Mutfak penceresinden disariya bakiyoruz... Bak yapraklar dokulmeye basladilar bile diyorum, belki degisik renklerde toplayip bana getirirsin birkac tane... Burnunu cekiyor.. Hava cok sicak.. Cok nemli.. Cok yapis yapis... Ama ruzgar var.. Gunes gokyuzunde ama, gokyuzu grimsi...
Anne bu mevsimin adi ne diyor.. Bu mevsimin adi Roma diyorum..
31 Aralık 2010 Cuma
SAGLIGIMIZA....
,
Ayrilik vakti geldi iste... iyilikle ayrilacagiz, ne olduysa oldu diyecegiz, konuyu kapatacagiz...
Kapida yeni yil...
Kollarimizi acacagiz, sevincle sevgiyle, umutla kucaklasacagiz...
Yormadan beklentilerle, kurallarla, bogmadan eskilerin hesaplariyla merhabalasacagiz...
Keyfini cikartin bu ilk karsilasmanin, gonlunuzce, dilediginizce, bildiginizce gecirin bu aksami...
En umutsuz gorunen anlarda bile, yasiyorsaniz, ikinci bir seceneginiz olabilecegini bilerek, bu dunyada geri donusu olmayan tek seyin òlùm oldugunu unutmadan, umutla bakin yarina...
Nerede olursaniz olun, kadehinizde, bardaginizda, sisenizde ne olursa olsun, kiminle olursaniz olun, kutlamaya deger birsey mutlaka vardir hayatinizda...
Onun icin gulumseyerek girin bu yeni yila, keyifle, coskuyla, umutla, dilediginizce...
Hadi oyleyse....
Bildiginiz butun dillerde....
SAGLIGIMIZA
MUTLU YILLAR.....
salute, prosit, ad maiora, cin-cin, à la santé, cheers, salud, skoll, zum voli ...
31 Aralik 2010'Roma
30 Aralık 2010 Perşembe
YARIN NE KADAR YENI?
Italya’da 24 aralikta baslayan ve 25-26 aralikta da devam eden Christmas kutlamalari, ardindan yeni yil, ardindan sadece Italya’ya ozgu bir bayram olan Epifania derken, masalar kuruluyor, masalar kaldiriliyor, sabahlara kadar suren kagit, tombala, sohbet derken gecenin bir yarisi spaghettiler pisiriliyor, her evin bir odasinda kenarda kurulu bir masada enva-i cesit tatlilar, kurabiyeler, sekerlemeler, kuru yemisler derken herhangi bir Italyan ailesinde kisi basina ortalama 40.000 kalori fazladan aliniyor.
Tekrar yazayim, kirk bin kalori...
Alalim, helal olsun, harcariz, kosariz, terleriz, spor salonlarina yaziliriz, ozel esofmanlar aliriz, sagimizi solumuzu titreten aletlere baglariz kendimizi, titreriz, diyetisyene, beslenme uzmanina danisiriz, kitaplar aliriz, okuruz yakariz gider...
40 000 kalori...
Yilda bir kere gelen ve herkesin ozlemle bekledigi bu bayram, bir aile bayrami, herkes evine ailesine kosuyor, bulusuluyor, kavusuluyor...
Nedir ki 40.000 kalori...?
Her onemli bayramda oldugu gibi, yenilen lokmalari dugum yapan, hepimiz cok mutluyken, ayni Tanri’nin yarattigi baska hayatlari bize hatirlatan gosteriler, adini duymadigimiz hastaliklarla mucadele eden dernekler, dunyanin obur ucuna yardim elimizi uzatmamizi isteyen misyonerler, posta kutularindan, alisveris merkezlerinin tam ortasindan, radyolardan, televizyonlardan bize tasiyor, ulasiyorlar...
Biz 40.000 kaloriyi boyle sessizce yuklenmis gidiyorken, bir brosurden iki goz size bakiyor.
20 cent (40 kurus) yeterli ona bir kap yemek sunmamiz icin.
1 hafta boyunca sicak bir kap yemek yesin gittigi okulda isterseniz 1 euro yani 2 lira vermeniz gerekiyor. (World Food Program)
Oylesine bir aclik ki bu, gunun tek kap yemegini siz sunabilirsiniz...
Onlara yemek alabilecek 20 centlerin yoklugu yuzunden hergun 26.000 cocuk acliktan òlùyor bu dùnyada... Yarini goremeden, yeni bir yili kutlayamadan...
Onun icin yemek cok kiymetli, ekmek cok kutsal.
Onun icin gerektigi kadar pisirmek, artirmamak, dokmemek, gerekenden fazlasini yememek, paylasmak gerekiyor...
Neseniz kacsin, yedikleriniz bogaziniza dizilsin diye yazmadim bu satirlari... Yarin sabah hemen baska bir yazi koyacagim...
Sadece dusunelim istiyorum, aclik uzerine degilse bile fazla tokluk uzerine...
30 Aralik 2010’Roma
27 Aralık 2010 Pazartesi
HAYAL TABLOSU...
Yeni bir yil geliyor... Kapiyi caldi calacak...
Kapiyi calacak, acacagiz ve hersey degisecek...
Degisecek ve ayni kalacak...
Bunu hepimiz bilecegiz ve yine de umutla bekleyecegiz yeni yili...
Yenilenmeyi, degismeyi, iyi yonde degistirmeyi herseyi...
Hic bir yili beklemedigim kadar bekliyorum bu yeni yili...
Yarim kalan ve oyle olduklari icin enerjimi azaltan, aklimin bir kosesinde beni rahatsiz eden bircok seyi, kendimi zorlayarak derledim, toparladim, bitirdim, siraya koydum, gittim, sordum, arastirdim, firlatip attim, dosyaladim, sildim...
Ve hallettim...
Bu yil kendime bir hayal tablosu yapiyorum... Yapmak istediklerim, gormek istediklerim, degistirmek istediklerim, sahip olmak, birakmak istediklerim... Yazdim, cizdim, dergilerden kesip kesip yapistirdim... Bana ait hersey var bu kartonun uzerinde...
Ilk kez kararlar alarak girecegim yeni yila...
Cok sey ayni kalacak yeni yilda ve iyi ki de oyle olacak. Stabilite aslinda insana guven duygusu veren bir durum...
Cok sey de degisecek ve iyi ki de oyle olacak, yasama heyecan katacak yenilenen hersey...
İste o umut var ya, o umut... Kipkirmizi bir alev gibi, yuregimde bu sene...
Onun icin, bu darmadaginik, bu perisan, bu yalvaran yakaran, bu teslim olan, bu mahvolmus, bu sorgulamadan kabul eden, bu alt ust edilmis, bu uzgun, bu urkek, bu korkmus sarki sozleri sinirime dokunuyor bu gunlerde...
Hayat olanca gucuyle yenilenmeye hazirken, nedir bu kaybetmeye bu kadar yatkinlik...?
Bir yerlerde bonus hayatlar dagitiliyor da, benim mi haberim yok?
Birakin geride huzunleri, kaybetmislik duygusunu, kizginliklari, kirginliklari, hesaplasmalari, cekismeleri, kucuk hesaplari, buyuk hesaplari...
Birakin geride, sizi agirlastiran butun negatif duygulari... Camlardaki buguyu silermis gibi uzatin elinizi, silin ve disariya bakin...
Yeni bir baslangici, iyi yonde degismek uzere kullanmaya karar verin siz de...
Iste kagit, iste bir suru renkli kalem... Yaratin hayal tablonuzu, bu kez sadece kendiniz icin... Cunku siz iyi ve keyifli olursaniz, etrafinizdaki herkese bu duyguyu paylastiracaginizi unutmayin...
27 Aralik 2010’Roma
Kapiyi calacak, acacagiz ve hersey degisecek...
Degisecek ve ayni kalacak...
Bunu hepimiz bilecegiz ve yine de umutla bekleyecegiz yeni yili...
Yenilenmeyi, degismeyi, iyi yonde degistirmeyi herseyi...
Hic bir yili beklemedigim kadar bekliyorum bu yeni yili...
Yarim kalan ve oyle olduklari icin enerjimi azaltan, aklimin bir kosesinde beni rahatsiz eden bircok seyi, kendimi zorlayarak derledim, toparladim, bitirdim, siraya koydum, gittim, sordum, arastirdim, firlatip attim, dosyaladim, sildim...
Ve hallettim...
Bu yil kendime bir hayal tablosu yapiyorum... Yapmak istediklerim, gormek istediklerim, degistirmek istediklerim, sahip olmak, birakmak istediklerim... Yazdim, cizdim, dergilerden kesip kesip yapistirdim... Bana ait hersey var bu kartonun uzerinde...
Ilk kez kararlar alarak girecegim yeni yila...
Cok sey ayni kalacak yeni yilda ve iyi ki de oyle olacak. Stabilite aslinda insana guven duygusu veren bir durum...
Cok sey de degisecek ve iyi ki de oyle olacak, yasama heyecan katacak yenilenen hersey...
İste o umut var ya, o umut... Kipkirmizi bir alev gibi, yuregimde bu sene...
Onun icin, bu darmadaginik, bu perisan, bu yalvaran yakaran, bu teslim olan, bu mahvolmus, bu sorgulamadan kabul eden, bu alt ust edilmis, bu uzgun, bu urkek, bu korkmus sarki sozleri sinirime dokunuyor bu gunlerde...
Hayat olanca gucuyle yenilenmeye hazirken, nedir bu kaybetmeye bu kadar yatkinlik...?
Bir yerlerde bonus hayatlar dagitiliyor da, benim mi haberim yok?
Birakin geride huzunleri, kaybetmislik duygusunu, kizginliklari, kirginliklari, hesaplasmalari, cekismeleri, kucuk hesaplari, buyuk hesaplari...
Birakin geride, sizi agirlastiran butun negatif duygulari... Camlardaki buguyu silermis gibi uzatin elinizi, silin ve disariya bakin...
Yeni bir baslangici, iyi yonde degismek uzere kullanmaya karar verin siz de...
Iste kagit, iste bir suru renkli kalem... Yaratin hayal tablonuzu, bu kez sadece kendiniz icin... Cunku siz iyi ve keyifli olursaniz, etrafinizdaki herkese bu duyguyu paylastiracaginizi unutmayin...
27 Aralik 2010’Roma
22 Aralık 2010 Çarşamba
KARA BULUTLARI KALDIR ARADAN...
Aysegul Hanim, ev halkini yolcu ettikten sonra hergunku gibi pencereleri acti, yorganlari yataklarin ayak uclarina dogru kivirdi, oglunun cikarken ters biraktigi terlikleri cevirdi, cop kovasindaki poseti yeniledi, aksam yemegi icin pisirecegi eti cozulsun diye buzluktan cikartti,...
Sonra bir bardak daha cay icmek icin masaya oturdu ve radyonun dugmesini cevirdi... “Kara bulutlari kaldir aradan, vay aman...” caliyordu radyoda... Eski sarkilarin yerini tutmuyor yeniler diye dusundu...
Cayin yudumlarken, yuruyus yapsam mi dedi, cani hic bu ruzgarda cikmak istemedi. Kahvalti masasini toparlamaya basladi. Zeytinlerin kapagini kapatti, ekmekleri sepete koydu, peynirleri dolaba kaldirdi. Oglunun tabaginda biraktigi yarim dilimden az ekmegi atmaya kiyamadi, uzerine 1 tatli kasigi tahin-pekmez (110) koyup agzina atti. Ne yedi bu cocuk kahvaltida, ekmegini bile bitirmeden cikmis dedi.
Karsi komsusu aradi saat 11’e dogru. “Hadi gel kahve yapayim” dedi. “Sen gel“ dedi Aysegul, “duduklude kuru fasulye pisiyor, ben yaparim kahveleri”. Cok iyi bir arkadasti karsi komsusu, bankadan emekli, akilli, becerikli bir kadindi. Gelirken elinde ustu kagit peceteyle ortulu bir tabakta iki dilim havuclu kek getirmisti.
