19 Aralık 2009 Cumartesi
HER OYKU'DE BIR BASARI SAKLIDIR....
14 Aralık 2009 Pazartesi
OPPPPPPPPPPPPPPPPSSSSSS....
.
Kadinlar icin; 655 + (9,6 X kg olarak agirlik) + (1,8 X cm olarak boy) - (4,7 X yas)
Hafif egzersiz yapanlar (haftada 1-3 kez) = BMR X 1,375
.
Orta dereceli egzersiz yapanlar (haftada 3-5 kez) = BMR X 1,55
Yogun egzersiz yapanlar (haftada 6-7 kez) = BMR X 1,725
.
Cok yogun egzersiz yapanlar (hergun gunde 2 kez) = BMR X 1,9
Demis ve birakmistik...
Meltem ‘le Mehmet’e donelim tekrar...
Meltem’in 1555 civaridaydi gunluk kalori gereksinimi...
Oyleyse ne yapacak... 1500 kalorilik beslenme orneginde ne var ne yok diye ogrenecek... Is yerindeki yemekleri secmeyi bilecek, evde pisirdigi yemeklerde kendi porsiyonunu belirleyecek, bazi gunler 1400 kalori, bazi gunler 2000 kalori alacak ve kilosunu bu sekilde koruyacak. Ayrica hayatina mutlaka ama mutlaka fiziksek aktiviteyi sokacak, boylece bacaklarinin ust kisminda beliginlesmeye baslayan bingil bingil goruntuyle, ciddi bir sekilde sellulite donusmeden mucadele etmeye de baslayacak... .
.
1500-1700 kalori almasi gereken bir kisinin gunde toplam
.
100 gram et
6-8 kasik sebze yemegi (yaga dikkat)
4 kasik pilav veya makarna
2 meyve
1,5 kase yogurt
Ara ogun icin iki ceviz veya iki biskuvi,
Diledigi kadar haslanmis sebze veya salata hakki vardir.
Mesela Meltem yarin sabah 1 tost yesin ve bir fincan cay icsin.
Ara ogunde 1 meyve+ 2 ceviz yesin.
Oglen yemegi bankada (corba, havuclu, patatesli tavuk yemegi, salata, ayran). Yemegin patateslerini, havuclarini yesin ama ekmek yemesin.
Ara ogunde oda arkadasi evden getirdigi keki ikram etsin, ince bir dilim yesin, ikinci dilime hayir desin + 1 meyve
Aksam yemegi 8 kasik sebze yemegi, yogurt, 1 dilim ekmek.
Yatmadan once yakin olan kemik kaybini dusunerek 1 fincan az yagli sut icsin.
Meltem mesela evde ne pisirsin?
· Baklagiller 350
· Balık tava 370
· Börek 350
· Yaprak dolmasi (10-12 tane) 300
· Fırında makarna 530
· Kıymalı sebze 190
· Kıymalı karnibahar 187
· Türlü 221
· Kapuska 190
· Sulu köfte 250
· Mantı 341
· Kısır (2 yemek kaşığı) 125
· Patates kızartması (150gr) 330
· Kıymalı patates 250
· Patates salatası (1 kase) 436
· Pilav (pirinç bulgur) 320
· Cacık 80
· Zeytinyağlı lahana dolma (2 tane) 125
· Zeytinyağlı yaprak dolma (2 tane) 125
· Zeytinyağlı taze fasulye 200
· Zeytinyağlı pırasa 225
· Zeytinyağlı biber dolmasi 250 (kus uzumsuz ve dolmalik fistik yoksa)
· Zeytinyağlı bakla 266
· Zeytinyağlı barbunya 328
Hemen hemen hersey var degil mi? Meltem bu Cumartesi evdekilere supriz yapip manti da yapabilir...
Eger bizim ev gibi hic manti pismeyen bir evse onlarinki de, ve birsekilde manti geldiyse bir yerlerden, ya da manticiya gidildiyse Meltem ne yapar bilmem ama Mehtap iki tabagi da afiyetle yer, bir sonraki gun hic ekmek yemez ornegin...
Meltem’in bankasinda oglenleri yemek cikar. O bugune kadar farkina varmamistir ama, ornegin gecen hafta ;
Bilmem anlatabiliyor muyum...?
İyi haftalar hepinize...
14 Aralik 2009’Roma
10 Aralık 2009 Perşembe
GORUNDUGU KADAR ZOR DEGIL....
Bazal Metabolizma Hizi .. (BMR)
.
.
.
.
Hic fiziksel aktivite yapmayanlar = BMR X 1,2
.
.
.
Simdi bir prova yapalim bakalim.
Diyelim ki, 46 yasinda 57 kilo, 1,56 boyunda bir kadin.
655 + (9,6 X 57) + (1,8 X 156) – (4,7 X 46) =
655 + 574,2 + 280,8 – 216,2 = 1293, 8
655’i neden koyu yazdigimi soylememe gerek yok sanirim... Yoksa var mi?
Bu kadin, bankada calisiyor olsun, ismi mesela Meltem olsun, isine arabayla gidip geliyor olsun, hic spor yapmasin ve ev islerine de haftada 1 gun yardimci aliyor olsun.
.
Oyleyse Meltem Hanim’in GUNLUK KALORI GEREKSINIMI = 1293, 8 X 1,2 = 1552 , 56
.
Karisik gibi duruyor ama degil...
Bizler her ay oturup yuzlerce fisi vergi iadesi icin alt alta yazip toplamis bir milletin insaniyiz... 3 tane carpma, iki toplama, bir cikartmadan mi gozumuz korkacak...
Hadi bir prova daha yapalim...
.
55 yasinda, 1.70 boyunda, 85 kiloluk bir erkek olsun karsimizdaki. Universitede ogretim uyesi olsun...Haftada iki gun tenis oynasin, 1 gun de aletli jimnastik yapsin mesela... Ismi de Mehmet olsun...
.
Hatirlayin, 85 Mehmet Bey’in kilosu, 170 boyu, 55 te yasi..
.
66 + (13,7 X 85) + (5 X 170) – (6,76 X 55)=
.
66 + 1164,5 + 850 – 371,8 = 1708, 7
.
Haftada 3 gun egzersiz yapiyormus Mehmet Bey...
.
