Pazara gidiyoruz babamla.. Yanina takiliyorum.. Aslinda kalabaligi da, cok fazla dolasmayi da sevmiyorum..
Babamsa tam tersi..Once butun pazari dolasiyor, sonra alisverisi yapiyor.. Tezgahlardan birinin onunde duruyoruz..
“Nasilsin Osman Efendi ?“diye soruyor babam pazarciya.. "Iyiyim, hosgeldin ne vereyim bugun" diye soruyor Osman Efendi, bana bir mandalina uzatarak.. Mandalinayi aliyorum.. “Kese kagidi versene len” diye sesleniyor terazinin arkasinda duran cocuga..
Aaaaaa… Bu Mehmet,.. Bizim okuldan.. Tembelligi dillere destan, essek kafali Mehmet..
Hic bana dogru bakmiyor, gorulmek istemedigi besbelli.. Ben de babamin paltosunun arkasina saklaniyorum, gorulmek istemeyenleri karsimda dursalar da gormeme huyumu muhtemelen o gun kazaniyorum..
Sonra Mehmet’in bir oykusu oluyor.. Tembelliginin, hep dugmesi kopuk, onlugunun onunde sallanan yakasinin, tozdan topraktan griye donmus onlugunun, kesilmemis tirnaklarinin sebepleri seriliyor onume ben sordukca babama.. Mehmet’in esek kulaklari gitgide kisaliyor gozumde.. Cocuk kulagina donuyor.. Hayata sansiz baslayan bir kinasiz kuzunun kulaklarina donusuyor hatta..
Okulda da hic yuzume bakmiyor Mehmet.. Cogunlukla cekilmekten kizarmis kulagini kapatmak icin kafasina taktigi soluk mavi bereyle, etrafini saran dunyayi da ortuyor, hizla geldigi okuldan, ayni hizla cikip gidiyor..
Bayramlari cok seviyorum ben.. Saclarim hep kisa.. Bacaklarim cop gibi.. Cirkin bir cocugum zaten.. Benden buyuk cocuklarla ayni sinifta oldugum icin, ufak tefekligim daha da belli oluyor.. Annemi elestiriyor arkadaslari “cok zayif sekerim bu cocuk ne bu boyle” diye.. Cok paralar verilip, istahim acilsin diye ari sutu getirtiliyor Ankara’dan.. Istahim acilmiyor.. Oglan cocuklarina benziyorum..
Ablami kiskanip, illaki isterim diye tutturdugum fistolu kurdele kafamin ustunde, oglan cocugu suratima hic uymuyor. Tepemdeki iki tel saci fiskiye gibi yapip, kurdeleyi siyah tokalarla zorla tutturuyor annem.. Bazen siir okuyorum, elimi kolumu acarak, bayrak diyince bayragi, yurek diyince yuregimi gostererek bayramlarda..
Sabah bizi siraya sokmaya calisiyor ogretmenler.. Ogretmenler de, okulun muduru de sert insanlar.. Tirnaklar, ayakkabilar kontrol ediliyor.. Sumukleri akanlar, banyoya gonderiliyor..
Benim cebimde 25 kurus var.. Bugun dondurma cikiyor ilk kez.. Agzimizin icinde ilitarak yememize izin var tek top dondurmayi..
Sonra birden buyuk siniflardan birinde bir dalgalanma oluyor.. O tarafa dogru bakiyoruz.. Mehmet’in eli yine kulaginda.. Ogretmeni bas bas bagiriyor.. “bugun de kopuk yakayla gelinir mi essek kafali oglum, sen adam olmayacaksin, gir cabuk sinifa” diye..
Mehmet essek kafali degil.. Adam olmayacagi daha belli degil.. Yakasi kopuksa, bu sadece onun sucu degil.. Onun bayram torenine gelmemesi hic mumkun degil..
Siradan kosarak cikiyorum.. Bir cocuk ne kadar bagirabilirse o kadar bagiriyorum.. “Bugun onun da bayrami, anladin mi, bugun onun da bayrami”.. Kafamdaki kurdeleyi cikarip, ustundeki siyah tokayi uzatiyorum yuzume hiddetle bakan ogretmenine.. “bak bununla tuttur yakasini, bugun onun da bayrami”..
Sonraki gunler bilinen seyler oluyor.. Annemle babam okula cagiriliyorlar.. Sonra beni daha iyi terbiye etmeye ugrasiyorlar.. Bu konuda ellerinden geleni yapiyorlar.. Buyudukce, ben de kendimi daha iyi terbiye ediyorum.. Susmayi ogreniyorum..
Ataturk’u onun ilkelerine cok bagli babamdan, kurtulus savasi madalyasi olan dedemden ve kendi bildiklerimden oturu cok seviyorum..
Lider kavramina en cok uyan lider..
Bir onder..
