Butun oykuleri cok seviyorum, tekrar tekrar okuyorum, varsa fotograflarina bakıyorum...Ama bazi oykulerin kalbimde ayri bir yeri oluyor. Sebahat'in oykusu iste onlardan biri...
Ozguvenle adini soyadini fotografini koyarak yazmis, bize kendisiyle beraber "F" vitamini, kendi gibi hos, bakimli ve arkadaslarina destek olan, paylasan calisma arkadaslarini da konuk getirmiş...
Kendini analiz ediyor, yanlislarinin neler oldugunu ve ne yaparak doğru beslenme uyguladigini anlatıyor buyuk bir içtenlikle... Onerilerde bulunuyor, pratik yeşil çorba hazirlama ve saklama tarifi veriyor.
Oda arkadaslarinin, saglikli beslenme konusundaki kararliligini paylasmalari, onunla beraber uygulamalari, sevgili esinin onu anlayıp destek olmasi da gerçekten cok önemli ve cok ozel bir nokta bu oykude...
Sebahat bizlerden biri... Calisiyor, koşturuyor, hayata yetişmeye calisiyor ve o sirada hepimize zaman ayirip oykusunu de yazıyor... Paylasiyor... Keyifle okuyacaksiniz..
Sevgili Sebahat, sizi hem tum kalbimle kutluyorum, hem de Roma'dan sevgiler yolluyorum... Inandiginiz, uyguladiginiz ve paylastiginiz için binlerce teşekkürler...
---------------------------------------------------------------------------------------------------
Ben Sebahat ELİTAŞ,
14 Ocak tarihli sınıfa Suhendan olarak
kayıt oldum. 50 yaşında ve 1.68 cm boyundayım.
Mehtap Hanımın emeklerinin boşa
gitmediğinin, benim gibi, daha bir çok kişinin hayatını olumlu yönde
değiştirdiğinin bir göstergesi olarak hikayemi sizlerle paylaşmak istedim.
35 yaşımda evlendiğimde 59 kiloda fit bir bayandım. Ben Karadenizli, eşim Doğulu olduğu için yemek kültürleri bizden çok farklıydı. Hamur işi ve et yemekleri en çok tüketilen gıdalardı. Yeni evlendiğimde çalıştığım için kayınvalidemde yemeğimizi yiyor, çayımızı içiyor ondan sonra evimize gidiyorduk. Yemekten kalktıktan hemen sonra çayın yanında mutlaka pasta börek gibi şeyler yapılıyor ve dayanamayıp ben de yiyordum. Arkasından meyvemizi yiyip evimize gidiyorduk. Hiç farkına varmadan devamlı yemek yiyen ve bundan çok keyif alan biri oldum. Artık midem genişlemiş, kilo almaya başlamıştım. Özel günlerde 7-8 çeşit te olsa “bugün var yarın yok mantığıyla” hepsinden birer tane yiyor, kendime engel olamıyordum.
Eşim de ben de tatlıya çok düşkünüzdür. Saat
bizim için hiç önemli değil gece de olsa canımız tatlı çektiğinde yerdik.
Ben zamanında sağlığıma zarar veriyor diye
sigarayı bırakmıştım ama bu yeme isteğime bir türlü söz geçiremiyordum ve seneler
geçtikçe, kilolar üst üste bindikçe
sağlığım da bozulmaya başladı.
Dizlerim bedenimi taşırken zorlanır, bel fıtığım da kendini gösterir oldu.
Ağrısı kalçama, ayak başparmağıma vuruyordu.
Belimdeki ve topuğumdaki ağrı için doktora
gittiğimde, doktor kilo vermem
gerektiğini söyledi ve beni diyetisyene yönlendirdi. Diyetisyenin verdiği
listeyi 1 hafta uyguladım ama devamını getiremedim. 1 kibrit kutusu kadar beyaz
peynir,7-8 adet zeytin vs. bana ters geliyordu.
