Mutfak penceresinden disariya bakiyoruz... Bak yapraklar dokulmeye basladilar bile diyorum, belki degisik renklerde toplayip bana getirirsin birkac tane... Burnunu cekiyor.. Hava cok sicak.. Cok nemli.. Cok yapis yapis... Ama ruzgar var.. Gunes gokyuzunde ama, gokyuzu grimsi...
Anne bu mevsimin adi ne diyor.. Bu mevsimin adi Roma diyorum..

22 Şubat 2010 Pazartesi

SEN VARSAN HERSEY TAMAM...

Bugun kahvaltimizi disarida yapalim diyor babaanne... Emir buyuk yerden... Disarda yapiyoruz... Sonra Federico arkadaslari ile karsilasiyor parkta... Babaanneyle baba kahve keyfi yapiyorlar, dik basli Turk gelini cekistiriyorlar belki, biz oglumla ver arkadaslariyla saklambac oynuyoruz...

.
Yuksek topuklarin uzerinde kosturmaktan yorulup bankin uzerine oturuyorum... Ben cocuklarin fotograflarini cekiyorum, Federico'da benim...

Dusunceler ucuyor biryerlere oyle oturup saklambac oyununu izlerken...

Daha neredeyse 5 hafta surem var hazirlanmak icin… Gerekenleri alacagim, sacima basima ellerime tirnaklarima ceki duzen verecegim... ilk karsilasmamizda beni begensin, hosuna gideyim istiyorum... Ben onu nasl gelirse gelsin sevmeye hazirim nasil olsa...

Gece bu duyguyla yataga yatiyorum...

Sonra birden uyaniyorum uykudan... Bir gariplik var, cok iyi degilim, uyumayi denesem, yok ben hic iyi degilim, Antonio benim kalbim cok garip atiyor, yok heyecandan degil, beni hastaneye gotur diyorum...

Odamin penceresinden yemyesil bir bahce gorunuyor... Roma’nin iyi kliniklerinden birindeyim...

Elimin uzerinde bir igne, yanimda bir monitorde acele acele carpan bir kalbin atislari duyuluyor...Sakin ol, daha hazir degilsindir, lutfen sakin ol diyorum, yavasliyor kalp atislari, sonra tekrar hizlaniyor... Calismaya devam etmeseydim keske diyorum, onca hasta, onca insan, ben belki de ona zarar vermisimdir diyorum, ya ona bir sey olursa diyorum...

Odaya gelip gidiyorlar... Ben hep disariya bakiyorum... Endiselenmeyin diyorlar, endiseleniyorum...

Annemle babam cok uzaklardalar... Amerika’ya Gulcin’in aceleci ogluna hos geldine gitmisler apar topar... Yanimda olsunlar istiyorum... Annem elimi tutsun istiyorum, bana o “korkma” desin istiyorum... “Korkuyorum”...

Benim doktorumla beraber 3 doktor giriyorlar odaya... Sizi daha fazla bu durumda tutamayiz, artik ameliyat zamani geldi diyorlar... Agliyorum... Hazir degildir daha diyorum... Hazir diyorlar...

Hazirliklar hizlaniyor... Beni guzel gorsun istiyorum... Alelacele bir ruj suruyorum dudaklarima, ameliyathane hemsiresinin hemen silecegini bilerek...

“Doktor hanim, ask olsun niye agliyorsunuz, siz boyle yaparsaniz, baskalari ne yapsin” diyor anestezist...
.
Annemi cagirin diyorum... Icimden kendime cok kiziyorum... Bu dunyada annesi yaninda olmadan buyuyen, evlenen, hayati tanimak zorunda kalan onca kinasiz kuzu varken, ben bu kadar goz yasi dokmekte haksizmisim gibi geliyor... Gelecekler elbette, hemen degil, bugun degil ama gelecekler nasilsa...

Nasilsiniz diyor anestezist, cok iyiyim diyorum... Karanlik cokuyor....

Bu nasil bir karanlik, ben karanliktan hic hoslanmam, cabuk acin isiklari diye bagirmak istiyorum sesim cikmiyor...

Annemin sesini duyuyorum... “Aaaaa, vallahi de billahi de gelmisler” diyorum... Annem elini basima koyuyor... Nasil girdi acaba ameliyathaneye diye geciyor icimden...

Eli yumusacik, onun parfumu “Tresor” kokuyor... “Mehtap’cim... Nefes al” diyor... Aliyorum... “Daha derin nefes al” diyor... Daha derin nefes aliyorum... “Gozlerini ac lutfen, hadi ne olur ac gozlerini” diyor, gozlerimi aciyorum...