Bu bayrami butun cocuklara armagan etti biliyorum ..
Hepinize.. Fistolu kurdeleriyle, guzel giysileriyle, belediye baskanlarinin, cumhurbaskanlarinin koltularina oturacaklara da; esek kafali, soluk giysili, kinasiz kuzulara da.. Hic ayirt etmedi
Cumhuriyeti emanet edecegi elleri..
Onun icin sevgili cocuklar..
Bugun nerede olursaniz olun..
Hangi kentte, hangi evde, hangi sokakta yazilmis olursa olsun kaderiniz..
Hangi varsilligin cicegi, hangi yoksullugun dikeni olursaniz olun..
Yasam size acimasiz yuzunu ne kadar erken gostermis olursa olsun..
Ana kucagindan mahrum, baba ocagindan kopartilmis bile olsaniz..
Bir tek kisi bile inanmissa sizin adam olacaginiza, size kendi omrunu adadigi bir seyi emanet etmisse, “adam olma sansiniz” var demektir..
Babamsa tam tersi..Once butun pazari dolasiyor, sonra alisverisi yapiyor.. Tezgahlardan birinin onunde duruyoruz..
“Nasilsin Osman Efendi ?“diye soruyor babam pazarciya.. "Iyiyim, hosgeldin ne vereyim bugun" diye soruyor Osman Efendi, bana bir mandalina uzatarak.. Mandalinayi aliyorum.. “Kese kagidi versene len” diye sesleniyor terazinin arkasinda duran cocuga..
Aaaaaa… Bu Mehmet,.. Bizim okuldan.. Tembelligi dillere destan, essek kafali Mehmet..
Hic bana dogru bakmiyor, gorulmek istemedigi besbelli.. Ben de babamin paltosunun arkasina saklaniyorum, gorulmek istemeyenleri karsimda dursalar da gormeme huyumu muhtemelen o gun kazaniyorum..
Sonra Mehmet’in bir oykusu oluyor.. Tembelliginin, hep dugmesi kopuk, onlugunun onunde sallanan yakasinin, tozdan topraktan griye donmus onlugunun, kesilmemis tirnaklarinin sebepleri seriliyor onume ben sordukca babama.. Mehmet’in esek kulaklari gitgide kisaliyor gozumde.. Cocuk kulagina donuyor.. Hayata sansiz baslayan bir kinasiz kuzunun kulaklarina donusuyor hatta..
Okulda da hic yuzume bakmiyor Mehmet.. Cogunlukla cekilmekten kizarmis kulagini kapatmak icin kafasina taktigi soluk mavi bereyle, etrafini saran dunyayi da ortuyor, hizla geldigi okuldan, ayni hizla cikip gidiyor..
Bayramlari cok seviyorum ben.. Saclarim hep kisa.. Bacaklarim cop gibi.. Cirkin bir cocugum zaten.. Benden buyuk cocuklarla ayni sinifta oldugum icin, ufak tefekligim daha da belli oluyor.. Annemi elestiriyor arkadaslari “cok zayif sekerim bu cocuk ne bu boyle” diye.. Cok paralar verilip, istahim acilsin diye ari sutu getirtiliyor Ankara’dan.. Istahim acilmiyor.. Oglan cocuklarina benziyorum..
Ablami kiskanip, illaki isterim diye tutturdugum fistolu kurdele kafamin ustunde, oglan cocugu suratima hic uymuyor. Tepemdeki iki tel saci fiskiye gibi yapip, kurdeleyi siyah tokalarla zorla tutturuyor annem.. Bazen siir okuyorum, elimi kolumu acarak, bayrak diyince bayragi, yurek diyince yuregimi gostererek bayramlarda..
Sabah bizi siraya sokmaya calisiyor ogretmenler.. Ogretmenler de, okulun muduru de sert insanlar.. Tirnaklar, ayakkabilar kontrol ediliyor.. Sumukleri akanlar, banyoya gonderiliyor..
Benim cebimde 25 kurus var.. Bugun dondurma cikiyor ilk kez.. Agzimizin icinde ilitarak yememize izin var tek top dondurmayi..
Sonra birden buyuk siniflardan birinde bir dalgalanma oluyor.. O tarafa dogru bakiyoruz.. Mehmet’in eli yine kulaginda.. Ogretmeni bas bas bagiriyor.. “bugun de kopuk yakayla gelinir mi essek kafali oglum, sen adam olmayacaksin, gir cabuk sinifa” diye..
Mehmet essek kafali degil.. Adam olmayacagi daha belli degil.. Yakasi kopuksa, bu sadece onun sucu degil.. Onun bayram torenine gelmemesi hic mumkun degil..