Sadece yazlığa gittiğimde 1 ayda sabahları 1 saat yürüyüş arkasından 1
saatlik yüzme öğleden sonra tekrar 1 saat yüzmeyle 5-6 kilo vererek yazlıktan
mutlu bir şekilde dönüyordum. Fakat yeme
alışkanlıklarım değişmediği için 2 ayda vermiş olduğum kiloları fazlasıyla geri
alıyordum.
Ta ki portakal ağacında Hatice hanımın “mevsimlerden roma” sayesinde
20 kilo verdiğini öğreninceye kadar bu böyle devam etti. Hemen sizin siteye
yönlendim ve o gün akşama kadar yazılarınızı ve zayıflayan arkadaşların
öykülerini okudum ve o an kararımı verdim pazartesiyi beklemeden o gün sizi
takip etmeye başladım. İşte bu dedim
aradığım site, doktorum, diyetisyenim...:))
23 Aralık 2010 yılında 80 kilo ile beslenme
alışkanlığımı değiştirmeye karar verdiğimde çalıştığım işyerindeki oda
arkadaşım siteyi inceleyerek, bana destek olacağını, gerekirse birlikte
yapabileceğimizi söylediğinde çok sevinmiştim. Çünkü biliyordum ki karşımda
değişik şeyler yendiği zaman dayanamayıp diyeti bozarım. Arkadaşımın verecek fazla kilosu yoktu fakat ara öğün alışkanlığı da
yoktu. Sabah kahvaltıdan öğle yemeğine kadar hiçbir şey yemez fakat öğleden
sonra çay saatinde iyice dağıtırdık.
23 Aralık Perşembe
sabahı sade bir kahvaltıyla güne başladık. Kahvaltıdan 1 saat sonra akşamdan
hazırlayıp, kavanoza koyup getirdiğim metabolizma çayından birer bardak
içtikten sonra 11:00 gibi 1 elma ve 2 cevizle ara öğünümüzü yaptık. Alışverişlerimiz
için çekmecemize kumbara bile koyduk.J
Öğle
saatinde işyerimizin bahçesinde (plates olmadığı günlerde) en az yarım saat
yürüyüş yapıyorum. Aynı zamanda sabahları kalkınca 10-15 dakika kadar esneme
hareketlerimi yaparak güne hazırlanıyorum. Bu hareketler kan dolaşımımı
hızlandırıyor, kaslarımı açıyor güne daha zinde ve mutlu başlamamı sağlıyor. Arkadaşım
da sabahları işe gelmeden önce haftanın 4 günü 1 saat yürüyüşünü yapıyor,
duşunu alıp öyle işe geliyor ve ayrıca da hoca eşliğinde haftanın 3 günü
yaklaşık 45 dakika plates yapıyoruz.
Sizinle tanışmadan
önce şöyle bir hatamız vardı; öğlen yemeklerinde daha az kalorili olması adına
yarım yağlı yoğurdun içine 1 elma ve 2 kaşık yulaf ezmesi ekleyip öğün
yapıyorduk:( Sizden sonra öğünümüz
düzenli bir şekilde bol yeşillik ve zeytinyağlı yemekten oluşmaya başladı,
dönüşümlü olarak zeytinyağlı yemeğimizi bir gün ben bir gün arkadaşım yaptık ve
hala da aynı düzene devam ediyoruz. Şu anda odada üç arkadaş çalışıyoruz O da
bize uyum sağladığı için hiç zorlanmadık. Her öğünde farklı ekmek tüketmeye
dikkat ediyoruz. Gün içinde yeşil çay ve bol su içiyoruz. Arada bazı sabahları
1 litre kaynamış suyun içine yarım limon dilimleri, 1 tane tarçın, biraz tane
karabiber, birkaç karanfil atıp işyerinde (metabolizma çayını yapamadığım
zamanlar) arkadaşlarla içiyoruz. Hem tatlı krizimizi önlüyor hem de kış boyunca
bizi hastalıklardan koruyor. Ayrıca içtiğimiz çayın ve içtiğimiz suyun içine
bir parça kök tarçın ve birkaç tane karanfil atıp öyle içiyoruz.(bazen nane
yaprakları da olabiliyor) Öğleden sonraki ara öğünümüzde siz neyi önermişseniz
onu, akşam yemeğinde ise bol salata ve ev halkına ne hazırlamışsak, makul
miktarda, sağlıklı bir şekilde pişirilmiş yemeğimizi yiyoruz.