Gozlerimi aciyorum, bana niye airway taktiniz ne oluyor demeye kalmadan, doktorum, “cok korkuttun bizi” diyor... Bebegim nasil, saglikli mi, iyi mi, annem nerde, Antonio nerde diyorum, Dunya tatlisi, saglikli bir bebek geldi, anlatacagiz hepsini diyor..


Kendimi cok yorgun hissediyorum ama cok mutluyum, bebegim saglikli, Antonio, annem , babam buradalar, hersey umdugumdan da kolay oldu diyorum...

Bu benim versiyonum... Doktorum iki gun sonra yatagimin yanina oturup anlatiyor...

Ameliyat sirasinda beklenmedik bir kanama gelisiyor... Ortalik panikleyince Antonio fenalasiyor, onu hemen disariya cikartiyorlar...



Kanamayla beraber, bir de solunum problemi yasiyorum... Gozlerimi acar acmaz, bebegimin Apgar indexi kac diye soruyorum, 8 diyorlar, kacinci dakikada 8’di diyorum... Bizi bayagi sinava cektin diyor gulerek... Bir de seni annenin ameliyathanede olmadigina inandirmak biraz zor oldu...



Ordaydi diyorum, sen gormemissindir... Ordaydi biliyorum, parfumunu bile duydum.... Annem Mehtap'in dogumuna yetismek kismet olmadi dediginde hep, ordaydin anne, gozumle gordum ordaydin diyorum...

10 yil once bugun... Gunesin altinda, parktaki bankin uzerinde oturup o gunu dusunurken, yuregimde hala ayni tazelikte buluyorum herseyi...

Federico basi dizimin uzerinde, “hayat bir nehir gibi akiyor degil mi anne” diyor... Babasiyla beraber guluyoruz...

Hayatim ondan once ve sonra diye ikiye ayriliyor ve beni ona ulastiran herseye, binlerce kere, hergun, her aldigim solukta sukrediyorum...

22 Subat 2010’Roma

30 yorum:

Unknown dedi ki...

nice yıllara Allah yoklukluklarını göstermesin

matilda dedi ki...

ne kadar güzel, içten bir yazı.. okurken gözlerim doldu.

parka dedi ki...

Sen çok özel bir kadınsın.
Ve ben başka bir hayatımızda seninle olmayı, seninle başlamayı isterdim. Tüm acılardan önce, tüm yaralarımızdan, bizi esir eden, bizi ezen tüm bizden uzaklardan önce.
Sana bakıyorum şimdi, tıpkı o olmak istediğim hayata bakar gibi.

kara kitap dedi ki...

mutlu,nice sağlıklı yıllara.her doğum öyküsü belki de bir roman olur.anne sadece hislerini yazsa sayfalar dolar.siz de çok güzel anlatmışsınız.

Çiğdem Atabey dedi ki...

Mehtapcım doğumda bile kontrolü elden bırakmıyorsun ya, ne diyim ben sana.. :)))) Allah çocuğunla, eşinle, tüm sevdiklerinle huzur dolu bir hayat yaşatsın, Federico'nun o gülen gözlerini öp hepimiz için.. :)
kucaklıyorum...

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Mehtapcığım,
On yıl sonra da aynı tazelikte duyacak yüreğin!
Nice senelere, birlikte, mutlulukla, sağlıkla...
:))

Adsız dedi ki...

çok güzel bir yazı.Allah oğlunuzu size çok bağışlasın,hep güzel günlerini göstersin inşallah.nalan

Aysultan... dedi ki...

Alah hep beraber olmayı nasip etsin size:)
sevgliler ve nice mutlu yaşlara...

Filiz dedi ki...

gerçek,güzel anne; iyi ki anne olmuşsun,nice nice yıllara...

Zamandan Sızan dedi ki...

Beni bu ardı ardına çok derin kullandığın kelimeler topluluğu çok hırpalıyor Mehtap.

Ada Deniz dedi ki...

ne güzel anlatmışsın bu özel anı. Çocuğunuzla uzun bir ömür dilerim

Ebru dedi ki...

Gözlerim doldu da ne demek........Kelimler yetersiz bende yaşattığın duygulara Mehtapçığım.
Sağlıklı uzun bir ömür diliyorum ailenle...
Sevgiyle...

Ebru (ancient)

Fatma dedi ki...

