Mutfak penceresinden disariya bakiyoruz... Bak yapraklar dokulmeye basladilar bile diyorum, belki degisik renklerde toplayip bana getirirsin birkac tane... Burnunu cekiyor.. Hava cok sicak.. Cok nemli.. Cok yapis yapis... Ama ruzgar var.. Gunes gokyuzunde ama, gokyuzu grimsi...
Anne bu mevsimin adi ne diyor.. Bu mevsimin adi Roma diyorum..

27 Aralık 2008 Cumartesi

DUNYA DEGISIR...

Yeni bir yil daha geliyor..

Nedir zamanin anlami diye dusunuyorum gunlerdir?
Nedir millenium?
Nedir asir? Yil nedir, ay nedir, gun nedir..?
Nerede baslar saat, salise nerede biter..?

O kadar kucuguz ki evrende.. o kadar yokuz ki aslinda bu sonsuzluk icinde.. Kucultursek, siniflarsak, olcup bicersek birseyleri, varligimizi gorebiliyoruz ancak..

Galaksilerin, gunes sistemlerinin, yillarin, kitalarin, ulkelerin, sehirlerin, caddelerin, kapi numaralarinin, isimlerin, dogum gunlerinin anlami bu..

Bu sonsuzlugun icindeki eski dunyaya, yeni bir yil daha geliyor..


Hem de nasil hos geliyor..

800 milyondan fazla kişi kronik olarak açlık çekiyor.. Her beş saniyede bir çocuk açlığa bağlı nedenlerle hayatını kaybediyor..

Biz, zorlukla kazandigimiz ekmegimizi cope koyarken, misafirlerimize yiyemiyecekleri kadar cok yemek sunarken, artanlari cop torbalarina dolduruken, kalanlari dogadaki hayvanlarla bile paylasmayi aklimiza getirmiyoruz.. Yemek programlari seyrediyoruz.. Ihtiyacimizdan cogunu yiyip, sonra da “diyet” ariyoruz internet sayfalarinda..


Savasin agir yuku, buyuk acilari, yok ediciligi gozlerimizin onunden tv haberi ve istatistik olarak gecip gidiyor.. Neredeyse kaniksiyoruz.. O ates bizi tam tepemizden tehdit etmedikce, cogumuz haberimiz yokmus gibi yasiyoruz.. Zaten haberimiz olsa da ne degisiyor ki..? Ne degisiyor haberimiz olsa?



Savaslar butun acimasizliklariyla suruyorlar, gectikleri her yeri yakarak.. Biz ayaklarimiz ciplak, kollarimizi acip, savasin uzerine yururken, gencecik yasimizda, hayatimizin bir degeri var saniyoruz..






















Niyeyse, ustumuze vazife olmayan asklara burnumuzu sokup, gereksiz hikayeleri butun ayrintilariyla kaziyoruz kafamizin biryerlerine.. Dedikodu programlariyla hipnotize oluyoruz..


Hoyratligimiz yuzunden, dunya kirleniyor, iklimler degisiyor, coraklik basliyor, buzullar eriyor, ormanlar tukeniyor..


















Cocuklarimiza hakettikleri egitimi, oyun alanlarini, yasam, saglik guvencesini veremiyoruz.. Yetisiyorlar, buyuyorlar binbir guclukle..


Gozlerinin icine bakiyoruz.. Nar taneliyoruz, elma soyuyoruz, sirtlarina ter bezi sokuyoruz iki arada bir derede..


Bazen acilar icinde bakakaliyoruz arkalarindan, kokularina doyamadan..









Televizyonun onunde cekirdek citleyip, cocuguna tedavi parasi bulabilmek icin, acaip yakisikli ve klas patronuyla yatan annenin inanilmaz ask oykusune alik alik bakarken biz, her 12 saniyede bir kişi AIDS hastalığına yakalanıyor. Dunya Saglik Örgütünun raporunda, AİDS'den kaynaklanan ölümlerin 2012 yılında maksimum düzeye ulaşarak 2.4 milyonu bulacagi bildiriliyor..Kimileri AIDS, dunya nufusunu azalatmak icin laboratuarlarda uretilmis bir virustur diyor, Biz ne Luc Montaigner’i taniyoruz, ne de bilim dunyasini merak ediyoruz..


