Mutfak penceresinden disariya bakiyoruz... Bak yapraklar dokulmeye basladilar bile diyorum, belki degisik renklerde toplayip bana getirirsin birkac tane... Burnunu cekiyor.. Hava cok sicak.. Cok nemli.. Cok yapis yapis... Ama ruzgar var.. Gunes gokyuzunde ama, gokyuzu grimsi...
Anne bu mevsimin adi ne diyor.. Bu mevsimin adi Roma diyorum..

7 Eylül 2009 Pazartesi

IPI KOPMUS UCURTMALAR...


Cok sicak bir gun.. Bolum baskaniyla birlikte hastanenin park yerine dogru yuruyoruz.. Birlikte bir yere gittigimizde arabayi genellikle ben kullanirim...O da birseyler okur, ya da telefonla konusur..

Bugun siz kullanin diyorum, ayakkabilarim cok topuklu.. Ben hep topuklu giyerim ama bugunkulerin ustunde durmakta zorlaniyorum..Uzerimde siyah bir pantolon, minik siyah bir gomlek, boynumda kocaman siyah inciler var.. O da, genel halinin aksine takim elbiseli.. Sehrin disina dogru, guzel villalarin oldugu semte geliyoruz.. Aradigimiz adrese ulastigimizi, bahcede birikmis, iyi giyimli kalabaliktan ve bahce disina tasan ciceklerden anliyoruz.. Kendimize golge bir kose bulup, sessizce beklemeye basliyoruz..

Bekledigimiz 14 yasinda bir cocuk.. Yuzu cilli, kumral sacli, ici sari benekli yesil gozleri olan, guzel, haylaz, tembel teneke, sinifinin sonuncusu bir cocuk.. Ogretmenler toplantisindan sadece sikayetler getiriyor eve, komsulardan yakinmalar.. Kizlar ona bayiliyor, o da kizlara.. Motosiklet istiyor karne hediyesi olarak.. Hangi zayifina alalim diyorlar..?

O sadece bir cocuk ve cocuklugun gerektirdigi her haylazligi firsat buldukca yapacak, tatli bir cocuk..

Annesi ona bas bas bagirirken yanagina kondurdugum tek opucuk geliyor aklima.. Gelsin diye onu bekliyoruz..

Bahcede beyaz buyuk bir kutu var.. Piril piril.. Kenarlari oymali.. Etrafinda onlarca beyaz balon bagli.. Cicekler duvarlarin ustunden sokaga tasiyor.. Heryer Italyan’larin dokunduklari herseye yaptiklari olaganustu elegansi tasiyor..

Bir kadin cigligi yirtiyor sessizligi.. “Gostermedim” diye bagiriyor annesi... “Gostermedim sevgimi.. Sakindim, sakladim, kizdim, bagirdim... Verin bana oglumu, verin ki sarilayim...”

Avuclarimiz buz kesiyor.. Gokyuzu beyaz balonlarla dolu.. Kimileri agaclarin dallarina takilip duruyorlar, kimileri aceleci uzaklasmak icin..

Ben gidiyorum diyorum.. Bolum baskani dur lutfen, olmaz diyor.. Nereye bakacagimi bilmiyorum.. Gozlerim sevmiyor gorduklerini.. Kalbim aciyor.. “Annelik yapamadim, kendi kendine buyudu, farkina bile varamadim” diye haykirmaya devam ediyor anne..

*Mehmet’in kitabinda yazdiklari geciyor aklimdan.. “Olsalardi, bugunu yarinin insafina birakmaz, daha cok ana ogul, baba evlat, dayi yegen olurdum....Olsalardi gokyuzunde ucan kuslarin hesabini sormazdim; arkadaslarimdan hic misket, pul, kitap calmadim, olsalardi calardim, “hatira” diye... olsalardi soz verip de “yaparim” a biraktigim yemekler yapardim, bu kadar koymazdi simdi, dertlenmezdim.. diyor..

Hayatin bir de obur yani var.. Ben buna tanik olmaya aliskinim yaptigim isten oturu.. Ama aliskanligim sadece zorunlu tanikliktan oturu.. Baska degil.. Hayatin obur yani ne zaman gelir, ne zaman yakalar, ne zaman acitir kimse bilmiyor..

Sadece kirilan midir cok uzgun olan diye dusunurum, kalbimin cok kirildigi zamanlarda.. Cunku bazen kirik bir kalbin parcalari, keskin camlardan daha cok yaralar insani.. Acitir, kanatir, delik desik eder..

Herhalde sevgidir caresi..
Bazen o yarinlara birakilan..
Bazen gosterilirse coklugu, onemi azalir sanilan,
Bazen ceza niyetine sakinilan,
Bazen gururun oyuncagi olup saklanan, kapatilan, bastirilan..
Herhalde sevgidir caresi..

Ya da belki baska seyler de vardir da ben bilmiyorum..
.
.
Icimdeki butun ucurtmalarin ipleri teker teker kopuyor ...
.
Umarim dallara takilmazlar diyorum.....