“Ben yemem valla rejimdeyim” dedi Aysegul, yapisti kaldi ustume kilolar... “askolsun” dedi Nurhan Hanim, dun Ayfer’de mercimekli kofteleri yedin, benim kekime gelince mi rejimdesin, cok az yag var icinde zaten havuclu bu kek, sebze sayilir” O zaman sutlu nescafe yapayim dedi Aysegul... Nescafelerini ictiler, keklerini (385) yediler, sonra cok oturmadan gitti Nurhan Hanim...
Oglen yemegi vaktinde, yemek istemedi Aysegul Hanim, yedigi kekten duydugu suclulukla. Buyuk bir tabak marul salatasi hazirladi, hic yag koymadi, cok tatsiz tutsuz gozuktu gozune salatasi, 1 kasik italyan sosu ekledi (70) iki tane sosis hasladi ekmeksiz (250) yedi...
Aksam uzeri temizleyiciye verdigi eteklerini almak uzere cikti, donuste firindan ekmek aldi, ev baklavasi satan tatlicinin onune gelince dayanamadi, kisi basi 2 tane olacak sekilde 8 tane baklava aldi. Herzaman yolum dusmuyor ki buraya dedi icinden.
Eve dondugunde daha aksam yemegine cok vardi, oglen yedigi salata onu iyice aciktirmisti. Tuttu kendini, 1 elma, iki ceviz yedi.
yemeginde etli kuru fasulye, pilav ve tursu vardi. Tabagina azicik pilav koydugunu goren kocasi, gulumseyerek “yine mi rejimdesin ?” dedi... “Alay etme” dedi Aysegul, “benim metabolizmam yavas, su icsem yariyor”...
.........................................................................................................................
Gunde 500 kalori eksik almayi basarsak, duzenli ana ogunler yiyerek, ve ara ogunlerimizi de ihmal etmeden, yani ac kalmadan haftada 1 kilo verebiliriz.
Gunde 500 kalori... Nasil aldigimizi fark etmeden aliverdigimiz 500 kalori...
1 dilim elmali kek 405 kalori
2 dilim salam 135 kalori
5 tane hurma 75 kalori
50 gram wafers 245 kalori mesela...
Aysegul, oglen yemeginde 1 tabak aksamdan kalma sehriye corbasi icseydi sicacik, 1 dilim de ekmek yeseydi yaninda 165 kalori alacakti. Uzerine 1 dolma, 1 kasik yogurt da yerdi ustelik, hem de kendini yemek yemis hissederdi.
Bazi besinlerin kalorileri ummadigimiz kadar yuksek, bazilarindan da cok korkuyoruz ve gereksiz yere kendimizi mahrum ediyoruz.
Ogretin cocuklariniza tabakta yemek birakmamayi, ekmeklerini tamamlamadan sofradan kalkmamayi ama siz de onlarin tabaklarina yemek koyarken abartmayin lutfen...
22 Aralik 2010’Roma
P.S: Verdigim kalori degerlerinin tumu "yaklasik" degerlerdir. 3 asagi 5 yukari farkli bulabilirsiniz farkli kaynaklarda.
P.S: Bu yaziya tabii ki unlu klarnetci Mustafa Kandirali "Kara bulutlari kaldir aradan" diye eslik ediyor.
Sonra bir bardak daha cay icmek icin masaya oturdu ve radyonun dugmesini cevirdi... “Kara bulutlari kaldir aradan, vay aman...” caliyordu radyoda... Eski sarkilarin yerini tutmuyor yeniler diye dusundu...
Cayin yudumlarken, yuruyus yapsam mi dedi, cani hic bu ruzgarda cikmak istemedi. Kahvalti masasini toparlamaya basladi. Zeytinlerin kapagini kapatti, ekmekleri sepete koydu, peynirleri dolaba kaldirdi. Oglunun tabaginda biraktigi yarim dilimden az ekmegi atmaya kiyamadi, uzerine 1 tatli kasigi tahin-pekmez (110) koyup agzina atti. Ne yedi bu cocuk kahvaltida, ekmegini bile bitirmeden cikmis dedi.
Karsi komsusu aradi saat 11’e dogru. “Hadi gel kahve yapayim” dedi. “Sen gel“ dedi Aysegul, “duduklude kuru fasulye pisiyor, ben yaparim kahveleri”. Cok iyi bir arkadasti karsi komsusu, bankadan emekli, akilli, becerikli bir kadindi. Gelirken elinde ustu kagit peceteyle ortulu bir tabakta iki dilim havuclu kek getirmisti.
“Ben yemem valla rejimdeyim” dedi Aysegul, yapisti kaldi ustume kilolar... “askolsun” dedi Nurhan Hanim, dun Ayfer’de mercimekli kofteleri yedin, benim kekime gelince mi rejimdesin, cok az yag var icinde zaten havuclu bu kek, sebze sayilir” O zaman sutlu nescafe yapayim dedi Aysegul... Nescafelerini ictiler, keklerini (385) yediler, sonra cok oturmadan gitti Nurhan Hanim...
Oglen yemegi vaktinde, yemek istemedi Aysegul Hanim, yedigi kekten duydugu suclulukla. Buyuk bir tabak marul salatasi hazirladi, hic yag koymadi, cok tatsiz tutsuz gozuktu gozune salatasi, 1 kasik italyan sosu ekledi (70) iki tane sosis hasladi ekmeksiz (250) yedi...
Aksam uzeri temizleyiciye verdigi eteklerini almak uzere cikti, donuste firindan ekmek aldi, ev baklavasi satan tatlicinin onune gelince dayanamadi, kisi basi 2 tane olacak sekilde 8 tane baklava aldi. Herzaman yolum dusmuyor ki buraya dedi icinden.
Eve dondugunde daha aksam yemegine cok vardi, oglen yedigi salata onu iyice aciktirmisti. Tuttu kendini, 1 elma, iki ceviz yedi.
yemeginde etli kuru fasulye, pilav ve tursu vardi. Tabagina azicik pilav koydugunu goren kocasi, gulumseyerek “yine mi rejimdesin ?” dedi... “Alay etme” dedi Aysegul, “benim metabolizmam yavas, su icsem yariyor”...
.........................................................................................................................
Gunde 500 kalori eksik almayi basarsak, duzenli ana ogunler yiyerek, ve ara ogunlerimizi de ihmal etmeden, yani ac kalmadan haftada 1 kilo verebiliriz.
Gunde 500 kalori... Nasil aldigimizi fark etmeden aliverdigimiz 500 kalori...
1 dilim elmali kek 405 kalori
2 dilim salam 135 kalori
5 tane hurma 75 kalori
50 gram wafers 245 kalori mesela...
Aysegul, oglen yemeginde 1 tabak aksamdan kalma sehriye corbasi icseydi sicacik, 1 dilim de ekmek yeseydi yaninda 165 kalori alacakti. Uzerine 1 dolma, 1 kasik yogurt da yerdi ustelik, hem de kendini yemek yemis hissederdi.
Bazi besinlerin kalorileri ummadigimiz kadar yuksek, bazilarindan da cok korkuyoruz ve gereksiz yere kendimizi mahrum ediyoruz.
Ogretin cocuklariniza tabakta yemek birakmamayi, ekmeklerini tamamlamadan sofradan kalkmamayi ama siz de onlarin tabaklarina yemek koyarken abartmayin lutfen...
22 Aralik 2010’Roma
P.S: Verdigim kalori degerlerinin tumu "yaklasik" degerlerdir. 3 asagi 5 yukari farkli bulabilirsiniz farkli kaynaklarda.
P.S: Bu yaziya tabii ki unlu klarnetci Mustafa Kandirali "Kara bulutlari kaldir aradan" diye eslik ediyor.
19 Aralık 2010 Pazar
ARA VERMEK YOK...
Neyi yemeniz gerektigini bilmeseniz de olur..
neyi yememeniz gerektigini bilmenizi istiyorum ben...
“Dogru karar verebilmenin tek yolu, hangi kararin yanlis oldugunu bilmektir”… diyor P. Coelho.
neyi yememeniz gerektigini bilmenizi istiyorum ben...
“Dogru karar verebilmenin tek yolu, hangi kararin yanlis oldugunu bilmektir”… diyor P. Coelho.
Yani beklenen liste gelmese de, ne yaptiginizin bilincindeyseniz, ne yapmayacaginizi da biliyorsunuz demektir.
Yarin sabah ac karna tartiliyorsunuz ve bana yaziyorsunuz.
Yarin sabah kahvaltida isteyene yarim simit, veya 1 dilim borek, veya 1 acma, veya 1 pogaca veya evde yapilmis kurabiye serbest.
Sonraki gunler;
KAHVALTI (cay veya kahve ile birlikte)
-1 dilim ekmek (Kepek, cavdar, bugday, tam tahilli vs, her gun degistirmeye calisarak)
-ince bir dilim beyaz peynir veya iki cesit kucuk yarim dilim peynir olabildigince yagsiz cesitler secilecek
-5-6 zeytin (bir gun kirma, bir gun cizme, bir gun salamura siyah neyse buldugunuz)
isterseniz asagidaki secenekleri alternatif olarak kullanabilirsiniz.. Hergun ayni seyi yemeyin zaten.. Metabolizmanizi alistirmayin...
KAHVALTI (cay veya kahve ile birlikte)
-1 dilim ekmek (Kepek, cavdar, bugday, tam tahilli vs, her gun degistirmeye calisarak)
-ince bir dilim beyaz peynir veya iki cesit kucuk yarim dilim peynir olabildigince yagsiz cesitler secilecek
-5-6 zeytin (bir gun kirma, bir gun cizme, bir gun salamura siyah neyse buldugunuz)
isterseniz asagidaki secenekleri alternatif olarak kullanabilirsiniz.. Hergun ayni seyi yemeyin zaten.. Metabolizmanizi alistirmayin...
veya
-------------------------------------------------------------------
- ince bir dilim peynirle yapilmis tost (tost ekmegi kullanin lutfen)
-------------------------------------------------------------------
Haftada 1 gun
-1 dilim ekmek
-1 tatli kasigi tereyag, 1 tatli kasigi diabetliler icin hazirlanmis recel veya bal
-------------------------------------------------------------------
Veya
-------------------------------------------------------------------
Haftada 1 gun
Sutlu kahve ve 1 ince dilim sade kek ya da evde yapilmis iki kucuk kurabiye
-------------------------------------------------------------------
Haftada 1 gun
Yarim bardak az yagli sut ve 4 kasik musli
-------------------------------------------------------------------
veya
Haftada 2 gun
Bir kase yogurt, bir dilim ekmek, bir meyve
-------------------------------------------------------------------
veya
Haftada 1 gun
1 dilim ekmek
1 yumurta
-------------------------------------------------------------------
Ve uygun olan her secenegin yaninda
- bol roka, maydanoz, dere otu, tere, biber vs.
