Mutfak penceresinden disariya bakiyoruz... Bak yapraklar dokulmeye basladilar bile diyorum, belki degisik renklerde toplayip bana getirirsin birkac tane... Burnunu cekiyor.. Hava cok sicak.. Cok nemli.. Cok yapis yapis... Ama ruzgar var.. Gunes gokyuzunde ama, gokyuzu grimsi...
Anne bu mevsimin adi ne diyor.. Bu mevsimin adi Roma diyorum..

19 Eylül 2008 Cuma

TESEKKURLER HALIL.'CIGIM...

Pembe terliklerim camur icinde, saclarimdan sular damlayarak, pembe hirkam sirtima yapismis olarak girdim evden iceri.. Yagmur, bardaktan bosanircasina yagiyor, hava birden 10°C serinlemis..Cok kizgin, cok yorgun, cok dumanim ustumdeydi..
Maillerime baktim, matbaadan bekledigim acil bir haber icin.. Sevgili Arkadasim Halil'in mesaji cikti.. Durdum.. Federico'ya kakaolu, kendime nescafeli sut hazirladim.. Soyle arkama yaslanarak, agir agir, tekrar okudum..

Sizlerle paylasmak istedim..

Bazen en iyi bildiklerimiz, en cabuk unuttuklarimiz mi oluyor ne?
Tesekkur ederim Halil'cigim.. Hatirlamaya ihtiyacim vardi..

---------------------------------------

ZAMAN PARADOKSU

George Carlin Amerika'da 70 ve 80 li yılların bir komedyeni idi. Biraz ağzı bozuk olarak bilinirdi. 11 Eylül den (9-11) ve karısının ölümünden sonra şöyle yazmıştı.

Tarih içinde zamanımızın paradoksunu şöyle sıralayabiliriz :

Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var; daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var.

Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz; daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.

Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz; daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var. Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz; daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var. Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz; daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var.

Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyoruz, çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz, çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz, çok az okuyor çok fazla TV izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz. Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık. Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz.

Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik. Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık.

Aya gidip gelmeyi öğrendik, ama yeni komşumuzla karşılaşmak için caddenin
karşısına geçmekte sorunumuz var. Dış Uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik.

Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık.

Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik. Atoma hükmettik, ama önyargılarımıza edemedik.
Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz.
Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz.

Koşuşmayı öğrendik, ama beklemeyi öğrenemedik. Daha fazla bilgiyi depolamak, her zamankinden daha çok kopya çıkarmak için daha çok bilgisayarlar
yapıyoruz, ama git gide daha az iletişim kuruyoruz.

Zaman artık, hızlı hazırlanan ve yavaş sindirilen yiyeceklerin; büyük adamlar ve küçük karakterlerin; yüksek kârlar ve sığ ilişkilerin zamanıdır.

Günümüz artık, iki maaşın girdiği ama boşanmaların daha çok olduğu, daha süslü evler, ama dağılmış yuvaların olduğu günlerdir. Bu günler, hızlı seyahatler, kullanılıp atılan çocuk bezleri, yok edilen ahlakî değerler, bir gecelik ilişkiler, obez bedenler ve neşelendirmekten sakinleştirmeye hatta öldürmeye kadar her şeyi yapabilen hapların olduğu günlerdir. Vitrinlerde her şeyin sergilendiği, ama depolarda hiçbir şeyin olmadığı bir zamandayız.


Öyle bir zaman ki teknoloji bu mektubu size getirebilir, siz bu içselliği ya paylaşmayı, ya da sil tuşuna basmayı seçebilirsiniz.

Yaşam, aldığımız nefes sayısıyla değil, nefesimizi kesen anların sayısıyla ölçülür.

14 yorum:

Brajeshwari dedi ki...

malasef bunlarin hepsini yapip -söyleniyoruz...

nefesimizi kesen anlara odaklanmalı, anlara sadece...

tesekkurler güzel paylasim için...

Adsız dedi ki...

In a year when too many shining lights have passed on, the loss of George Carlin was particularly hard to take. His trenchant satire is more needed than ever in these times of war and economic implosion.

At least his immeasurable contribution to American humor will be publicly honored by his peers and disciples.

Although Carlin was announced as the recipient of the Mark Twain Prize for American Humor before his passing in June, he will now become its first posthumously awarded legend. Jon Stewart, Bill Maher, Margaret Cho, Lily Tomlin, Garry Shandling, Lewis Black and many more comedians will pay tribute to the master of language and laughs Nov. 10 at Washington's John F. Kennedy Center for the Performing Arts. The event will be shown later on public broadcasting stations nationwide.

It's a good start, but Carlin deserves as much praise as we can throw at him. He may have been a cranky comic, but his insights about legalese, war, marketing, socialization and much more redefined the way comedy was delivered last century and this newest one. I'm having a hard time coming up with a comedian as relevant, precise and illuminating as Carlin, living or dead. And I would say Stephen Colbert, but he's as much an actor as a comedian, and it is hard to tell where his thoughts begin and his simulations end.

