Mutfak penceresinden disariya bakiyoruz... Bak yapraklar dokulmeye basladilar bile diyorum, belki degisik renklerde toplayip bana getirirsin birkac tane... Burnunu cekiyor.. Hava cok sicak.. Cok nemli.. Cok yapis yapis... Ama ruzgar var.. Gunes gokyuzunde ama, gokyuzu grimsi...
Anne bu mevsimin adi ne diyor.. Bu mevsimin adi Roma diyorum..

4 Mart 2010 Perşembe

MUTFAKTAKI YAKISIKLI (II)


Ben yemek yapmayi bilen erkekleri severim... “Mutfaktaki yakisikli (I) " yazimdan belki hatirlarsiniz… Akilli, yaptigi isi iyi yapan, esprili, arastirmaci, kolay begenmeyen, cabucak boyun egmeyen, insana dikte ettirilen aptal toplum kurallarina kolay kolay evet demeyen erkekleri sevdigim gibi, yemek yapmayi bilenleri de seviyorum…
Yazmistim,
“Yemek yapan cok erkek taniyorum.. Evlerine yemege cagrildigimizda, butun yemekleri pisiren esleri var arkadaslarimin.. Ama benim dedigim baska bir sey.. Yani sarimsagi, kekigi, domatesi birbirine karistirinca, “harika makarna sosu” yaptigina inanan, baligi aliminyum kagida koyup firina verince, deniz urunleri uzmani kesilen, mangal basinda oturdugunda butun yemegi kendi hazirlamis kabul eden, hasbel kader ac kalmamayi, sizi de ac birakmamayi basaran erkekler degil soz ettiklerim.. Hele arkalarindan yemek pisirdikleri mutfaga, ancak itfaiye yardimi ile girebileceginiz, hijyen karsitlari hic degil..
Benim dedigim bir fotograf.. Alisveris torbalarini yere koymayan, ise baslamadan once giysilerinin kollarini sivayan, komik degil, “cool” mutfak onlugu kullanan, ickisi her neyse tezgahin uzerinde, guzel bir muzik acik, keyif yaparak yemek pisiren, neyin neye yakisacagini bilen, bir yemek plani yapabilen, makarnayi soguk sudan gecirmeyen, salatayi iyi yikayan, guzel sofralar kurmayi bilen, pecetenin rengini masa ortusune uygun secen, masaya samdan degil, mum koyan, ekmegi ince ince dilimleyen, tabak canak almayi bilen, peynir isimlerini sayabilen, salata sosunu hazir almayan, alisveris yaparken son kullanma tarihlerine bakan, koylu pazarlarinin adini, yerini bilen, taaa oralara gitmeye usenmeyen bir erkek fotografi benimki.. “

Bugun iste o fotograflardan ikincisinden bahsedecegim... Cenk’ten...

Siz onu zaten taniyorsunuz... Bilkent isletme fakultesi mezunu, San Francisco Universite’sinden MBA derecesi olan bir yakisikli.. Reklamci, senaryo yazari, hani bu adamin bir gunu kac saat acaba diye soracaginiz insanlardan..Bir mutfak tutkunu ayni zamanda...
“Brownies my way”’in yaraticisi, Brava Casa dergisinin Turkiye’deki ilk sayisi icin cikolata-findik dosyasi hazirlamis, NewYork Times gazetesinin Turkiye’deki yemek aliskanliklarini sormak icin aradigi, san Francisco Chronicle’in Bogaz’da San Francisco Menusu ile kapak yaptigi bir yemek pisirme sevdalisi...

Secmeyi, arastirmayi, danismayi, denemeyi, tekrar tekrar denemeyi bilen, “salata bile yapilacak olsa markete gidip herseyi alip eve getirme fasli olmaz bizim evde, nane ayri, zeytin ayri yerden alinir, hersey taze olmalidir” diyen, secici ve cok ama cok alcakgonullu, kalitesi cok yuksek bir insan...