Siradan kosarak cikiyorum.. Bir cocuk ne kadar bagirabilirse o kadar bagiriyorum.. “Bugun onun da bayrami, anladin mi, bugun onun da bayrami”.. Kafamdaki kurdeleyi cikarip, ustundeki siyah tokayi uzatiyorum yuzume hiddetle bakan ogretmenine.. “bak bununla tuttur yakasini, bugun onun da bayrami”..
Sonraki gunler bilinen seyler oluyor.. Annemle babam okula cagiriliyorlar.. Sonra beni daha iyi terbiye etmeye ugrasiyorlar.. Bu konuda ellerinden geleni yapiyorlar.. Buyudukce, ben de kendimi daha iyi terbiye ediyorum.. Susmayi ogreniyorum..
Ataturk’u onun ilkelerine cok bagli babamdan, kurtulus savasi madalyasi olan dedemden ve kendi bildiklerimden oturu cok seviyorum..
Lider kavramina en cok uyan lider..
Bir onder..
Bu bayrami butun cocuklara armagan etti biliyorum ..
Hepinize.. Fistolu kurdeleriyle, guzel giysileriyle, belediye baskanlarinin, cumhurbaskanlarinin koltularina oturacaklara da; esek kafali, soluk giysili, kinasiz kuzulara da.. Hic ayirt etmedi
Cumhuriyeti emanet edecegi elleri..
Onun icin sevgili cocuklar..
Bugun nerede olursaniz olun..
Hangi kentte, hangi evde, hangi sokakta yazilmis olursa olsun kaderiniz..
Hangi varsilligin cicegi, hangi yoksullugun dikeni olursaniz olun..
Yasam size acimasiz yuzunu ne kadar erken gostermis olursa olsun..
Ana kucagindan mahrum, baba ocagindan kopartilmis bile olsaniz..
Bir tek kisi bile inanmissa sizin adam olacaginiza, size kendi omrunu adadigi bir seyi emanet etmisse, “adam olma sansiniz” var demektir..
Onun icin butun yuregimle..
Hepinize tek tek inanarak..
Hepinize tek tek guvenerek..
Bu emanete sadik kalacaginiz bilerek
23 Nisan Bayraminizi kutluyorum..
23 Nisan 2009'Roma
44 yorum:
ben de burdan bütün çocukların bayramını kutluyorum,ayrıca çok anlamlı bir yazı olmuş,yüreğinize sağlık....
Harika bir yazı!
Tüm çocukların 23 Nisan'ı kutlu olsun!
Sevgiler
Çiğdem
Yuregine kalemine saglik... Sevgiyle, Nese.
Mehtapcim, güzel ve kocaman yüreginden öpüyorum, yazin o kadar güzeldiki tüylerim diken diken oldu. Hepimizin dilegi bütün dünya cocuklarinin mutlu ve umutlu büyümeleri. Güzel oglununda Cocuk bayrami kutlu olsun. Seni cok seviyorum, sevgiyle kal:)
bende öncelikle tüm Mehmet'lerin
:( VE
Federico'nun anne yazısı kadar sıcak ve anlamlı bayramını kutluyorum.
hayat bayram olsa sözünü okadar çok severim ki, ben bayramları çok severim çünkü.
oysa, ne kadar küçük kaldı bu yazının yanında :(((
cömert duygularına teşekkür ediyorum Mehtap'cığım.
Kutlanacak Nice Bayramlar Diliyorum.....sevgiler.
ne kadar da güzel dile getirmişsiniz bunu :)) tüylerim diken diken oldu okurken cız etti derinde bir yerler... Nice mutlu,özgür,sağlıklı bayramları olsun bu ülkenin ve tüm dünyanın çocuklarının...Zaten çocuklar üzülmesin en çok onlar mutlu olsunlar her zaman :)))
Sevgili Federico,
Gurur duyacağın bir ATATÜRK'e ve MEHTAP gibi bir anneye sahip olduğun için öyle şanslısın ki. (Ortak noktamız benimde gamzelerim var).Yağmurlu bir Ankara gününde seni ve Mehtab'ı sevgiyle kucaklıyorum. Alev in Ankara
Eşit ve özgür bir toplum
Siyasi ve mülteci yürek sevdaları
Arzu dolu sokak naralarına esir bir gençlik
Umut ve düş arasında debelenip duran memleket çocuklarım
Açlık ve Onur
Sofrada kuru tahin ama alın terli
Şimdi anlamındasın işte tenin
Senin bildiğin
Benim bildiğim Mehtap
Yüreğine sağlık
Sevgili Arkadaşım
Saygılarımla
Ahmet
Gözlerim dolu dolu okudum bu nefis satırları. İçimden dedim ki "keşke tüm çocuklar okusa onlara söylediklerini." Sevgiyle öperim senin kocaman güzel yüreğinden...
Yazini okumam bitti...icimden tek bir cumle cikti..."Harika bir yazi!"deyiverdim, yoruma da yazmaliyim dedim kendi kendime...ama aynisi zaten yorumlardan birinde soylenmis...
