Ben bu isin bu kadar uzun surecegini, ustelik tam da bu gunlerde sehrin dort bir yaninda yapilacak isler olacagini, ve tam o sirada Roma’da havanin delirip 40 °C’lere vuracagini bilseydim, sivri tirnaklarina mavi yaldizlar surmus trafik polisine oyle donuk donuk, tepeden tepeden, “al istersen ehliyetimi de, ne olacak ki yani” havasinda bakar, hemen bir araba kiralayalim diyen Antonio’ya “bosver simdi, bir de onun islemleri girmesin araya” dermiydim hic...?
Muhtemelen derdim de...
.
Na’palim gecti iste 10 gun...
.
O arada calistigim yere arabasiz ulasmanin zorlugunu anlamis oldum, cok guzel bir ekmek firini kesfettim, metronun cikisinda harika kahveler yapan baska bir barim oldu, metroda 3 degisik gazete dagitildigini, bu sicak gunlerde gunde 70.000 sise suyun gelene gecene armagan edildigini filan ogrendim... Bir de, ne kadar araba bagimlisi oldugumu ve cantamin ben Mary Poppins olmadigima gore ne kadar gereksiz buyuk ve ne kadar gereksiz ivir zivirla dolu oldugunu da...
.
Siz kotu haftada ne yapacaginizi ogrenmek icin beklerken, ben sizden biraz daha onde oldugum icin, bu donemi 4 kilo vererek kapattigimi soyleyeyim... Cook yavas yavas alinmis 4 kiloydu, aslinda olcumlere gore fazla kilo sinifina girmediklerinden, verilmesi daha zor olan kilolardandi, ama iste iyi hafta-kotu hafta derken hic zahmetsiz verdim gittiler... Aslinda bu vesileyle, uyku ve kahvalti duzeni dahil cok seyi yoluna koydum, 1 ay oncesinden duzenli yemek yemege, ara ogunlere, iyi uyumaya basladim sonra da metabolizmami biraz sarstim diyelim...
.
Kotu haftaya gelince, guzel ve her zamanki gibi degisik secimlerle kahvaltinizi yapiyorsunuz, ara ogun yine sadece sabah ama biskuvi, ceviz-badem seceneginiz yok, yogurt ve meyve yiyorsunuz, oglen yemegi de dahil olmak uzere, ekmek, pilav, makarna, patates, borek, tost filan yemiyorsunuz. Mutlaka protein de iceren bir sebze yemegi (etli fasulye gibi, ama etli dolma degil ornegin) ya da izgara et, izgara balik yiyorsunuz yanindaki sebze garniturunu hergun degistiriyorsunuz ve her zamanki gibi yaklasik 1 kasik zeytin yagi ile pisiriyorsunuz yemeklerinizi.
.
Aclik duygusunun olmamasi gerekir, varsa almaniz gerekenin altinda protein aldiginiz icin olma olasiligi yuksektir...
.
Ben 2 iyi, 1 kotu haftayi yeterli buluyorum. Sonra yavas yavas once oglen ogunlerine sonra da abartmamak kaydi ile aksam ogunlerine karbonhidrat eklemeye baslayabiliriz...
.
Aksam yemeklerinde karbonhidrat alimini enaz duzeye indirmek aslinda kilo korumak icin de uygun bir yontem. Yemeyin demiyorum, dikkatli yiyin diyorum. Eger pilav varsa, corbanizi ekmeksiz yiyin ornegin. Eger cok fazla yediginiz bir gun gecirdiyseniz, sakin sucluluk duymayin, sonrasindaki iki gun, kotu haftanin kuralini uygulayin... Yani guzel bir kahvalti, oglen ve aksam karbonhidrat yok...
.
Bu arada su icmeyi ve ne kadar olursa olsun hareket etmeyi ihmal etmeyin...
.
Bugune kadar bu blogda soylediklerimin hicbiri ozellikle zayiflamak icin verilen diyet ornekleri degildir. Onlar kisiye ozel hazirlanir, pek cok faktorun goz onune alinmasi gerekir, daha rijid donemlere gereksinim duyabilir. Ama sizler sadece aldiginizla harcadiginizi dengeleyerek, beslenme tarzinizi biraz duzene sokarak, kendiniz ve yakininizdaki herkes icin cok akllica bir secim yaptiniz, ustune ustluk bir de zayifladiniz...
.
Guzel yemek pisirmeyi bilmek, “fit” gorunmeye engel degil... Hele yiyip-icmekten keyif almaya hic mi engel degil...
.
Isin sirri dengede...
.
P.S: Yemeklerin hepsini ben pisirdim... Yarmali ayran asi bizim evde kisin sicak, yazin soguk icilir, ben yarmayi buharda pisirdim...
.
Karniyarigin tarifi annemden, fazladan bir tek sarimsak koydum, Cafe Fernando’nun tarifinden alip... Bir de annem son yillarda kizartmiyor patlicanlari –ben kiziyormusum-.. Ben bu seferlik soyle bir hizla cevirdim yagda...
.
Fransiz usulu, fasulyeli mantarin tarifi de annemden...
Cok lezzetlidir gercekten, ama yok istemem derseniz, Turk usulu zeytinyagli fasulye pisiririm... Soganlari biraz buyuk dogranmis aceleden ama tadi guzeldir... Cok beklenmedik bir anda gelenlere de hicbirsey bulamasam, sarisi dagilmamis yagda yumurta, ya da soya filizli salata yaparim...
.
Yani o kadar yemek blogu yapamam, ama yine de ac birakmam kimseyi...
.
Ustelik, Puglia’li bir babaannenin, torununun annesinden, “hani o senin sade risottondan pisirsen bugun” (pilavdir kendisi) ya da “ bu corbayi yapiyorum ama seninki kadar guzel olmuyor bir turlu” (kars usulu, tavuk corbasi) demesi o kadar da siradan birsey degildir...
Babannedir, Italyandir, 3 erkek cocuk annesidir ve Pugliali’dir...
.
Bilmem mesajim yerine ulasti mi...?
.
.
P.S2: Giusy Ferrero sizin icin "yaz" sarkisini soyluyor...
19 Temmuz 2010’Roma