın dizginlerini elime aldım.13 eylulde sizin verdiğiniz listelerle başladım.Hayır ben artık diyetteyim demiyorum.13 eylul yeni hayatımın 1.günüydü.Bugün 22.günü.Yavaş olabilir ama sağlam adımlarla gidiyorum.Canım çok çubuk kraker istediyse mesela bir tanesini çook yavaş çook küçük lokmalarla ruhumda hissederek yiyiyorum.Ve bir tane yediğim halde artık isteğim kalmıyor.Bu işi bu sene halledeceğim inşallah ve artık sözlüğümde diyet,şişmanlamak,zayıflamak vb.kelimeler olmayacak.Bu işi düşünerek,konuşarak,ne kadar zaman ve enerji kaybetmişim.Yeni hayatımda artık kendini hiç hissettirmeyen bir dengeli beslenme var.Bu noktaya gelmeme vesile olduğunuz için size sonsuz teşekkürler...BÜŞRA...

elif huma dedi ki...

Merhaba sevgili Mehtap. ilk zamanlar kilo vermek için sonralaraı yeni sınıf açılacak mı diye düzenli takip ettiğim blogun bir süre sonra bende alışkanlık yarattı. iki gün girmesem acaba ne yazmış riye merak eder, hoşuma giden yazılarını arkadaşlarıma link yollar oldum. bana her şey seni hatırlatıyor yazını okuyunca anladım tekrar bu konuya yöneleceğini ve çok sevindim. ben seninle ve bloğunla tam bir buçuk sene önce tanıştım. tavsiyelerinle yeme düzenine kavuştum, abur cuburlara değer vermemeye başladım. hatta bazen besinlerle konuştum bana iyilik için mi geliyorsunuz zararlı mısınız diye :-) sonra sonra oturdu her şey. bebeğim büyüdü şimdi iki yaşında, hala emziriyorum ve hamilelik öncesi kilomdayım çok şükür. boyum 1.70 kilom 66. ama hedefim evlendiğim zamanki kiloma ve hareket serbestisine kavuşmak. o hallerim çok rahattı çünkü. 60 kiloydum. yaklaşık Ramazan'da aldığım 1 kiloyu saymazsak, altı aydır aynı kilodayım. ama benim alarm zillerim de yemek yemeyi yine arar hale geldiğimi fark etmemle oldu. şu sıralar istahım çok açık ve yemek yerken hırsımı teskin ettiğimi hissetmeye başladım ve bundan hiç hoşlanmadım :-(

New York Muhtari dedi ki...

nedense yazilarinizi okurken tanidik biriymissiniz hissine kapiliyorum..yazilarinizdaki samimiyet ve ictenlik harikulade. Yasadiklarinizi, tecrubelerinizi, bilginizi paylasirken , pek cok insanin hayatina fark etmeden dokunuyorsunuz. Iyi ki varsiniz, Mehtap Hanim.

Esma Ercengiz dedi ki...

Sevgili Mehtap, dün bu yazıdan sonra tekrar bir önceki yazıya döndüm. Daha iyi anlamak için ne demek istediğini.. Ve sevindim bu konuya döndüğüne, hem de tam kendimle beslenme savaşı verirken.. kendime kızarken..
2009 sonlarında tanıştım seninle.. merakla takip ettim.. ama ne zaman uyguladım dediklerini biliyor musun? oğlum için çok güzel bir sünnet düğünü organize etmeye karar verdiğimde.. 3 ay mevsimlerden roma idi benim için.. hem ki birebir uyamasamda bu işin mantığını kapmıştım senden.. denge..
Çok güzel bir düğün oldu.. ben de pudra pembesi elbisemin içinde tam istediğim gibiydim.. 8 kilo vermenin, spor da yaparak daha da incelmenin en önemlisi başarmanın keyfini yaşıyordum...
SONRA N'OLDU? düğünün üzerine bir 3 ay daha geçti.. artık asla almam dediğim kiloları yavaş yavaş geri almaya başladım. Zayıfladığım için o kadar mutlu iken, şu anda 5 kiloyu yüklendim yine..
Kayahan'ın dediği gibi BEN NERDE YANLIŞ YAPTIM ??
Cevaplarını biliyorum aslında;
-ARA ÖĞÜNLERİM DÜZENSİZLEŞTİ... kilo verirken üşenmez evden çıkarken light yoğurdumu, ceviz,badem ve meyvemi alırdım yanıma. Yoğurdun beni ne kadar tok tuttuğunu öğrenmiştim senden.. Şimdi denk gelirse alıyorum ara öğünümü, nedense light yoğurt alıp getiremiyorum işyerime..
-HERŞEYİ YER OLDUM ama DENGEye bakmadan..
Önceden iş yerinde light ton balığı bulundururdum, menü uygun olmazsa, yemekhaneden kepek ekmeği varsa salata alır kendime menü oluştururdum.. Az mı yeşil çorba taşıdım yanımda..
-ARTIK KAHVALTILARIM TEK DÜZE..
DENGEde iken her sabah değişik kahvaltı yapardım. Acele etmeden keyfini çıkararak.. Şİmdilerde evden çıkarken kızarttığım bir dilim ekmek ve 1 dilim peyniri zor atıyorum ağzıma.. ama mutlaka atıyorum yine de..
-SU MİKTARINDA AZALMA OLDU
Çok değil ama eskisi gibi de değil.
- SPORU BIRAKTIM :((
Halbuki çok keyif alıyorum yaparken, ama 2 aydır vakit bulunamıyor niyeyse ??