Oyleyse Mehmet Bey’in GUNLUK KALORI GEREKSINIMI 1708,7 X 1,55 = 2648, 485
.
2650 kalori diyelim biz... Ye ye bitmez... Dusunun Mehmet Bey, ihtiyacindan ne kadar fazlasini yiyor olmaliki, pantolonlarina sigamiyor, kendini sisman buluyor ve verecegi 8-10 kiloyu bir turlu veremiyor...
.
Diyelim ki Mehmet Bey’le Meltem hanim evli olsunlar...
.
Eeeeeeeee Doktor hanim derlerdi herhalde bana, Biz simdi ayni seylerin pistigi bir evde, ustelik ikimiz de birer ogunu disarda yemek zorundayken, ustelik 16 yasinda 1 kiz, 10 yasinda 1 oglan cocugumuz varken (ikisi de yetisme cagindalar ama cinsleri farkli !) nasil hesaplayacagiz yani 2648, 485 kaloriyi ?
????????????????????????????????????????
Hadi 1550 kaloriyi bildik diyelim, 2, 56 kaloriyi nasil hesap edecegiz?
?????????????????????????????????????????
Askolsun Meltem hanim, e pes yani Mehmet Bey diyecegim ben de.. Bizim parmak izciler ne gune duruyorlar...? Onlara gideceksiniz, pazartesi brokkoli, sali kibrit kutus kadar peynir, carsamba domates corbasi diye yazacaklar, her 15 gunde bir sizi tartacaklar, siz kilo olarak ta, cuzdan olarak ta hafifleyip evinize doneceksiniz...Sonra kibrit kutusu kadar peynir, iki kofte kadar et yemekten icinize fenalik gelecek, suratinizi asip keyifle tatli yiyenlere bakacaksiniz, Kizilay’da doner ekmek yemek dunyanin en gunah isi gibi gelecek, sonra birgun yaa Allah, yer misin yemez misin diye bir baslayacaksiniz yemek yemege, uzaktan baktiginiz her gunun askina 2 tabak hesabi 3 ayda geri alacaksiniz kilolari ama paranizi ve zamaninizi hic sorgulamayacaksiniz...
Oyle mi?
Oyle degildir herhalde...
Siz, her benim diyen ulkenin sahip olamayacagi guzellikte bir mutfak kulturune, ilahi tatlara sahip bir ulkenin insanlariniz...
Sadece corbalarinizla kitaplar dolar, zeytinyaglilarla, tatlilarla ansiklopediler yazilir...
Bakmayin siz kremali brokkoli corbalari pisirip, tiramisudan baska tatlilari yemeyenlere...
Ravioli yiyerek buyumus gibi, o canim mantilara “ayy valla reflum var, dokunuyor bana manti” diyenlere, binbir cesit tane tane dokulen pilavi unutup, risotto lapasi yiyenlere, Pide-kebap kulturunu kucumseyenlere bakmayin siz...
O kebapcidaki muhurlu gozlu garsonun adi Ali olmasa da Fabio olsa mesela, Ahhhhhhhh Pizza demek yerine Ahhhhhhhhhhh kiymali pide, etli ekmek, ahhhhhhhhhh Roma kebap diyor olurlardi belki, domates soslu, mozzarellali pizzaya da burun kivirirlardi ama simdi konumuz o degil...
Konumuz Mehmet Bey’in ve Meltem Hanim’in, farkli yaslardaki cocuklarini da dusunerek, yasamlarini kalori hesaplari uzerine kurmadan, agizlarinin tadini kacirmadan, sucluluk hissetmeden, keyifle, istediklerini yiyerek yasamalarinin yontemlerini ogretmek...
İstediklerini yiyerek mi...? Borek, su boregi, puf boregi, sigara boregi, cig borek mi yani ?
Elbette...
Karniyarik, pilav, dolma, kuru fasulye...? Tabii ki?
Muhallebi, sutlac ? Evet... Ustune 1 top dondurma desem kizarsiniz simdi degil mi?
Hayir kizmam, ustunu biraz yakmayi unutmayin sutlacin...
Krem karamel?
İsterseniz yiyin, ben kazan dibini tercih ederim...
Cocuklar fast food istiyorlar bazen... Onu da mi?
Onu da... Ekmek icindeki kofteden baska birsey degil ki o da... Ben duruyorsa hala Tunalidaki Inegol koftesini, ya da Sultanahmet koftecisindeki izgara kofteyi tercih ederim ama fast food da oyle o kadar ocu degil sonucta...
Yani ne istersek yiyecegiz oyle mi?
Evet Meltem Hanim, evet Mehmet Bey, ne isterseniz yiyeceksiniz ama her istediginiz zaman, her istediginiz kadar yemeyeceksiniz...
Akilli, bilgili, uygar,sorumluluk sahibi insanlar olarak kendiniz ve cocuklariniz icin uygun bir beslenme modeli sececek ve porsiyon ayarlamayi ogreneceksiniz...
BUNU, GUNLUK KALORI GEREKSINIMIZE GORE AZALTIP COGALTARAK, KILO VERMENIZI DURDURARAK YA DA KILO ALARAK YA DA KILO VEREREK YAPACAKSINIZ...
Onun icin aylardir burada benimlesiniz oyle degil mi?
Oyle degil mi...?
Hadi yapin hesaplarinizi... Mezuniyetinize cok az kaldi... Dayanin biraz daha...
10 Aralik 2009'Roma
P.S: Hani hayatimdaki yukleri kaldirmaya calisiyorum demistim ya... Sizlere anlatmak icin sabirsizlaniyorum olanlari... Sadece hersey cok ustuste bindi ve biraz fazla yoruldum... Antonio ve Federico bilgisayara el koydular, el bebek, gul bebek nazladilar beni... Iyi oldugum zaman da yapin boyle dedim... Ama bu arada yazim inanilmaz derecede gecikti... Bu sefer oyle olmayacak...
P.S 2: Yazmistim, tekrar yaziyorum... Ben su anda yazdigim herseyi benimle aylardir burada olup bu programi izleyen sinifin ogrencilerine yaziyorum... Hemen hepsi baslangic kilolarinin enaz % 7-10'unu verdiler... Yeni gelenler ilk haftadan baslasinlar lutfen...