Veya
-------------------------------------------------------------------
.15 gunde 1 kucuk bir kase tarhana corbasi veya mercimek corbasi, icine bir tatli kasigi kadar rendelenmis beyaz peynir, yarim dilim ekmek
ARA OGUNLER: (ogleden sonra ara ogununde de sabahtan farkli olmak uzere)
Bir meyve veya iki yarim degisik renkli meyve + 2 ceviz+4-5 kuru siyah uzum
veya
iki biskuvi + 1 fincan sutlu kahve
veya
3 degisik renkli meyveden yapilmis bir meyve salatasi ve iki biskuvi
veya
1 kucuk meyve ve 10 adet badem veya 2-3 ceviz
OGLEN YEMEGI
OGLEN YEMEGI
1 porsiyon kuru fasulye, nohut, yesil mercimek yemegi (haftada iki gun)
+
4-6 kasik pilav veya bulgur pilavi (yarim tabak diyelim, hani restoranlarda kucuk bir tabakta gelir ya, garnitur olarak)
+
Cok tuzlu olmayan tursu (bir-iki parca)
+
1 kucuk kase yogurt
veya
1 canak yesil salata
-------------------------------------------------------------------
Veya
1 porsiyon tavuk veya balik veya kirmizi et
+
1 tabak haslanmis veya izgara yapilmis sebze
+
buyuk bir canak yesil salata + rendelenmis havuc
veya
cacik
+
1 dilim ekmek
-------------------------------------------------------------------
Veya
+
1 dilim ekmek
-------------------------------------------------------------------
Veya
1 tabak (5-6 kasik) evde pismis etli sebze yemegi veya sebze dolmasi (iki-uc adet)
+
1 kase yogurt
+
1 dilim ekmek
-------------------------------------------------------------------
Veya
+
1 kase yogurt
+
1 dilim ekmek
-------------------------------------------------------------------
Veya
1 porsiyon izgara et
+
1 adet orta boy haslanmis patates (ekmek yemiyeceksiniz)
+
1 kase yogurt
+
1 porsiyon haslanmis yesil sebze veya salata
------------------------------------------------------------
AKSAM YEMEGI:
+
1 adet orta boy haslanmis patates (ekmek yemiyeceksiniz)
+
1 kase yogurt
+
1 porsiyon haslanmis yesil sebze veya salata
------------------------------------------------------------
AKSAM YEMEGI:
1 kase corba (klasik turk corbalarini tercih edin ama uzerine ayrica yag yakmayin, kasenizi cok buyuk secmeyin.)
+
1 porsiyon sebze yemegi (karnabahar, kapuska, enginar, kis turlusu vs
+
1 dilim ekmek (en fazla 30 gram)
+
Salata
-------------------------------------------------------------------
Veya
1 kase corba
+
Ton balikli (yaklasik 250 gr) salata
+
1 dilim ekmek
-------------------------------------------------------------------
Veya
1 kase corba
+
Sogan ve domatesle pisirilmis 1 porsiyon yagsiz et
+
1 ince dilim ekmek
+
salata
-------------------------------------------------------------------
Yatmadan once cok isterseniz yarim bardak az yagli sut.
Cuma gunu icin en cok ozlediginiz tatlidan 1 porsiyon yiyeceksiniz. Ne olursa... Asure, sutlac, incir tatlisi, profiderol, baklava, keskul, dondurma, daha sayayim mi? Ama 1 porsiyon yiyeceksiniz, bir kasikcik, bir kirinticik daha fazla degil...
NOTLAR NOTLAR...
+
1 porsiyon sebze yemegi (karnabahar, kapuska, enginar, kis turlusu vs
+
1 dilim ekmek (en fazla 30 gram)
+
Salata
-------------------------------------------------------------------
Veya
1 kase corba
+
Ton balikli (yaklasik 250 gr) salata
+
1 dilim ekmek
-------------------------------------------------------------------
Veya
1 kase corba
+
Sogan ve domatesle pisirilmis 1 porsiyon yagsiz et
+
1 ince dilim ekmek
+
salata
-------------------------------------------------------------------
Yatmadan once cok isterseniz yarim bardak az yagli sut.
Cuma gunu icin en cok ozlediginiz tatlidan 1 porsiyon yiyeceksiniz. Ne olursa... Asure, sutlac, incir tatlisi, profiderol, baklava, keskul, dondurma, daha sayayim mi? Ama 1 porsiyon yiyeceksiniz, bir kasikcik, bir kirinticik daha fazla degil...
NOTLAR NOTLAR...
Kacamak yapmayin.. Bu karda kista, birakin artanlar dogadaki kuslarin, boceklerin, komsunun kedisinin, tavuklarin payi olsun.. Siz bitirmeyin.. tencerenin dibini siz bitirmeyin.. Ogunluk pisirin, kalmasin. Ya da tadi damaginizda kalsin.
Tuzu az kullanin.
Tek bir biskuvi bile 40 kaloridir, tek bir makarna parcasinin bile kalorisi vardir ne olacak demeyin, yemeyin.
1 tek misir tanesinin bile kalorisi vardir, hesaplayin..
Tek bir damla yag, bir tek cikolata, bir isirik simit icin bile olsa, "bak iste yapamiyorum" demeyin kendinize..
Bu kelimeyi artik hayatinizdan cikartin...
Yarin sabah, hemen tartidan sonra gorusmek uzere...
19 Aralik 2010’Roma
19 Aralik 2010’Roma
PARCA PARCA BUTUNLESEN HAYATLAR...
Hayatinizi nasil yasiyorsunuz?
Acilacak kapilar, sonrasinda yapilacaklar, ondan once, bundan sonra, su da bir gecsin, once sunu halledelim de, bayramdan once, yilbasindan sonra, ay basi gelsin, sinav donemi gecsin, havalar isinsin da oyle, diye diye yukselttiginiz duvarlarin arasinda kalan koridorlar, labirentler mi hayatinizin parcalari... Bolerek, bekleyerek, sinirlar koyarak daralttiginiz alanlar mi size kalanlar?
Yapmayin, beklemeyin, bolmeyin, kucultmeyin, daraltmayin hayatinizi... Yok oyle bir donem herseyin sizin keyfinize gore olacagi... Yillarin gun sayisi, sizin disinizda belirlenmis, haftalar, saatler, is ortamlari, tatiller, takvimler, bayramlar, seyranlar... Hayatinizla ilgili kendi basiniza karar verebileceginiz o kadar da cok sey yok...
Ama bedeninize nasil davranacaginiza karar verebilirsiniz... Yasamin bir kereligine bakip, hayatinizi diyet yaptiginiz, sonra verdiginiz butun kilolari geri aldiginiz stress donemlerine bolmek yerine, yediginiz her lokmayi sayarak, sucluluk duyarak azap yasamak yerine, dogru, dengeli, keyifli beslenmeyi ogrenerek, etrafinizdaki herkese de ogreterek , yasamdan geri kalmadan, hic bir seye uzaktan bakmadan, hayatin icinde tam ortasinda kalarak yasayabilirsiniz.
Bugune kadar yaptigimiz herseyin bir nedeni var... Hicbir seyi rast gele, benim canim oyle istiyor diye yapmadik...
Bugune kadar yaptigimiz herseyin bir nedeni var... Hicbir seyi rast gele, benim canim oyle istiyor diye yapmadik...
• Once kendimize bir program yaptik ve bos kalorileri hayatimizdan cikarttik... Hic mi yemiyecegiz bir daha o cekici ivir ziviri? Yiyecegiz ama bagimlilari olmadan...
• Sonra “asla yemeden duramam” dedigimiz herseyden pekala da uzaklasabildigimizi gorduk. Hatta canimizin artik hic istemedine hayret edecek hale geldik, o dakka sasmayan isteklerimizin..
• Barsaklarimizi biraz calismaya zorladik, toksinleri biraz temizledik.
• Growth hormon salinimini, fizyolojik mekanizmalari goz onune alarak, kendi yararimiza olacak sekilde uyardik.
• Vitamin ve mineral destegi olmasi icin, hem anti oksidan ozelliklerinden faydalanmak icin hem de bir cesit detox olarak yesil corba ictik.
• Metabolizmamizi hizlandirmak icin, yuruduk, metabolizma cayi ictik, su ictik.
• Barsaklarimizi biraz calismaya zorladik, toksinleri biraz temizledik.
• Growth hormon salinimini, fizyolojik mekanizmalari goz onune alarak, kendi yararimiza olacak sekilde uyardik.
• Vitamin ve mineral destegi olmasi icin, hem anti oksidan ozelliklerinden faydalanmak icin hem de bir cesit detox olarak yesil corba ictik.
• Metabolizmamizi hizlandirmak icin, yuruduk, metabolizma cayi ictik, su ictik.
Bazi besinlerden uzak durmamiz sadece simdilik... Bu bize aslinda gucumuzu de gosteriyor, hic bir besinin onunde, bu kadar bagimlilik gostermemizin sart olmadigini...
Yoksa gercek hayati bolmeden tam tersi birlestirerek yasamak bizim niyetimiz...
Sumeyye sinav donemlerinden korkmayacak, farkli yemek yemesine gerek kalmayacak, belki biraz daha fazla ceviz ve meyve disinda, Zoey, is yerinin yil basi yemeginde herkes kadar rahat bakacak tabagindakilere, Carpe Diem Serap, arkadaslarini caya cagirdiginda, cayin yanina kac cesit ve ne pisirecegine cok kolay karar verecek, Oya Cember, acik bufeli bir otelde yapacagi kucucuk bir tatile, simdi kilo alip donerim demeden cikacak, Asli K, bir davadan otekine kostugu cok yorgun bir gunun aksami, yemek pisirmeye vakti kalmadi diye bir kiymali, bir de peynirli pide isteyip yandaki kebapcidan, keyifle yiyecek ama sonraki gunlerde ne yapacagini bilecek, Cherry, Kozanin icinden, Hatice, Sibel, Gul, Tinkerbell,Betul, Klara, Burcu, Nalan, Rasim, Leyla’nin Babasi hayatlarini parcalara bolmeden, ertelemeden, beklemeden, gundelik hayatin getirdiklerine kolayca uyum gostererek ama kontrolu kaybetmeden yasayacaklar....
Kimse diyette misin demeyecek onlara, onlar da hic o duyguyu yasamayacaklar...
.
.
Unutmayin, hayat parcalarin bir butunu... Ya o parcalari bir torbaya doldurup porcuk porcuk, arta kalanlar olarak saklayacaksiniz, ya da sizin payiniza dusen herneyse, ondan kendi "tamamlanmis" manzaranizi yaratacaksiniz...
Secim size ait...
19 Aralik 2010 ‘Roma
Secim size ait...
19 Aralik 2010 ‘Roma
p.s: Sarkinizi Federico secti...
18 Aralık 2010 Cumartesi
NE PROGRAMI DEMISTINIZ?
Oturdugunuz masalarda size ozenerek bakacak birileri…
Rahatca herseyin tadina bakmaniza, yemek yerken aldiginiz keyfe, kadehinizde ictiginiz her neyse, mutluluklayudumladiginiza ve normal kilonuza bakip, ic gecirecekler…
Siz herseyden yiyen ve kilo almayan sansli (!) gruba gecmis olacaksiniz coktan…
Saglikli, akilli ve keyifli yemek yiyenlerin grubuna…
Arkadaslarinizla birlikteyken konusacak ne cok seyiniz olacak, kaloriler, fazla kilolar, diyet yemekleri yerine…
Evdeki tartinin yerini, belki hatirlayacaksiniz, belki rengini bile unutmus olacaksiniz, eger hala evdeyse o eski tarti…
.
Burcu, bu programin isminde benim adimin bas harfleri olmasi fikrini vermisti bir sure once…
.
Rahatca herseyin tadina bakmaniza, yemek yerken aldiginiz keyfe, kadehinizde ictiginiz her neyse, mutluluklayudumladiginiza ve normal kilonuza bakip, ic gecirecekler…
Siz herseyden yiyen ve kilo almayan sansli (!) gruba gecmis olacaksiniz coktan…
Saglikli, akilli ve keyifli yemek yiyenlerin grubuna…
Arkadaslarinizla birlikteyken konusacak ne cok seyiniz olacak, kaloriler, fazla kilolar, diyet yemekleri yerine…
Evdeki tartinin yerini, belki hatirlayacaksiniz, belki rengini bile unutmus olacaksiniz, eger hala evdeyse o eski tarti…
Dolabinizda eski gunlerinizi hatirlayacaginiz bir pantolon saklayin mutlaka, arada bir bakip “inanmiyorum..” demek icin…
.
Sizi eskiden taniyanlar, “ne yaptin sen boyle ?” diye soracaklar…
.
.
Ne yapiyorsunuz siz boyle…? Ne programi demistiniz?
.
Bir ismimiz olmali artik… Bizi tanimlayan, yaptigimizi anlatan,
icinde diyet lafi gecmeyen bir ismimiz olmali …
Biz Akdeniz Italyan beslenme modelinin benim tarafimdan degistirilmis bir modelini hayatimiza gecirmek uzere bir araya geldik.