Fakat yine de soylenmeli...bir kere daha soylenecek olsa da harika bir yazi gercekten.
Tum cocuklarin gelecek vaad ettigini ve adam olabilecekleri potansiyelini her daim akillarinda tutan ailelerin ve ogretmenlerin oldugu bir dunya dileyelim.
Sevgi ve selamlarimla
(not: mehmet simdilerde ne yapiyordur acaba bilir misin, merak ettim de)
Keşke tüm çocuklar ve onlardan önce tüm yetişkinler okuyabilseydi bu yazını.
Kucak dolusu sevgilerimle,
Emel
Siz ne özel bir kadınsınız. Oğlunuz da özel bir insan olacak eminim. DUYGULANDIĞINDA ÇEKİNMDEN AĞLAYABİLEN BİR ADAM OLACAK. İNŞALLAH. AĞLAMAYI UNUTTUK BİZ.Ta oralardan nasıl yapıyorsunuz bunu. Nasıl sızlatıyorsunuz yüreğimizi. Sizinle gurur duyuyorum. Bir KADIN.Gurbetde yaşayan bir Türk kadın. Annenize de babanıza da teşekkürler.Size iyiliklerini vermişler. maalesef hayat herkese adil değil, eşit değil. kızım yatağında sıcacık uyuyor. uyusun tabi, büyüsün. tatlı melek. ya annesine hiç sarılamayan kınalı kuzular ...nasıl bayram yapsın. ama umudetsinler öyle değil mi. umutedmeden nasıl yaşar insan. Umarım hiçbir çocuk aç kalmaz, umarım hiçbir çocuk sevgiye aç kalmaz. SEVGİYLE özlem
sevgili Hilal,Crocus, turkuaz Deniz, ben de sizlere tesekkur ediyorum..
sevgili belgin, federico'ya sana mesaj var diye okudum yazini.. beni nerden taniyor diye sorup durdu..:-))
sevgili NuNu, sen hayati bayrama ceviren bir insansin.. En zor zamanlarinda, sana uzulenlere teslli oldun..
sevgili TuBiKKo, galiba hepimize is dusunuyor bir kenarindan.. Bazi cocuklar icin hayat, bizim tahmin edebilecegimizden cok daha zor..
sevgili Flame, federico bugun gercekten cok heyecan duydu.. hele adini okuyunca koskocaman gulumsedi.. Gormeliydin..ne kadar kolay onlari sevindirmek te, uzmek te..
sevgili Kara kalem, bugun ayni seyleri ben de Miros icin yazdiginiz 23 nisan yazisinda sizin icin dusundum.. tesekkur edederim..
sevgili kedi, benim yazdiklarini cok severek okudugum birinden bu satirlari okumak ayrica guzel.. Cok tesekkur ederim..
sevgili Biraz, cok tesekkur ederim.. mehmet'in cok rastlailan bir soyadi var. Onun icin aradigimda bir cok kisi cikiyor karsima.. Ben okuldan sonra onu bir daha hic gormedim.. Hic haber almadim.. dusundugumde, keske cemberi kirip disina cikabilmis olsa derim icimden.. umarim oyle olmustur..
tesekkurler Emel guc veren sozleriniz icin..
sevgili ozlem, guzel sozleriniz icin tesekkurler..hayatin adil olmadigi konusunda cok haklisiniz.. onun icin hep fark yaratmak gerektigine inanirim ben..umut etmeyi de hic birakmam..
Anlattıklarınız Türkiye!
Kurumlar kural koyar sonrada bu kurallara kayıtsız uyum isterler.
Ama evde yemek yokmuş,dayak varmış, okul sonrası çalışırmış,eve sabun dahi lüksmüş kimse bilmek istemez.Gözlerimizi kapatırız tüm bu gerçeklere kolay bir bana ne ile.
Anlattıklarınız tüm çocukluğumda yüreğimi hınçla dolduran olaylardan birtanesi, çocuk yüreğinde kopan fırtınalardan en büyüğü yetişkin dünyasındaki ayrımcılığı gördüğünde başlıyor.
Keşke içi boşaltılmamış bayramlar yaşanabilse..
Ama ben umutluyum, inadına çabalayıp, küçücükte olsa zorlayacağız ki birgün değişsin.
Eşit şartlar verilebilsin çocuklarımıza.
sevgiler
SEVGİLİ MEHTAP BİR DİYET MACERASI VASITASIYLA TANIŞTIK SİZİNLE İYİKİDE TANIŞMISIZ .KOCAMAN SEVGİ DOLU BİR YÜREĞE SAHİP BİR İNSANI TANIMIŞ OLDUK BU VESİLEYLE.