Neden 3 ay hepsini uyguladım da, şimdi yapamıyorum.. bir düğün yada bir AMAÇ daha mı olmalı zayıflamak için..
40 yaşında, hem de sağlıklı beslenme ile çok ilgili olmama rağmen neden uygulamada zorluk çekiyorum. Ben Kalite Kontrolcuyum aslında.. kök sebep analizi yapmalıyım belki de.. problemi tanımlayıp 5 kez neden diye sormalıyım...
Sevgiler

Adsız dedi ki...

sabah ilk işim sizin bloga bakmak oluyor. neler oluyor kaçırmamak için. ben nerede hata yapıyorum ,yazmaya çalıştım .yorumlarda gördüğüm kadar boy ve kilolarda ortaya dökülüyor yavaş yavaş .1.50 boy ve malesef 86 kiloyum .söylemeye bile utanır hale geldim . 45 yaşındayım . evlendiğimde 57 kilo idim . her zaman tombul biri oldum . üç doğumla birlikte 62 kiloya çıktım ,her sene bir iki ekleyerek buralara dayandı. her zaman diyet yaptım . ara ara verdiğimde oldu. ama sürekli geri aldım üstüne ekleyerek . 4 sene önce kolon ca teşhisiyle 24 kür kemoterapi aldım .iki senedir çok şükür iyiyim sağlığıma kavuştum. 15 senedir alerjik astım yüzünden düzenli ilaç kullanıyorum. zaman zaman kortizon da kullandığımdan kilolar eklendi de eklendi. artık heyecanla sınıfınızı bekliyorum yeni okula gidecek küçük bir kız gibi heyecan ümit biraz yapabilirmiyim korkusuyla... aklımda her zaman mevsimler.NİLGÜN

Adsız dedi ki...

doyumu kaybettim sanırım.levitron ve glukopaj kullanıyorum polikistik over ve hipoglisemi ve haşimatom var. tıka basa kusacakmış olana kadar yiyorum
psikoloğa gitmeyi düşünüyorum çünkü 1 ayda tam on kilo aldım çok ama çok hareketsiz bir çalışma ortamım var bunu dengelemek için haftanın 5 günü spor salonunda egzersiz yapmama rağmen bu kiloyu aldım.
gecenin bir yarısında sabahın köründe gözümü mutfakta açıyorum arka arkaa neler yediğimi görseniz hayrete düşersiniz sabahın 6sında cordon blue tatlı niyetine
üzerine marsmallowa fındık ezmesi sürüp yemeler onun üzerine zeytinyağlı barbunya yanında yaptığım kuru domatesli cevizli ekmeğin yarısı birde iki tane elim kadar tulum peyniri
aniden kilo alınca çarpıntılar başladı hareket ederken nefesim kesilir gibi hissediyorum
ruhsal sıkıntılarımı yemekten çıkarıyormuşum gibi geliyor
sonrası pişmanlık ve tiksinme hissi kendine söz vermeler sonra yine deli gibi yemeler

Sezer dedi ki...