Hurriyet gazetesi ondan, "okuyun hastasi olacaksiniz" diye bahsediyor, hem ingilizce hem turkce cikarttigi blogunu 1 ayda 300-400 bin kisi okuyor, sadece yemek yapmiyor, alisveris icin pazarlar kesfediyor, olculer veriyor, fotograflarini kendi cekiyor ve olaganustu guzel servis yapiyor pisirdiklerini... Cunku sadece pisirmeyi degil, ikram etmeyi, yedirmeyi, tattirmayi da seviyor...

Tabii ki anladiniz... Sozunu ettigim mutfaktaki yakisikli Cenk, Cafe Fernando’dan baskasi degil...Blogu Saveur Dergisi Blog Odullerine “En iyi yemek odakli seyahat blogu” kategorisinde aday gosteriliyor ve o bunu bize hani neredeyse utanarak soyluyor...

Ben Cenk’i butun iyi ozellikleri yaninda insan olarak ta seviyorum... Alcak gonullulugu, soguk olmayan mesafeli ve efendi durusu, arastirmaci kisiligi ile cok benim tarzim bir insan...

Bu odulu alir mi bilmem... Amatoru oldugu bir dunyanin cok unluleri ile yarisacak... Sonuc ne olursa olsun, aday gosterilmesi bile heyecan verici... Ama bence biz hepimiz ona destek olalim diyorum... Turkiye, guzel seylerle de anilsin, kaliteli ve nitelikli insanlarin da adi gecsin gazetelerde ya da internette...

Oyle degil mi?
PS: Cenk'in blogunda derginin linki var, oradan oy verebilirsiniz...

5 Mart 2010'Roma

20 yorum:

Derinden dedi ki...

Yazılarınızı takip eden birisi olarak malesef grubunuza giremedim çünkü kayıtlar kapanmış. Neyse yinede ben sizi yakından takip ediyorum ve sizi kıskandığımıda kendi bloğumda paylaştım. Bilginize.

Delfina ; dedi ki...

Mehtapcım,Cenk'in yazısını okuduktan sonra oy vermeyi unuttum,senin yazın hatırlatma oldu çok iyi oldu,dün gittim oyumu verdim.Onca yabancı resmin arasında Cenk'in şahane tanıtım resmiyle gurur duydum,şansı bol olsun...

Adsız dedi ki...

Sevgili Mehtap,

Yazını okurken, kendimin mutfak ile ilişkilerini gözden geçirmedim desem yalan.

Her ne kadar Bolu'dan kekik alacağım diye Ankara'ya uçakla gitmek yerine Nilüfer otobüslerini seçsem de; önceki gün kestanelerini öven satıcıya "Biliyorum biliyorum ne kadar güzel olduklarını, 20 yıldır sizden alıyorum kestaneleri." desem de; rahmetli annemden öğrendiğim patlıcan turşusunu yaparken kerevizlerini resim gibi sarsam da...

Galiba ben, senin mutfakta görmek istediğin erkek değilim. Cenk hiç değilim.

Öyle olsa Cafe Fernando adlı bir bloğum olur,"Saveur Dergisi Blog Ödüllerine “En iyi yemek odaklı seyahat bloğu” kategorisine aday gosterilirdim.

Fatih Mika

ALEV dedi ki...

Mehtapcım
Senin anlatımınla da Cenki tanımak ne güzel. Kıskandığım ve bayıldığım bir adamdır kendileri.Sevgiler.

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Ülkemizin tanıtılması için bu tür
karizmatik,bilgili gençlerimizin artmasını diliyorum sevgili Mehtap!

gamze ilerchi dedi ki...

Cenk'i bize tanıştırdığın,farkındalılığına neden olduğun için güzel kalbine teşekkür ediyorum.Ne kadar gurur verici değil mi bir Türk'ün bu kulvarda güzel sonuca bu kadar yaklaşmış olması.Oyumu dün kullanmıştım,yorumu bugün yazmak kısmet oldu sana.