P.S3: Gecen hafta bir konudaki israrim ve inadim uzerine, bolum baskani bana sen doktor musun yoksa muhasebeci misin dedi... Yazdiklarima baktim da, hani neredeyse diyecegim geldi...
1 Aralık 2009 Salı
KALEMLER HAZIR MI?
Bu durumda, METABOLIZMA HIZIMIZI ARTIRMAK ICIN VUCUDUMUZDAKI ENERJI KULLANIMINI ARTIRMAMIZ GEREKIR...
Metabolizma hizi 3 temel olaya bagli olarak sekillenir;
2) Besinlerle birlikte olusan enerji birikimi
3) Fiziksel aktivite
En basit haliyle “bazal metabolizma” , yasamin devami icin gereksinim duydugumuz temel enerjiyi 24 saatlik sure icinde harcama hizidir. Hatta daha da basitlestirirsek; yasam fonksiyonlarini devam ettirebilmek icin gereken en dusuk enerji miktaridir. Saglikli ve hareketsiz bir yasam suren eriskinlerde, toplam enerjinin yaklasik % 60-75’i bu nedenle kullanilir.
Fiziksel aktivite ve kas kitlesinin artmasi metabolizma hizi icin cok guclu bir uyaridir. Yani kas kitlemiz arttikca, enerji tuketimimiz de artar. Cunku “kas” yasayan ve harcayan bir kitledir. Enerji gereksinimi, yag dokusuna gore 10-15 kat daha fazladir...
Yanisi su... Vucudumuzda cok yag varsa az enerji harcariz...
YANI SISMANLIK YAVASLAMIS METABOLIZMANIN SONUCU DEGILDIR, SISMANLIK SONUCU METABOLIZMA YAVASLAR...
Metabolizma hizi 60 yasindan sonra goreceli olarak azalmaya baslar.
ACLIK; METABOLIZMA HIZINI %20 AZALTIR.
Hadi hesaplayalim bazal metabolizma hizimizi:
Hazir mi kalemler?
Erkekler icin; 66 + (13,7 X kg olarak agirlik) + (5 X cm olarak boy) - (6, 76 X yas)
Kadinlar icin; 655 + (9,6 X kg olarak agirlik) + (1,8 X cm olarak boy) - (4,7 X yas)
.
.
1 Aralik 2009’Roma
27 Kasım 2009 Cuma
BAYRAM MISAFIRI....
Yarin cok yogun bir gun… 9 ayin persembesi bir arada… Sabah poliklinikteyim, sonra bir toplantiya katilacagim, yeni aldigimiz divani eve getirecekler, Federico’nun arkadaslari bizim evde odev yapacaklar, aksamustu once bir arkadasimin muayenehanesine onun hastalarina konsultasyon icin ugracagim, sonra kendiminkilere bakacagim...
Herhangi bir gun iste...Her gunku seyleri yapacagim...
Sabah saat 11’de ilk grup hastayi gormus olurum, hemsireye “odanin havasini degistirelim biraz” derim... Bu ben kahve icmeye gidiyorum demektir... Herkes gibi makineden icmem kahvemi...Hastanenin kafeteyasina giderim... (burada ismi “bar” dir). İki dakika bile olsa otururum... Mutlaka yanima birileri gelir...Iki cift laf ederim ve donerim yine isimin basina...
Yarin kahve molami kucuk bir kiz cocuguyla birlikte verecegim... Ona isterse, taze meyve suyu ve boga gozu denilen, ici cukulata kremasi dolu kurabiyelerden ikram ederim... Tatli sevmeyen bir cocuktur... IIII-IH der hayir yerine... Buyuk olasilikla zayif omuzlarini silkeleyip III-IIH diyecek yine...
O yanima gelecek...Ustunde robasi firfirli, yunlu kumastan bir elbise, zincir zapli, uzerinde mandalin desenleri olan bir canta, turuncu mandalin desenli coraplar olacak...
“Elbisen ne guzel” diyecegim...”Annem dikti diyecek, patronunu beraber cikarttik Burda dergisinden, coraplarimla cantami amcam Paris’ten yolladi, papatya tokami da obur amcam Japonya’dan getirdi, ama Gulcin’inki daha guzel...
Ne var ne yok sizin evde? diye soracagim...
Avucunu acacak, icindeki isil isil altin lirayi gosterecek... “Bak bunu babannem verdi bu sabah elini opunce, dedem de para verdi diyecek...”
Cantasindan opal, pembe beyaz cizgili bir mendil ve bir tomar bayram karti cikartacak... “Bak ne cok kart geldi, gordun mu” diye gosterecek, gozleri isil isil... “Sen bayram karti yolladin mi diye soracak merakla”... IIII-IH diyecegim... Mail de yollamadim... “Mail’de ne demek?” diyecek, Bosver diyecegim...
Sandalyede ayaklarini sallayarak oturacak... Okulunu, arkadaslarini, babannesinin bayramda niye kurban kesildigini anlattigini, bayramdan once eve gelip tatlilar hazirlayan yardimcilari, kendi eliyle su icirdigi kurbanin etini yemege dayanamadigini, annesiyle babasinin bu konuda hic israr etmediklerini anlatacak...
Omuzundaki minicik delikli, turkuaz boncuga takilacak gozum... Baktigimi gorunce, “bu babaminmis, bak 7 tane deligi var, yani basi temsil ediyor, kotuluklerden koruyormus” diyecek...Keske bu kadar kolay olsa kotuluklerden korunmak diye dusunecegim ama soylemeyecegim...
“Ben gidiyorum artik diyecek, annemle babam merak eder”... Egilip cilli burnunu opecegim... “Sen bize gelecek misin ? diye soracak, evde oklavadan cekme tatlisi var, sen severmissin cok, babam soyledi”...
Tatli sevmem genelde ama oklavadan cekmeyi cok severim gercekten de... Encok da, tepsi kenarlarini, biraz kuru olan kisimlarini severim...Canim cekecek birden bire cocuklugumun bayram tatlisini... Vitrinde gumus tepside duran likor kadehlerini, cikolata kasesini, her zil sesine coskuyla kosan sevincimi ozleyecegim, burnumun diregi sizlayacak...
III-IH, diyecegim kisaca...