Ekononomik kriz her ulkenin kapisinda.. Bazilarindan daha bir kriz gitmeden, bir yenisi ulasiyor.. Grevler, isten cikartmalar, kontratsiz, guvencesiz calistirilan insanlar..Zorlaniyoruz, kazandigimiz paralarla yasamaya..




















Ama dunya donuyor.. Biz yasiyoruz.. Ucu ucuna denk getiriyoruz dunyayi.. Kendimizi bile sasirtiyoruz..













İyi ki yasiyoruz.. Televizyonun taksidi bitince, belki salonun perdelerini degistirim hayalini kuruyoruz..


Komsular caya gelecek diye, dere otlu peynirli pogaca ile kek suruyoruz firina..

Singer makinelerde cocugumuza bayramlik dikiyoruz, ters yuz edilmis bir pantolondan.. Pazardan kirmizi kurdeleler aliyoruz..


Sevgilimize iki duz, iki ters lastik orgu upuzun atkilar oruyoruz.. Avucumuzda aylardir kurus kurus biriktirdigimiz paralar, kac zamandir istedigi pullu kupeleri almak icin nisanlimiza, kuyumcudan iceriye gururla giriyoruz..

Kalbimiz kut kut atiyor mac aksamlari.. "Haydi aslanlar" diyoruz tum yuregimizle.. Bir bilet alip, biryerlere gitsem diyoruz yorgun aksamlar cay bardagi elimizde.. Dus kuruyoruz..












Daha aldigimiz gun bitiyor maasimiz, Yaprak Dokumunun Riza bey’ini kendimizden biliyoruz.. Tam dalgalandim da duruldum’u dinlerken, hanim kanali ceviriyor, “dur be hanim, en sevdigim sarki” diyoruz..Hanim yeni yil aksami icin, corba, tavuk-pilav, salata, biraz da meyve ve kuru yemis diye planliyor yemegi.. “Cocuklar icin, yoksa yilbasi kutlamak bizim neyimize” diyor sabah kahvesinde, komsu evinde..

Yasiyoruz.. Icine dogdugumuz, icinde oldugumuz dunya bu..


Iyi ki de yasiyoruz.. Yasarsak birseyleri belki degistirebiliriz diye umuyoruz..

Dusuncemizin gucunde, yuregimizden kopup gelen sevgide, umutta.. Yoklukta, yoksullukta.. Varsa tabii ki varsillikta..

İnsaniz.. Yasiyoruz.. Bolunmus zamanlardan birinde.. Bu sonsuzluktan daha sonsuz evrende variz....

Ve yarina inaniyoruz..

Dunya degisir..


ve hep ayni mi kalir sizce?

Yeni yiliniz kutlu olsun...

16 yorum:

Nilambara dedi ki...

"Bu sonsuzlugun icindeki eski dunyaya, yeni bir yil daha geliyor.."
ve tüm olumluluklar da olumsuzluklar da bu dünyaya ait, insana ait...

ve insana ait "UMUT" varolduğu sürece hep aynı kalacağını düşünmüyorum Mehtap'cığım..
yeter ki "SEVGİ" ve "UMUT" eksik olmasın yüreklerimizden..

Sağlıklı, mutlu yıllar...

Demli Hayat dedi ki...

Ders alınacak bir yazı olmuş. Her kelimesiyle....

funda dedi ki...

mehtapcım bu yazının üstüne ne desem bilemedim, ama nasıl gülümsedim, anlatamam görmen lazım :)

Adsız dedi ki...

"Ucu ucuna denk getiriyoruz dunyayi.. Kendimizi bile sasirtiyoruz.." bazen de kendimize şaşıyoruz nasıl değiştiğimize inanamayarak, di mi Mehtapcım.. :)
yeni yılında yeni güzeellikler OLsun..

Mehtap Pasin Gualano dedi ki...

sevgili Nilambara, ben de umudunu hic yitirmeyenlerdenim.. Dunya degisir ve birseyler mutlaka degisir diye dusunuyorum.. Umudumu da sevgimi de kaybetmemeye calisiyorum..