Mehtap Pasin Gualano dedi ki...

Sevgili dalgasesleri, kayitlar kapanali 1 yil oldu saniyorum... Yine de hosgeldiniz...

Mehtap Pasin Gualano dedi ki...

Sevgili delfina'cigim..
Bence de Cenk, oldugu heryerde fark yaratacak insanlardan... Umarim kazanir..Kazanmasa da sirti yere gelmez... Onun icin diyorum, elimizden geleni yapalim bence...

Mehtap Pasin Gualano dedi ki...

Sevgili Fatih,

Biliyorum ben simdi, "aaa askolsun Fatih, sen de cok yakisikli bir erkeksin, cok iyi yemek yaparsin, o yemeklere koyacagin biberleri, baharatlari saksilarda yetistirirsin, Vittorio pazarindan baliklar, bana getirmek icin ayvalar, recel yapmak icin turunclar bulup alirsin, cok guzel marine edilmis sardalyalar hazirlarsin, hatta bana dolma sarmayi ogretmek uzere verilmis bir sozun de vardir" diyeyim istiyorsun...

Tabi ki adin Cenk degil, Cafe fernando isimli bir blogun da yok ama ben "mutfaktaki yakisikli III icin seni aday listelerimin icine yazmistim bile...

haberin olsun...

Mehtap Pasin Gualano dedi ki...

Sevgili Alev, Cenk kendinden cok az bahseden bir insan degil mi? Oysa anlatacak cok seyi olan insanlardan...

Mehtap Pasin Gualano dedi ki...

Sevgili Jivago,
ben de aynen oyle diliyorum...

Mehtap Pasin Gualano dedi ki...

Sevgili Gamze'cigim,
Bence de kazanmayi hak eden bir blogu var Cenk'in...
kazanmasa da, ne yapalim, cani sag olsun diyecegiz...

Adsız dedi ki...

Boyle yarismalarda once ulke birincisi secilir sonra digerleriyle yarisir.Cafe Frenando'da bu ulkenin birincisi.Isini cok iyi yapan istedigi yere mutlaka gelir.Ya bu sefer olur ya da bir dahakine
Turkiye birincisi Cafe Fernando'ya TEBRIKLER ve BOL SANS.

Gulcin

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Sizin ve nezdinizde çilekeş bütün
kadınlarımızın,anlarımızın
"Kadınlar Günü"nü kutlarım.

Sevgi ve saygılarımla

Eda dedi ki...

Annemle beraber Cafe Fernando'yu oldukça beğenerek takip ediyoruz. :) O ne güzel yemek sunumudur, ne güzel fotoğraflardır öyle :):)
Kesinlikle destekliyoruz!
^^

Yemeksever dedi ki...

Cenk icin oy attim. Saveur'un uyelik kaydinda eposta yoluyla onay yoktu. Kolay oldu.

Mehtap hanim, yeni kiz bebeginiz oldu sandim. Oglunuzun bebeklik resmi kiz cocuklarini yaya birakacak kadar guzel. Masallah.

karpuzzz... dedi ki...

1)(öncelikle bu bir yorum değil onu belirtmek isterim yani yayınlarsınız yayınlamazsınız bilmiyorum bence yayanlamasanız daha bile güzel olabilir sanki) tamam cenk süper bir adammış, yaptığı yemekler yanında işinde de çok başarılı görünüyormuş falan filan... ki ben cenk'ide sizin yazınızla tanımış biriyim...ama benim meselem başka...şu bir sene önce kayıtları kapanan meseleden... hem hayatımda hiç önemli değilmiş gibi görünürken hem bütün hayatımı etkisi altına alan meseleden... ne yapacağımı bilmiyorum yani aslında biliyorum da bilmiyorum...kafam karışık biraz galiba...yani siz demişsiniz ya yazınızın birinde yağ hücreleri hariç hiç bir boşluğu yemek doldurmaz diye ben bunu bile bile hayatımdaki boşlukları yemekle doldurmaya çalışıyorum... kimseye fark ettirmiyorum ama kendime öyle eziyet ediyorum ki, canım hiç istemesede yiyerek...bu sorunu yalnız çözemeyeceğimi düşünüyorum ki mevzu kilo vermek değil... çünkü daha önce verdim, geri aldım, yine verdim yine aldım...ama kendim, ama birilerinden yardım alarak...sorunun kalıcılık olacağını biliyorum... çünkü geçen yıl bu ayda şu andakinden neredeyse 20-25 kilo daha zayıf olduğumu da biliyorum...herşeyin yanında hayatımın geri kalanına böyle devam etmek istemediğimi de biliyorum...(madem bu kadar çok şey biliyorsun neden bişey yapmıyorsun diyebilirsiniz) sanırım bildiğim şeylerden biri de bir kez daha başladığım yere dönmeyi kaldıramayacağım...