Cantasina 5 euro koyacagim, Federico’nun da bayram harcligi o kadar... Bu nasil bir para diye soracak avucundakine bakip...
Bu senin birgun yasayacagin ulkenin, o gunlerdeki parasi diyecegim...
Sag ayagini biraz ice basarak uzaklasacak... Cop gibi bacaklari icimi burkacak biraz... Duzgun bas ayagini diye seslenecegim arkasindan...
Annenle babana da saril benim icin... Cok saril, birakma ikisini de diyecegim...
Bu bayram, kendim kendime ziyarete gidecegim....
23 Kasım 2009 Pazartesi
METHAP'IN KURAL OLMAYAN KURALLARI...
Cok zaman gecmeden, yeni bir cocuk daha ekleniyor, bizim eve gotulmeyi bekleyen… Cogunlukla dayak yemis, sumukleri akmis olarak paspasin uzerinde aglayarak bekliyor beni…Eve goturuyorum, mendil veriyorum, bizim evde her zaman bulunan kurabiyelerden, keklerden bir tabak hazirliyorum… Mettap diyor o da bana… Surekli vurmaktan, kirmaktan, kafa atmaktan, carpmaktan, patlatmaktan soz ediyor… Isadami olmus annemin dedigine gore… Simdi karsilassak ne o beni tanir, ne ben onu hatirlarim…
Sonralari Gulcin bana durduk yerde Mucos, demeye basliyor. Teyzelerimse Mettos ismini uygun goruyorlar,
Italyan’lar ne adimi soylemeyi, ne de yazmayi ogrenebiliyorlar… “h” harfi olmayan alfabeleri yuzunden adimi “Metap” olarak telaffuz ediyorlar ve her zaman ama her zaman “Methap” olarak yaziyorlar… Ben bile bazen adimi sorduklerinda kendimi “Metap” derken buluyorum ve kendime inanilmaz kiziyorum…
Iste sevgili Ferat’in kendisinin de tahmin ettigi, siradan bir yazi hatasi beni bu kadar eskilere goturdu, anilarimi canlandirdi ve gulumsetti…
Simdi bakalim neler ozetlemis Ferat…
Methap’ın 12 Altın Kuralı1.
1.Öğrendiğimiz diyet değil sağlıklı yaşam için zevkle yeme kültürü
2. Vücudunuzu sevin•
İnsan kendisi ile barışık olmalı ve sevmeli. Vucunuzu sevin derken sadece fazla kilolarınızı sevin demiyoruz tabiki. Vucudunu seven bir insan kanında fazla şeker ve kolesterol istemez. Vucunu seven insan yüksek tansiyonun yavaş yavaş beyninin bir et parçasına dönüşmesini istemez. Vucudunu seven bir insan iki üç merdiven çıktıktan sonra nefes nefese kalmak istemez. Sonuç itibari ile kendimizi ve vucudumuzu seviyorsak eğer ona iyi davranmalı ve ona en iyi formu vermek için emek harcamalıyız.
Yanlız, bunu söylerken 90-60-90 ölçülerden yada üçgen vucutlu ve 6 katmanlı karın kaslarından bahsetmiyorum. Burada bahsettiğim sağlıklı bir insan vucudu, tastakır kuru bakır bir manken bozuntusu vücudu değil.
3. Mehtab’ın kitabında suçluluk yok.• Bazı şeyleri fazla kaçırdığımızda hiçbir zaman suçluluk duymayacağız. Onun yerine fazladan kaçırdıklarımız için bir 10-15 dakika daha spor yapmalı yada bir öğün yeşil çorba yemeliyiz.
4. Ara öğünleri hiçbir zaman kaçırma.• Ara öğünler bir sonraki öğüne 1 saat kalana kadar yenebilir. Eğer daha az var ise bir sonraki öğün biraz öne çekilmeli ama ara öğün kaçtı diye öc alınmamalı.
5. Geri kalanı sebze ile doldur. • Yediklerimizden doymadığımız hissi duyuyorsak, yeşil yapraklı ve bol sulu sebzeler ile arayı kapatmalıyız
6. Az çeşitten çok yemek yerine çok çeşitten az.• Bir şeyden çok yemek yerine birkaç şeyden az az yiyerek öğünlerimiz zenginleştirilmeliyiz
7. Tartılmak yok.• Kesinlikle hergün tartılmamalı, en sık olarak haftada bir olabilir eğer ilk 6 haftayı tamamladıysanız
8. Canınız istiyorsa vücudunuz istiyorsa kaçmak yok.• Canınızın çektiği bir şeyi besin yapısına baktıktan sonra kesinlikle yemelisiniz. Mesela canınız baklava istedi. Bir kaç hafta bir tepsi baklavayı hayal etmek yerine. Bir ara öğününüzde bir dilim baklavayı yiyerek özleminiz büyümeden dizginleyin. Ama kesinlikle suçluluk duygusu hissetmek yok.
9. Ne kadar emek o kadar zevk ve sağlık• Öğünlerinizi hazırlarken yada seçerken özen gösterin. Mümkünse önerilen seçenekleri anlayıp kendi seçeneğinizi yaratın. Yediğiniz şeyleri zorunlu olduğunuz için değil istediğiniz için yiyebilmelisiniz. Mesela ben 4 kuru kayısı ve 8 bademden oluşan ara öğünüm ile nutella sürülmüş yarim dilim ekmek (50 calori) ve bir küçük elmadan oluşan ara öğünüme hastayım.• Yeşil çorbayı damak tadınıza göre değiştirerek hazırlayın. Kural 8’i hiç unutmayın. Mesela eğer yeşil çorbayı pişirerek yiyorsanız, soğan katmayı deneyin. Hatta çok az salça bile katabilirsiniz. Ayrıca en sevdiğiniz baharatlar ile süsleyin ve onu özenle hazırlanmış güzel bir yemeğe dönüştürün. Özellikle sindirim sisteminden şikayetçi arkadaşlar yeşil çorba konusuna özen gösterip kendlerinii ve sindirim sistemlerini büyük bir dertten kurtarabilirler.
10. Vucudunuzu şaşırtın.• Yediklerimiz hiç bir zaman iki gün üst üste aynı olmamalı. Vucudunuzu hep şaşırtmaya çalışın. Kolay diye hep aynı ara öğünü uygulamayın mesela.