Sevgili Mehtap,
Bir yerlerde okumuştum, yüksek kalorili bir gıda yenmek istendiğinde hemen yemeyip 10 dakika beklense iyi olur, diye..hakikaten bunun çok faydalı olduğunu söyleyebilirim. Yemeden biraz bekleyince yeme isteği kayboluyor.
Sabır gerek bize..hehhe!
Esenlikler!

hatice dedi ki...

mehtap hanım herşeyden önce emeğinize ve yüreğinize sağlık demek istiyorum,hekim olmanın en temel koşulu insan sevgisi olmalı bence..çünkü sevince böyle km.ler,şehirler tutamıyor sizi..diyet konusunda benim kendimde farkına vardığım şey;aslında kendimi zihnimde zayıf oturtamamış olmamdı diye düşünüyorum son günlerde..zayıflamak istiyorum,esasında gerekenleri yapmaktan yana şikayetim de yok ama ne zaman 2-3 kg versem hemen saldım herşeyi adeta kaçar gibi o durumdan..bana o kilolar sürekli korunulmaz,ömürde bikaç kez ulaşılır 3 gün mutlu olunur yine elden kaçırılır gibi geldi..olayın beynimde kilitlendiğini net farkettim ama çözümünü bulamadım..işte bu noktada motivasyonu kaybetmemek adına,daha güçlü,daha sağlam bakabilmek adına ben sizin grubunuzda olabilmeyi isterdim şahsen..aydınlatıcı yazılarınız için çook teşekkür ederim,iyi ki varsınız:)

bengü dedi ki...

sevgili mehtap bende sınıfla birlikte programa dahil oldum istediğim kiloyu verdim.hatta bıraktıktan sonra 3 kilo daha verdim.ve 11 aydır aynı kilodayım işin sırrı denge ve hareket.beslenme düzeni oturunca devamı geliyor sevgilerimle

Adsız dedi ki...

tr den bir küçücük söz vardır,deveye sormuşlar neren egri diye oda nerem dogru bilmemki demiş,benimki aynen öyle nerede dogruyum ,nerde yalnış,şaşmış haldeyim denge şaşmış.sevgilerle sevgi mehtap ve arkadaşlar....

Adsız dedi ki...

bütün arkadaşların yorumlarını okudum. hepimiz de motivasyon eksikliğinden biyerden sonra kendimizi bırakmışız. ben yaz dönemi çalışıyorum,kışın evdeyim. bir an önce sezonun bitmesini istiyorum ki yürüyüşlerime başlayabileyim :)
Fatma M.

Adsız dedi ki...

Merhaba Sevgili Mehtap Hanım,
Kilo vermeyi görev, başlangıç tarihini de milat kabul eden ben bu işi görev ve süreli olarak gördüm. 3 ay yap 8 kilo ver sonra bırak hopp eski yeme düzenine dön. Bu kısır döngüye girince, spor yapmayı bırakınca da gelsin kilolar. Hem de verdiğimden daha hızlı. E bide bebek yapmaya karar verince iyice çıkmaza girdim kilolarımla.
Boyum 160 kilom 63 oldum :(
İnanıyorumki sizin verdiğiniz beslenme şekli hamilelik için de uygundur.hamilelik demek deli gibi yemek değil doğrumu?

Aslen olay; yemek şeklimizi değiştirip karnımız açıktığı için yemeliyiz. Sinirlendiğimiz, mutsuz olduğumuz için değil.
Bu sabah 06/10/2010 tekrar sağlıklı beslemeye başlıyorum.
Yeni bir sınıf açılırsa da en çalışkan öğrenciniz olmaya talibim..
Aslı

suspect dedi ki...

Ben de buralardayım Mehtap'çım. Ben nerede hata yaptığımı biliyorum, düzeltmek için yine yeniden bi hamleye başlıyorum. iyi sonuçlanacağına da eminim. Bugün bütün yazılarını bir dosyaya kopyaladım, okuyup okuyup yeniden motive olmaya çalışıyorum. Bunca zaman sessizliğimin nedeni yeme düzenimi kaybetmemdi tahmin edersin ki.Şimdi de günah çıkarıyorum sanki :) Neyse daha uzatmayayım, 9 haftalık bir liste çıkardım, bakalım nasıl bir sonuç alacağım? Sana işlerinde kolaylık diliyorum. Sevgiler...

saxurka dedi ki...

Selam, benim hatam kucukluyumden beri, oyretmen korkusu olmasa okumamak,evdekilerin korkusu olmasa hic bir sey yapmaamak simdi de mudur korkusu olmasa calismamak. Yani mutlaka basimda bi buyuk olacaq ve ben her seyi yapmak zorunda oldugumdan,bakin ben yaptim demek icin yapiyorum. O yuzden simdi beni sinifiniza alirsaniz bana inanilmaz iyilik yapmis olursunuz. size rapor ediceyimden bogazimi tutucam. Evlenmeden once 62 kiloydum, 11 ayda 80 kilo oldum :(( Yardim edin. her dediyinizi yapicagima soz veriyorum :))))
Bakuden: Azeri

Adsız dedi ki...

