Bu sabah, kapkaranlik bir Roma sabahina uyaniyorum...
Dadi, arabanizin camlari buz tutmus diye haber veriyor gelir gelmez...
Sutlu kahvemi camin onunde biraz keyifsizce iciyorum, siyah ceket, siyah kazak, gri pantolonla iyice kararttigim gune, Betim’in armagi o guzel antik pembe esarpla renk getirmeye calisiyorum...
Bugun gergin gececegi cok belli olan bir toplantiya katilacagim ve sorumlusu oldugum bilimsel sektorler disinda hicbir sey icin ama hicbirsey icin agzimi acmamak uzere verdigim karari icimden kendime tekrarlayip duruyorum... Karar verdim, susacagim...
Gun zaten karanlik, yuregim 5 beter...Tam evden cikarken donup Mehmet’in okumaya doyamadigim siir kitaplarindan birini aliyorum kitapliktan...
Kitabin ismi "Yukari Deniz"... Gunun ilk kahvesini icerken, “Ne Kadar Katlanabilirim Kendime Sensiz” siirini okuyacagimi simdiden biliyorum... Bilmedigim, tam bu aksam ondan bir mektup alacagim... Ama ben "kalp kalbe karsidir" sozune cok inaniyorum ve kalp kalbe karsi oluyor gercekten de...
Kitap bana Mehmet’in armagani ve icinde “suyun ve siirin kendi muzigi gibi, bana sundugunuz dostluk icin” diye yaziyor...
“Mehmet, bir arkeolog.. Bir arkeologun yazabilecegi en ilginc doktora tezini secmis, bir yayinevinin editoru, bir sair.. Gencecik bir omre, bir kac omre sigmayacak ilgiyi, bilgiyi ve emegi sigdirmis, cok akillli ve cok keyifli bir insan...” diye tanitmistim onu gecen yil Istanbul’dan Mehmet geldi yazisinda... O yaziya yazdigi “ozlemek anlamaktan daha derin bir catlak acar icine insanin” yorumunu konuk sayfama tasimistim ve bu cogumuzu dusundurmus, huzunlendirmis ve birkez daha bana onun kisiliginin o guzel, guclu ve cok insan tarafini gostermisti...
Yine onun bir yorumunu tasiyorum konuk sayfama...
Yine soruyor, sorguluyor, icinde cok aci bir elestiri saklayan yazisinda bile kirip dokmeden soyluyor soyleyecegini...
Okuyun ve cevabinizi kendinize verin bu sabah....
-
21 Ocak 2010’Roma
-------------------------------------------------------------------------------------------
Merhabalar,
Biz, ellerini yüzünde unutmuşların toprağında; yüzünde ömrünün cefası kadar çizgiler büyütmüş kadınların koynunda duruyoruz.
Her zaman değilse bile, hiç durmadan ve ısrarla yalnızlaşan ve yalnızlaştıkça çelikleşen kadınların koynunda duruyoruz.
Biz kimseciklerin olmadığı karanlıklarda koynunu hüzne açan, hüzünlendikçe içine akan yaralarla boğuşan kadınların koynunda duruyoruz.
Böyle bilge lafların erbabı olmak için çocukluğunu bilmeden anneliğinden usanmış kadınların koynunda duruyoruz.
Biz onların koynunda durdukça onlar acılaıyla ve yalnızlıklarıyla bakıyorlar yüzlerimize.
Biz nerden bilelim yaşımızı...?
Onlar biliyorlar mı nasıl büyüdüklerini, onlar biliyorlar mı Floransa'da bir yeşil tepede sarı sarı açan kantaronun tanrıyla ilişkisini?
Onlar biliyorlar mı Nice'de, bir ikindi vakti, kocasını otel odasında bırakmış, kumların üstünde kızaran aşkıyla yıldızların, akşamın koynundaki sevgiliyi?
Onlar nereren bilsin 60'ların zalim, 70'lerin hain, 80'lerin kimliksizlik olduğunu...
Biz yaşımızı bilmiyoruz elbette.
Bizim kadınlarımız bilmiyorlarki yaşlarını, annelerimiz, ninelerimiz,ak güllerimiz, akça sevgililerimiz bilmiyorlarki yaşlarını...
Onlar yaşlarını öğrenene kadar...
Sahi biz kaç yaşındayız, siz kaç yaşındasınız şimdi..?
Sevgimle ve selamla...
Mehmet Altun
14 yorum:
Havalardan galiba sevgili mehtap insan kalktıgında güneş görmeyince otomatik olara bizim gibi sıcak ülkenin güneşi iliklerine işlemiş insanlara hayat daha koyu geliyor malesef,bende bir arkadaşıma giderken grileri,siyahı giyince kendime ne oldu dagıtmışın,dedim.genetik sıcaklıgı olmasada aydınlıgı,güneşi istiyor.malesef buranın havası cok soguk ve gökyüzü gri.-25 ler bekleniyor.okadar soguk ve karanlık.şiir bir harika tam duygularımızı anlatıyor.gerci artık bizim kadınlarımızda botokslu oldu ama ne yapalım.hayat bunları getirdi.mehmet beyin ve senin ellerinize,yüreginize, emginize,saglık sevgili mehtap kolay gelsin işlerinede.sevgiyle kal
'' Ellerini yüzlerinde unutmuşların toprağında...''
Ekrana bakıp tekrar tekrar okudum...okudukça özümsedim...ruhuma dokundu inceden...yazının başlığı gibi tüm seyride o kadar güçlü...yazıların devamı nerde :) şimdi işi gücü bırakıp okumak istiyorum... okuduğum her cümlede biraz duraklamak ve düşünmek sonra devam etmek...Sayın Mehmet Altun'un cümlelerine sağlık....