11. Toplam kalori değil çeşitlerin kalorilerisine dikkat etmeliyiz.• Yediklerinizin kalori toplamına bakmak yerine kullandığınız malzemelerin teker teker kalori değerlerini düşük tutun. Mesela dilimi 130 kalori bir ekmek yerine, dilimi 45 calori bir ekmek tercih edin. Aynı mantığı diğer yediklerinize de uygulayın. Ayrica sindirimi emek isteyen yiyecekler şeçin, mesela lifli sebzeler, kereviz, marul, yeşil soğan, bol yapraklı sebzeler, vs.
12. Ne zaman başınız sıkışsa cevabınız yeşildir. • Yani baktınız doymadınız bir şey yemek istiyorsunuz, o zaman cevabınız yeşildir. Mesela yeşil yapraklı sebzeler yada bol su içiren sebzeleri götürün, mesela hıyar, kereviz sapı (Amerikan krevizi), yada marul. Burada özellikle dikat etmeniz gereken nokta kökümsü sebzelerden uzak durmak.Mesela patates, havuç, ve turp gibi sebzeleri salata niytetine tüketmemeye çalışın. Yani yediğiniz sebze toprağın altından geliyorsa, sebze olarak değil karbonhidrat olarak tüketilmeli.
Ferat Sahin
Trabzonspor'lu Ferat..:)
Sevgiyle..
------------------
Sevgili Ferat, size de tesekkurler ve sevgiler…
Olaganustu bir ozet olmus…
Bana soyleyecek hicbir sey kalmamis… Soylediklerimi bu kadar iyi algiladiginiz icin nasil mutlu oldugumu tahmin edemezsiniz…
Pazartesi yazacagim ve metabolizmadan konusacagiz demistim…
Sevgili Yasam kocu Cigdem’le uzerimdeki agirliklari kaldirmaya calisiyoruz ve ben biriktirdiklerimden bir anlamda kurtulmaya calisirken, uzerime yeni yukler bindirmemeye ozen gosteriyorum… Buna yapacagim dediklerimi ertelemek te dahil…
Onun icin, Pazartesi demistim, pazartesi yaziyorum
Ama nasil yaziyorum…?
Eve geldim, internet calismiyor… Olsun, telefonum var… Supriz!
Onun da baglantisi kesik…
Soz verdim yapacagim… Komsunun internet baglantisini wireless olarak bizim evden kullaniyorum ama sinyal cok zayif. Federico’nun odasinin kapisinda, koridorda tek bir kosede aliyor ancak. Orada yere oturmus bir sekilde yaziyorum… Yarin umarim internet sorunum cozulur… Cunku yeterince sirt ustu yuzdunuz… Artik metabolizma hizimizi hesaplayip, kendimizi iyice bir silkelemenin zamani geldi…
Siz yarin sabah tartilin ve kalemi kagidi elinize alip lutfen burada olun…
Hepinize simdiden keyifli bir hafta diliyorum… Butun zamanlarin en guzel sarkilarindan birine Teoman yorumuyla birlikte...
23 Kasim 2009’ Roma
20 Kasım 2009 Cuma
FAME....
O gunden sonra benim kisisel sozlugume adamlar ve edimlar .olmak uzere iki ayri kelime ve kavram yerlesti... Yani baska bircok sinifa da ayirdigim erkekleri, “kendi hayatlarina ve hayatlarindakilere sahip cikabilme yeterlilikleri, sevgiyi algilama, duygularini ifade edebilme kapasiteleri, bakimliliklari, corap-ayakkabi-pantolon, kemer-ayakkabi-pantolon uyumlari, berberleri ile olan iliskileri ile filan da degerlendirerek adam gibi adamlar ve edim gibi adamlar olmak uzere de siniflamaya basladim...
Bu arada Turkiye’de magaza adi verirken de, acaba hangi dilde okusam diye dusunmeden gecemedigimi de ekleyeyim...
Siz bu yazinin basligini hangi dilde okudunuz?
FAME... Eger “feym” diye okuduysaniz, san, sohret, pariltidan soz eden bir yazi bekliyor olmalisiniz..
Italyanca okursaniz eger, “fame”, aclik demek...
Aclik...
Bugun 17.000 bebek daha yeterli beslenemedikleri icin olduler...
Dunya uzerinde 1 milyar kisi ac...
Dupeduz, basbayagi, yasam fonksiyonlarina yetecek enerjiyi alamaiyacak kadar yoksul ve ac...
Bir de obur yuzu var dunyanin...
Yani cok tok, asiri tok, yasam fonksiyonlarini riske sokacak kadar tok yuzu dunyanin...
Oyle ki, bu asiri toklugun yarattigi “obesite” bir pandemi duzeyinde ve “GLOBESITA’” olarak adlandiriliyor. Obesitenin yarattigi risklerle iliskili hastaliklar, olum nedenleri arasinda ilk siraya yukseliyor...Metabolik sendrom ve diabetli sayisi inanilmaz bir hizla artiyor...
Sismanlik konusunda elbetteki genetik faktorler cok onemli ama cevresel faktorleri, yemek yeme ve pisirme aliskanliklarimizi, kendi yanlislarimizi ogrettigimiz cocuklarimizin omurlerinin kisaldigini da aklimizda tutmamiz, hayatimizi “bir parca izgara et biraz sebze kiskacina sokmadan, onemli ve cok zengin mutfak kulturumuzu kaybetmeden, istedigimizi yiyerek saglikli kiloda kalmanin yolunu ogrenmemiz gerekiyor...
Artik su kafasina gore yavaslayan metabolizmadan konusmanin vakti geldi galiba...
Size bir sir vereyim hemen...
Metabolizmamiz yavasladigi icin sismanlamiyoruz, biz sismanladikca metabolizmamiz yavasliyor...
Bu konuda biraz dusunurseniz, neden sismanlar, zayiflardan daha az yerler ve sisman kalirlar sorusuna cevap verebilirsiniz sanirim...
Bu yaziyi Roma’da gerceklestirilen FAO (Dunya Gida Guvenligi Zirvesi) nedeniyle yaziyorum... Ne FAO baskani Jacques Diouf’un pijamalar icindeki aclik grevi, ne belediye baskani Gianni Alemanno’nun ona verdigi sembolik aclik destegi bu konuya yeterince ilgi uyandirabildi. Kaddafi’nin kendisini eslik eden hosteslere verdigi 50 euro’luk harclik ve Kuran-i Kerim hediye etmesi birer satirla butun gazetlerde yerini aldi. Roma’da trafik alt ust oldu.