Tekrar merhaba Mehtap Hanım yada Mehtap abla diyebilmiyim size ? :)
Size yorum yazdığımdan beri bugün 3. gün bitiyor 1. hafta listesinden başladım süper gidiyorum inşallah böyle de devam edicem. Günde 3o dak. yürüyorum.Sanırım siz yoğunsunuz yorum yazanlara cevap yazamadığınıza göre..
Bişey sormak istiyorum haftada 1 kere tartılabilirmiyiz?
Merak ediyorum da :)
Şimdiden teşekkürler
Aslı

MMM dedi ki...

Geçen kış verdim 4-5 kg programınızı takip ederek. Her şey çok güzeldi ta ki 18 Ağusto'da tatile gidinceye kadar. Uzun uçak yolculuğu, bekleme süreleri, gittiğimiz yerde gezilecek yerler uzak olduğundan yine uzun araba yolculukları, karışan yemek saatleri filan 15 gün çok farklı geçti. İstanbul'a geldiğimide 3 kg almıştım. Sonrasında sıkı spora başlamama rağmen gidiş aşağı değil yukarı nedense:( Bir de aynı süreçte periodlarımda gecikme oldu. 44 erken tabiki menapoz için, horman testleri yapıldı, henüz manapoz sinyali yok. 2 kür kullanmak üzere düzenleyi verdi doktorum filan derken sanırım dağıldım.
Tekrar baştan başlamak niyetim ama bir türlü olmadı...
Sevgiler
MehtapM

Adsız dedi ki...

Merhaba Mehtap hanım,

izlediğim bir-iki blogtan birisiniz. Dönüp dönüp yazılarınızdan güç aılyorum. Yazılarınız gündelik yaşamın zorladığı mekaniklik ve ruhsuz dünyasında unuttuğumuz sanatı,şiiri,estetiği , insancıllığı hatırlatıyor bana. Bu yoğun yaşamınızda paylaşımlarınız için teşekkürler. 5-6 ay önce sisteminizi uygulayarak 6 kilo verdim. Ama devam ettiremedim :( Tekrar geri almaya basladim.. Yani bunu bir yasam bicimi yapamadim. Kendimi daha çok sevmeye ve deger vermeye basladigimda daha mümkün olacak galiba.. Zor zamanlarda kendimi tıkınırak cezalandırmayı yada çukulata ile mutlu etmeye çalışmayı bıraktığımda belki daha mümkün olacak. Ne ruhun açlığını tatlıyla doyurmak mümkün ne de kendimizi cezalandırarak acıları dindirmek. sadece gecicci pansumanlar.

sevgiler
beyhanT

Adsız dedi ki...

Merhaba Mehtap Hanım
yazılarınızın sıkı takipçisi oldum. Çoğuna yorum bırakamıyorum. Ama bende çalışma hayatımdan nefes alamadım bu yıl ve daha yoğun bir döneme giriyorum. İçtenliğiniz ve mesuliyet duygunuz için sizi ayrıca kutlamak istiyorum.
Sizin sınıfınızda varolmak isteyenlerdenim. Geçen dönemde 5 kilo verdim ve malum tüm arkaşlar gibi bende eski alışkanlıklarıma dönüverdim. ama farkettiğim bir şey ne olursa olsun sizin yazdıklarınız hep bir uyaran olarak aklımda kalmış ki verdiğim kiloları geri almadım. Ama benimle diyet yapmaya başlayan 4 arkadaşım (aynı Ofisteyiz ve oturarak çalışmaktayız) ciddi biçimde zayıfladılar en genç erkek arkadaşımız listeniz sayesinde 20 kiloyu geride bıraktı. Ben 53 yaşında 1,50 boyunda 65 kilo ağırlığında şiman bir kadın oldum . Şimdi sizinle zayıflama yolculuğunda beraber ilerlemek istiyorum. Kabul ederseniz çok mutlu olacağım. Biz 5 kişi takipçiniziz çok zamanınızı almamak için diğer arkadaşların başarı öykülerini bir dahakine yazmamın doğru olacağına inandım. sevgiyle kalın kolay gelsin

Adsız dedi ki...