Sevgili DemliHayat, sevgili meslektasim, farkli ulkelerde yasasak da, biz biliyoruz acinin ve tehlikenin gozukenden buyuk oldugunu galiba herkesten biraz daha cok.. Senin bilmedigin, hicbirsey soylemedim ben bu yazida..

Sevgili Funda'cigim, bir de ehliyetli sofor araniyor diye bir gazete ilani vardi da, koymayayim artik onu dedim..:-))

Sevgili Cheetos; ben de bu dunyanin bir parcasiyim.. degisebildigime cok memnunum.. Varim demek bu benim icin...

Brajeshwari dedi ki...

Mehtapcim
yüregime dokunan harika bir yazıydı yine.. Hem biraz duygusal, biraz hüzünlü ama çokça umut vardı içinde..

Dünya değişir, biz biraz daha büyük düşününce ve onu hissedince...


sevgilerimle...
Mutlu yillar...

B. dedi ki...

Dünyanın olumlu yöndeki değişime ihtiyacı gün be gün artarken ve bazen ne yazık ki yuvarlanıp giderken biz, duymamazlıktan, görmemezlikten, anlamamazlıktan gelirken ve en kotusu de bu "işimize gelirken" farkında degiliz belki ama ne cok seyı yitiriyoruz...
bu yazı eski dunyaya gelen o yenı yılın rengi gibi olmus...
kırmızı, pembe ya da turuncu olmasını cok dilerdim...
ama tablo o kadar gri ki...
en temel ihtiyaclarımızdan olan sevme ve sevilme(!) istegimizi bile televizyon programlarında gidermeye çalışıyorsak,

ben gercekten umud etmeyi, gercek umudu özledim...

yazı icin gercekten cok tesekkur ederim Mehtap Hanım,buna ihtiyacımız vardı...

bir gün o gri duvarları rengarenk boyayabilmek dilegimle... iyi seneler...

:)den dedi ki...

Çok çok çooookk güzel bir yazıydı yine. İçimin en dibine işleyen...
Biz değiştikçe dünya da değişiyor. Sevgi yılına girmenin heyacını ve mutluluğu ile herşey çok güzel olacak diyorum kendime.
Sevgiler...

Mehtap Pasin Gualano dedi ki...

Sevgili brajeshwari, sevgili Busra ve Sevgili :)'den, ayni frekansta oldugumuz icin ayni titresimleri yaratiyor bizim yureklerimiz.. bunu inanarak soyluyorum.. Yani birseyler cok dokunuyor yuregimize ama "teslimiyet" yok, umut var.. Onun icin guzel yasamak..
hepinize tesekkurler hem iyi dileklere, hem burada oldugunuza..

berrin dedi ki...

yılbaşı için mehtap dan aşkla alakalı yazı beklerken
sosyal içerikli yazı geldi
süprizlere açığım
çok güzel yazmışsın
sağlıklı - huzurlu - mutlu yıllar diliyorum

Mehtap Pasin Gualano dedi ki...

Berrin'cigim, "ask insanin kimyasini bozuyor, dertsiz basiniza dert almayin" demistin..
oyle yaptim.. ask zaten onu yaz ya da yazma, kendi karar veriyor nerede olup nerede olmayacagina..

Sana da herseyin en guzeli ile dolu cok guzel bir yil diliyorum..

Adsız dedi ki...

Cok güzel yazi, ben cok sevdim

Zamandan Sızan dedi ki...

Mehtap yaşam kişinin bakış açısıyla anlam kazanırya hani zaman geçmekte sorgusuz sualsiz bize kalan ne? gördüğümüz ve farkındalığımız..dediğin gibi iyi ki yaşıyoruz yaşadığımız kadar farkında da olunca insan değişmeyen ne kalırki..herşey biraz da inanmakla başlamıyormu ki..
mutlu,umutlu,inançlı ve çok güçlü bireyler olduğumuz bir yıl olsun..

Unknown dedi ki...

her kelimesi doğrularla dolu yazı...
:( çok fena çoook...

beenmaya dedi ki...

herşeyin gönlünce olması dileğiyle şimdiden iyi seneler...kocaman sevgiler...

Mehtap Pasin Gualano dedi ki...

Sevgili Kadriye, Kiymet, Funda ve Beenmaya, guzel dilekleriniz icin tesekkur ediyorum.. ben de size herseyin enguzelini diliyorum..