Ben bu konuyla ilgili okuduklarimdan yepyeni seyler ogrendim... Dunyada et tuketimi artiyor. Et uretimi cok su tukettiriyor ve cok fazla artik birakarak onemli bir doga kirlenmesine yok aciyor, tarim arazileri azaliyor ve buna bagli olarak tahil ve sebze meyve fiyatlari artiyor. Zaten sebze ve meyvenin kutulanmasi ve nakli, ete oranla cok daha zor oldugu icin de, uretim daha da cok ete kayiyor. Bu toplantidaki konusmacilardan biri haftanin bir gunu, hic hayvansal protein icermeyen yemekler yenmesini oneriyordu. Bana cok akla yakin geldi ve sut haric olmak uzere bunu bizim evde uygulamaya karar verdim.
Persembe gununu hayvansal protein icermeyen gun olarak ilan ettim...
Bugun oglen izgara kabakli bir sandvic, aksam da etsiz nohut ve pilav vardi bizim evde...
Uzerinde dusunun derim...
Pazartesi gunu metabolizma ile ilgili konusalim... Sevgili Ferat’in hazirladigi, beni cok mutlu ederek gulumseten “METHAP’in kurallari uzerinde de biraz duralim, sorulariniza da cevap verelim diyorum ben... Methap'i niye koyu renkle yazdigimi da anlatacagim o zaman...
Oyleyse gorusmek uzere, iyi hafta sonlari hepinize....
20 Kasim 2009’Roma
13 Kasım 2009 Cuma
ZARFIN ICINDEKI ORMAN...
Almamistim hicbirsey... sonra ikimiz iki taraftan kosturmaya, benim icinde ne oldugunu bilmedigim bu zarfin akibetini anlamaya calistik. DHL'e telefon telefon ustune derken aksam eve geldigimde bir zarf buldum nihayet...
Hemen actim...
Zarfin icinden bir orman cikti... Hayatimda aldigim en guzel armaganlardan biriydi bana ulasan... Kimsenin adi yoktu... Hepinizdiniz... kim katilmistir, kim katilmamistir bilmiyorum ama "hepinizdiniz"...
Biri Federico ve benim adima, digeri sinifimiz adina Tema Vakfi araciligi ile dikilmis agaclar... icinizde benim gibi mal mulk derdinde olmayanlar varsa, bilinki bir suru dikili agacimiz var artik...
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Edirne'de ve Sanliurfa'da buyuyorlar bizim icin...
Sonra armaganlarin devami Turkiye'de elime ulasti... Neler yoktu ki paketin icinde... kahveler, lokumlar, akide sekerleri... Ve kadife bir kutunun icinde el emegi, islemeli, cok ama cok narin bir de vazo... Ucakta kucagimda tasidim gelirken Roma'ya...
Tema'nin Erozyonla Mucadele haftasi etkinlikleri bana hatirlatti bunlari...
Ne guzel birsey basardiniz hep birlikte... "Kaybetmek" her zaman olumsuz anlam tasimiyor demek ki... Kilo kaybettik, birlikte bircok dostluk, bir suru agac, paylastigimiz onca seyi kazandik...
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Daha da kaybetmeye devam edecegiz zaten... Gevsemeyin, aliskanliklariniza sahip cikin, bir yere kaybolmayin...
Biraktigimiz noktadan baslamak uzere donmemize cok az kaldi...
13 Kasim 2009'Roma
11 Kasım 2009 Çarşamba
GENETIGIMIZ DEGISIYOR...
GDO’lu diyet tarifleri - YILMAZ ÖZDİL
Şöyle...
Annaneniz öpülesi elleri parçalanırcasına, ovalaya ovalaya tarhana yaparken, siz, “Aman annane be, boş versene” deyip, marketten hazır çorba alıyordunuz ya... Annane rahmetli oldu ve siz, o tarhananın tarifini annaneden alıp, bir kenara yazmadınız ya... İşte o nedenle, siz, genetiği değiştirilmiş organizma yemekten kurtulamazsınız maalesef.
Ne verirlerse... Onu yiyeceksiniz.
Kız evlat yetiştiriyorsunuz, en iyi okullara gönderiyorsunuz... Piyano çalıyor, İngilizce konuşuyor, Grammy alanları tek tek biliyor. Bilmeli... Ama alt tarafı limon, şeker ve su kullanıp, limonata yapmasını bilmiyor! Yoğurdu çırpıp, ayran yapamıyor, ayran... İşte o nedenle, kızınız, genetiği değiştirilmiş meşrubat içmeye mahkûm maalesef... Torunlarınız da.
Zahmet edip sütlaç yapmadığınız için, kek yapmaya üşendiğiniz için... İçinde ne olduğunu bilmediğiniz gofretleri, mısır patlaklarını kemiriyor sizin oğlan! Hamur tutmayı, şöyle mis gibi ıspanaklı bi börek yapıp, çantasına koymayı bilmediğiniz için, hamburger bağımlısı oldu.
Güya, çoluğunu çocuğunu düşünüyorsun, taze taze yesinler diye, pazara gidiyorsun... Eğri büğrü biberlere, doğal olduğu için tuttuğunda ezilen domateslere ağız burun kıvırıyorsun, hormonlu, tornadan çıkmış gibilerini alıyorsun... Ne işe yaradı senin pazara gitmen?
Kocanız da, bu satırları okuyup, size akıl verecek şimdi... Söyleyin ona, ukalalık etmesin, götürün aktara, hatmi çiçeğiyle zencefili birbirinden ayırt etsin, ondan sonra konuşsun!
Enginar, börülce, radika, cibes pişirmekten haberin yok; gazetelerin tiraj almak için kıçından uydurduğu kıçımın uzmanlarından fıldır fıldır brokoli tarifleri öğreniyorsun... Brüksel lahanası yiyerek mi AB’ye gireceğini sanıyorsun?