BEN BİR ÖĞRETMENİM SINIFIMDA BUNUN GİBİ ÇOK ÇOCUK VAR İSİMLERİ MEHMET OLMASADA HİKAYELERİ MALESEF AYNI.BAZEN ÖDEV YAPMIYORLAR SORUYORUM NEDEN YAPMADIN YAVRUM DİYE ÖĞRETMENİM AKŞAM GEÇ VAKTA KADAR ÇALIŞTIM EVE GELDİĞİMDE ÇOK YORULMUŞTUM YAPAMADIM DİYOR AĞLAMAKLI BİR SESLE.KELİMELER BOĞAZIMDA DÜĞÜMLENİYOR KIZSAM MI ÜZÜLSEM Mİ BİLEMİYORUM VE SANKİ BİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ YANINDAN AYRILIYORUM.YÜREĞİM PARAMPARÇA OLUYOR.
SONRA KENDİ KENDİME SÖYLENİYORUM; BU ANNE BABALAR NASIL İNSANLAR, EL KADAR YAVRUNUN NE İŞİ VAR SOKAKTA.PARMAK KADAR ÇOCUGUN KAZANDIGINA MI MUHTAÇ MISINIZ? MADEM BAKAMIYORSUNUZ NEDEN DÜNYAYA GETİRİYORSUNUZ ?GİBİ BİR SÜRÜ CEVAPSIZ SORU BEYNİMİ YORUYOR.
SEVGİLİ ÇOCUKLAR SİZ HERŞEYE RAGMEN HAYATA ÖYLE BİR GÜLÜN Kİ ODA SİZE GÜLMEK ZORUNDA KALSIN.SEVGİYLE .TÜM ÇOCUKLARIN 23 NİSAN ÇOCUK BAYRAMINI KUTLUYORUM.
Tadı damağımda okudum, ne güzel yansıtmışsınız duygularınızı, ne içten paylaşmışsınız anılarınızı.
Bu yazınınızla, sizi neden sevdigimi ve ne kadar da yakın hissettigimi bir kez daha anladim.
Paylaşımınız için teşekkürler
iyiki varsiniz
Sevgiler
yuregınızın buyuklugune bır kez daha ınandım...
ben de keske butun cocuklar okuyabılseydı yazınızı dıyorum .emınım ıclerınden bıkacını kurtarmaya yeterdı bu yazı bıle...sevgıler
Ne kadar güzel yazmışsınız.Bu anlattıklarınız büyükler içinde geçerli değil mi.Herzaman daha az şanslı olanların(ne demekse)daha çok ilgi ve özene ihtiyaçları olduğunu düşünürüm.Büronuzu temizleyen hanımın da, size çoy getiren çaycının da kocaman bir gülümseme ve ellerinize sağlıka hakları var.Tabiki çocukların çok daha fazla.Sevgiler.
Meltem
siz sadece doktor, diyetisyen degil ayni zamanda tam bir gonul insani ve muthis bir yazarsiniz.
Ne mutlu Frederico'ya sizin gibi ornek bir annesi var....
Okurken etkilendim. Yürekten ve sevgi dolu bir yazı... Net ve sakin bir anlatımla... Kalemine ve yüreğine sağlık Sevgili Mehtap...
Bütün çocuklarımızın eşit,mutlu ve umutlu olarak büyümelerini temenni ediyorum.
Sevgiler...
o kadar içten, o kadar senden ve içindeki hayattan ki bu nedenle belki de okuduktan sonra yüreklerde bıraktığı hüzünlü tad...
sağolasın bu harika yazı için...
berşimdiki çocukları gençleri biraz terbiyesiz buluyorlar ya hani hiç katılmıyorum..şimdiki birey olmayı öğrenen çocuklarımız Anayasal haklarını da biliyorlar yanlışı da doğruyu da ve de susmanın erdem olmadığını!! biz bedeller ödeyerek öğrendik..bugünlerde yaşananlar buna kanıt değil mi? Hayatını eğitime baş koymuş insanlara eziyet ediyorlar..biz hala susuyoruz!evet eğitim sisteminde sıkıntılar çok ama bu sadece eğitim merkezlerinin ve hocaların sorunu değil ki hepimizin..ne denli kolaycıyız yıkınca sorumluluğu birinin üstüne sadece kıyasıya eleştiriyoruz..sistemi eleştirmekten yapıcı bir taş koymuyoruz..konu uzar gider..bugün manşetlerde şu başlık vardı Mehtap Kıvırdıkları (ne demekse) için törenin iptal olduğu…İptal edilen gösterileri yapan çocuklarımızın yaşı belli..Ama kadın olmayacak mıydı? nasılsa diye bir ülkenin insanlarıyla beraber yaşamak ağrıma gidiyor..Hala www.add.org.tr/ üyesi bu ülkede 200 binlerde kocaman 70 milyonluk bir ülkede.Nerede durduğumuzu göstermekten, korkamamak gerek susmamak gerek..