Henuz yolun basindayiz. Kac tane Akdeniz Ulkesi varsa, o kadar Akdeniz diyeti oldugunu unutmayin...
.
.
Bizim bir ismimiz olsun...
.
Burcu, bu programin isminde benim adimin bas harfleri olmasi fikrini vermisti bir sure once…
.
Yani M-P-G harflerini kullanarak bir isim bulalim…
.
Onerilerinizi bekliyorum…
Eger sizlerden gelen isimlerden birini secersem, o kisiyi ozel olarak, bire bir takip edecegim, ve Roma’dan bir de armagan gonderecegim…
Eger kendim bir isim bulursam bu programa, o zaman indirimi beklemeden yeni bir cizme-canta sozu veriyorum kendime… Torpil yapabilirim kendime, soylemedi demeyin...
Ben ismimizin Turkce olmasini tercih ederim ama Ingilizce ve Italyanca da olabilir... Onemli olan gercekten bizi tanimlamasi...
Bekliyorum….
16 Aralık 2010 Perşembe
TARTILMAYI BEKLEYENLER...
Bugun hayal kirikligi yasayacaklar...
Tartilmiyoruz, pazartesiyi bekliyoruz tartilmak icin.
Pazar gunu serbest degiliz. Ayni programimiza yesil corba haric devam ediyoruz.
Sikayet etmiyoruz. Hani pilavdan donenin kasigi kirilsin demistik ya, pazartesi piav-kuru fasulye filan geri donuyor, soylemedi demeyin...
Bu aksam onumuzdeki gunlerin program detaylarini verecegim....
Hepinize sevgiler...
16 Aralik 2010'Roma
14 Aralık 2010 Salı
PILAVDAN DONENIN KASIGI KIRILSIN...
Pilavdan donenin kasigi kirilsin diyor Cigdem...
Cigdem'den daha onceleri de cok soz ettim, olumlu, kararli, insancil, sevgi dolu yapisindan, benim kendimle ilgili yapmayi basardigim degisiklikliklere olan katkisindan bahsettim hep... Onunla hizli Ankara gecisimde karsilasma ve tanisma firsati buldum ve sanki yillardir hayatimdaymis, sanki hep arkadasimmis gibi bir duygu yasadim... Oyle de olmustur eminim...
Cigdem'in kurdugu Mutluluk Projesi Grubu'nun da uyesiyim ve bu projenin de yardimiyla yaptigim degisikliklerin, yasantima olan yansimalarini paylasacagim sizlerle de... Benim kendimden beklemedigim, belki sizler icin kucuk kucuk, ama benim icin gercekten ciddi degisimler ve sonuclarini gordukce, daha rahat nefes aliyormusum gibi hissediyorum kendimi...
Bugun burada konugum Cigdem... Soylediklerine kulak verin... O da burada sizlerle, belirli bir hedefin arkasindan gidiyor. Yasaminda buna yonelik degisiklikler yapti, sonuclarini aldi ve almaya da devam ediyor. Okuyun, yeniden okuyun, altini cizerek okuyun lutfen...
Cigdem'den daha onceleri de cok soz ettim, olumlu, kararli, insancil, sevgi dolu yapisindan, benim kendimle ilgili yapmayi basardigim degisiklikliklere olan katkisindan bahsettim hep... Onunla hizli Ankara gecisimde karsilasma ve tanisma firsati buldum ve sanki yillardir hayatimdaymis, sanki hep arkadasimmis gibi bir duygu yasadim... Oyle de olmustur eminim...
Cigdem'in kurdugu Mutluluk Projesi Grubu'nun da uyesiyim ve bu projenin de yardimiyla yaptigim degisikliklerin, yasantima olan yansimalarini paylasacagim sizlerle de... Benim kendimden beklemedigim, belki sizler icin kucuk kucuk, ama benim icin gercekten ciddi degisimler ve sonuclarini gordukce, daha rahat nefes aliyormusum gibi hissediyorum kendimi...
Bugun burada konugum Cigdem... Soylediklerine kulak verin... O da burada sizlerle, belirli bir hedefin arkasindan gidiyor. Yasaminda buna yonelik degisiklikler yapti, sonuclarini aldi ve almaya da devam ediyor. Okuyun, yeniden okuyun, altini cizerek okuyun lutfen...
P.S. Sevgili Meslektasim Dr. Atilla K. ya onerileri icin cok tesekkur ederim. Bloglarin da odulleri vardir mutlaka ama ben zaten kendimi en iyi sekilde odullendirilmis hissediyorum burada... Yazdiginiz her cumle icin ayri ayri, guven ve desteginize de ozel bir tesekkur gonderiyorum Roma'dan...
-----------------------------------------------------------------------------------------------
Pilavdan Dönenin Kaşığı Kırılsın...
-----------------------------------------------------------------------------------------------
Pilavdan Dönenin Kaşığı Kırılsın...
Hayatım boyunca kararlarımı büyük ölçüde kendim verdim. Kararımı vermek için bilmem gereken bişeyler varsa, sordum öğrendim. “Danışan dağı aşmış, danışmayan yolu şaşmış” dediler, danıştım.
Okudum, yazdım, hesabımı yaptım.. Nihayetinde “budur” deyip kararımı verdim ve de uyguladım. “Ben yaptım, iyi ki de yaptım, arkasındayım, sorumluluğunu alıyorum” dedim. Böyle demenin, kabullenmenin sonuçlarına da katlandım tabii; günahı sevabı, artısı eksisiyle..
Şimdi bunları niye mi yazdım, anlatayım:
Hayatımın bazı dönemlerinde benim de fazla kilolarım oldu, öyle 25 – 30 değil ama bir ara 15 kiloya kadar çıkmıştı.. Ee 1,52 boyunda biri için 15 kilo fazlalık da hatırı sayılır bir yük oluyor insana.. Yürürken 2 adımda yoruluyor, bırakın elimdeki torbaları kendimi zor taşıyordum.
Arkadaşlarımın peşinden yetişmek için nasıl yürüyorsam artık biri ”Çitos top gibi yuvarlanıyorsun” demişti... Dalış yapmak için Mısır’a gittiğimizde suya batmak için fazladan ağırlık bağlamam gerektiğinde “yuh artık” dedim, bir tek kendim duyabileceğim şekilde.. Neyse efendim uzatmayayım, verdim o fazla kiloları.. Sonra yine aldım, yine verdim; böyle bir fasit daire; dön babam dön..
.
Döngülerin altında yatan 2 temel neden vardı aslında:
.
Döngülerin altında yatan 2 temel neden vardı aslında:
.
Birincisi beni yemeğe iten, aç değilken bile yedirten, yerken gözümü döndürten bilinçaltı yazılımım..
.
Diyordu ki, “sinirlenince sakinleşmek için yiyorum / stresten yiyorum / sevgilim yok yiyorum / kızgınım yiyorum....”
.
Bunları zaman içinde bulup temizleyip şifalandırdım çok şükür..
.
.
İkincisi ise olaya sağlıklı beslenme değil de kilo verme olarak bakmamdı: “Kilo verdim oh ne güzel, tekrar eskisi gibi yiyebilirim.”
.
Ah değil işte; öyle bir dengeli düzen olmalı ki, hayat boyu devam etsin..
Burdaki anahtar kelimeler denge ve düzen...
.
Hayatımızın her alanında olduğu gibi beslenme konusunda da çok önemli. Herşeyden ve yeterli miktarda yediğimizde olay da çözülüyor.. Haa, bu noktaya gelebilmek için önce fazlalıklardan kurtulmak gerekiyor, ki o da yazının başına döndürüyor bizi, karar verme konusuna..
“Evet fazla kilolarımdan rahatsızım,
onları vermeyi, beslenme şeklimi yaşam boyu sürecek şekilde değiştirmeyi ve artık bedenimle mutlu mesut yaşamayı istiyorum, bunun için kararlıyım, kararımın arkasındayım ve yapmam gereken neyse onları da yapmayı kabul ediyorum diyenler sevinç ve zafer coşkusu dolu yorumlarını yazacaklar..
.
onları vermeyi, beslenme şeklimi yaşam boyu sürecek şekilde değiştirmeyi ve artık bedenimle mutlu mesut yaşamayı istiyorum, bunun için kararlıyım, kararımın arkasındayım ve yapmam gereken neyse onları da yapmayı kabul ediyorum diyenler sevinç ve zafer coşkusu dolu yorumlarını yazacaklar..
.
“Bayram / yaşgünü / yılbaşı / iş yemeği vardı,
.
Misafir geldi,
.
.
Hastaydım,
.
Dayanamadım,
.
.
Sevgilim terketti,
.
Çok iş vardı, streslendim,
.
Elektrik kesildi,
.
Elektrik kesildi,
.
Kocamla tartıştım....”
diyenler ise kendilerini o muhteşem döngünün içinde bulacaklar..
.
Burda önemli olan ne biliyor musunuz:
bir defa gerçekten isteyin; “reglim bitsin, misafir gitsin, çocuğun sınavı geçsin” demeyin, en uygun zaman şimdidir,
.
bir defa gerçekten isteyin; “reglim bitsin, misafir gitsin, çocuğun sınavı geçsin” demeyin, en uygun zaman şimdidir,
.
kilo verebileceğinize inanın; bakın örnekler var, birileri verdiyse siz de verebilirsiniz,
sabırlı olun; kiloları 1 günde almadık ki bir günde verelim, karşılaşacağınız sorunlara çözme amacıyla yaklaşın; işyerinde size uygun bişey yoksa evden götürün, ara öğününüzü çantanızda taşıyın, söylenenleri yapın; sonuçta kendimizi teslim ettiğimiz bu güzel yürekli kadın işin uzmanı, kendinize güvenin; siz neler başardınız bugüne kadar, başarılarınıza bişey daha eklemek keyifli olur eminimve de lütfen KARARLI OLun.. Bu sizin kendiniz için yaptığınız bir eylem, kendinizi sevin, kararınızın arkasında durun ve gereklerini yerine getirin, kendinizi sabote etmeyin..
.
sabırlı olun; kiloları 1 günde almadık ki bir günde verelim, karşılaşacağınız sorunlara çözme amacıyla yaklaşın; işyerinde size uygun bişey yoksa evden götürün, ara öğününüzü çantanızda taşıyın, söylenenleri yapın; sonuçta kendimizi teslim ettiğimiz bu güzel yürekli kadın işin uzmanı, kendinize güvenin; siz neler başardınız bugüne kadar, başarılarınıza bişey daha eklemek keyifli olur eminimve de lütfen KARARLI OLun.. Bu sizin kendiniz için yaptığınız bir eylem, kendinizi sevin, kararınızın arkasında durun ve gereklerini yerine getirin, kendinizi sabote etmeyin..
.
“Pek güzel diyorsun da sen ne haldesin” diyenler için, bu yazı sizler için olduğu kadar kendim için de aynı zamanda.. Ve benim de güzel bir göbüşüm var, 31 Aralık’ta vedalaşmaya karar verdiğim..
.
.
Çok sevdiğim bir söz var, “dağın tepesindeki adam oraya düşmedi” diyor.. Zirve yolumuz keyifli ve kolay OLsun..
14 Aralik 2010'Roma
13 Aralık 2010 Pazartesi
HIZLI GECISLERE; YAVAS CEVAPLAR...
Antonio Federico’ya zamansiz verilmis bir sozun pesinde mecburen Pompei’ye dogru yola cikiyor. Benim ne bu verilmis sozle, ne de programla hicbir alakam olmadigi icin, yapilacak yiginla isi de hesaba katarak seve seve evde kaliyorum.
Sabah daha uyku gozumden akarken bir yandan Universitedeki bolum baskanina yazilacak mektubun bir kac cumlesini yaziyorum, bir yandan yuzume maske yapiyorum, bir yandan camasirlari renklerine, cinslerine, kirlilik derecelerine gore secip makineye koyuyorum, bir yandan yesil sebzeleri once yikayip sonra karbonatli suya birakiyorum, bir yandan haftalik yemek listesini gozumun onunden gecirip alinacaklari aklima yaziyorum, kurumus ojeleri atiyorum, gazeteleri toplayip bir torbaya koyuyorum, blogun derdi nedir, niye boyle kapris yapiyor anlamaya calisiyorum...