Çin’den bal getiriyorlar mesela... Taaa Arjantin’den, Meksika’dan bal getiriyorlar. Neymiş efendim, içinde genetiği değiştirilmiş organizma olabilirmiş falan... İçinde tavuk ibiği, maymun kulağı olmadığına şükredin! Ben iddia ediyorum... Kaşla göz arasında frankeştayn ürünlere kapıları açan arkadaşlarla, Amerikan çiftçilerinin avukatı profesörlerimiz, sırf karakovan balına sahip çıksa, Şemdinli’de, Pervari’de terör bile azalır, terör bile.
Uzatmayayım.
Mutfak genetiğimizi kaybettik biz.
Elin adamı, mısırdan, soyadan, domatesten önce beynimizin DNA’sını değiştirdi!
Hurrraaa diye köyden kente göçerken, dışarda tıkınmayı şehirleşme zannettik. Ambalajlı ürün tüketmeyi, zenginleşme zannettik.
Dolayısıyla, ya kafayı değiştirip, özümüze döneceğiz... Ya da ne verirlerse onu yiyeceğiz.
11 Kasim 2009'Roma
2 Kasım 2009 Pazartesi
GUNES DIYOR KI...
29 Ekim 2009 Perşembe
MEGLIO TARDI CHE MAI...*
..............................
Sevgili Selinka, bana size ulasabilecegim “dogru” bir mail adresi verin lutfen. Yayinlamam adresinizi ama biraz daha iyi anlamaya calisacagim sizin durumunuzu…
Sevgili Muge G, ben cevap verene kadar kac hafta sonu gecti… Hafta sonlarini hafta ici gibi gecirin.. Kendiniz icin yapin bunu.. Mademki bir hedefiniz var… Sonra zaten ozgur olacaksiniz… Kabizlik icin bitki caylarini deneyin ve cok su icin…
Sevgili Naylos, burdasiniz iste.. Ne guzel…
Sevgili Ayse, saglik probleminiz var mi? Barsak duzeniniz nasil..? En son kan tahlillerinizi ne zaman yaptirdiniz? Biz size kilo aldiririz merak etmeyin ama once herseyin yolunda gittiginden emin olmaniz gerekir…
Sevgili Ebru (ancient) herkes basardi siz niye basaramiyasiniz ki? Hadi gayret, vaz gecmeyin…
Perizat En, ne guzel bir isminiz var… Haberlerinizi bekliyorum..
Sevgili Filiz, arada gozumden kacanlar olabiliyor, kusura bakmayin. Siz ara ogunleri ikiye cikartin, ama miktari artirmayin. Olabildigince tam tahilli, kepekli, esmer urunler secin. Insulin direnci zorlar insani ama imkansiz degildir…
Sevgili Suspect, bir de tersini dusunun… Her giydiginizde fermuarlari darliktan asagiya kayan etekler, dugmeleri iyi kapanmayan gomlekler filan…
Sevgili NuNu’cugum, bazi insanlar varliklari ile olduklari her ortami guzellestirirler… sen onlardan birisin… Destegin ve buradaki varligin icin cok tesekkurler…
Sevgili Barisbasak, nasil gecti tatiliniz?
Sevgili Lale, okudum yorumunuzu..
.
.
Sevgili Gunes, yazdiklariniz ve dualariniz icin tesekkurler…
Biz metabolizmamizi hizlandirdik, barsaklardaki plaklari atmak icin ozel bir diyet uyguladik, insulin salinimi kontrol ettik, filan… Cok ayrinti vermememin bir sebebi de, blogumu kopyalayan kopyaladi artik, bari biraz arastirip nedenlerini kendileri bulsunlar diyorum… Yine de sizlerin en dogal hakki bilmek, belki ensonda “yaptiklarimiz nedendi ve neye yaradi” diye yazarim…
Sevgili Nane Sekeri, bozmayin bu motivasyonu… 109 kilo gercekten cok… bu kiloya gelmek icin kimbilir ne yanlislar yapiyordunuz bildiginiz halde… Oyleyse, artik dayanin, organizmanizi siz yonetin…
Sevgili Oyuncu, butun aylarin persembesi ayni anda yasaniyor bugunlerde… Nereye once kosacagimi bilmez bir haldeyim… yine de tesekkurler…
Sevgili baybii, “gibi” degilim, genc kizim zaten sadece bir yirmi yil kadar fazlam var.. Gulumsememisim gercekten…
Sevgili A.Hande, metabolizma cayi aslinda elma, limon, karanfil, biber ve tarcin… Zararli hicbirsey yok… tansiyon dusurebilir sadece… Siz doktorunuza danismadan birsey yapmayin… hamilelik cok ozel ve onemli bir donemdir..
Sevgili Deruni, goz acip kapayana kadar 9 yasina geldi bile oglum… Yillar cok cabuk geciyor… Ona verdini butun zaman helal olsun binlerce kere…
.
.
Sevgili Burcu, siz yollayin annenizi buraya, biz onu ikna ederiz… saclarimdan hic hosnut degilim… Yarin (bugun) degistirecegim…
.
Sevgili Beste, ne oldugum bilmiyorum ama iyi olmadim… Kirisikliklarim bile daha cok batiyor gozume..
.
Sevgili Duygu, sosyal ve profesyonel hayat zaten kurallarla dolu… Bari evimizde esnek olalim oyle degil mi?
.
Sevgili Emos, beni dusundugunuz icin tesekkurler… Haklisiniz..
.
Sevgili Cansu, normal ogunleri bolmeyin cikartmayin… Gece isten sonra (danscisiniz degil mi?) 1 bardak sicak sut, iki biskuvi yiyebilirsiniz ornegin… Caniniz ne ceker o saatte? Siz yazin beraber karar verelim..
.
.
Sevgili Denizsen, bekliyorum haberlerinizi..
.
Sevgili Ferat, “Trabzon’lu Ferat”… yorumunuz beni ozellikle mutlu etti… sanki bu konu sadece kadinlari ilgilendiriyormus gibi goruluyor ve buna biraz uzuluyorum… ayrica oyle dogru seyler soyluyorsunuz ki, keske daha cok yazsaniz bize diyorum… Dinlesek sizin ve esinizin oykusunu, basarinizi..
.
Sevgili Selhan az mi? Ciftlerin birlikte uygulamalari cok akillica, cok saglikli, ve insani guclendiren bir davranis… bana yazin oykunuzu… ne bekliyorsunuz?