Mehtap Hanım bugün umduğunuzun tam aksine gün bitiminde ''vay be harika bir gündü '' diyeceğiniz bir gün sizinle olsun...Takipçiniz olan dostlarım var...ben ara sıra ziyaret edip okuyup yorumsuz kalanlardandım....ama bugün yazmak istedim....
yorumsuz...
çok güzel bir paylaşımdı mehtap ablacığım :) çok teşekkürler...
ama sen ne olur havalara kanıp içini ruhunu yüreğini üzme olur mu :)
sen güzel mutlu fikirlerini bekleyen destek isteyen okuyucuların takipcilerin ve öğrencilerin var :)
sevgiyle kal...:))
Merhabalar,
Bir süredir yazılarınızın tutkunu olmuş durumdayım.Tüm sevdiğim arkadaşlarıma bloğunuzdan,sizden bahsedip duruyorum.Mehtap İstanbul'da olsaydı,bu kahve fincanı da onun olurdu diyorum,o benim Roma'da ki arkadaşım diyorum.Yazılarınızı,bakış açınızı öğrendikçe evet işte benim Roma'da ki arkadaşım diyorum.
Yaşım -sonsuz ile +sonsuz arasında bir yerlerde sanıyorum.Bazen çok yorgun ,yaşlanmış hissederken hemen silkinip 'dur daha yapacak çok işim var,o kadar da yaşlı değilim daha' diyorum.
Bazen eksiye bazen artıya yakın duruyorum,'Dur Roma'da ki arkadaşlarınla kahve içmek var daha diyerek.
Sevgi ve saygılarımla
nc
Sayın Altun'un kitaplarını ilk fırsatta temin edip ben de bloğumda yayınlayacağım.
Verdiğiniz linkden sayın Altun'un aynı zamanda hemşerim de olduğunu öğrenmiş oldum ve çok sevindim.
Teşekkürler, sevgiler. Güngör
şairin "beni bu havalar mahvetti" dediği baharın ayartıcı havalarıydı ama beni de bu kasvetli soğuk havalar mahvetti. deniz kenarına inemez oldum. dalgalar kimi fırtınalarda falezleri aşıyor. iyi birşeyler arıyorum, ışıklı ve sıcak; bahara kadar idare edecek enerji. internet ve televizyon gitti. tv neyse de internet büyük eksikliğe dönüşmüş. yüreğiniz kadar sıcak günler tez gelir inşallah. kendinize iyi bakın. sevgiler ve selamlar. güneş.
Bu faydalı tanıtım için teşekkür ederim.İlk fırsatta edineceğim.
Saygılarımla,
Sevgili Mehtap ben sizi sessizce takip ediyorum ve 6. haftanın sonunda 6,5 kg verdim. ancak 6. haftanın sonuna gelmek üzereyim ve sonrasında ne yapacağım bilemedim. programı takip eden arkadaşlar yardım edebilirler mi. Teşekkürler.Ben Sinem bu arada
Bu sene Türkiye de soğuk,
..şubatın yarısı yaz derler.
Dostlukla..
Merhaba Sinem,
aynı soruyu ben de sormuştum mehtap hanım'a, o da şimdiye kadar öğrendiklerimizle devam etmemizi söylemişti. benim okuduğum kadarıyla da daha çok 4.hafta gibi devam etmemiz gerekiyor. ayrıca sonucun çok başarılı,çok sevindim senin adına
Fatma M.
Mehtap,
Nasılsın? Neredesin? Uzun süredir sesini duyamayınca çok merak ettim. Bol enerjili günler dileğyle...
Ebru (ancient)
HERKESE MERHABALAR BEN 1 HAFTADIR TATİLE AİLEMİN YANINA GİTMİŞTİM ORADA İNTERNET YOK CEP TELEFONU İLE ULAŞMAYA ÇALIŞTIM OLMADI SALI GÜNÜ GELİNCE HEMEN BAKTIM YENİ BİR ŞEY GÖREMEYİNCE MERAK ETTİM.İYİSİNİZDİR İNŞALLAH.ANNEMİN YEMEKLERİNE RAĞMEN AYNI KİLODA DÖNDÜM.BİRAZ DAHA İRADEME SAHİP OLURSAM BU İŞ OLACAK.BİR DE BEN BAHARA GİRERKEN DAHA İŞTAHIMA SAHİP OLABİLİYORUM.BU SEFER 60 GÖRÜRÜM İNŞ.DAHA 5 KİLO VAR.HERKESE SEVGİLER
sevgili mehtapcım sen bizi unuttunmu.biz bu blogu sadece diyet için takip etmiyoruz.lütfen cok meşgulsun ama en azından eskiden ki gibibizimle yogun işlerin hakkında bilgilendir.seni merak ediyoruz.havadan yaz,sudan yaz ama lütfen hayatındaki önemsiz şeylerdende olsa yaz.senin paylaşımların bize cok iyi geliyor.espirilerin,yogun iş ortamından bile bahsettiginde seni ben öyle hayal ediyorum.mesela yazıyorsun camın önünde yim,filan okurken bir an seni düşünüyorum,yada siyah giydim,sarı vakko kazagımı giydim deyince seni gözümün önüne getirmek için düşünüp hayalediyorum.şimdi neler yapıyorsun,en azından dadıyla,fedoricoyla anılarını,günlük işlerini hiç paylaşmıyorsun artık,lütfen yaz.seni cok seviyoruz ve ben okumak için can atıyorum inan hergün acınca bakıyorum.mehtap neyazmış.ama senden hiç haber yok.yoksa sıkıldınmı bizden.sevgiyle ve cok mutlu kal.utanarak sana nazlanarak yazıyorum.bizi bırakma.
Yorum Gönder