karpuzzz... dedi ki...

2)sorunumun biride diyetisyen güvensizliği... ve bu iş karşıdakine güvenmeden yapılamıyor maalesef...(bence en azından)gecenin bu saatinde neden bunları size yazıyorum ve zamanınızı alıyorum onu hiç bilmiyorum işte...(benimde bilmediğim bişeyler varmış... vay be:))) çoğu başarı hikayesinni gönderiyor ya size... belki arasında bir tanede başarısızlık hikayesi olsun istemişimdir...ya da ne kadar güzel bişey yaptığınızı, birilerinin hayatını bu şekilde değiştirmenin ne kadar güzel olduğunu bir de benden duyun istemişimdir... siz sanki bilmiyormuş gibi... olsun bir de ben söyledim işte...mehtap hanım...tarzınıza hayran oldum...sadece mesleğinize yada sağlıklı yeme olayına değil...hayata bakışınıza, çalışkanlığınıza,buradan bile iyi anne olduğunuzu düşünme sebebime...30 yaşında, 120 kiloya yakın genç(!) bir kız olarak hayata dair ne yapabilirim düşünüyorum sıkça bugünlerde... ama diğer yapacaklarım sanki kilo verme olayına bağlı gibi...yani öyle bir şart yok ama ben farkında bile olmadan bağlıyorum sanırım...böylece benim yarınlar hiç gelmiyor...her konuda üstelik...ki kendini ifade sorunu olmayan, kafasıda normal bir insan seviyesinde basan bir tip olarak (ukalalık olarak değerlendirilmesin lütfen bu) şişman olamnın hayatımı kısıtladığını, insanların kafasındaki ilk izlenimimi kötü etkilediğini de düşünüyorum... ama neden inat ediyorum, neyin hıncını çıkartmaya çalışıyorum bilmiyorum...çok uzun,çok karışık ve daldan dala oldu sanırım,kusura bakmayın lütfen...

karpuzzz... dedi ki...

3) bu arada söylemeden geçemeyeceğim... bu kadar kiloya, obezliğe rağmen, garip bir şekilde sizin bloğu bulma sebebim bu değil...:)) sizin bloğu başka bir şey ararken bozkırda pikniğe gittiğinizi anlattığınız yazınızla keşfettim...artık orada yaşamasamda bozkırlıyım ben...ne tesadüf...ne hoş bir tesadüf... sevgiler...

Mehtap Pasin Gualano dedi ki...

Sevgili Gulcin, evet bence de CafeFernando bu ulkenin birincisi... Gerisini gorecegiz birlikte...

Tesekkurler Jivago...

Sevgili Eda, ben de Cenk'in sectigi tabak canagi, ve yemek fotograflarini pisirdiklerinden bile daha cok begeniyorum...

Sevgili Bozkir'li Karpuzzzzz.... Once bu umudu kirik tonu kaldiralim bence... Demek ki sorun vermekte degil, korumakta... Demek ki degismemis aliskanliklar var, zayiflarken birakiliyor sonra geri donuluyor... Bence siz programa baslayin, yavas yavas... Gerisi gelir...