Sevgili Mehtap,
Bizim burada yüreklerimiz dondu artık. Hergün öyle şeyler duyup görüyoruz ki, sıradanlaşmaya başlıyor bir süre sonra. Siteden kızımı spora veya gezmeye, sinemaya götürmek için çıkarken evlere servis yapan onunla yaşıt market çırağı çocukları gördükçe başımı sessizce öne eğiyorum. Bazıları için elimizden geleni yapıyoruz ama hangisine yetişebilirsiniz ki? Anne babaları gerçekten bakamayacaksa, sevgi veremeyecekse ve bunu umursamayacaksa,hatta kendine de baktıracaksa bu çocukların sayısı doğal olarak gün geçtikce artacak. Umarım bir kısmı büyüdükçe başarılı olur ve kendileri gibi jenersayonlar üretmeyi sürdürmezler. Yazınız gerçekten içime dokundu. Sevgiler
ne kadar güzel ve anlamlı bir yazı her çocuğun bayramı resimler çok etkileyici yüreğinize sağlık.
bende sınıfa kayıt oluyorum sıkı takipçinizim bundan sonra sevgiler
gerçekten çok güzel bir yazı, okurken duygulanmamak mümkün değil, öyle içten yazıyorsunuz ki sanki karşılıklı konuşuyormuş gibi hissediyorum sizi okurken, benim diyetle ilgili yazmak istediğim şeyler var size ama bu yazıya mı yorum bırakmam gerek yoksa bir öncekine mi, yazımın bu konuyla alakası olmayacak çünkü ama siz en son yazıya bırakın yorumlarınızı demişsiniz, üff farkındayım çok uzattım:( cvp verirseniz sevinirim.
sevgili Mehtap,
yine yaptın yapacağını demi, binlerce kilometre öteden sadece bedenlerimize değil, ruhlarımıza da dokundun, yüreklerimizin de yağlarını erittin.
Bütün çocukların çocukluklarını yaşayabileceği bir dünya diliyorum,
Sevgiyle kalın
Canan
sevgili Mehtap dün okulda 23 nisan telşından ara öğünleri atlamak zorunda kaldım daha doğrusu törende görevli oldugum içim yiyemedim. havada biraz sıcaktı tabi güneşte etkiledi biraz.eve geldim elim ayağım dökülüyor başım dönüyor kedimi çok halsiz hissediyorum eşim bir dilim kek getirdi yiyince gözümün önü acıldı ama bu olaydan şunu anladım ara öğünleri asla atlamamalıyız.kendime geldiğimde yediğim kekin pişmanığını yaşadım ama artık yemiştim bir kere .tabi telafi etmeye çalıştım akşam yeme listemden bir dilim ekmeği çıkartarak.sebce telafi olmuşmudur ?kendimi suçlu hissediyorum.
sevgiler
sevgili mehtap ne diyebilirimki mükemmel bir yazı olmuş .. o mehmetlerden sokakta o kadar cokki onları suclamadan neden bu durumda diye hiç düşünmüyoruz bazen hepimiz ön yargılı oluyoruz baksana ögretmen bile sorgulamayı düşünmeden kulak çekiyor...
canım yazın için tekrar ben kendi adıma çok keyif aldım kalemine saglık..
bu arda diete devam ediyorum gidecek bu yük üzerimden ve bu senin sayende olacak
sevgiler
başkanım nunuya selamlar :))
Ne kadar güzel yazmışsınız, içim bir garip oldu. Gerçekten geleceğimiz çocuklara emanet. Nerede ve nasıl yaşıyor olurlarsa olsunlar yirmiüç nisan onların bayramı, hepsine kutlu olsun.
Rıfat ılgaz'ın o güzel şiirini getirdiniz aklıma...
Yoklama defterinden öğrendim sizi,
benim haylaz çocuklarım.
Sınıfın en devamsızını
bir sinema dönüşü tanıdım,
koltuğunda satılmamış gazeteler...
Dumanlı bir salonda
kendime göre karşılarken akşamı,
nane şekeri uzattı en tembeliniz...
Götürmek istedi küfesinde
elimdeki ıspanak demetini
en dalgını sınıfın.
İsterken adam olmanızı
çoğunuz semtine uğramaz oldu okulun
palto, ayakkabı yüzünden...
kiminiz limon satar Balıkpazarı’nda
kiminiz Tahtakale’de çaycılık eder;
biz inceleye duralım aç tavuk hesabı,
tereyağındaki vitamini
ve kalorisini taze yumurtanın.
Karşılıklı neler öğrenmedik sınıfta,
çevresini ölçtük dünyanın,
hesapladık yıldızların uzaklığını,
Orta Asya’dan konuştuk
laf kıtlığında.
