Mutfak penceresinden disariya bakiyoruz... Bak yapraklar dokulmeye basladilar bile diyorum, belki degisik renklerde toplayip bana getirirsin birkac tane... Burnunu cekiyor.. Hava cok sicak.. Cok nemli.. Cok yapis yapis... Ama ruzgar var.. Gunes gokyuzunde ama, gokyuzu grimsi...
Anne bu mevsimin adi ne diyor.. Bu mevsimin adi Roma diyorum..

11 Temmuz 2010 Pazar

SOYLEDIKLERIMI YAPIN AMA YAPTIKLARIMI...? EH ISTE; HER ZAMAN DEGIL....

Mutlaka birsey bulmaya kararli kadin polisin, sivri tirnaklarina gozumu dikiyorum, sorulara tek kelimelik cevaplar veriyorum, kaybedecegim zaten belli , mutlaka bir ceza odeyecegim ama bari sirtim yere gelmesin... "bu seferlik..., yarin sabah hemen..."lerle baslayan caresiz cumleler kullanmiyorum... Sirtim yere gelmiyor ama, umdugumdan da kotu durum...

Bu haftayi arabasiz gecirmek zorunda olmak, ruhsati geri almak icin kimbilir hangi kuyruklarda, kimbilir ne vakitler harcayacak olmak, her biri sehrin baska bir kosesinde farkli yerlere gitmek zorunda olmak bile keyfimi kacirmiyor benim...

Ne yapalim... Bunlar da hayatin bir parcasi... Dikkat etmek, belgeleri kontrol etmek, hangi kontrol ne zaman yapilir, nereye ne pul yapistirilir, neyin zamani ne zaman geliyor da hatta 1 seneyi geciyor bilmek gerekiyor... Ustelik bu eksigin, ufak bir memurun yari maasini odedigim yillik kontrolun ertesi gunu cikmasi da kotu bir saka gibi... Gulmuyorum ama uzulmuyorum da... Kagitlari da, anahtari da arabayi da birakip eve donuyorum...

Sabah erkenden kalkip hazirlaniyorum... Canim kosturmak ve kahvalti yapmak istemiyor. Hava simdiden cok sicak. Taksi cagiriyorum, sofore basima geleni anlata anlata gidiyorum. “Aslinda iyi olmus, bir kaza filan yapsaydiniz, sigortaniz odeme yapmayi kabul etmezdi” diyor. Avrupa Toplulugu kurallarina gore cikartilmis bir “devlet kontrolu” imis, arabanin normal muayenesi olsa bile yaptirmak mecburi imis, ismi “revizyon” imis... Iyi de, bu Avrupa Toplulugu kurallari bize gokten inmiyor ya, haber veremezler mi diyorum, vermezlermis...

Avrupa Topluluguna uye bir G8 ulkesinde hayatin karmasikligina basimi sallayarak barin bahcesindeki cardagin altina oturuyorum... Taksiler kendilerine ayrilan yolu kullandiklari ve ben bunu dusunemeden erken ciktigim icin, ise baslama saatinden cok once ulasiyorum... Olsun hic acelem yok...

Kahvalti etmek icin biraz kendimi zorlamaya karar veriyorum ve 1 fincan cappuccino icip, incecik bir dilim kek yiyerek basliyorum gune... Bardaki gazeteler 3 gun oncesinin ama olsun, 3 gun sonrasinin olsa, bana gelecekten haber verse bile umurumda degil pek ne olup ne bittigi... Hep ayni seyler tekrarlanip duruyor ve biz de alkislasin diye para verilip salona yerlestirilen “clack” ‘ci seyirciler gibi on siralarda oturuyoruz...

Bugun oglen icin yanimda birsey yok, yemege gitmeye firsatim da olmuyor. Ama kilo kaybetmemek istiyorsaniz, bunun icin en uygun yontem ogun atlamak ve kalori miktarini cok dusurmektir... Saat artik 3’e gelirken, yemekhane neredeyse kapanacakken, telefon ediyorum ve “bana yiyecek birseyler yollamaniz mumkun mu?” diyorum. “Pek birsey kalmadi ama, ben hemen ayarlarim” diyor ahci... Et yemek istemiyorum, balik sakin yollamayin lutfen, makarna da, risotto da istemiyorum bugun... Mozzarella ve icinde yumurta yoksa biraz da salata yeter “ diyorum...