Merhaba Mehtap Hanım
Sizi aylardır büyük bir ilgiyle okuyorum bazan yorum yazıyorum bazan yazamıyorum aslında çoğunluk sessiz izliyorum bu dönemde bende var olmak istiyorum eğer kabul ederseniz aranıza. Ben 53 yaşında 65 kiloyum sürekli oturarak çalışıyorum Daha önce listenizi deneyerek 5 kilo verdim yani 70 kilodan 65 kiloya düştüm sonra eski alışkanlıklar hemen öne çıktı aslında kilo verdiğim kiloları geri almadım ama kilo vermemde durdu şimdi bu güzel hafta başı enerjisiyle tekrar başlayıp fazlalıklarımdan yardımlarınızla kurtulmak istiyorum. Ofiste benimle aynı listeyi uygulayıp 20 kilo veren genç arkadaşım var. Size sonsuz teşekkür ederim zaman ayırdığınız ve önemsediğiniz için işlerinizde kolaylıklar diliyorum .
Daha önce bir gönderi yolladım ama başarabildiğimden emin değilim eğer iki tane aynı gönderi olduysada şimdiden özür dilerim.Sevgiyle kalın
Hülya

Delfina ; dedi ki...

Şimdi derin bir ohhh çekebilirim işte :) Bu yazını yazdığında hemen yorum yazmak istedim ama kızaran yanaklarımla durumu nasıl ifade ederim bilemedim...Son yazınla birlikte bu yazıya kadar tüm yorumları okuyunca ohh be yalnız değilmişim dedim :))

Çiğdem çok haklı,zihinsel dengesizliğimizden ötürü neyi neden istediğimizi bilemedik,şaşırdık yolumuzu...

86'dan 71'e düşmüş biri olarak şu an 77'lere tekrar çıkmanın utancı içindeyim...

Başkan yardımcılığımdan atabilirsiniz beni doktor hanım :)))

Adsız dedi ki...