Neler düşünmedik beraberce
burnumuzun dibini görmeden
bulutlara mı karışmadık;
“Hazan rüzgârı”nda dökülmüş
“hasta yaprak”lara mı üzülmedik.
Serçelere mi acımadık kış günlerinde
kendimizi unutarak...
nükhet z.
Belki yazıyla alakasız olacak ama son yazıma yarum bırakın dediğiniz için buraya yazıyorum. 15 günümüz doluyor bu pzt. belki farklı bir şeyler uygulayacağız gelecek günlerde ama ben yine de haftaya iş yeri menümü yazmak istedim:
PZT:sebze çorba, hasanpaşa köfte, spagetti, salata
SALI: ezogelin çorba, paçanga böreği, kıymalı semizotu, salata
ÇARŞAMBA: kremalı tavuk çorbası, patlıcan musakka, pilav, salata
PERŞEMBE: domates çorbası, ekşili köfte, sosolu makarna, salata
CUMA: yayla çorba, mantarlı tavuk sote, bulgur pilavı, salata
şimdiden teşekkürler, sevgiler...
NÜKHET Z.
merhaba mehtap hanım yazınız gerçekten çok güzel ve anlamlı.teşekkurler...
bu yazıdan sonra bu yorumu atmak saçma bile geliyor ama bir takım sorularınız vardı.pco:polikistik overim demiştim.hatta glucophage adlı ilacı 2 ay kullandım şimdi tekrar bir kutuya başlıcam ama size danışmadan almayım dedim.öncelikle sabah şu aralar çalışmadığım için erken kalkmıyorum.eşim 12.30 gibi eve geldiğinden onu bekleyip öğlen yemegi olarak kahvaltı ediyoruz genelde.eşimin de kolestrolü oldugundan light süt peynir ürünleri kullanıyoruz.ekmeğimi kepekli ve tam bugdaylı olarak kendim pişiriyorum.domates salatalık ve zeytin oluyor.reçel sevmiyorum.yumurta haftada iki kez falan haşlama olarak yiyoruz.sonra akşama kadar acıktıgımı hissettiğimde kahve eşliğinde bir avuç fındık veya bisküvi falan yiyorum bir kaç tane.akşam 6 gibi akşam yemeğine oturuyoruz genelde çorba+ana yemek,ana yemek+pilav.makarna(haftada birer kez az yağlı) ve salata şeklinde üç çeşit oluyor.8 gibi çay içeriz ve yanına genellikle sağlıklı olsun diye sütlü tatlılar yapıyorum veya kuruyemiş,bisküvi oluyor.ama misafirliğe gidilmişse ki haftada bir gidebiliyoruz bu çay yanındaki ikramlar artıyor.yağ konusunda takıntım var kaşıkla ölçerim oda sızma zeytinyağı(sadece pilava bir tatlı kaşığı tereyağ kulalnıyorum) özellikle et yemeklerine ekstra yağ koymam.çayımı ve kahvemi şekerle içiyorum ne yazıkki çay severim günde 6-8 fincan içerim.her fincan iki şeker.henüz diyetinize sıkı sıkı uyamayacağımdan başlamadım yarın başlıyorum ama.sizce ilacıma devam etmem engel olumu diyete çünkü ilk ay zayıflattıgını,ondan sonra büyüme hormonuna etki ederek kilo almaya elverişli oldugunu ögrendim bir doktordan.yardımcı oldugunuz için çok çok teşekkurler.
ne kadr iyi bir yureginiz var. gercekten hayranim ben size.
ne kadar içten..
Okuduğum en güzel 23 Nisan yazısıydı. Dünyaya böyle bakan gözleriniz olduğu için teşekkürler. Sevgiler. (İzmir'den Yasemin yerine artık) Yasemin-Ada
Mehtap hanım,
Ben dün yorum yazmıstım. Ama burda göremiyorum. Acaba yanlışlıkla başkasına mı yazdım ben o yorumu :) Çok merak ettim.
Gozlerim yasardi dogrusu. Ne kadar anlamli, ne kadar guzel bir yazi olmus yine.
Bazen unutuyoruz ozel gunlerin amaclarini, asil anlamlarini, oyle degil mi?
Sevgiler.
SINIFA SELAMLAR ARKADAŞLAR YASASIN HAFTA SONU GELDİ DIŞARDA HAVA AZ SOGUKTA OLSA GUZEL BİR GÜNEŞ VAR İÇİMİ ISITIYOR ..