Sonra birden durup “Offf” diyorum... Offf...
Hemen bir sutlu kahve, yaninda iki minik biskuvi, anneye telefon, ogula telefon, babaya atkisini sakin cikartma boynundan tembihi, hizla giyiniyorum ve kendimi sokaga atiyorum... Bu aslinda cok bilincli bir cikis. Evin yakininda, sadece pazarlari kurulan sosyete pazarina gidecegim, karisan eden olmadan rahat rahat herseye bakacagim, kendime guzel bir kahve ismarlayip eve donup kaldigim yerden devam edecegim...
Pazar hafiften ciseliyen yagmurun da etkisiyle neredeyse bombos. Binbir cesit taki tezgahi, ayakkabilar, cantalar, esarplar, bluzlar, antika mobilyalar, sabunlar, parfumler dopdolu heryer... Bere-atki tezgahindaki sevimli berelere bakarken sandvicini kemiren saticiya “Allahtan hava sogudu da, bu guzelim seyleri takma firsati var” diyorum... Benimle beraber sapkalara bakan suslu-puslu orta yasi hayli gecmis bir hanim, “aaaaaaaa, soguga sevinen de ilk defa goruyorum” diyor neredeyse kizginlikla... “Aralik ayindayiz, ne guzel iste mevsimi yasiyoruz” diyorum ve gercekten boyle dusunuyorum...
.
Roma’ya gore hava gercekten cok soguk ama mevsimin adi kis olunca, kendisi de soguk olmali biraz ki, bahari bekleyelim...
.
Aslinda bu ani hava degisimleri, metabolizmamiz uzerinde ciddi baskilara yol aciyor. Gecisi yavas ve hazirlikli yasayamayan bedenimiz, alarm duzenine giriyor ve enerji kullanmamaya, bizi yavaslatmaya, durdurmaya ugrasiyor. O nedenle de yag yakmamiz zorlasiyor.
.
Kas dokusu cok olan bireyler, kas yasayan ve harcayan bir organ oldugu icin, bu durumdan daha az etkilenirlerken, yag dokusu cok olan bireyler, bu statik dokunun durgunluguyla iyice yavaslayan metabolizma nedeniyle, yaglara yag ekleme riskiyle karsi karsiya kaliyorlar.
.
Fiziksel aktivite ve kas kitlesinin artmasi metabolizma hizi icin cok guclu bir uyaridir. Yani kas kitlemiz arttikca, enerji tuketimimiz de artar. Cunku “kas” yasayan ve harcayan bir kitledir. Enerji gereksinimi, yag dokusuna gore 10-15 kat daha fazladir...
.
Yani?
Yani?
Yanisi su... Vucudumuzda cok yag varsa az enerji harcariz...
.
YANI METABOLIZMAMIZ YAVASLAR...
.
YANI SISMANLIK YAVASLAMIS METABOLIZMANIN SONUCU DEGILDIR, SISMANLIK SONUCU METABOLIZMA YAVASLAR...
.
Sizin anlayacaginiz, zor bir doneme giriyoruz soguk nedeniyle... Yapmamiz gereken tek sey,
METABOLIZMA HIZIMIZI ARTIRMAK ICIN VUCUDUMUZDAKI ENERJI KULLANIMINI ARTIRMAK.
Vucut isimizdaki 1°C’lik bir yukselme metabolizma hizini % 13 oraninda artirir.
.
Yani soguk havalarda ozellikle hareketimizi azaltmamamiz gerekiyor. Soguk denizlerde yasayan baliklari dusunun... Somon’u ornegin... Ya da hamsiyi... Yagli baliklar degil mi?
.
Yani? Lutfen elde cay, battaniye altinda, televizyon karsisinda oturup kalmayin. Hareket etmeye her kosulda cok ozen gosterin.
.Bu arada bana ilac alip almamasi gerektigi sorulmustu. Boyle bir soruya, sizin kilolu olmak disinda acilen zayiflamanizi gerektirecek risk faktorleriniz var mi yok mu bilmeden cevap vermem cok zor. Ben ancak yuksek risk durumlarinda kullanilmasini dogru bulabilirim ama yine de sizi izleyen hekimin kararina uymaniz gerekir.
.
Lutfen bana mail adresinizi vermeyin, gozumden kacabilir. Hergun yaklasik 300 mesaj geliyor postama, istemeden yayinlayabilirim. Siz kendinizi yaniyacaginiz bir rumuz koyun yazdiklariniza yeter.
.
Yemek saatleri duzensiz olan akademik ciftimize onerecegim, gecen yil yazdigim ramazan yazisini okumalaridir. Gecesi gunduze karismis bir duzende, yemek saatlerini gunduzmus gibi duzenlemek, yine de ara ogun yapmak, bu donemin geciciligini bilmek bir cozum olabilir.
.
Bazen hayatin ritmi onunde egilmek gerekebilir ama bunu sirtimizi yere getirmeden yapmamiz gerekir, bilmem anlatabiliyor muyum...?
.
Komsuda Piser’e yaptiginiz katkilar gercekten cok guzel ama yag miktarina lutfen dikkat edin. Yemekler icin 1 kasik yag yeterlidir ve o kadarcik yag bile 100 kaloridir. Mutlaka olcerek ekleyin yagi. Havuc, pancar ve patatesi bir sure daha ama kisa bir sure daha kullanmayalim, sonra hersey ozgur olacak...
.
Tartilmayin, ara ogunlerinizi atlamayin, su icmeyi unutmayin ve henuz yolun basinda oldugumuzu aklinizdan cikartmayin lutfen...
.
Onumuzdeki birkac gun icinde sorularinizin tumune yanit vermeye calisacagim.
.
Hepinize iyi haftalar...
13 Aralik 2010'Roma
Sabah daha uyku gozumden akarken bir yandan Universitedeki bolum baskanina yazilacak mektubun bir kac cumlesini yaziyorum, bir yandan yuzume maske yapiyorum, bir yandan camasirlari renklerine, cinslerine, kirlilik derecelerine gore secip makineye koyuyorum, bir yandan yesil sebzeleri once yikayip sonra karbonatli suya birakiyorum, bir yandan haftalik yemek listesini gozumun onunden gecirip alinacaklari aklima yaziyorum, kurumus ojeleri atiyorum, gazeteleri toplayip bir torbaya koyuyorum, blogun derdi nedir, niye boyle kapris yapiyor anlamaya calisiyorum...
Sonra birden durup “Offf” diyorum... Offf...
Hemen bir sutlu kahve, yaninda iki minik biskuvi, anneye telefon, ogula telefon, babaya atkisini sakin cikartma boynundan tembihi, hizla giyiniyorum ve kendimi sokaga atiyorum... Bu aslinda cok bilincli bir cikis. Evin yakininda, sadece pazarlari kurulan sosyete pazarina gidecegim, karisan eden olmadan rahat rahat herseye bakacagim, kendime guzel bir kahve ismarlayip eve donup kaldigim yerden devam edecegim...
Pazar hafiften ciseliyen yagmurun da etkisiyle neredeyse bombos. Binbir cesit taki tezgahi, ayakkabilar, cantalar, esarplar, bluzlar, antika mobilyalar, sabunlar, parfumler dopdolu heryer... Bere-atki tezgahindaki sevimli berelere bakarken sandvicini kemiren saticiya “Allahtan hava sogudu da, bu guzelim seyleri takma firsati var” diyorum... Benimle beraber sapkalara bakan suslu-puslu orta yasi hayli gecmis bir hanim, “aaaaaaaa, soguga sevinen de ilk defa goruyorum” diyor neredeyse kizginlikla... “Aralik ayindayiz, ne guzel iste mevsimi yasiyoruz” diyorum ve gercekten boyle dusunuyorum...
.
Roma’ya gore hava gercekten cok soguk ama mevsimin adi kis olunca, kendisi de soguk olmali biraz ki, bahari bekleyelim...
.
Aslinda bu ani hava degisimleri, metabolizmamiz uzerinde ciddi baskilara yol aciyor. Gecisi yavas ve hazirlikli yasayamayan bedenimiz, alarm duzenine giriyor ve enerji kullanmamaya, bizi yavaslatmaya, durdurmaya ugrasiyor. O nedenle de yag yakmamiz zorlasiyor.
.
Kas dokusu cok olan bireyler, kas yasayan ve harcayan bir organ oldugu icin, bu durumdan daha az etkilenirlerken, yag dokusu cok olan bireyler, bu statik dokunun durgunluguyla iyice yavaslayan metabolizma nedeniyle, yaglara yag ekleme riskiyle karsi karsiya kaliyorlar.
.
Fiziksel aktivite ve kas kitlesinin artmasi metabolizma hizi icin cok guclu bir uyaridir. Yani kas kitlemiz arttikca, enerji tuketimimiz de artar. Cunku “kas” yasayan ve harcayan bir kitledir. Enerji gereksinimi, yag dokusuna gore 10-15 kat daha fazladir...
.
Yani?
Yani?
Yanisi su... Vucudumuzda cok yag varsa az enerji harcariz...
.
YANI METABOLIZMAMIZ YAVASLAR...
.
YANI SISMANLIK YAVASLAMIS METABOLIZMANIN SONUCU DEGILDIR, SISMANLIK SONUCU METABOLIZMA YAVASLAR...
.
Sizin anlayacaginiz, zor bir doneme giriyoruz soguk nedeniyle... Yapmamiz gereken tek sey,
METABOLIZMA HIZIMIZI ARTIRMAK ICIN VUCUDUMUZDAKI ENERJI KULLANIMINI ARTIRMAK.
Vucut isimizdaki 1°C’lik bir yukselme metabolizma hizini % 13 oraninda artirir.
.
Yani soguk havalarda ozellikle hareketimizi azaltmamamiz gerekiyor. Soguk denizlerde yasayan baliklari dusunun... Somon’u ornegin... Ya da hamsiyi... Yagli baliklar degil mi?
.
Yani? Lutfen elde cay, battaniye altinda, televizyon karsisinda oturup kalmayin. Hareket etmeye her kosulda cok ozen gosterin.
.Bu arada bana ilac alip almamasi gerektigi sorulmustu. Boyle bir soruya, sizin kilolu olmak disinda acilen zayiflamanizi gerektirecek risk faktorleriniz var mi yok mu bilmeden cevap vermem cok zor. Ben ancak yuksek risk durumlarinda kullanilmasini dogru bulabilirim ama yine de sizi izleyen hekimin kararina uymaniz gerekir.
.
Lutfen bana mail adresinizi vermeyin, gozumden kacabilir. Hergun yaklasik 300 mesaj geliyor postama, istemeden yayinlayabilirim. Siz kendinizi yaniyacaginiz bir rumuz koyun yazdiklariniza yeter.
.
Yemek saatleri duzensiz olan akademik ciftimize onerecegim, gecen yil yazdigim ramazan yazisini okumalaridir. Gecesi gunduze karismis bir duzende, yemek saatlerini gunduzmus gibi duzenlemek, yine de ara ogun yapmak, bu donemin geciciligini bilmek bir cozum olabilir.
.
Bazen hayatin ritmi onunde egilmek gerekebilir ama bunu sirtimizi yere getirmeden yapmamiz gerekir, bilmem anlatabiliyor muyum...?
.
Komsuda Piser’e yaptiginiz katkilar gercekten cok guzel ama yag miktarina lutfen dikkat edin. Yemekler icin 1 kasik yag yeterlidir ve o kadarcik yag bile 100 kaloridir. Mutlaka olcerek ekleyin yagi. Havuc, pancar ve patatesi bir sure daha ama kisa bir sure daha kullanmayalim, sonra hersey ozgur olacak...
.