Sevgili mehtap,
uzun zamandır beğeni ile okuyorum seni...okumaktan hoşlandıklarınız anketinde hepsi seçeneğini işaretleyenlerden biriyim. ama bu kilo vermeyi istemediğim anlamına gelmez tabii ki :)
diyorsun ya önce analiz yapalım sorunun kaynağına inelim diye. Sorunun kaynağına inmek yeter mi bilmiyorum ama kendimle ilgili analizi sana sunup, önerilerinden nasiplenmeyi yürekten istiyorum.
43 yaşında, bir çocuk sahibi, hamilelik sırası- sonrası kilo artışı dışında kilosu ile çok da başı dertte olmayan bir kadın iken, 57 kiloda içtiğim günlük 2 paket sigarayı bırakmamla, yaşla ve masa başında yürütmekte olduğum işim ve durağanlaşan yaşam tarzımla ilintili olarak 70 kilo olunca kilosuyla başı dertte olanlar sınıfına geçtim. Şimdi mümkünse senin büyünle kilolarından kurtulan şanslılar sınıfına kaydolmak istiyorum :)
sevgili Mehtap, senin zaten defalarca yazdığın gibi, metabolizmamı yavaşlatmış, yaşamsal-kalorisel matematik hesabımı şaşmış durumdayım elbette. ancak analizimi bir parça derinleştirip bendeki psikolojik temellere de inmek niyetindeyim. Bir önceki yazına eklediğin şu tv karşısında patlamış mısır dolu dev kâseyi dev kaidesinden oluşmuş organik sehpasına yerleştiren obez kadın yok mu, işte o fotoğrafta geleceğimi görür gibi oluyorum. ..benim patlamış mısır hikayem çok basit ve komik aslında. Kızımı sinemaya her götürdüğümde, ben de patlamış mısır alıp yer-d-im. Kızımla beraber izlediğimiz animasyon filmlerin vizyondan kalklamalı sonrasında dvdlerini de alıp evde de izlemeye başlamamızla, sinema salonlarının fuayelerindeki o kokuya duyduğum özlem başladı. Her defasında mısır patlatıp yiyeceğim derken kızımda değil ama ben de mısır yeme alışkanlığı yer etti. Bir filmi bir kez de değil defalarca izleyince evde patlamış mısır kokusunu duymak bir mutluluk kaynağı oldu. Hani kokular, sesler, havalar insanı geçmişe götürür ya..mısır patlağı bende kızımla gittiğimiz o sinema salonlarının mutluluğunu tekrar tekrar yaşama vesilesi gibi bir şey oldu...bir de gün içinde aldığım kaloriler kesinlikle abartılı olmamakla birlikte, akşam yemeğinden sonra alkol alışkanlığı edindim son zamanlarda...bu da bir başka mutluluk arayışı benim için...akşam üzeri yemek hazırlığı yaptığım sırada radyoyu açıyorum ve Caz müziği eşliğinde bir yandan yemek yapıp bir yandan bira yudumluyorum mesela...yemekten sonra da devam ediyorum çoğu zaman alkol almaya...alkol yaşamımdaki bir çok mutsuzluğun üzerini örtüyor, ya da mutsuzluklarıma karşı hissizleşmemi, güzel şeyleri görmemi sağlıyor belki. Yani mutsuzluktan mutluluğa geçiş vizesi gibi...yaftayı yapıştırıp hemen AMATEM' e yollamayın, henüz o boyuta gelmedim ama....
özetle sevgili Mehtap , Cemal Süreya' nın Kahvaltı şiirinde,
“Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı”
dediği gibi, kilo almanın (yemenin-içmenin) mutlu olma isteğiyle bir ilgisi olmalı diye düşünmeye başladım. “Yirmi yıl süreli günde iki paket sigara alışkanlığımdan yardımsız vazgeçmeyi başarabilen ben, neden o animasyon filmleri bilmem kaçıncı kez izlerken yaşadığım o patlamış mısır kokusunda bulduğum mutluluktan vazgeçemiyorum?” un başka bir cevabını bulamıyorum. Yaş ilerledikçe tatmin noktası, yeri, şekli değişiyor ama mutluluk arayışı değişmiyor mu? Mutluluğu, kilo almak uğruna istediği şeyleri yiyen insan mı, istediği şeyleri yemeyen ama istediği şeyleri giyebilen, hareket serbestisi bulunan insan mı yakalar? Tercih bu mudur, mesele bu mudur bilmiyorum...
evet kilo vermeyi istiyorum ama mutlu olmayı da...kasılıp kalmak, katılıp kalmak istemiyorum... bu bana ters geliyor...tamam yağlı tuzlu patlamış mısırdan vazgeçeceğim ( animasyon dvdleri bir kenara kaldıracağım) söz ama bana şöyle bir formül yapamaz mıyız mesela; az yiyeyim, çok hareket edeyim, fazladan yürüm ebandında yarım saat daha fazla kalayım mesela ama akşamları üç bira içme hakkım olsun... olmaz mı?
Sevgiler
ROMAAŞIĞI

Müjgan dedi ki...

pratik anne'nin bugünkü yazısını okurken sizin bloğunuzda buldum birden kendimi :) Buraya gelmeme neden olan "sizi anlıyorum ama hak vermiyorum" yazınız beni çok etkileyince ve çok da tanıdık gelince, diğer yazılarınıza göz atmaya başladım.E artık daha fazla dayanamayıp yazayım dedim :) 38 yaşında 1.70 boyunda 83 kg da bir bayanım.Yani obez demeye dilim varmıyor ama obezim sanırım :) 55 kiloydum evlenirken,canlı,neşeli ordan oraya koşturan biriydim.evliliğimizin 2.yılında bir bebeğim oldu.vee ondan sonra bende de film koptu :( depresyon nedeniyle bıraktım kendimi hayatın gidişine, mutluluğu yemekte buldum.1 sene önce güzel bir kaza sonucu ikinci bebek de gelince tahmin edersiniz durumumu."sizi anlıyorum ama hak vermiyorum" diyceksiniz tabi :)Şimdi kilo vermeyi çok istiyorum ama veremiyorum.Çözümün bende olduğunu biliyorum da iradesizim.Sihirli bir cümle olsa şöyle, beni derinden etkileyecek ve harekete geçirecek :( sadece bir cümle belki de hayata dair... Sevgilerimle

Adsız dedi ki...

mehtab merhaba,
uzun uzun yazilarini inceledim ve hangi konunun altina yazacagimi bilemedim birturlu. saskin ordek gibi hissediyorum kendimi su an ve sana sormak/danisma istedigim konu su - ben en iyisi nerden baslayim? 10-24 kasim tarihli yazinda verdigin listeden'mi? hemen baslamak istiyorum, zira cok gec kaldim cok....

cevabin icin pesinen tesekkurler.
sevgilerimle
nese sahin - zurih