No, Carlin's death has left a gaping hole in our culture. It's going to be a long time before we find someone or something worthy enough to fill it. Check out the clip above for his thoughts on life, death and more. It goes without saying that it is definitely not safe for work. Which is sad.

http://www.youtube.com/watch?v=3Djohakx_FE

Tercume etmek icin vakit bulamadim, ozur dilerim.
Felsefi komedi diye tanimlayabilecegimiz bir tarzi var. Ama zaten ikisi biri birine ne kadar uyuyor. Hayat bir komedi, felsefe de hayatla ilgili derin sorulara cevap ariyor.

Mehtap Pasin Gualano dedi ki...

Sevgili Burcu, sizin farkindalik dediginiz sey, iste o odaklanma degil mi?

sevgili Hosmerin, bu yorum bana bloglara sadece "bakilmadigini" ama ortalamanin ustunde bir fikir alisverisi yasandigini bir kez daha gosterdi. Katkiniz icin cok tesekkurler..

Nilambara dedi ki...

Çok güzel bir anlatım... hepsi çok doğru...
özetle "medenileştikçe ilkelleşiyoruz"
maddi koşullar rafineleştikçe manevi değerlerimiz törpüleniyor...
daha çok zamanımız olsun diye daha refah bir yaşama yol alıyoruz ama o refahı sağlayabilmek, arttırabilmek ve hatta koruyabilmek için de daha çok çalışıyoruz, sonra da başlangıçta var olan zamanımızı da yitiriyoruz...
birer androide dönüşmemek için yarıştan çekilip, yarışmak yerine sakinleşip, seyirci olmak en doğrusu galiba...
Teşekkürler Mehtap'cığım bu güzel hatırlatma için..

(buarada, dün gece aynalara yazdığım yorumumu galiba kayıt etmeyi becerememişim :))
ne yazdığımı hatırlamaya çalışıp yeniden yazmayı deneyeceğim :))
sevgiler,

Mehtap Pasin Gualano dedi ki...

sevgili Nilambara, "kime sorsan evinde bir oda eksik" diyor ya, Ozdemir Asaf, saraylarda da yasasak hep eksik odalarimiz. Birseyi alir alir almaz, daha paketini acmadan geciyor modasi.. Gozumuz hep, disimizdaki biryerlerde.. Onun icin ruhlarimiz hep yorgun..

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...

ne kadar haklı ve ne kadar yaşanan gerçeklerdir bunlar..
daha az gülmek , büyüyen evler,küçülen aileler, alınanlar ama mutlu olmamalar, kazançlar ama bir okadar da kaybedilenler ve neler nelerrrr.. :((
çok içimii acıttı çokk.
SEVGİLİ MEHTAP
BEN BU BEYEFENDİYİ YÜREĞİNDEN ÖPÜYORUM, EVET EVET YÜREĞİNDEN ÖPÜYOR, AYAKTA ALKIŞLIYORUM.
hepinizin kalemine gönlüne sağlık..

iyiki bunları yapmıyor ve çokk özen gösteriyorum.
SVGLRR İYİ TATİLLERR AİLENİZLE

Brajeshwari dedi ki...

Bizim farkındalik dedigimiz sey,o anlara odaklanmak...Olaganca anlara odaklansakta,bazen evimizde bir oda daha olsa dedigimiz oluyor iste..o zaman ya kendimiz kendimizi ya da birileri cimdikliyor işte...

demek ve uygulayabilmek o kadar ayri seyler ki mehtapcim..Dedigim kadar uygulamak istiyorum.O yuzden yaziyorum, diyorum bolca..

sevgiler...

Adsız dedi ki...

Günümüzü anlatan çok güzel izlenimler.Hem de noktasına virgülüne kadar.İçinde bulunduğumuz durumun tekrar farkındalığı için iyi oldu paylaşımızız.Ellerinize sağlık,sevgili adaşım.sevgiler.

babişe yemekler dedi ki...

hani demişler ya, 'hayat bir gündür o da bugündür' ben onu, 'hayat bir andır, o da bu andır' diye yaşamaya çalışıyorum.
güzel bir andı bu an. teşekkürler...

Adsız dedi ki...

sevgili Brajeshwari, çimdiklemek lafını üstüme alındım nedense :))))))
şaka bi yana bu da bir çimdik yazısı olmuş sevgili Mehtap,bizden de Halil beye teşekkürler..

Brajeshwari dedi ki...

hepimiz çimdik ustasıyız Cigdem..:)
teşekkür Halil bey'e...

Adsız dedi ki...

mehtap hanim iki defa yazilariniza yorum biraktim. gercekten severek okudugum yazilariniza. ama neden yorumlarimi yayinlamdiginizi merak ettim.gulsum.

Mehtap Pasin Gualano dedi ki...

Hepinize yorumlariniz icin tesekkur ederim.

Sevgili Gulsum,
bir kez isimsiz olarak yorum aldim, onu da yayimladim. Ama altinda Hicbir isim yoktu. beni okuyan ve katkida bulunan herkes, heyecanimi yuksek tutmaya yardim ediyor. Onun icin, eger elimde olmayan bir nedenden oturu yorumu almamis veya yayimlamamissam ozur dilerim. Lutfen yazmaya devam edin, sevgiler

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...

HAYATINIZ DAİMA BAYRAM TADINDA GEÇSİN.
ÇOK SEVGİLER, AİLENİZLE İYİ BAYRAMLAR DİLERİM SEVGİLİ MEHTAP HNM.