Tartilmayin, ara ogunlerinizi atlamayin, su icmeyi unutmayin ve henuz yolun basinda oldugumuzu aklinizdan cikartmayin lutfen...
.
Onumuzdeki birkac gun icinde sorularinizin tumune yanit vermeye calisacagim.
.
Hepinize iyi haftalar...
13 Aralik 2010'Roma
10 Aralık 2010 Cuma
MUTFAGA YAKISAN ERKEKLER...
“Sevgili meslektasim,
Cogunlukla evde mutfak islerini idare gorevi hanimlarinmis gibi algilanip erkeklere de daha cok yardimci olmuyorlar sitemleri gelince bir not da ben dusiyim dedim.
Karikoca ayni meslektan olup ikimizde nerdeyse gece gunduz calisip ayni zamanda iki kucuk kizimizi buyutmeye calisiyoruz.
Mutfak isleri sorumlusu benim cunku esimden 1 saat once gelme sansim var.Sizin blogunuzu nasil kesfettik bilmiyorum ama ben butun yemek duzenini degistirdim.
Esime kalsa onun deyimiyle pratik seylerle idare ediyorduk.Simdi kosedeki balikci en yakin dostum.Hani nerdeyse haftada 3 gun balik yeniyor.
Kiyafetler hergun biraz daha bollasiyor.Hepimiz daha enejik hissetmeye basladik.O kadar yorgun ve stress dolu gunun sonunda kanepede sekerleme yapmak yerine ne cok is bitiriyoruz evde bizi bekleyen.
Yaptiginiz hic de kolay olmadigini onca isin icinde bir tek satir yazmak icin bile buraya zaman ayirabildiginiz icin kutluyorum.Diliyorum ki bunca cesur kadinin yaninda sizi ve beslenme programinizi takip eden benim gibi erkeklerinde problemlerini yada basarilarini dile getirmeleri digerlerini de cesaretlendirecektir.
Dr.Atilla K.”
Dr.Atilla K.”
Diyor Dr. Atilla K.
Dikkatle okuyun soylediklerini... Ne cok onemli sey soyluyor satir aralarinda...
Yasami esit paylasmaktan,
hicbir isin ozellikle bir kisiye ait olmadigindan (buna sigorta degistirmek te dahil tabii),
balik yemenin oneminden,
yorucu isler yapmanin, illaki kotu beslenme sonucunu getirmeyeceginden,
evde cocuklar varsa, beslenme konusunun daha da ozenle ele alinmasi gerektiginden soz ediyor...
Soylediklerinin tumune katiliyorum...
Erkeklerin mutfaga cok yakistiklarini, beslenme ve kilo konusunun sadece kadinlara ait olmadigini, ozellikle erkeklerin kalp ve damar hastaliklari acisindan risk altinda olduklarini ve bu konuyu cok ciddiye almalari gerektigini ekliyorum dip not olarak...
Siz bu haftaki degisikligi bekliyorsunuz...
Tartilmiyoruz...
Tartiyi kaldiriyoruz simdilik, yatagin altina itiyoruz, pillerini cikartiyoruz, komsuya hediye ediyoruz ama tartilmiyoruz...
Carsiya cikiyoruz ve ihlamur, degisik renklerde elma, kabuk tarcin, limon, tane karabiber, karanfil aliyoruz.
Bulabildigimiz butun yesil yaprakli sebzelerden aliyoruz... Yani ispanak, pazi, turp otu, hindiba, semizotu, maydanoz, dere otu, nane ekleyelim broccoli, yesil sogan... Yemyesil bir alisveris cantasi ile donuyoruz eve...
Cuma (bugun) programimizda ne varsa onu uyguluyoruz. Pazar sabahi kahvaltida iki cok ozledigimiz seyi yiyoruz. Yani sucuk mu, simit mi, pastirma mi, ay coregi mi, su boregi mi (onu ben de cok ozledim) asil kahvaltimiza ek olarak. Secimde serbestiz ama miktarda degiliz, yani abartmiyoruz.
Sonra yine ara ogun, oglen-aksam duzenimize donuyoruz.
Yuruyusumuzu yaptiktan sonra (havaya bagimli olmayin, bosverin yagmuru, kari sogugu, cikin yuruyun acik havada)
1 tutam Ihlamur + 4’e bolunmus limon + 4’e bolunmus kabuklu elma + 1 tatli kasigi tane karabiber + 3-4 karanfil + 1 kabuk tarcini 3 litre suya koyup fokurdatmadan pisiriyoruz. Su yaklasik 1 litre kalinca elmalari ve limonlari birakip, suzuyoruz.
Ya yemeklerden 40 dakika once 1 fincan iciyoruz (istahimizi kontrol ediyor) ya da yemekten 1 saat sonra 1 fincan iciyoruz, metabolizmamizi hizlandiriyor.)
Pazar –Pazartesi-Sali ve Carsamba gunun sadece bir ogununde (aksam olmasi daha pratik ve daha uygun) yesil corba iciyoruz.
Diger ogunde ise yani oglen yemeginden pilav, makarna, nohut, fasulye vs cikiyor yerine
• Corba ,
• izgara veya haslanmis herhangi bir porsiyon et veya balik veya 4 kofte (BMI 30 ve uzerindekiler 5 veya 6 normal boyda izgara kofte)
• salata veya 1 kasik z.yagi ile pismis bir sebze yemeginden 4-6 kasik
• 1 dilim ekmek (BMI 30 ve uzerindekiler 2 dilim)
geliyor..
• izgara veya haslanmis herhangi bir porsiyon et veya balik veya 4 kofte (BMI 30 ve uzerindekiler 5 veya 6 normal boyda izgara kofte)
• salata veya 1 kasik z.yagi ile pismis bir sebze yemeginden 4-6 kasik
• 1 dilim ekmek (BMI 30 ve uzerindekiler 2 dilim)
geliyor..
Su icmeyi, yuruyus yapmayi ihmal etmiyoruz.
Yesil corbayi bulabildigimiz butun yesil sebzeleri dograyip, 1 kasik z.yagi ve istenen baharatlarla pisirip, ogun basina 1,5 kasik olacak sekilde princ veya bulgur veya arpa sehriye ilave ediyoruz. BMI’i 30 ve uzeri olanlar 2,5 kasik princ, veya bulgur veya arpa sehriye koyuyorlar. Baska birsey yemiyorlar.
Yesil corba benim gibi cok sebze sevenler icin lezzetlidir, ama broccoliye hem un, hem krema, hem yumurta, hem tereyagi ekleyip (inanmayanlar internete baksinlar), sonra da sebze corbasi ictim diyenler icin cok tatsiz tutsuz olabilir.
Bu corbayi, kalorisini artirmadan daha lezzetli hale getirmek icin onerisi olanlar ya da ben hafif ama lezzetli tarifler veriyorum diyenler varsa, KOMSUDA PISER sayfasina biraksinlar lutfen...
Persembe gunu gorusmek uzere...
10 Aralik 2010'Roma
p.s: ayni gunde 3 yazi koydum... Sorulariniza salidan once cevap veremiyecegimi onceden soyleyeyim, biraz kahve molasi vermek gerek... Olsa su boregi-cay molasi da verilebilir aslinda ama neyse...
p.s 2Siz bana sormuyorsunuz ama soyleyeyim, ben de sizinle ayni programi uyguluyorum, yapilabilirligini gormek ve gostermek icin...
p.s Bloguma hafiften kizmaya basladim. Once izledigim bloglari sildi, simdi yayinladigim yazi basliklarini gostermiyor, Roma'yi seller sular goturuyor, 8°C'ye kilitlendi kaldi, kayit seceneklerinden begendiklerini veriyor, begenmedikleri sakli gizli bir yerlerde... Sizce ne oluyor?
KOMSUDA PISER...
ZATEN HAYAT COK KISA...
Gunledir sizlerden gelen sonuclari degerlendiriyorum.
Seda ve Aslihan buyuk bir duzen icinde, sizin her yazinin altina gelisi guzel biraktiginiz veriler de dahil olmak uzere sonuclari topluyorlar. Bu iki akilli genc kadin, size baslangicta sordugum sorularin hepsini benim istedigim bicimde siniflandiriyorlar ve Seda bir de bireysel olarak kaybedilen yuzde kiloyu hesaplayan bir program yazip, yukumu iyice hafifletiyor...
Simdi elimde sayfalar dolusu veri var, bir yandan okuyorum, notlar aliyorum, hesaplar yapiyorum, bir yandan da dusunuyorum...
Niye tartilmayi bu kadar beklediginizi anliyorum aslinda... Hani hem bana katiliyorsunuz saglikli beslenme konusunda, hem de biran once yillarin yukunden kurtulmak istiyorsunuz...
Haklisiniz... Ama kalici bir sonuc almak istiyorsaniz, zayiflama surecinizin cok hizli olmayacagini unutmayin...
Onun icin bugun tartilmiyorsunuz... Coktan tartildim bile diyenleriniz, sonuclarini yazmiyor, bu konuda yorum yapmiyor ve sevincini de, hayal kirikligini da bu seferlik bizimle paylasmiyor.
Su ana kadarki sonuclar cok guzel, cok yuz guldurucu, bekledigim, tahmin ettigim, olmasi gerektigi gibi...
Elbette biraz az, biraz fazla degerler var ama bireysel farkliliklarin olmasi, ilk haftalarda duzene giren metabolizma nedeniyle dokular arasinda toplanan ve siskinlikten baska bir ise yaramayan sivi kaybinin kilo kaybi olarak algilanmasi cok normal. Ama butun gruplarda, o gruplardan beklenen ortalama sonuc var ve bu beni cok mutlu ediyor.
Ben sizleri BMI’a gore 7 gruba ayirdim.
BMI degeri <16>
Yasamin neyi onumuze cikartacagini elbetteki bilmiyoruz, hangi hucrenin ihanetinin ne zaman baslayacagini, ya da hersey yolunda giderken, hangi dis etkenin bize nasil bir son hazirladigi da... Ama bildiklerimizi, hele yasantimizi tehdit ediyorlarsa, henuz vakit varken onlemek akillica degil mi?
BMI “ 16-18,49 zayiflik
BMI “ 18,50-24,99 normal kilo
BMI “ 25-29,99 fazla kilo
BMI “ 30-34,99 I° obezite
BMI “ 35-39,99 II° obesite
BMI “ 40-49.9 III° obesite
BMI bir guzellik olcusu olmadigi gibi, tek basina herseyi aciklamaya yeterli degil. Sporcularda, hamilelerde ve cocuklarda gecerli bir olcum de degil... Ama cok onemli cunku BMI degeri yukseldikce, hastaliklara yakalanma riski onemli oranlarda artiyor.
2009 yilinda bilim dunyasinin tartismasiz en degerli yayin organi Lancet’te cok ciddi bir arastirmanin sonuclari yayinlandi...900.000 yetiskinin (dogru okudunuz dokuzyuz bin) 57 merkezden dahil edildigi yillar suren arastirmanin sonuclari cok carpici.
Buna gore BMI’i cok dusuk (asiri zayiflik) ya da cok yuksek (III° obesite) olan bireylerde yasam suresinde ortalama 8 yillik bir azalma olabilecegi sonucuna ulasiliyor.
Yasamin neyi onumuze cikartacagini elbetteki bilmiyoruz, hangi hucrenin ihanetinin ne zaman baslayacagini, ya da hersey yolunda giderken, hangi dis etkenin bize nasil bir son hazirladigi da... Ama bildiklerimizi, hele yasantimizi tehdit ediyorlarsa, henuz vakit varken onlemek akillica degil mi?
Ilk gunlerin heyecani gecince bazilarinizi yol boyunca kaybettik galiba... Yoksa arkadan mi geliyorlar, sessizce izlemeyi, kendi hallerine birakilmayi mi tercih ediyorlar bilmiyorum...
