(http://macronomi.com/is-te-kadin/kadinlarin-dunyasi/2039-mevsim-degisiyor-vucudumuzu-kisa-hazirlayalim)
Hepinize, simsicak Roma'dan sevgiler yolluyorum...
25 Kasim 2012'Roma
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Mevsim Değişiyor, Vücudumuzu Kışa Hazırlayalım...
Güneşli günlerin devam ettiği Kasım ayı sizi yanıltmasın. Artık vücudumuzu kışa hazırlamanın zamanı geldi…
Bunun için size gün içerisinde daha çok enerji verecek spora devam etmenizi, etmiyorsanız yeni ayla birlikte başlamanızı öneririm. Biliyorsunuz mevsim değişikliklerinde vücudumuz biraz daha hassaslaşır ve uyku hali başlar. Buna karşın en çok yapmamız gereken şey ise sabah taze meyve suları ile güne başlamak ve ardından spora vakit ayırmak.
Ben bolca lif içerdiği ve spor öncesi enerji verdiği için greyfurt elma suyu içiyorum. Ardından 30 dakikalık bir spor ile güne enerjik bir şekilde devam ediyorum.
Kendinize Vakit Ayırın...
Güne erken başlayarak kendinize vakit ayırmaya başlayabilirsiniz. Adeta bir meditasyon hissi veren spor hangi dalını yaparsanız yapın kan dolaşımınızın hızlandırır, kaslarınıza daha çok oksijen taşır ve attığınız ter ile vücudun adeta detoks yapmasını sağlar ve başta kalbiniz olmak üzere sizi hem korur, hem de zinde bir yapıya ulaştırır.
Ancak derseniz ki bir tek sporla mı kışa hazırlanacağız, elbette hayır.
Bakın size kimden bahsedeceğim; İtalya’nın başkenti Roma’da yaşayan, dört farklı dalda ihtisas yapan bir tıp doktoru
Mehtap Pasino Gualano.
Kendisinin yolu yaklaşık 1 ay önce Manifesto’ya düştü ve bu sayede inanılmaz derecede hoş bir sohbete haiz oldum.
Akdeniz, Ege, Karadeniz, Doğu Anadolu; Laz, Çerkez, Türk ve Kürt…
Mehtap Hanım ile yaklaşık 2-3 saat sohbet etme imkanı buldum; sohbetimizin odak noktası beslenme ve yaklaşan kış oldu. Ama önce size biraz Mehtap Hanım’dan bahsetmek istiyorum.
Mehtap Pasino Gualano, 2008 yılından beri bloğunda sağlıklı yaşam hakkında fikirlerini ve deneyimlemelerini yazıyor. Kendisi gibi bir İtalyan doktor ile evli, Federico’nun annesi. Yukarıda da bahsettiğim üzere dört farklı dalda ihtisas yaptıktan sonra bir gün oğlu Anne, madem bu kadar çok sınava gireceksin, niye kendine kalem almıyorsun?" diye soran oğlu sayesinde "artık bu kadar yeter" diyerek biraz da olsa duruluyor.
Ama yine de hızını alamayıp kendine hastane-üniversite-stüdyo arasında koştururken buluyor. Bence bu kadına hızlı bir yaşam yakışıyor…
İtalya’ya ilk kez gittiği günlerden bahsetti Mehtap Hanım, bizde nasıl çorba her evde bir çırpıda masaya hazır geliyorsa onlarda onların deyimiyle “pasta” , bizim deyimimizle makarnanın bir çırpıda masaya geldiğini söylüyor ve hiç İngilizce bilmeyen İtalyanların hiç İtalyanca bilmeyen bir Türkle kurdukları dostluk odaklı iletişiminden kahkahalarla bahsediyor.
Roma’da yaşayan ve Roma’da ilk oturduğu semt pazarından bahsediyor Mehtap Pasino, o pazardaki yiyeceklerin diziliminden ve miktarlarından. Sağlıklı yaşamın olmazsa olmazları sebzeler, meyveler ve süt ürünlerinin bolluğundan, ekmek ve et ürünlerinin gerekliliğinden ve hayatımıza keyif katacak biraz daha zararlı yiyeceklerin pazarda yer almasını anlatıyor. Ancak tüm bu dizilimin gözünün önüne Besin Piramidi’ni getirdiğinden bahsediyor.
Besin Piramidi, neyi ne kadar yememiz gerektiğini anlatır bize… Günlük egzersizlerin yanı sıra gün içindeki birçok öğünde tahıl ürünleri ve bitkisel yağlar almalıyız. Sebzeyi bolca tüketip en az 2-3 kez meyve yemeliyiz. Sabah kahvaltısında tercih edilmesi koşuluyla kuruyemiş diye tabir ettiğimiz ceviz, fındık tüketmeliyiz. Hayvansal gıdaları es geçmeyelim, onları da sınırlı miktarda tüketmekten çekinmeyelim. Günde en az bir kez kalsiyum almak amacıyla süt ürünleri tüketmeliyiz.
Tatlı konusuna gelince; zaten gün içinde kuruyemiş yiyor meyve tüketmiyor muyuz? Cevap soruda gizli :)
Zeytinyağlarıyla, şifalı otlarıyla, balığıyla veya etiyle Türk mutfağının ölçüsü kaçırılmadığı takdirde vücudumuzda kan değerlerimizi ayarladığını, bağışıklık sistemimizi güçlendirdiğini, hastalıklara karşı koruduğunu ya da ilaçtan öte adeta bir şifa kaynağı olduğunu söyleyen Mehtap Hanım’ın dile getirdiklerini düşününce aslında “çok da doğru” diyorum.