DİETE DEVAM KIZLAR GİDECEK BU YÜK MEHTAPCIM CANIM BİR SEY SORUCAM BEN TAM BİR YOGURT CANAVARIYIM GÜNDE NE KADAR YOGURT YİYEBİLİRİM BİRDE GÜNDE KAÇ KALAPRİ ALMAK GEREK 2000 DİYORLAR DOGRU MU
ŞİŞKO SEVİLDEN SEVGİLER
Merhabalar Sevgili Mehtap;
Öncelikle bu harika yazı için teşekkürler.Okumak bakmak ve görmek ne de iyi geldi.Yazmak istediklerimiz olursa en son yazıya eklememizi söylemişsiniz o yüzden buraya yazıyorum. Diyet yapmak ve kilo vermek istiyorum ben de. 2 senedir eşimle Cezayir de yaşıyorum.buraya geldiğimden beri 10 kilo kadar aldım.spor da yapamıyorum yerimiz dolayısıyla.Merkeze uzağız biraz şimdilik o yüzden diyet listesinde edinemeyeceğim bazı şeyler de var bu konularda endişeliyim neyin yerine ne koymalıyım bilemiyorum.ve herkes diyete başlamış bile ben nerden nasıl başlayacağımı bilemedim.Diyette söylediklerinizi yerine getirmeye başlamak için sormak istediğim şeyler var.Mail adresinize de blogdan ulaşamadım. Bana bir müsait zamanınızda dönüş yapabilrseniz çok memnun olurum.Çalışmalarınızda kolaylıklar. Cezayirden kocaman sevgiler..Mutlu kalın:)
Merhabalar Ankara-dan..24 nisan cuma akşamı çoluk-çocuk kız arkadaşlarla yenilen güzel bir akşam yemeginde duydum blogunuzu..masadaki 5 hatundan üçümüzün kilo poblemi vardı yıllardır...arkadaşımızın ablası da grubunuzla zayıflama çabasındaymış..
Bugün,blogunuza giripte ,23 nisan yazısını okuyunca duygularımı sizlerle paylaşmadan edemedim..insanın yüregine dokunuyor,,ellerinize sağlık..hiçbirimiz,dogarken ;mem-leketimizi,anamızı,babamızı,ırkımı-zı,dinimizi seçemiyoruz...bu nedenledir ki,çocuklarımıza tüm benligimle inanıyorum,var gücümle onların hayatlarında küçük bir farkındalık yaratabilirmiyim diye çabalıyorum..yalnız olmadıgımı bilmek beni umutlandırıyor..çocuklarımızın gelecegi hepimiz sayesinde aydınlık olacak..ve tüm çocuklarımız nice güzel 23 nisanlar kutlayacak..sevgiyle kalın..fkg..
HArikasınıııııızzzzz
Gözlerim sağanak size bütün yüreğimle katılıyorum.
Ancient (Ebru)
sevgili mehtab,
bende seni sesiz sedasiz okuyanlardanim, biryerlerde diyet ile ilgili yazini okuyunca yolum mevsimlerden roma'ya rastladi - iyi'ki öyle olmus yoksa görmeyi cok istedigim bir kent'te kendime böyle yakin hissedicegim bir mehtab oldugunun farkina bile varmazdim:-)
öyle zevkli, öyle bir solukta ve sonunda cok duygulanarak okudum'ki bende yazini, gözlerim doldu ve birkez daha bu dünya niye adil degil diye düsündüm durdum.
bende senin gibi ülkem'den uzakta yasiyorum ve oniki yasinda olan kizim'ma minicikti 23 nisan'in anlamina ögretmeye calistigimizda benim tek basima bayramim var diye ne kadar sevindigini hatirliyorum.
daha sonra kres'te arkadaslarina anlatigini ve onlarin öyle bir günü olmadigina üzülen bir cocugua sahib olduguma hem duygulanib hemde sevinmistim.
keske kelimesini aslinda hic sevmem ama keske ihtiyaci olan bütün cocuklara yetisebilsek, gelecek ne getirecegini hic birimiz bilmiyoruz ama en azindan cocukluklarini dertsiz gecirebilseler.....gercek hayat yeterince erken basliyor zaten....
buarada mehtab'cigim kizimin en yakin arkadasinin adi federica:-) ayrica bizim gelinimiz italyan ve isvicre'de italya cok sevildigi icin herseyi ile kültürü bana/bize cok yakin bir ülke:-)
zürih'e yolun düserse, haberim olsun, olurmu.
cok öptüm
sevgiler
nese sahin - zürih
(nese.sahin@ubs.com)
'Bugün onun da bayramı' diye bağırarak sert bir öğretmenin karşısına geçen yüreğinizi ve yıllar sonra kırmızı atkınızla kocaman gülücükler açtıran sizi çoook sevdim. Keşke bütün yüzleri güldürmek mümkün olsa. Bütün makam-mevki-para sahibi olup da insanlıktan nasibi olamayanların karşısına o küçük kız gibi dikilip sade kendimiz için değil, her zulme uğramış için bağırabilsek son perdeden. Yolunuz daim açık, sesiniz gür çıksın...
Yorum Gönder