Ornegin Ankara’dan Muhendis Ebru-Seyfi, Konya’dan eczaci Betul, Frankfurt’ tan mimar Banu, Bursa’dan ev hanimi Rabia, Izmir’den muhasebeci Malli, Eskisehir’den el sanatcisi Goddess, Balikesir’den istatistikci Deniz Kizi, Ankara’dan yazilimci Seyfi, Antalya’dan kimyager Mavis, Bilecik’ten memur Deniz, Florida’dan ev hanimi Cikolata. Atina’dan psikolog Derya, Almanya’dan bana “pes yani” diyen psikolog Umut ... Nerelerdesiniz? Hersey yolunda mi?
Sonuclarla ve gruplarla ilgili konusmaya devam edecegiz... Siz de bu arada soylediklerimi dikkatle dusunun lutfen...
Aramizda tam 102 kisi normal kiloda, buradalar, saglikli beslenerek kilolarini koruyacak, belki keyfe keder birkac kilo verecekler.
145 kisi kilo fazlaligi grubunda... Bazilari obesite sinirinda... Bu grubun %40’i sonuclarini bildirdi ve beni cok mutlu eden sonuclar aldilar.
Toplam 115 kisi farkli obesite gruplarindalar. II° obesite grubundan sadece % 24 oraninda geri donus var simdilik. Bu gruplarinda her biri beklenen yuzdelerdeler...
Asagidaki tablodan baslangic BMI’inizi isaretleyin lutfen, sonra aylar gectikce sagliginizin rengi degissin, normal kilo degerini siz hangi renk istiyorsaniz ona boyayin...
Unutmayin guzellikten degil, sagliktan bahsetmek icin buradayiz ve burada oldugunuz icin, her biriniz cevrenize, ailenize, arkadaslariniza, is yerinizdeki meslektaslariniza ogrendiklerinizi tasiyacaginiz icin, hepinize tek tek tesekkur ediyorum...
Encok ta, butun bunlari aslinda benim kadar iyi bilen ama yine de varliklariyla bu gruba gercekten guc veren meslektaslarima... (Bu grupta yaklasik 20 doktor var) Ozel bir selam tarhana corbasi pisirirken aklima gelen ve bundan boyle de sanirim hep gelecek olan, sevgili meslektasim Gurbuz’e...
Hepiniz kendinize iyi bakin ve vaz gecmeyin lutfen...
10 Aralik 2010'Roma
7 Aralık 2010 Salı
ANLIYORUM AMA HAK VERMIYORUM...
Gunler cok yogun geciyor, her yil sonunda oldugu gibi biten projeler, yenilerini hazirlama telasi, “ne zamandir gorusmuyoruz, bir fincan kahve icelimlerin donustugu uzun sohbetler, gelmezsen darilirimlar, benim “yavaslayip halletmem gerekenler” listemi uzatip duruyor...
Carsamba gunku tatil nedeniyle goremiyecegim hastalara, Natale panigi de eklenmis, randevular ust uste dizilmis, baslamak icin duyulan heyecani asmak mumkun olmadigindan, oglen tatili bile vermeden calisilmis, artik bir kahve-ferrero arasi coktan gelmis de gecmis, yorgunlugun kendini hissettirdigi tehlikeli sulara girilmis bile...
Yuzume bakmadan oturuyor koltuga son hasta... Saci basi cok bakimli, giysileri, kalitesini hemen belli eden cantasi, ekonomik bir sorunun olmadigi fikrini veriyor. Dosyaya soyle bir bakiyorum. Kontrol hastasi. Benim degil, ama kontrolu bende yapmak istemis bir hasta...
“yapilabilecek gibi degil bana verilen diyet, zaten yapmadim, vermedigim gibi uzerine bir de kilo aldim” diyor ters ters...
Cevap vermiyorum, cunku siz istikrarli olursaniz, her diyet ise yarar, en hatalilari bile, hepsi sonuc verir.
Kimsenin yaptigi ile ilgili konusmak istemiyorum, bu “ozel”, “universite” ya da “devlet” hastalari icin olsun degismeyen bir tavir benim icin, bir karar, bir prensip, artik cok guclu bir aliskanlik...
“Hangi konuda zorlandiniz ? “ diyorum...
“Ne yani toplantinin ortasinda cantamdan domates cikartip mi yiyecektim yani ?” diyor...
Gerekirse yenebilir ama, insan hastasina nasil sabah ve ogleden sonra ara ogunu icin sadece ve sadece domates verir ki diye dusunmeden edemiyorum...
Ben ugrasamam, oyle sisede 51 no’lu icecegi, salatanin uzerine eklenecek 45 no’lu tozu tasiyamam yanimda, iki kucuk cocugum var, sabah biriyle ugrasirken, oburu bagiriyor, babalari hic umursamaz gazete okur, yardimcim beceriksizin teki, is yerinde nefes almadan calisiyorum, bir davadan oburune kosturuyorum, is yemeklerinde ben yemem mi diyecegim... Yapamam, yapamam diye nefes bile almadan anlatiyor....
Hic kesmeden dinliyorum... Uc aydir kilo vermesi icin izlenen bir hasta, hic vermiyor, ustelik iki kilo aliyor ve ozel hastalarin cogunda yasanan bir doktordan oburune gecis sendromu basliyor...
"Benim sosyal hayatim ne olacak, pazar gunu bir oglen yemegi de yemiyecek miyim, boyle ne oldugunu bilmedigim karisimlari tuketerek mi zayiflayacagim, benim bunlari almaya gidecek zamanim bile yok, cocuklari havuza gotur, eve getir yemek yedir, yok yatir, yok mutfagi topla, yok ertesi gunun yemegini dusun" diye anlatiyor da anlatiyor...
“Siz bilemezsiniz nasil ihtiyac duyuyorum yemege” diyor birden bire...
Ben bilemem oyle mi? Ben bilemem...
“Pardon” diyorum, kalkiyorum yerimden... Sakin sakin onlugumu cikartip askiya asiyorum. Yuzume bakiyor garip garip...
Yerime oturuyorum, "simdi sizinle bir doktor olarak degil, bir kadin, calisan bir kadin, bir anne olarak konusacagim" diyorum...
“anlattiklariniz cok siradan seyler. Size ozel degil, anlattiklariniz hemen her kadinin, her annenin hele ki calisan ve cocuklari olan her annenin siradan oykusu”... Iki ayak bir pabucta, kendine ait ayrilan zamani calmak sayan bir sosyal bilinc, var olmayan aile modellerini her alandan insanin gozune sokan, “tukettirme” klanlari, anneye asla destek olmayan bir calisma hayati, negatif rekabet filan...
Yani sadece siz mi kurbanisiniz butun bunlarin...?
Sabahin korunde hepsi pur mutlu giyinmis, piril piril, hep gunesli bir havada, yasanabilecek en guzel evde, bilmem ne kremali biskuvisini yiyerek kahvalti yapan, kopekleri bile cok uslu aile modelleri bir tek sizin mi bilinc altinizda saniyorsunuz?
Bir tek siz mi, aksam eve dondugunde, sabahki saci nasilsa tek tel kipirdamamis, saati ayarlanmis firindan nar gibi kizarmis yemekleri, yine cok guzel bir evde, yine cok guzel dosenmis bir masada, ustelik baba ve cocuklar tarafindan her gunku gibi organize edilmis ailelerin kadinini kiskaniyorsunuz?
O cocuklarin hic okul sorunlari olmuyor, bogazlari hic agrimiyor, arkadaslariyla kavga etmiyorlar, komsunun ogluna yumruk atmiyorlar diye mi o annelerin kilolari hep normal...?
Yani kostururken biz ne yemiyecegimizi organize edemiyoruz ama ne yiyecegimizi hic ihmal etmiyor muyuz...?
“Sizi anliyorum ama hak vermiyorum, kusura bakmayin” diyorum...
Yok oyle rahat bir zaman bir seyleri degistirmek icin... O zaman iste simdi, su an, icinde oldugumuz, var oldugundan emin olabildigimiz tek an, ya simdi baslayacagiz, ya da ertelenip duracak birseyler surekli...
Ben size bir kahve ikram edeyim en iyisi diyorum, sekreteri ariyorum, hemen geliyor kahvemiz... Cantamdan iki Ferrero cikartiyorum, yuzume hayretle bakiyor.
“Bakin” diyorum, “cok dikkatli dinleyin” beni...
Cok kabaca bir hesapla gunluk kalori gereksinimimiz, her yarim kilo basina 10 kaloridir. Kilo basina 20 degil, her yarim kiloya 10 kaloridir. Ne mi fark eder, hicbirsey... Sonra uzerine fiziksel aktivite yogunlugunuza gore 400-500-600 veya 700 kalori eklersiniz.
Erkek-kadin arasinda 200 kalori civari fark vardir elbet ama cok kabaca bir hesap yapiyoruz simdi. Boyu hic hesaba almiyoruz. Sadece bu seferlik...
Carsamba gunku tatil nedeniyle goremiyecegim hastalara, Natale panigi de eklenmis, randevular ust uste dizilmis, baslamak icin duyulan heyecani asmak mumkun olmadigindan, oglen tatili bile vermeden calisilmis, artik bir kahve-ferrero arasi coktan gelmis de gecmis, yorgunlugun kendini hissettirdigi tehlikeli sulara girilmis bile...
Yuzume bakmadan oturuyor koltuga son hasta... Saci basi cok bakimli, giysileri, kalitesini hemen belli eden cantasi, ekonomik bir sorunun olmadigi fikrini veriyor. Dosyaya soyle bir bakiyorum. Kontrol hastasi. Benim degil, ama kontrolu bende yapmak istemis bir hasta...
“yapilabilecek gibi degil bana verilen diyet, zaten yapmadim, vermedigim gibi uzerine bir de kilo aldim” diyor ters ters...
Cevap vermiyorum, cunku siz istikrarli olursaniz, her diyet ise yarar, en hatalilari bile, hepsi sonuc verir.
Kimsenin yaptigi ile ilgili konusmak istemiyorum, bu “ozel”, “universite” ya da “devlet” hastalari icin olsun degismeyen bir tavir benim icin, bir karar, bir prensip, artik cok guclu bir aliskanlik...
“Hangi konuda zorlandiniz ? “ diyorum...
“Ne yani toplantinin ortasinda cantamdan domates cikartip mi yiyecektim yani ?” diyor...
Gerekirse yenebilir ama, insan hastasina nasil sabah ve ogleden sonra ara ogunu icin sadece ve sadece domates verir ki diye dusunmeden edemiyorum...
Ben ugrasamam, oyle sisede 51 no’lu icecegi, salatanin uzerine eklenecek 45 no’lu tozu tasiyamam yanimda, iki kucuk cocugum var, sabah biriyle ugrasirken, oburu bagiriyor, babalari hic umursamaz gazete okur, yardimcim beceriksizin teki, is yerinde nefes almadan calisiyorum, bir davadan oburune kosturuyorum, is yemeklerinde ben yemem mi diyecegim... Yapamam, yapamam diye nefes bile almadan anlatiyor....
Hic kesmeden dinliyorum... Uc aydir kilo vermesi icin izlenen bir hasta, hic vermiyor, ustelik iki kilo aliyor ve ozel hastalarin cogunda yasanan bir doktordan oburune gecis sendromu basliyor...
"Benim sosyal hayatim ne olacak, pazar gunu bir oglen yemegi de yemiyecek miyim, boyle ne oldugunu bilmedigim karisimlari tuketerek mi zayiflayacagim, benim bunlari almaya gidecek zamanim bile yok, cocuklari havuza gotur, eve getir yemek yedir, yok yatir, yok mutfagi topla, yok ertesi gunun yemegini dusun" diye anlatiyor da anlatiyor...
“Siz bilemezsiniz nasil ihtiyac duyuyorum yemege” diyor birden bire...
Ben bilemem oyle mi? Ben bilemem...
“Pardon” diyorum, kalkiyorum yerimden... Sakin sakin onlugumu cikartip askiya asiyorum. Yuzume bakiyor garip garip...
Yerime oturuyorum, "simdi sizinle bir doktor olarak degil, bir kadin, calisan bir kadin, bir anne olarak konusacagim" diyorum...