Çalışan hanımlar için
Yeşil Çorba ile ilgili bir tüyo verebilirim. Yeşil çorbayı aklıma gelen bütün
yeşillikleri birleştirerek yapınca çok fazla oluyor. Fazlası buzlukta yer işgal
ettiği için 1 litrelik kavanozlara kaynar şekilde doldurup, ağzını iyice
kapatıp, havlunun üzerine soğuyana kadar baş aşağı koyuyorum, üstünü başka bir
havluyla kapatıyorum 2 gün sonra mutfak dolabına kaldırıyorum (Konserve domates
gibi) uzun süre bu şekilde tazeliğini koruyor. Bu arada yoğurdumu da 2 senedir
kendim yapıyorum. İnanın hazır yoğurdu artık yiyemiyorum… Aynı zamanda hazır
meyva suları ve asitli içeceklere yaklaşmıyorum bile. Yazlık meyvelerden,
şeftali, kara erik, japon elması vs.. kış meyvelerinden, armut ve elma
karışımından Şekersiz meyve marmelatı (konserve kavanozlara yukarda yazdığım
şekilde) yapıp, yoğurduma karıştırıp yiyorum
Tekrar belirteyim
arkadaşımda kilo olarak hiçbir değişim olmadı ama ben 80 kilodan 65 kiloya düşerek
tam 15 kilo verdim. Bel, diz, topuk ağrısı uçtu gitti.J Her
zaman kendimle barışık, kendimi, doğayı ve hayatı seven bir insandım fakat sayenizde
giden kilolarım ve geri gelen sağlığımla çok daha mutlu hissediyorum, aynaya
severek bakıyor, kıyafet almaya gittiğimde 44 beden yerine 38 veya 40 (bazen
kalıbına göre değişiyor) bedene giriyorum. Mutluluğumu daha nasıl tarif
edebilirim ki? Bu arada sizden
öğrendiklerimle sağlıklı beslenerek ve bildiklerimi çevremdekilere anlatarak,
öncelikle eşimi, kayınvalidemi ve kardeşimi de bir hayli hafifletmiş
bulunuyorum.
Şu anda her şeyden
azar azar yiyerek (arada kaçamaklar da
yaparak) fazla kaçırdığım zamanın ertesi günü karbonhidratlı besinleri kısarak
ve çiğ sebze yiyerek (bazen de meyve suyu yerine sebze suyu içerek) yani
dengeli beslenerek 1 seneye yakın bir zamandır kilomu koruyorum. (2-3 kilo
fazlam vardı onları da ocak ayında başlayan programla verdim.) Düşünüyorum da
sayenizde beslenme alışkanlığımı değiştirmeyip eski düzende kalsaydım bugün
kesin 85 leri gören ve hastalıklarla mücadele eden bir bayan olarak hayatıma
devam ediyor olacaktım.
Sağlıklı beslenme
programına başladığım günden bugüne bana destek olan işyerimdeki oda
arkadaşlarıma evde ise eşime (tatlıya ve hamur işine çok düşkün olduğu halde yanımda
yemeyerek), varlıklarıyla yarattıkları sinerji için sitedeki arkadaşlara ve sevgili
Mehtap, bir deniz yıldızının daha hayatını kurtardığınız için size sayısız
teşekkürler, iyi ki sizi tanımışız, iyi ki varsınız, iyi ki hayatımıza
girdiniz…
27 Eylul 2013'Roma