Mutfak penceresinden disariya bakiyoruz... Bak yapraklar dokulmeye basladilar bile diyorum, belki degisik renklerde toplayip bana getirirsin birkac tane... Burnunu cekiyor.. Hava cok sicak.. Cok nemli.. Cok yapis yapis... Ama ruzgar var.. Gunes gokyuzunde ama, gokyuzu grimsi...
Anne bu mevsimin adi ne diyor.. Bu mevsimin adi Roma diyorum..

9 Eylül 2009 Çarşamba

SETTEMBRE E' OVUNQUE...



Aylardan eylul..

Vitrinlerde kara kis..

Hava yaz ortasi..

Yuregimde mart ayazi..

Uyanir uyanmaz yagmur gozlerimde..

Cok benzerini yasadik gecen yil Roma’da.. Natale bayramindan hemen onceydi.. Gunlerce hatta haftalarca surdu yagmur.. Tiber nehri sokaklara tasti, bulvarlari kapladi, bahcelere, evlere, dukkanlara doldu...

Herkesi huzunlere bogan oykuler dinledik.. Fazla mesai yapmak icin sabah karanliginda yola cikan, alt gecidin birinde arabasi sel yuzunden suruklenen, arabasi bir taraftan duvara dayandigi icin, obur yandan kapisinin kilidi aylardir bozuk oldugu icin olup giden anne herkesin yuregini dagladi..

“Doga intikam aliyor” alt yazisi geciyordu kanallardan birinde.. Doga sadece bizden aldiklarini bize geri veriyor.. Cocuklar gibi...

Sabahlari haberlere uyanmak cok zor.. Dondugunuz her yerde ayri bir aci.. Daha 1 gun oncekininkiler gecmemisken..

Yer gok eylul diyordu yazisinda kedili mutfaklar..

Yer gok eylul.. Ne guzel bir cumleydi o.. Sakin, keyifli, huzurlu.. Eylul eylul bir cumleydi..

Sabah etrafima baktim evden cikar cikmaz..

*Settembre è dovunque..

Brivido di marzo nel mio cuore...


9 Settembre 2009’Roma

*Heryer eylul, kalbimde mart ayazi...

3 yorum:

Delfina ; dedi ki...

Biz Eylül'leri huzur dolu bilirdik,aşkların yerine oturduğu, çılgınlıkların azaldığı bir ay...Bu kez farklı girdik Eylül'e,sabretmeye,dayanmaya çok ihtiyacımız var diyordum ki senin son paragrafın,yaşanması gerekenler zaten yaşanıyor diye düşüncelere sevk etti beni...Bu nasıl muhteşem bir cümledir...

"Heryer eylul, kalbimde mart ayazi..."

Yüreğine sağlık Mehtapcım...

Hayat dedi ki...

Benzerlerini Karadeniz'de yaşadığım yıllarda gördük.
Heyelân, dere yataklarına yerleşimi 'affetmeyen' dereler...
Bir kez daha burada mı dere yatağı faciası, diyorum kendi kendime.
İstanbul, dün bana 17 Ağustos'u hatırlattı. O zaman da ayaktaydım.
Allah c.c. tekrarlarından esirgesin, 'can'larından ayrılanlara sabır versin. :-(

Tinker Bell dedi ki...

İnanılmaz büyük bir acı ve koskocaman kentin suların altına gömülmesi...
Sözün bittiği yer...
Bu arada benim bir seyatim olucak yarın ve bende sele kapılırmıyım hiç bilmiyorum :((
Bu arada sizi mimledim...