Tepsi geliyor... Uzgun gorunumlu...Salatada yumurta varmis onun icin haslanmis sebze yollamis, memnun oluyorum... Patatesler “bonus” olarak konmuslar ve biberiye kokuyorlar mis gibi... Ekmek yemiyorum ama patateslerin tamamini yiyorum... (porsiyonlar gayet olculu eger dikkat ettiyseniz)

Gec vakit eve donuyorum, haftanin agirligi ve sicakligi var ustumde... Federico ariyor, “biz donerken babannemi de getirecegiz, tamam mi annecim” diyor. “Hem de nasil tamam, cok memnun olurum, iyi dusunmussunuz” diyorum... Etrafima bakiyorum, ev biraz daginik, yarin derleyip toparlarim hemen iki dakikada, Doina’da gelip temizler diye dusunuyorum. Mutfaktaki alisveris listesine hemen babannenin ictigi kahveyi ve onun da cok sevdigi yufka ekmegi benzeri ekmegi, ve fistikli salami ekliyorum...

Bir dus yapip, salondaki divana uzaniyorum...

Gozlerimi actigimda saat gecenin 3’u, artik yemek yiyemiyecegime gore, bir fincan sut icmeye karar veriyorum...

Uyanmak icin cok erken, ama tekrar uyumak icin gec degil... Hepinize simdiden iyi pazarlar ve iyi sabahlar... Yarin ben de bizim usul kahvalti yapacagim...

Artik yarin “iyi haftanin” sirrini ve kurallarini aciklayayim ve sizleri meraktan kurtarayim diyorum...

11 Temmuz 2010’Roma

10 yorum:

Sabahattin Gencal dedi ki...

Yaşamın her alanından seçtiğim çalışmaları, yazarlarının izniyle “Bloglardan Seçmeler” adlı sitemde yayınlıyorum.
Sizin de izniniz olursa bloglarınızdan seçtiğim çalışmalarınızı, kaynak göstererek yayınlamak istiyorum.
İyi günler dileğiyle.
Sabahattin Gencal

mine dedi ki...

ah bu konturoller ve kurallar Türkiye'de de olsa caddede vııınnn sesi bırakararak önünüzden geçiveren özellikle gençlere söz geçmiyor, kuralları da büyükleri ! sayesinde hallediyorlar ...
harikasınız daha ne diyebilirim yeni yazınızı merakla bekliyorum
sevgiler...

BAL ANNE dedi ki...

sizi okumak bir zevk.....
ceza olayını bile okadar güzel yazmışınız ki ben bile üzülmedim;))
günaydın romaa

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...

hay allah 'BEN'şu ceza işine üzüldüm..
'senin' yerine de üzüldüm :) !!
İnsan rutin hayatına adeta alışmaktan öte, yapışıyor !

demek iyi haftanın sırlarına ereceğiz..
YAŞASIN İYİ KIZLAR ''CENNETE '' yani :)))))))))))))))

sevgiyle.. iyi pazarlar.
Kahvaltın da afiyetler olsun.

Sezer dedi ki...

Bir daha tekrarlanmaz, umarım, böyle sıkıcı olaylar..en çok da o anda ve devamında gösterdiğiniz soğukkanlılığa hayran kaldım.
Ve ne denli hafif yemişsiniz gün içinde..ben olsam geç meç demem, börekti çörekti bir şeyler atıştırırdım ortalık süt liman olduğunda; anlaşılıyor neden kilo alıyor insan, bir kereden bir şey olmaz, deniyor..hehehe!
Adım adım not alıyorum çok faydalı oluyor çoook, sağolun, kendinize iyi bakın!
Sevgiyle,

Adsız dedi ki...

bu kötü haftadan bir gün olmuş :p
bütün günlerinizin iyi geçmesi dileğiyle...
Fatma M.

minik dedi ki...

Bende yazınızın ilk cümlelerini okurken gülümsedim ve eyvah Mehtap Hanım çakırkeyf trafik polisine yakalandı herhalde dedim:)))
Olsun varsın,nedenini bilmediğim bişekilde son 1-2 yıldır böyle şeylere hiç üzülmüyorum.Hatta 2 hafta önce arabamı alan abim kaza yaptığını telefonda söyledi ve ben herkes iyimi diye sordum.Arabaya ne oldu demek aklıma bile gelmedi.

GZNTPSEDA dedi ki...

Hergün sizi okumak ne kadar güzel,
ama siz yine de kendinizi fazla yormadan ve sorumluluk hissetmeden adım adım bize yazın olur mu?
Sizin iyi olmanız en önemlisi.
Sevgiler,
Seda

kara kitap dedi ki...

günaydııın roma günaydın mehtap hanım. ben de bugün başlayan haftayı iyi hafta ilan ettim.abur cubur yemeyeceğim. :))

Adsız dedi ki...

yazıdıklarınızı okumayı gerçekten çok seviyorum ..keşke bir kitap yazsanız ...