.
Sevgili Terazi, ben bilgimi paylasiyorum sadece… yazdiklariniz icin tesekkurler…
.
.
.
28 Ekim 2009 Çarşamba
HEDEFIMIZ BU DEGIL...
Bugunlerde cok yeri geldi de ondan hatirladim birden bire...
Amfideyiz, yaklasik 100 kadar hemen hepsi farkli dallarda uzman doktorlariz ve estetik durus ile ilgili bir ders izliyoruz...
Profesor, iki kadin fotografi gosteriyor slaytta... Biri zayif, incecik bir kadin... Kim gibi diyeyim... Ebru Salli gibi...
Digeri balik etli, bayagi yuvarlak hatli, kalkik popolu ama sarkmamis, dokulmeyen, diri ve guzel bir kadin... Profesor “simdi bu kadinlardan hangisini guzel buldugunuzu kadinlar ve erkekler grubu olarak ayri ayri oylayacaksiniz” diyor... Hemen arkami donup erkeklere bakiyorum... Oyle ya, bakalim dusuncelerini onemsiyecegim tarzda erkekler mi buradakiler...
Hos ve bakimlilar cogunlukla... Klasik Italyan tarzindalar... Stil ayakkabilar, uyumlu kemerler, marka kalemler, cok iyi kesilmis ya da dikkatlice uzatilmis saclar, iyi utulenmis gomlekler, klas gravatlar, casual giyinmislerse bile, tuylenmemis kazaklar, stil botlar... Evet, guzellikle ilgili dusunceleri dikkate alinabilecek erkekler cogunlukta..
Oylar toplaniyor ve sayiliyor... Kadinlarin hemen hepsi zayif, Ebru Salli’ya benzeyen kadina, erkeklerin tamami, yuvarlak hatli, balik etli kadina oy vermisler...
Kadinlar cok sasiriyoruz hep birlikte... Guzellik anlayisimizda yolunda gitmeyen birseyler oldugu kesin...
Oyle de aslinda... Bunu neden tekrar yazdim?
Bizim hic birsey bilmeyip, bilmedigini bilmeyip, kendini birsey bilir sananlardan bir cok konusanimiz buyurmuslar... “Sisman kadinlar kendilerini aldatmasin, hicbir erkek onlari guzel bulmaz, zaten sisman kadin guzel olamaz” diye...
Yok ya ? diyecegim babam “aaaaa, ne ayip, bak simdi” diyecek... Aslinda bir bilse icimden soylediklerimi, agzima pul biber koyardi da hadi neyse...
Ben televizyon seyretmem, seyretsem de onu seyretmem... Ya eline salatalik alir, bu % 96’si su, % 1’5’u seker, yuzde 0,7’si protein olan sessiz sedasiz sebze icin “cok besleyicidir, cocuklariniza bol bol yedirin” der, ya anti oksidan anti oksidan diye oksidanin ne oldugunu bilmeden antisi hakkinda konusur, ya eline uyduruktan bir besin piramidi almis, kerameti kendinden menkul bir uzmanin hazirladigi acaip karisimlari icer bir kadindir ama izlersiniz, deger verirsiniz ve ozenirsiniz ki, oradadir, konusmaya devam eder, uzmani olmadigi her konuda ahkam keser...
Iyi de biz aylardir burada ne demeye kilolardan konusuyoruz diyorsunuz degil mi?
Biz duzenli ve saglikli beslenmeyi yasantimiza sokmaya calisiyoruz... Duzenli ve dengeli beslendikce, bos kalorileri yasamimizdan cikarttikca, saglik icin gerekli oldugu kadar hareket etmeyi aliskanlik haline getirdikce, uzerimize yuk olan kilolardan kurtuluyoruz dogal olarak... Bu kadar basit...
Her zayif olan saglikli olmayacagi gibi, her sisman olan sagliksiz olacak diye bir kural yok...
Zayiflar guzeldir, sismanlar cirkindir diye dayatan bir dis dunya, ozellikle kiz cocuklarinin yasamini ciddi bir sekilde riske sokuyor...
Dikkate almamiz gereken sey, guzellik degil... Sisman bireylerin bazi hastaliklara yakalanma riskleri daha fazla... Buna grip te, kanser de dahil...
Guzellige gelince... Cok subjektif bir kavram... Zayif olmak guzelligin tek sarti degil... Hele bir tuketim zorlamasi olarak sunuldugunda hic degil...
Light urunlerle, spor aletleri, estetik urunleri, DVD’ler, zayiflama caylari, zayiflatan giysiler, camurlar, sirkeler, diyet kitaplari vs.. ‘lerle arkada duran milyarlik sektor, sizi cirkin oldugunuza inandirmaya calisiyor...
Bakin... Gulun gecin... Konumuz o degil, derdimiz o degil...
Hele yetisme caginda kiz cocuklariniz varsa, kilo lafini ayda 1 kereden fazla agziniza almayin... Kendiniz ve cevrenizdeki herkesin iyiligi icin, dogru beslenmeyi ogrenin ve yasantiniza gecirin...
Siz su fotograflara bir bakin... Guzel buluyorsaniz, gozlerinizi ovusturup tekrar bakin...
Biz saglikla beslenecegiz onun icin de saglikli olarak kilo kaybedecegiz... Hepsi bu...
Yoksa hedefimiz zavalli korkuluklarin islerini ellerinden almak degil...
.
Bu sabah aynaya bakin... Sisman ya da zayif oldugunuzu degil, "var" oldugunuzu gorun... Varliginizla mutlu ettiginiz insanlari gorun...
Sukredin...
Benim endamim yeter diyin... Hayata gulumseyin...
.
.
.
28 Ekim 2009'Roma
21 Ekim 2009 Çarşamba
KUCUK BIR OYKU BU....
Spor yapmaya pek vakit bulamamıştım ilk zamanlar. Ama kendime hareket imkanları yaratıyordum. Arabamı otoparkta en uzağa park ediyor, öğle yemekleri sonrası hastane bahçesinde yürüyordum. Asansör asla kullanmıyordum ne evde ne iş yerimde. Sık sık Mehtap Hanım'ın yazılarını okumam gerçekten motivasyonumu yükseltiyordu.