“anlattiklariniz cok siradan seyler. Size ozel degil, anlattiklariniz hemen her kadinin, her annenin hele ki calisan ve cocuklari olan her annenin siradan oykusu”... Iki ayak bir pabucta, kendine ait ayrilan zamani calmak sayan bir sosyal bilinc, var olmayan aile modellerini her alandan insanin gozune sokan, “tukettirme” klanlari, anneye asla destek olmayan bir calisma hayati, negatif rekabet filan...
Yani sadece siz mi kurbanisiniz butun bunlarin...?
Sabahin korunde hepsi pur mutlu giyinmis, piril piril, hep gunesli bir havada, yasanabilecek en guzel evde, bilmem ne kremali biskuvisini yiyerek kahvalti yapan, kopekleri bile cok uslu aile modelleri bir tek sizin mi bilinc altinizda saniyorsunuz?
Bir tek siz mi, aksam eve dondugunde, sabahki saci nasilsa tek tel kipirdamamis, saati ayarlanmis firindan nar gibi kizarmis yemekleri, yine cok guzel bir evde, yine cok guzel dosenmis bir masada, ustelik baba ve cocuklar tarafindan her gunku gibi organize edilmis ailelerin kadinini kiskaniyorsunuz?
O cocuklarin hic okul sorunlari olmuyor, bogazlari hic agrimiyor, arkadaslariyla kavga etmiyorlar, komsunun ogluna yumruk atmiyorlar diye mi o annelerin kilolari hep normal...?
Yani kostururken biz ne yemiyecegimizi organize edemiyoruz ama ne yiyecegimizi hic ihmal etmiyor muyuz...?
“Sizi anliyorum ama hak vermiyorum, kusura bakmayin” diyorum...
Yok oyle rahat bir zaman bir seyleri degistirmek icin... O zaman iste simdi, su an, icinde oldugumuz, var oldugundan emin olabildigimiz tek an, ya simdi baslayacagiz, ya da ertelenip duracak birseyler surekli...
Ben size bir kahve ikram edeyim en iyisi diyorum, sekreteri ariyorum, hemen geliyor kahvemiz... Cantamdan iki Ferrero cikartiyorum, yuzume hayretle bakiyor.
“Bakin” diyorum, “cok dikkatli dinleyin” beni...
Cok kabaca bir hesapla gunluk kalori gereksinimimiz, her yarim kilo basina 10 kaloridir. Kilo basina 20 degil, her yarim kiloya 10 kaloridir. Ne mi fark eder, hicbirsey... Sonra uzerine fiziksel aktivite yogunlugunuza gore 400-500-600 veya 700 kalori eklersiniz.
Erkek-kadin arasinda 200 kalori civari fark vardir elbet ama cok kabaca bir hesap yapiyoruz simdi. Boyu hic hesaba almiyoruz. Sadece bu seferlik...
Siz 70 kilosunuz ve hic fiziksel aktivite yapmiyorsunuz. Gunluk almaniz gereken kalori miktari yaklasik 1800 kalori civarindadir.
Sesini cikartmiyor...
1800 kalorilik bir diyetten, gunde sadece 100 kalori azaltsaniz, yilda yaklasik 10 kilo verirsiniz...
Gunde 100 kalori...
Yani?
Yani yaklasik,
Yani yaklasik,
1 kasik yag
30 gram ekmek
25 gram corek
1 top dondurma
15 gram kuru yemis
100 gram somon
35 gram kizartma
25 gram permesan
1 bardak kolali icecek
Bir kasik pilav
Yarim hamburger filan
....
Yani oldugunuz kiloya gelmek icin neleri ne kadar fazladan tukettiginizi dusunun lutfen...
30 gram ekmek
25 gram corek
1 top dondurma
15 gram kuru yemis
100 gram somon
35 gram kizartma
25 gram permesan
1 bardak kolali icecek
Bir kasik pilav
Yarim hamburger filan
....
Yani oldugunuz kiloya gelmek icin neleri ne kadar fazladan tukettiginizi dusunun lutfen...
Bazilariniz hala biz zayiflamak icin bir grup olusturduk saniyor... Hayir.. hayir... Hayir...
Beslenme aliskanliklarinizi gozden gecirin...
Ben elde kalem kagit, yedigini yaz usulunu pek sevmem. Bazi engellenemeyen (impulsif) yeme bozukluklarinda faydali olabilir. Kisi hangi kosullarda, nerede, ne zaman abarttigini(!) gorur.
Siz sadece dusunun... Iki biskuvi icin 10 dakika aerobik yapmaniz gerektigini dusunun, yemesem ne olur diye sorun kendinize...
Farkindaysaniz hic sebze-meyve kalorisi vermedim. Onlar kalorisiz mi? Degiller elbet ama once fazladan olanlari azaltalim, sonra ayrintilari duzenliyecegiz...
Gecen yil da soylemistim, tekrarliyorum, yag hucreleri disinda hicbir bosluk yiyerek dolmuyor, unutmayin...
Beklemeyin kimsenin gelip elinizi tutmasini, siz kendi kendinize yetersiniz, eve dondugunuzde saciniz basiniz dagilmis olabilir, firininiz onceden ayarlanabilir cinsten degildir, ne eviniz o eve benzer, ne halilari tirmiklayan kediniz ama siz de varliginizla mutlaka ama mutlaka birilerini mutlu edebilirsiniz de"tuketim" klanlari he nuz bunun farkinda olmayabilirler....
2 Aralık 2010 Perşembe
KIYMET...
Bugun Kiymet’in ve beni sessizce izleyen guzel arkadasi Can Deniz’in satir arasindaki oykusunu okuyacaksiniz... Gercekten virgulune dokunmadan...
Kiymet benim gordugum en guzel insanlardan biri, akilli, cok hassas, cok ince bir kadin... Zevkli, gorgulu , kaliteli bir insan...
Sabah kahvaltisinda bile yese hayir demeyecek kadar bir yesil fasulye sevdalisi. Keyif yapmayi bilen, ama cok olculu bir insan...
Karsilastiginiz icin kendinizi sansli sayacaginiz kisilerden...
Ona merhaba demek, cok zor bir ana denk geldiyse de, gosterdigi yakinlik -tipki Tofu arkadaslarim ve Cigdem gibi- direncimi, artirdi, varliklari ve destekleri bana guc verdi...
Simdi onun oykusunu okuyun, sirada sonuclari tartisacagimiz yazi var. Seda ve Aslihan sonuclari inanilmaz bir hizla kayit ediyorlar, tablolara isliyorlar, yakinda BMI'a gore farkliliklar gelecek beslenme duzenimize...
Simdilik hoscakalin...
P.S: Fotograftaki iki guzel kadindan sarisin olani Kiymet
.........................................................................................................................................................................
Benim gibi bir ikizlerin genellikle uzun soluklu şeyler yapması beklenmez çarçabuk sıkılan yeni meraklara eskiyle vedalaşmadan çoktan yol alanlardandır…
ama blog işim ve kilo verme eylemim böyle olmadı..yaklaşık 2 yıl önce bir gece bir blog keşfettim yazılarını öylesine sevdim ki o gece hepsini okuyarak nihayetlendirdim..
yazılarından birinde tüm bildiğimizi sandığımızın tersine “kilo vermenin dünyanın en kolay işi olduğundan bahsediyordu”!! bu yazısından da kuvvet alarak fazla kilolarımdan bahsettiğim bir mail attım..bu denli yoğun birinin nezaket gösterip bana dönmesine de hayret ederek!
yaşam şeklimi sordu neler sevdiğimi ve ardından programımız başladı… posta kutumda düzenli mailleriyle karşılaştım onur verici ,destekleyici ve başaracağıma dair!! Bazen pes etmeye meylederken bu denli meşgul birin bana dönüp böylesi ilgili, alakalı tavrının karşısında duyarsız kalamayacağımdan ve de utanacağımdan harfiyen uydum.. Büyük bir kıymetle sakladığım satırlarını bende artik kilo vermenin marifet olmadığını Mehtap’tan aldığım kuvvet ve şımarıklıkla çevreme tekrarlıyorum…
Bana tartılma diyordu lütfen tartılma ama merak duygum rahat durur mu? Diyetin 15 gününde gözlerim kapalı tartıya çıktım bile ve evin adamına yaz bunu bir yere dedim sonra ve sakla daha sonra görmek üzere :) bu kadar meraklı olmayı ve sabırsızlığımı anlıyordum ama anlamadığım bir şey vardı diyet denilen sürecin sıkıcı ve çarçabuk pes edilmeye müsait olması ve nihayet bana tartıl dedi gördüğüm sayı önce beni şaşırtı ben böylesi bir beslenme sekliyle 1 ayda eriyeceğimi düşünüyordum safça sanırım…
Sonraki süreçte anladım ki yalancı vücut şişlikleri değildi benim veda ettiğim gerçekten vücudumdaki fazlalık yağlardan kurtulmuşum/kurtuluyormuşum…
Yıllardır bir fil gibi yediğini düşünürsen 1 ayda verilmesinin zaten imkânsızlığını süreç bana öğretti sonra ki haftalar öylesine kolay dinamik ve iyi hissediyordum ki bu sürece Mehtap’ın haberi olmaksızın başka bir blogcu arkadaşım eklendi aramızda keyifle devam eden bir rekabetle… Ve sonuçta tığ gibi olmuştuk… Arkadaşım fotolarımız yan yana koyup “İşte artık birlikte gezerken böyle görüneceğiz”. diyordu… Can Deniz verdiği kiloların ferahlıyla bir bebek yaptı ve bunlardan Mehtap’ın hiç haberi olmadı :)
Kilo vermenin böylesi bir handikabı var vermek daha çok vermek istiyor insan… O sımsıcak destekleyici başaracağıma dair mailler beni öylesine motive etmişti ki…
Çevrem şaşkın ben şaşkın zaman zaman kaçamak yapmadım mı yaptım elbette ama toparladım ben bir beslenme ahlakı öğreniyordum fark etmeden..
Bu süreç böyle devam ederken bir mail geldi sevgili Mehtap’tan mezun olduğu yıldan beri Ankara ya gelmeyen Mehtap özel bir nedenden dolayı acil bir Ankara programı gerçekleştireceğini yazıyordu zamanının çok kısıtlı olduğunu ama görüşmek için fırsat yakalayabilmeyi.. İnanamadım elini sıkma keyfine erişecektim nihayet…
ve geldi…
yazılarındaki gibi pozitifliği yüzüne, hayata, bakışına, fiziğine yansımış duru biriydi..z amanı çok kısa olmasına ve gelme nedeni hayli sıkıntılı bir durum olmasına rağmen, beraber olabildik yemek yedik !şarap içtik!…
ona eşlik ettim akademik kariyerli arkadaşlarının yanında ve hocasının yanında ne kadar önemsendiğini, 4 ihtisaslı birinin nasıl bu kadar içtenlikli olduğunu gördüm..bu kadın beni zayıflatmamış ayni zamanda bana yaşam ve incelikler üzerine neler öğretiyordu..
Kadın ve anne olma duyarlılığıyla mağazaları dolaştık.. Oğluna söz verdiği helikopteri bulmak için kısıtlı zamanını nasıl büyük bir çabayla değerlendirdiğine tanık oldum..
Sen kendi öykünü yazacaksın kimseyle kıyaslama kendini dedi bana ve ben benim kilo verme öykümden şahane bir arkadaş, bir yemek ve yaşam tarzı öğrenerek devam ediyorum…
Yemek bir şölen ve kendimle kaldığım bedenimi ruhumu beslediğim bir ritüel ve benim için çok önemli..
Beslenmenin basit bir matematiğin olduğunu biliyorum ben artık…
Salata kasesindeki kalan bir mısır tanesinin bile bir kalorisi olduğunu, yerken iyi düşün demesini unutmuyorum unutmuyorum!!!
Kim korkar o hain …..?
2 Aralik 2010
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)