7 Eylul 2009’Roma
*Mehmet Sarac, Canlarina Degsin (Everest yayinlari)

13 yorum:

Hayat dedi ki...

'Seni Seviyorum.' demek geldi içimden, Mehtap...
Yüreklerle benim işim ve sendeki yüreği SEVİYORUM!...

Adsız dedi ki...

Ne zaman öğreneceğiz ertelememeyi, anı yaşamayı, kıymet vermeyi...
acı tecrübeler bile öğretemiyor....

Sibel

meltem dedi ki...

yazınızı okurken tüylerim diken diken oldu içim acıdı
havanında etkisi sanırım duygusal bi günümde buldum sizi..
ya gerçekten iyi ki de buldum..

""Olsalardi, bugunu yarinin insafina birakmaz, daha cok ana ogul, baba evlat, dayi yegen olurdum....Olsalardi gokyuzunde ucan kuslarin hesabini sormazdim; arkadaslarimdan hic misket, pul, kitap calmadim, olsalardi calardim, “hatira” diye... olsalardi soz verip de “yaparim” a biraktigim yemekler yapardim, bu kadar koymazdi simdi, dertlenmezdim""..

hele bu satırlar gözümün önünden gitmedi bi süre :(

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Sevgili Mehtap,
Dünden beri, bir kaç kez okudum bu yazıyı ve bir öncekini.
İçlerindeki hüzünden çok etkilendim.
Geçmişte yaşadığım bazı hayat anlarını çağrıştırdı onlar.
Çok haklısın; bildiğin tek yol en doğrusu. Sevgi! Onun eşliğinde kolay aşmanı dilerim.

Beril dedi ki...

Ne diyeceğimi bilemedim... Yüreğimi deldi geçti !!

Adsız dedi ki...

Mekanı cennet olsun.

Allah ailesine ve tüm sevenlerine sabır versin.

Emel

Şehnaz dedi ki...

Dünden beri bir kaç kez okudum yazdıklarınızı içinde bulunduğunuz ruh halini kemiklerime kadar hissettim ve anlattığınız sahne gözümün önünden gitmek bilmiyor.

Zamansız ayrılıklar ne kadar zor na kadar acı verici. Hepimizin hayatında böyle ayrılıklar var. Önemli olan içinde bulunduğumuz anı keşkelerimiz olmadan yaşayabilmek ama bu da hayat koşuşturmacası içinde pek mümkün olamıyor.....

Şehnaz

Adsız dedi ki...

Yazınızı iki kez okudum, çok etkilendim. Ölüm herkesin başında ama sıralı ölüm diye bir tabir vardır. Allah kimseye evlat acısı tattırmasın.Tüm sevenlerine Allah sabır versin.Benim de aklıma çok sevdiğim ANLAR şiiri geldi.Yazmadan geçemiyeceğim.

ANLAR
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde, daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...
ÖLÜYORUM...
JORGE LUİS BORGES

Sevgiyle kalın.
Gülsüm

EHA dedi ki...

çok duygulandım ve etkilendim kızıma daha sıkı sarılmak geldi içimden.herşeyin kıymetini zamanında bilmek nasip olur inşallah bizlere.

bende kendi çapımda zayıflamaya çalışıyorum,sizinde uyarılarınızı takip ediyorum.iyiki varsınız
(www.sadecebenleilgili.blogspot.com)
fikirlerinize ihtiyacım var :)

Belgin dedi ki...

Sevgidir caresi herseyin, ertelemezsek, sakinmazsak, gösterirsek...
Acilarin en kötüs olsa gerek, evlat acisi, icim yandi, gözlerim doldu, söyliyecek bir sey bulamadim...

Ebru dedi ki...

Uçurtmalar hep sevgi bağıyla bağlı kalsın bize hiç kopmasın ipleri ama çok esnek bir ip olsun bu elimizdeki; istediği zaman uzaklaşabilsin istediği zaman yakınlaşsın...sevgiyi doyasıya ama katı sınırlar olmadan yaşayabilsin...

Hayatın (kaçınılmaz) gerçekleriyle karşılaştığımızda sadece o anın hüznünü yaşamamız, geçmişe pişmanlık duymamamız dileğiyle.

Ebru
Ancient

yasemin dedi ki...

yazılarının hepsini baştan sona okuyorum yavaş yavaş-konyadaki zorunlu hizmet,kırmızı palto...hepsinde ayrı bir yaşanmışlık var...yazmalısın(haddim değil bunu söylemek belki ama) ve yaz lütfen....

hep dedi ki...

Öncelikle merhaba, başka bloglardaki linklerden girip beğenerek takip ediyordum bloğunuzu. Bu yazı gerçekten beni çok etkilemişti ancak yoğunluğumdan yorum yazmaya fırsatım olmamıştı. Aslında ne yorum yapılabilir ki bu yazıya. Ben de bir anneyim. Etkilenmemek mümkün mü? Keşke gerçek olmasaydı yazıdaki olay. Keşke...

Anlatımınız ve insanlar için çabalarınız gerçekten güzel. Sevgi dolu büyük yüreğinize sağlık. Sevgiler