Ne güzel anlatmışsınız duygularınızı, yumuşacık, samimi bir dil. Sakin sakin akan bir su gibi akıyor kelimeler.

Brajeshwari dedi ki...

10 yıl sonra o güne seninle gitmek harika oldu. Hep böyle mucizevi anlar yaşayın dilerim...Nice 10'lara...

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...

:)
en güzel günlerini görmen dileklerimle...


*
ay yıldızlı ! yüzüğün asaleti yedi Cihan da yok !

Adsız dedi ki...

güzelliklerle dolu, eşit, özgür ve kardeş bir dünyada büyüsün ve yüzü hep gülsün, seninkini de güldürsün inşallah. ikinize de kocaman sevgiler. güneş...

Adsız dedi ki...

Sizin yazilariniz oyle isitiyor ki insanin icini. Hem hayatta paralellikler oldugundan, hem de anlatiminizin kuvvetli olusundan. Iyi haftalar ve sevgiler,

Beste

Adsız dedi ki...

evet sen varsan herşey tamam... bi o kadarda sen yoksan herşey anlamsız...sizi seviyorum mehtap hn. oğlunuzu ve sizi öpüyorum çok güzel ve duygu yüklü bi yazı olmuş türkiye-müge

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Candan kutluyorum,nice uzun yıllara
sağlıkla birlikte..

Sevgilerimle,

:)den dedi ki...

Gözlerim dolarak okudum. Böyle bir deneyimi yaşamama rağmen! Annenizin parfüm kokusunu bile aldım.
O kadar yüreğime dokundu, yüreğinizden akan sözcükler...
Çok ama çok güzel bir yazı.
Sevgiler...

gamze ilerchi dedi ki...

Hıçkırık takıldı boğazıma...Duyguların elle tutulur kıvamda,sevgiyle,sevdiklerinle ve sevenlerinle kal sevgili Mehtapçığım.Nice sağlıklı mutlu yıllar dilerim Frederico'ya da...

özlem felah dedi ki...

çoook mutlu, çooookkk huzurlu, çoookkk sevgiyle yaşasın dilerim bu güzel kadının güzel oğlu

Ferat dedi ki...

Sevgili Mehtap
Her zamanki gibi duygu yuklu ve icten yazmissin. Allah oglunu hep mutlu gormeni nasip etsin.
Hakikaten hayat cocuk oncesi ve cocuk sonrasi diye ikiye ayriliyor.
Butun zorluklarina ragmen insan hicbir zaman keske cocuklar olmasaydi demiyor, diyemezde.
Sevgiler..

ikizlerimbenim dedi ki...

yazınız ve diğer yazılarınız hep damağımda tad bırakıyor, o an ve hala da hissettiğiniz oğlunuza kavuşma anına dair duygularınızı ne güzel anlatmışsınız..Allah hiç bir zaman sizi onsuz, oğlunuzu da sizsiz bırakmasın, kocaman öpücükler!!

sevim dedi ki...

limehtap hanım benimde büyük oğlum 22 şubat 1996 doğumlu benim oğlum bu sene 14 oldu.evlatlarımızla nice sağlıklı yıllara.Ayrıca anlatımınız bir harika.Sevgilerle

Terazi dedi ki...

Nice nice sağlık ve mutluluk dolu yıllar diliyorum Mehtap, Allah acılarını göstermesin...

Özellikle "anne olurken, yanında anneyi istemek, hissetmek" bölümünü döndüm döndüm okudum... Söz bulamıyorum içimde kopanları anlatmaya. Kaleminize sağlık, Mehtap!

melda dedi ki...

gözlerim doldu okurken. allah bağışlasın oğlunuzu..

Selhan dedi ki...

Biraz gec de olsa dogum gunu kutlu olsun Federico'nun!

Sevgiler,
Selhan

mng dedi ki...

Ne güzel bir yaziydi, ne güzel bir yürek.. Hep birlikte nice uzun, mutlu yillara ins.
Almanya´dan, sizi uzun süredir takip eden, sessiz bir dosttan sevgiler
Mng

Figen dedi ki...

Çok ama çok özel bir yazı benim için. Yaşayabildikleriniz ve hissedebildikleriniz için ne mutlu size diyorum. Sanırım ifade edilemez denileni ifade edebilme yetisi ile bu âleme gelmişsiniz. Gözlerim dolmadı benim, düpedüz ağladım işte... Sağlıkla, sevgiyle, huzurla kalın...